Çukurdaki tarlayı biçiyorduk.
Tarla kasabaya giden yolun kıyısında idi. Yoldan geçen davar-mal girmesin diye taşını ayıklayıp bir yığma duvar çekmiştik. Duvarın üzerini zamanla karamuklar, kuşburnular, yaban gülleri sardı. Birkaç bodur meşe, alıç ağaçları, üst başta bir iri ahlat ve rahmetli babamın diktiği o yalnız kavak. Öteki ağaçlar zaten susuz da yetişir ya, bu kavak burada nasıl yeşermişti acaba. Dediklerine göre babam uzun bir zaman ta aşağıdaki dereden katır sırtında su taşıyıp durmuş…
*
Çukurdaki tarlayı biçiyorduk.
Tarla kasabaya giden yolun kıyısında idi. Yoldan geçen davar-mal girmesin diye taşını ayıklayıp bir yığma duvar çekmiştik. Duvarın üzerini zamanla karamuklar, kuşburnular, yaban gülleri sardı. Birkaç bodur meşe, alıç ağaçları, üst başta bir iri ahlat ve rahmetli babamın diktiği o yalnız kavak.
Öteki ağaçlar zaten susuz da yetişir ya, bu kavak burada nasıl yeşermişti acaba.
Dediklerine göre babam uzun bir zaman tā aşağıdaki dereden katır sırtında su taşıyıp durmuş.
Cenab-ı Hak rahmetini esirgemedi bizden; ekinler iyi, neredeyse bele vuracak.
Güneş tepemize dikilmiş.
Sarısıcak bastırıyor, Temmuz’u Ağustos’a bağlayan günler.
Ev halkına ilaveten komşu kadınlardan birkaçı orak işinde bize yardıma gelmişlerdi. Oğlan yarımşar saat ara ile katını getiriyor, bağladığım sapları birlikte yüklüyoruz. Kahr patika yoldan yokuşa vurduğunda biraz soluklanıp ardısıra bakıyorum.
Oğlan serpilip, gelişti.
Genç irisi maşallah, Allah tuttuğunu altın etsin. Oğlan uşağı köylük yerde evin diregi. Yorulmuşum.
Canım su, yeşil crik, ekşi elma, soğuk ayran… işte böyle şeyler istiyor.
Bir ağaç gölgesi, bir cigara.
Oğlan orta yokuşa vurdu, katırın ardında dolana dolana gidiyor.
Ben de gideyim artık şu ahlatın gölgesine çökeyim biraz.
Tarla kuşları, tilki tavşan, yılan çayan ne varsa canlıdan yana, bir ağaç dibi, bir kaya gölgesi bulup duldaya çekilmişler.
Ağustos böceklerinin cayırtısı sürüyor.
Yürüdüğüm yerde bir iki başak koparıp avucumda ufalıyorum. Daneler kabuktan kurtulup biriktikçe içime bir sevinçtir doluyor. Bir heyecan işte. Yumağa üfürüp sapi-samanı ayırıyorum. İşte bir avuç buğday danesi. Sıcak, dolgun, sarışın. Eğilip kokluyorum.
Ne var bunda acaba?
İnsanoğlunun kaç bin yıllık dostu herhal. Toprak bir, buğday iki.
Bir kaçını ağzıma atıp çiğniyorum. Mübarek nasıl da lezzetli.
Susuza ekiyoruz, tarlalarımız çukur, yamaç, kıraç. Tabi mahsul az çıkıyor. Lakin iri daneli, görkemli.
Bu yıl da artık Allah’ın izni keremi ile yiyeceğimiz çıkti sayılır.
Şu harmanı bir atlatıversek, yağmurlar gelmeden. Gidip ahlatın gölgesine çökmeli.
Çöküp bir cigara sarmalı.
İyi çalıştık bugün.
Efendi bu kadın milleti erkekten yavuz, dayanıklı. Şunlara hele! Nasıl da çalışıyorlar. İki büklüm, eğilip kalkarak olgunlaşıp başlarını bükmüş başaklara nasıl da saldırıyorlar. Kapçıklar, başak tozları göz çukurlarında birikiyor, genizlerini yakıyor.
Ahlatın gölgesinde bir yandan tütün sararken bir yandan da köyün evlerine bakıyorum. Yahu bu köyü buraya kim kurmuş acaba? Dağın başına yani, köy kurulur bir yer değil. Sade havası, bir de Akpınar’ın suyu. Eskiler Mahmut Bey’in mezrası diyorlar. Kimmiş Mahmut Bey bilen yok. Aşağıda dere boyunda çiftlikleri varmış; yazın serin diye bizim köye çıkarmış. Demek ondan kaldı bu işler. Sülalesi, marabası, derken çoğaldı millet, meşeyi söküp tarla açtı, yamaçların taşını ayıklayıp sürdü, yavan ekmek bulgur aşı ile geçinip geldi.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Hikaye
- Kitap AdıBeyhude Ömrüm
- Sayfa Sayısı208
- YazarMustafa Kutlu
- ISBN9789759953560
- Boyutlar, Kapak13.5x21 cm, Karton Kapak
- YayıneviDergah Yayınları / 2024
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Falaka ~ Ömer Seyfettin,Kevser Terzioğlu
Falaka
Ömer Seyfettin,Kevser Terzioğlu
Kitap’ta toplam 9 hikaye yer almaktadır: 1.Falaka 2.Büyücü 3.Ferman 4.Kurbağa Duası 5.Tos 6.Miras 7.Yalnız Efe 8.Vire 9.Kaşağı Sunuş Ömer Seyfettin, Türk Edebiyat Tarihi’nde eserleriyle...
- Yer – Su Hikayeleri / Sibirya, Deşt-i Kıpçak ve Türkistan ~ Emrah Ece
Yer – Su Hikayeleri / Sibirya, Deşt-i Kıpçak ve Türkistan
Emrah Ece
Bozkırda, çölde, yüce dağlarda, taygada, göllerde veya kutsal ormanlarda… Tüm hikâyeler hayat içindir, hayatla ilgilidir ve hayattan gelir. Görünmez kanatlı tulpar atların sırtında Türkistan’ın...
- Başkalarının Gecesi ~ Murathan Mungan
Başkalarının Gecesi
Murathan Mungan
KEŞKE Deniz kokulu taşlar döşenmişti yollara Ben bile bilmiyordum nerde ayrıldık söndür küllenmiş sözcüklerini geçmiş zaman sararan firezleri geç yorumu gökyüzüne bırakılmış uçurtmalı tepeleri...