Bilge Kağan Yazıtı, Kül Tigin Yazıtı ile birlikte Moğolistan’ın başkenti Ulan Bator’un 300 km batısındaki Arhangay eyaleti sınırları içinde yer alır. Yazıt, bu eyalete bağlı Karakurum şehrine 60 km uzaklıktaki Koşo Çaydam Gölü yakınındadır. Kül Tigin Yazıtı gibi, 1889’da Rus Coğrafya Derneği adına bölgede araştırmalar yapan Nikolay Mihayloviç Yadrintsev tarafından keşfedilen Bilge Kağan Yazıtı’nda, tıpkı Kül Tigin Yazıtı’nda Kül Tigin hakkında yazılanlar gibi, Köktürk Devleti’nin tarihî sürecinin yanı sıra Bilge Kağan’ın katıldığı savaşlar ve kahramanlıkları anlatılmaktadır. Yazıt, Bilge Kağan’ın oğlu Teñri Kağan tarafından yazdırılmış ve babasının Kül Tigin Yazıtı için yazdırdığı metne büyük ölçüde sadık kalınmıştır. Bilge Kağan’ın vefatının 1290. yılında hazırlanan ve daha önce yayımladığımız Bilge Tonyukuk Yazıtı ve Kül Tigin Yazıtıkitaplarının yanına eklemlenen bu kitapla, Köktürk Kağanlık Yazıtları dizisi tamamlanmış, Türk dili, kültürü ve tarihinin en önemli metinleri, eski kaynaklar ışığında yeniden değerlendirmeleriyle birlikte sunulmuştur.
İÇİNDEKİLER
ÖN SÖZ ………………………………………………………………………… 11
KISALTMALAR VE İŞARETLER…………………………………………. 13
GİRİŞ
KÖKTÜRK YAZITLARI……………………………………………………… 15
BİLGE KAĞAN YAZITI’NIN DİL VE KÜLTÜR TARİHİNDEKİ YERİ..19
BİRİNCİ BÖLÜM ……………………………………………………………23
BİLGE KAĞAN’IN HAYATI ………………………………………………… 25
BİLGE KAĞAN YAZITI ……………………………………………………… 29
BİLGE KAĞAN YAZITI’NIN KONUSU………………………………….. 30
BİLGE KAĞAN YAZITI HAKKINDA YAPILAN ÇALIŞMALAR ……. 40
İKİNCİ BÖLÜM………………………………………………………………45
BİLGE KAĞAN YAZITI’NIN DİLİ ………………………………………… 47
I. DİL BİLGİSİ ………………………………………………………………… 48
I.1. ALFABE VE YAZIM…………………………………………………. 48
I.2. SES BİLGİSİ…………………………………………………………. 49
I.2.3. SESLER VE ÖZELLİKLERİ …………………………………. 49
I.3. YAPI BİLGİSİ ………………………………………………………… 52
I.3.1. İSİM……………………………………………………………….. 52
I.3.1.1. İSİM YAPIM EKLERİ……………………………………….. 52
I.3.1.2. İSİM ÇEKİM EKLERİ ………………………………………. 52
I.4. FİİL …………………………………………………………………….. 60
I.4.1. FİİL YAPIM EKLERİ…………………………………………… 60
I.4.2. FİİL ÇEKİM EKLERİ………………………………………….. 61
I.4.3. FİİLLERDE BİRLEŞİK ÇEKİM …………………………….. 63
1.4.4. FİİLİMSİLER…………………………………………………… 64
II. ANLAM BİLGİSİ………………………………………………………….. 65
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM …………………………………………………………..77
METİN………………………………………………………………………….. 79
ALBÜM………………………………………………………………………118
DİZİN-SÖZLÜK…………………………………………………………….. 149
KAYNAKLAR ……………………………………………………………….. 173
ÖN SÖZ
Moğolistan’da ve Güney Sibirya’da Türk tarihi, dili ve edebiyatının ilk yazılı örnekleri olarak kabul edilen pek çok yazıt bulunmaktadır. Bunlar arasında Köktürk ve Uygur devletlerinin kağanları tarafından diktirilen yazıtlar erken dönem dil ve tarih metinleri olarak önem taşımaktadır. Köktürk kağanları tarafından başlatılan bu gelenek, Ötüken Uygur kağanları tarafından da devam ettirilmiştir. Bu geleneğin başlatıcısının kim olduğu bilinmez fakat iki büyük yazıtın (Kül Tigin ve Bilge Kağan) metin yazarı II. Köktürk Devleti’nin dördüncü hükümdarı Bilge Kağan’dır. Bilge Kağan, 731 yılında ölen kardeşi Kül Tigin için 732 yılında onun adıyla anılan meşhur yazıtı diktirmiştir. 734’te ölen Bilge Kağan içinse oğlu Teñri Kağan tarafından 735 yılında Bilge Kağan Yazıtı diktirilmiştir. Kül Tigin Yazıtı’na benzer, onunla hemen hemen aynı boyutlarda ve büyük ölçüde aynı dil özelliklerine sahip Bilge Kağan Yazıtı, diğer iki yazıtla (Kül Tigin Yazıtı ve Bilge Tonyukuk Yazıtı) birlikte düşünüldüğünde; Türk dilinin gramer bütünlüğü gösteren ilk metinleri, yüksek ifade gücü ve hitabet özelliğiyle Türk edebiyatının yazılı ilk örnekleri sayılmaktadır. Bu üç yazıt aynı zamanda Köktürk tarihinin ana kaynakları hüviyetine sahip belgeler olarak değerlendirilmektedir. Bilge Kağan Yazıtı’nı oğlu Teñri Kağan yazdırmıştır. Teñri Kağan, babasının Kül Tigin Yazıtı için yazdırdığı metne büyük ölçüde sadık kalmıştır. Kül Tigin Yazıtı’nda onun kahramanlıklarının anlatıldığı bölüm gibi (KT D 31-K13 toplam 22 satır), bu yazıtta da Bilge Kağan’ın katıldığı savaşlar ve gösterdiği kahramanlıklar (BK D15- GD-G10 toplam 27 satır) işlenmiştir.
Bu kitapta, 19 yıl şadlık, 19 yıl da kağanlık yapan Bilge Kağan adına oğlu Teñri Kağan tarafından diktirilen yazıtı inceledik. Böylece daha önce hazırladığımız Bilge Tonyukuk Yazıtı ve Kül Tigin Yazıtı kitapları ile birlikte Köktürk Kağanlık Yazıtları dizisi tamamlanmış olacaktır. Kitap üç bölümden oluşmaktadır. Birinci Bölüm’de Bilge Kağan’ın hayatı, yazıtı, yazıtın konusu ve içeriği hakkındaki bilgilere yer verilmiştir. İkinci Bölüm’de yazıtın dil bilgisi özellikleri ve edebî değeri incelenmiştir. Üçüncü Bölüm’de metin yer almaktadır. Bu bölümde önce yazıtın Köktürk harfli özgün metni dizilmiş, sonra Latin esaslı çeviri yazı alfabesine ve günümüz Türkçesine aktarımı yapılmıştır. Özgün metnin bozuk, silik ve tahrip olmuş bölümleri Radloff Atlası, Fin Atlası ve C. Alyılmaz’ın eserlerinden yararlanılarak kontrol edilmiştir. Türkiye Türkçesine aktarımında metnin anlaşılması için yer yer parantez içi ek ifadelere yer verilmiştir. Dizin/Sözlük bölümünde sözcük ve sözcük grupları alfabetik olarak dizinlenmiş ve her birinin metin bağlamlı anlamları verilmiştir. Bu kitap hazırlanırken yazıt üzerinde şimdiye kadar yapılmış çalışmalar titizlikle gözden geçirilmiş ve bu yayınlardaki okuma, anlamlandırma ve aktarma sorunları tekrar değerlendirilerek metin yeniden kurulmuştur. Bilge Kağan, Türk diliyle yazıt dikme geleneğini başlatan bir kültür adamı ve Türk milletinin değerlerini ön plana çıkaran Türk milliyetçisi büyük bir hükümdardır. Onu ilk Türk yazarlarından ve tarihçilerinden kabul edersek abartmış olmayız. Bilge Kağan Yazıtı, insanlık tarihinde taşa yazılmış en eski metinlerinden biri olup bu yazıt aynı zamanda dünya kültür mirasının önemli anıtlarındandır. Bilge Kağan’ın vefatının 1290. yılında hazırladığımız bu kitapla Köktürklerin üç büyük yazıtını tamamlamış bulunuyoruz. Dostlarım, öğrencilerim, eserin hazırlanmasında teşvik ve yardımcı oldular. Yayıncımız Ötüken Neşriyat yayınevi misyonu doğrultusunda yine büyük özveri, dikkat ve özeni gösterdi. Hepsine gönül dolusu teşekkürlerimi sunuyorum.
Ali Akar
Nisan 2024
GİRİŞ
KÖKTÜRK YAZITLARI
Türk dilinin, tarihinin, edebiyatının ilk yazılı metinleri olan Köktürk Yazıtları, sekizinci yüzyılda Moğolistan’da hüküm süren II. Köktürk (Kutluk) Devleti döneminden kalan ve özel bir alfabeyle taşlara yazılmış bir dizi yazıtlara verdiğimiz addır. Bu yazıtlar keşfedildikleri on dokuzuncu yüzyılda bilim dünyasında büyük yankılar uyandırmış, Türk dili, tarihi ve edebiyatı bu keşiflerle yeniden yazılmıştır. Aradan geçen zaman içinde yeni yazıtlar keşfedilmiş, konuyla ilgili büyük bir alan yazını (literatür) oluşmuştur. Köktürk Yazıtları hakkında ilk bilgileri bölgeye seyahat eden gezginler, elçiler, tarihçiler ve coğrafyacılar vermiştir. On üçüncü yüzyılda İlhanlı tarihçisi Alaeddin ‘Ata Melik Cüveynî (1226-1283), Karakurum’a yaptığı ziyarette bu yazıtları da gördüğünü yazmıştır (1988: 102). On beşinci yüzyılda tarihçi İbn Arabşah, on yedinci yüzyılda Romen tarihçi N. Milescu ve Rus coğrafyacı Semyon Ulyanovich Remezov (1642-1720) eserlerinde yazıtlardan söz etmişlerdir (Ercilasun, 2015: 345; Akar 2021: 95). Bu yazıtlara bilim dünyasının ilgisi, Philip Johann von Strahlenberg’in (1676-1747) ünlü Das Nord und Östliche Teil von Europa und Asia adlı kitabını yayımlamasından sonra olmuştur. Strahlanberg, kitabında Güney Sibirya’daki çeşitli taşlarda yer alan harf ve şekillere ait çizimler yapmıştır (s. 398). Sonraki yıllarda Fin, Danimarka ve Rus bilim adamları alan araştırmaları yapmak amacıyla bölgeye gönderilmişlerdir. İlk olarak 1846’da Finlandiyalı bilim adamı Matthias Alexander Castrén (1813-1852) Moğolistan’a gitmiştir (Eren 1998: 126). Castrén’den kırk elli yıl sonra Batılı bilim adamlarının bu bölgeye araştırma ve inceleme gezileri yoğunluk kazanmıştır. 1887’de Johannes Reinhold Aspelin (1842-1915) başkanlığındaki Finli arkeologlar araştırma yapmak üzere bölgeye gitmişlerdir. Onlardan iki yıl sonra 1889 yılında Rus Coğrafya Kurumundan Nikolai Mihayloviç Yadrintsev (1842-1894), Karabalgasun (Moğ. Hara Balgas) bölgesine yaptığı araştırmada Koço Çaydam Gölü yakınlarında Kül Tigin ve Bilge Kağan Yazıtlarını keşfetmiştir (18 Temmuz 1889) (Eren 1998: 336). Bu keşfe ait raporun yayımlan masından sonra Alex Olai Heikel (1851-1924) başkanlığında Fin bilim ekibi bölgeye gönderilmiştir. Bu ekibin raporu da 1892 yılında yayımlanmıştır.1 Bunu 1891 yılında Wilhelm Radloff (1837-1918) başkanlığında bir Rus araştırma ekibi takip etmiştir. Aynı yıl Radloff’un raporu da yayımlanmıştır.2 Fin ve Rus heyetlerinin gezi raporlarının yayımlanmasıyla dil bilimi uzmanları o güne kadar bilinmeyen bu gizemli yazıyı çözme yarışına girişmişlerdir. Fin Atlası’nda yazıtların Çince metinleri de yer almaktaydı. Bu metinler, yazıtların hangi dilde, kime ve hangi millete ait olduğunu tespit etmeyi kolaylaştırmıştır. Söz konusu Çince yazılardaki bilgilerden ve orada adı geçen “Teñri”, “Türk” ve “Kül Tigin” sözcükleri sayesinde, bu iki anıttan birincisinin 731’de ölen bir Türk prensi için dikildiği ve yazıtlar üzerindeki “gizemli” yazıların da Türklerin eski alfabesiyle yazılmış metinler olduğu ortaya çıkmıştır. Bilim adamları arasındaki yazıyı çözme yarışı Thomsen tarafından kazanılmıştır. Danimarkalı dil bilimci Vilhelm Ludvig Peter Thomsen (1842-1927), Kopenhag Bilimler Akademisinin 15 Aralık 1893’te yapılan toplantısında Orhun ve Yenisey Yazıtlarının alfabesini çözdüğünü duyurmuştur. 1897 yılında Rus bitki bilimci Yelizaveta Klements (1853-1914), Moğolistan’ın başkenti Ulan Bator yakınlarındaki Bayan Çokto bölgesinde yaptığı araştırmada Köktürklerin ünlü devlet ve siyaset adamı Bilge Tonyukuk’a ait iki taştan oluşan yazıtı bulmuştur. Bu üç büyük yazıtın bulunup okunmasından sonra Eski Türkçe uzmanları alfabe, metin ve gramer konularında çeşitli çalışmalar yapmaya başlamışlardır (Akar 2021: 95). Bu ilk çalışmalardan sonra saha araştırmaları sürerken bölgede yeni bulunan yazıtlar üzerinde çalışmalar devam etmiştir.
Köktürkçe metinlerin keşfi Türkoloji tarihinde yeni bir başlangıç noktası olmuştur. Türk dilinin o güne kadar en eski metni olarak, 1069 yılında yazılan Kutadgu Bilig biliniyordu. Bu yazıtların keşfiyle Türk dilinin yazılı tarihi dört beş asır daha eskilere götürülebiliyordu. Bunun sonucu olarak dil bilimciler ve Doğu bilimciler Türkolojiye ilgi duymuşlar; böylece Türkoloji bağımsız bir bilim alanı hâline gelmiş ve dünyadaki çeşitli üniversitelerde Türkoloji kürsüleri açılmaya başlanmıştır.
BİLGE KAĞAN YAZITI’NIN DİL VE KÜLTÜR TARİHİNDEKİ YERİ
Köktürk Yazıtları, Türk dili, tarihi, edebiyatı, folkloru, sanatı vb. bakımlardan birer kanon özelliği taşırlar. Bu yazıtların yazıldıkları dönemde dünyadaki dil ve yazı gelenekleri göz önüne aldındığında bunların dünya yazı kültürü ve alfabe tarihi bakımından da olağanüstü metinler olduğunu görürürüz. Bu yazıtların yazıldıkları sekizinci yüzyılda, günümüzdeki büyük devletlerin, kültürlerin, dillerin, alfabelerin çoğu henüz yoktu. Roma, Çin, Türk, Hint, Fars, Sami kültürlerini temsil edenler dışındaki diğer birçok toplum henüz sosyal ve kültürel organizasyonlar oluşturamamıştı. İşte bu çağda, bugünkü Moğolistan’da hâkim olan II. Köktürk Devleti’nde yalnızca siyasi ve askerî başarılar elde edilmemiş, aynı zamanda yazı kültürü konusunda da önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Öncelikle alfabe üzerinde durmak gerekiyor. Köktürklerin kullandıkları ve sesi temsil eden harflerden oluşan bu oyma yazı tekniği, çağı için gelişmiş bir yazı sistemiydi. Alfabe tarihinde çivi yazısı, düşünce yazısı (ideograf) ve nihayet ses yazısı gelişmiştir. Köktürk yazısı, alfabe gelişim tarihindeki son aşamayı temsil eden alfabe sistemlerinden biridir. Bu alfabenin ikinci özelliği de Türkçe fonetik sisteme uygun, âdeta Türkçe için yapılmış bir alfabe olmasıdır. Alfabede, Türkçenin 8 temel ünlüsünü 4 işaret karşılamaktadır. Bazı ünsüzler kalınlık-incelik uyumuna göre iki ayrı harfle gösterilmektedir. Bu özellik, ünlülerin oluşturduğu boşluğu doldurmaya yardımcı olmaktadır. Bu yönüyle Türkçenin en önemli ses sistemi olan dil uyumunu (kalınlık-incelik) tam olarak karşılayan bir yazı düzeneğidir. Bunun yanında, harflerin, Türkçedeki bazı nesneleri (ok =O, eb = b, at = T) çağrıştırmalarıyla okumayı daha da kolaylaştırmaktadır. Bilge Kağan Yazıtı ve kardeşi Kül Tigin için Bilge Kağan’ın yazdırdığı Kül Tigin Yazıtı, birlikte değerlendirildiğinde bunların aynı zamanda birer tarih belgesi olduğunu söyleyebiliriz (Taşağıl 2014: 20). Yazıtta Bilge Kağan, kendisini tanıttıktan sonra 552’de Köktürk Devleti’nin kuruluş yıllarında ülkenin içinde bulunduğu genel durumu anlatır. Dört taraftaki düşman kuşatmasına rağmen kurucu kağanlar (Bumin, İstemi, -adı geçmese de Mukan-) halkı düzene sokmuşlar, Köktürkleri zengin, mutlu ve müreffeh kılmışlardır.3 Onlardan sonra tahta çıkan kağanların Çin etkisinde kalmalarından dolayı devletin bağımsızlığını kaybettiğini ve Türk milletinin Çin’e tutsak olduğunu anlatır.4 630-682 yılları arasındaki tutsaklık ve kargaşa döneminde Türklerin elli yıl boyunca Çin’e hizmet ettiklerini söyler.5 Ona göre bu tutsaklık dönemi iki sebebe dayanır: Birincisi, Çin’in siyasi taktikleri, ikincisi de Türk milletinin beceriksiz, liyakatsiz yöneticileridir.6 Yazıtta Kutluk Devleti’nin kuruluş yıllarına ait önemli bilgiler de verilir. Babası İlteriş Kağan ve annesi İlbilge Hatun, Tanrı’nın verdiği kut sayesinde kağanlığı yeniden kurduklarını, elli yıl boyunca perişan olmuş, her tarafa dağılmış Türkleri yeniden bir araya getirdiklerini, daha sonra Çin’e çok sayıda sefer düzenlendiğini, çevredeki Türk boylarının kontrol altına alındıklarını anlatır.7 Bilge Kağan, babası İlteriş Kağan’ın ölümünden sonra tahta geçen amcası Kapgan Kağan dönemine de (691-716) düzenlenen seferlere, yapılan savaşlara ve anlaşmalara ayrıntılı olarak yer vermiştir. Kapgan Kağan’ın 25 yıllık yönetim süresinde Çin ve çevredeki diğer toplulukların baskı altına alındığını, Köktürklerin, onlar üzerinde siyasi ve askerî bakımdan üstünlük sağladıklarını anlatır.8 Bu yönüyle Bilge Kağan Yazıtı, Türk tarihinin bu erken dönemleri hakkında bir tarih belgesi niteliğini taşır. Yazıtta anlatılan siyasi ve askerî olaylar başta Çin kaynakları olmak üzere tarih kayıtlarında da belgelenmiştir. Bilge Kağan, tarihî olayları anlatırken kendi tecrübelerine de yer verir. Çinlilerin hile ve aldatmalarına karşı Türk milletini bilge bir dil ve üslupla uyarır.9 Diğer yandan Türk milletinin bazı huy, karakter ve davranış özelliklerini de bu yazıtta buluruz.10 Bilge Kağan’ın, o zamanki Türk yöneticilerinin kendi dillerine karşı olan kayıtsızlıklarına yaptığı sitem de dikkat çekicidir. Çin’de görevli bulunan Türk beylerinin Türkçe isimlerini bırakarak Çince isimler aldıklarını söyler: tabgaçgı begler tabgaç atın tutupan tabgaç kaganka körmiş “Çin’de bulunan Türk beyleri Türk(çe) adlarını bıraktılar. (O adlar yerine) Çin(ce) adlar alarak Çin kağanına tabi olmuşlar.” (D7-8). Bilge Kağan Yazıtı, dil, ifade ve edebî sanatlar bakımından da zengin bir metindir. Metinde çok sayıda deyim, birleşik fiil, soyut söz bulunur (bk. “II. Anlam Bilgisi”). Bunlar, dilin işlenmişliğini, zenginliğini göstermesi yanında Türk bozkır yaşamının anlaşılmasında da temel metin (kanon) olarak değerlendirilmelidir.
….
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Dil - Grammer Edebiyat İnceleme/Araştırma
- Kitap AdıBilge Kağan Yazıtı
- Sayfa Sayısı176
- YazarAli Akar
- ISBN9786254087486
- Boyutlar, Kapak13,5 cm x 21 cm, Karton Kapak
- YayıneviÖtüken Neşriyat / 2024
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- İki Kilise Arasında Binamaz – Karamanlıca Edebiyatta Dil Kimlik ve Yeniden – Yazım ~ Şehnaz Şişmanoğlu
İki Kilise Arasında Binamaz – Karamanlıca Edebiyatta Dil Kimlik ve Yeniden – Yazım
Şehnaz Şişmanoğlu
İki Kilise Arasında Binamaz, iki arada bir derede duran, ulusal edebiyat tasniflerine kolayca sığdırılamayan, “Karamanlıca” diye de bilinen Yunan harfleriyle yazılmış Türkçe edebiyat üstünde...
- Gösteriş / Kadınlar, Tarih, Feminizm ~ Carol Dyhouse
Gösteriş / Kadınlar, Tarih, Feminizm
Carol Dyhouse
“Görünmeyen kadını görünür kılma çabası” ya da Gerda Lerner’ in ifadesiyle “Kadınların tarihöncesinden kadın tarihine geçiş” aşaması… İyi kötü bir erkek tarihi yazılmış yazılmış...
- James Joyce Büyük Yazarın Gizli Evreni ~ Arthur Power
James Joyce Büyük Yazarın Gizli Evreni
Arthur Power
Bir dostluğun hikayesini okuyoruz bu kitapta. İrlandayı terk etmiş, Pariste yeni heyecanların peşine düşmüş, sanatın ardında yolunu bulmaya çalışan genç bir ressam Arthur Power...