Şimdi yalnızlık en iyi arkadaşım…
İçimde sürekli bana seslenen bir ses var, en zor anlarımda bile konuşmaktan vazgeçmiyor: “Bu hayatta çok şey gördük, geçirdik; hiçbir şey bizi yenip yıkamadı!
Bunlar mı yıkacak? Zor yıkarlar!”
Ben vazgeçmiyorum gülüşlerimden. Hayatta yaşayacağım güzelliklere inanmaktan asla vazgeçmiyorum.
Önemli olan sevmek, sevilmek, çabalamak.
Gerisi boş bir balon.
Ne kadar yukarı çıkarsa çıksın, elbet patlayacak, elbet sönecek…
Ben gerçek duyguları aramaktan ve onların bir gün mutlaka yaşanacağına inanmaktan asla vazgeçmeyeceğim.
*
Onu Aramaktan Asla
Vazgeçmeyeceğim.
İnsanlar senin üzgün olmanı bekleyecekler. Her zaman yenilmiş olmanı isteyecekler. Sen kaybedince onlar sevinecek.
Ne garip değil mi? İnsanlar senin iyi olmanı asla istemiyorlar.
Korkma! Dünyada karma var, unutma.
Elbet herkes bir gün ettiğini bulur.
Mesela ben bazen başkalarına yaptıklarımın aynısın yaşadığımı hissediyorum, bir şekilde gelip beni buluyor yine kendi yaptıklarım.
Hayatıma çok insan girip çıktı ama yanımdaki kişiye değil, aklımdaki kişiye kaldırdım her zaman kadehimi…
Âşık olmak zor farkındayım. Fakat emin ol yalnızlık daha zor…
Bir karanlığın içindeydim. Biri ışık yakar mı diye çok bekledim, yanmadı.
Ben de karanlığa âşık oldum. Kadehimi hayalimde yarattığım birine kaldırdım.
Çünkü her zaman hayalimde bir aşk vardı, kime gidersem gideyim bulamadım.
Hep bir eksik, hep bir noksan…
Eskiden papatyaları çok severdim, şimdi görmeye bile tahammülüm yok.
İnsanın hayal kırıkları olur olmaz zamanlarda batıyor kendi kalbine ve onlar o kırıkları hep senin toplamanı bekliyorlar.
İnsan kırılan bardaktan nasıl su içer?
İçemez ki, bir kere kırıldı çünkü. İçemez.
Sen bu hayatta ne yaparsan yap, her zaman aklındakini bul olur mu?
Birilerini kandırma, bunu en başta kendine yapma. Çünkü aynanın karşısına geçtiğin zaman kendini kandıramayacaksın hiçbir zaman.
Kendi gözlerinin içine bakıp, “hadi be oradan, sen kimseyi sevemezsin” diyorsun.
Aslında kimseyi sevmek değil, doğru insanı sevmek, kalbindekini sevmek önemlidir bana sorarsan.
Sen kalbindekini bulamazsan, herkesle denersen mutsuz olursun.
Deneme! Bırak öylece akıp gitsin zaman…
Evet, belki yaşlanabilirsin, belki çok geç olabilir ama hiç değilse ‘ah’ almamış olursun.
Neden mi bunu söylüyorum? Çünkü ben çok ‘ah’ aldım…
Suyun nereye aktığını bilmeden, düşünmeden, öylece insanlarla oldum. Ne için? Belki severim diye…
“Belki sevmek” diye bir şey olabilir mi ya!
Belki severim…
Belkilerle hayat geçecekse git herhangi biriyle otur, bir hafta vakit geçir, sonunda elbet onun da bir şeyi hoşuna gider. Belki bir bardak su verir, ruhuna dokunur ve seversin onu.
Keşke bu kadar kolay olabilse, biz istediğimize âşık olabilsek.
Fakat öyle olmuyor işte…
Ne sen deneme tahtasısın ne de bir başkası. Demem o ki ne sen üzül ne de bir başkasını üz. Ne senin hayallerin yıkılsın, ne de bir başkasının günahına gir.
Bazen bırakmak gerekir. Yeri geldiğinde vazgeçmeyi bilmeli insan.
Neye inandığını bilmiyorum ama benim inancım bir tek Allah’a…
Sen istersen krem peynire tap, bundan bana ne! Fakat şunu unutmamalısın; günah var. Kimsenin günahını alma. Sen sevmiyor olabilirsin. Fakat belki de o âşık olur, sever seni. Bunun için git oradan.
Ben ne mi yapacağım? Ben her zaman aklımdakini arayacağım. Ve onu aramaktan asla vazgeçmeyeceğim.
Ben yanımdakiyle değil, aklımdakiyle öleceğim. Şayet öyle bir şey olursa ve ben onu bulursam sana söz veriyorum, onu asla üzmeyeceğim. Asla ve asla…
Eğer o kişiyi sen de bulursan üzme olur mu? Gel birbirimize söz verelim.
Üzdüğümüzü her fark ettiğimizde bu sözümüz aklımıza gelsin. Çünkü biz, sevdiğimiz insanların gönlünü almayı biliriz.
Hayalimdeki kişi nerede bilmiyorum, onun kim olduğunu da… Ama aklımdaki benimle olamayacaksa umarım başkasıyla çok mutlu olur.
İyi dileklerimle…
Bana Bu Duyguları Yaşattığın İçin
Teşekkür Ederim.
Benden gidenlerin her zaman bir nedenleri vardı. Kendimize itiraf edemesek de kimi zaman suçlu bizizdir. Ama gerçekten yürekten seviyorsak, inanıyorsak ve sadıksak neden üzülen taraf biz olalım? Neden benim kalbim kırılsın? Hem suçlu değilim hem de kalbimi kırıyorlar! Üstelik işin garip tarafı onlar mutlular. Bu hem suçlu hem güçlü olmak değil; bu bildiğin cinayet! Önce kendine muhtaç edip sonra da ortada bırakıp gidiyorsun.
Ve biliyor musun, evet, sana gerçekten muhtacım…
Nasıl bu kadar güçlü durabildiğini bir türlü anlamıyorum. Her şeyi kabul edebiliyor, her şeyi algılayabiliyorum fakat beni sevmediğin gerçeğini asla kabullenemiyorum. Bir insan başka bir insanın gözlerinin içine dakikalarca bakıp, “seni seviyorum” deyip, ertesi gün nasıl bir anda sevmiyorum diyebilir?
Bunun bir okulu var mıdır? Eğer varsa, öğrenilecek bir şeyse gerçekten öğrenmek istiyorum.
Bu hayatta böylesine gamsız, böylesine nefret dolu olmayı nasıl başarabildin? Bu bir tiyatro, başka bir şey değil…
Biliyor musun sevgilim? Sen hayatımda hayran olduğum en ünlü oyuncusun.
Dünyanın en iyi tiyatrocusunu getir, asla senin kadar iyi oynayamaz.
Bana bu duyguları yaşattığın için teşekkür ederim sana. Bir daha kimseye güvenmemeyi öğrettiğin için teşekkür ederim. Senin sayende artık güvensiz ve sürekli şüphe duyarak yaşayacağım. Alışır mıyım? Buna da alışırım.
Beni kaybettiğin için neden üzülmelisin biliyor musun? Çünkü bir dua kapısı kapandı senin için. Bundan sonra ne dünyamda ne kalbimde ne de dualarımda varsın…
Artık sen de bir eksiksin…
Umarım bundan sonraki hayatında kalbi güzel bir insana denk gelirsin. Yine de bunu diliyorum senin için. Çünkü neye inanıyorsan inan, bu dünyada karma var, unutma. Bir araba bir yere çarptığı zaman, çarptığı yer duvar bile olsa o duvar da zarar görüyor; etki tepki meselesi anlayacağın. Artık bizim için dua etmiyorum, artık ışıklarımı söndürüyorum. Biliyorsun, ben karanlıktan korkarım, gök gürültüsünden korkarım ve de tek başıma olmaktan… Çok korkarım…
Işıklarımı söndürüp bir pencerenin önünde yağmurları seyrediyorum şimdi. Sen yoksun. Yarım kalsam da, ben varım. Kendim için varım.
Baktığım kadar varım, gördüğüm kadar duyuyor, sevdiğim kadar yaşıyorum…
Ben varım!
Ne kadar sıcak olursa olsun sen yanımda yatmadan önce camlarını bile kapatan ben… Artık geceleri camlarımı açık yatıyorum. Neden biliyor musun? Artık yalnızken kendimi daha güvende hissediyorum.
Karanlık beni terk etmez. Yalnızlık kaçıp gitmez. Tek başına olmak bana hakaret etmez. Ve içeri hırsız dahi girse bana ilişmez.
Üzgünüm, tek başıma daha güvendeyim.
Belki yarım kalmış olabilirim ama sayende tam olmaktan vazgeçiyorum. Kendimi böyle de kabul ediyorum.
Evdeki çiçeklere su vermeyi unutma.
Yani umarım unutmazsın.
İyi bak kendine…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Deneme
- Kitap AdıBeni Yarım Bıraktın
- Sayfa Sayısı176
- YazarZeus Kabadayı
- ISBN9786257479646
- Boyutlar, Kapak13,5 x 21 cm, Karton Kapak
- YayıneviHayy Kitap / 2022
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Çarpışan Sesler / Otel Gören Defterler 1 ~ Nuri Pakdil
Çarpışan Sesler / Otel Gören Defterler 1
Nuri Pakdil
İstanbul dönüşü kaldığı Keçiören’deki evden otele çıkışını, Otel Gören Defterler serisinin ilk kitabı ‘Çarpışan Sesler’e şöyle not düşüyor Pakdil: “Evden çıkmak gerekliydi de, âniden...
- Sanatın ve Edebiyatın Dayanılmaz Hafifliği ~ Ülkü Tamer
Sanatın ve Edebiyatın Dayanılmaz Hafifliği
Ülkü Tamer
Hamlet’i kim yazdı? Tolstoy ve Dostoyevski’nin en sevdiği roman neydi? Mark Twain nasıl rüyalar görürdü? Paul Klee için resmin tanımı neydi? Thomas Hobbes yatmadan...
- Fırtınayı Kucaklamak ~ Mustafa Kutlu
Fırtınayı Kucaklamak
Mustafa Kutlu
Gidiyorlar, ağıt yakalım arkalarından. Çünkü gitmek var, dönmek yok. Bağırlarına basmışlar çocuklarını ve dişlerini sıkarak. Yağmura, kara, dipçiklere ve saat kulelerine aldırmayarak. Tel örgüleri...