Bu kitap güzel, çünkü bir güzelin aynası. Tüm insanlara rahmet olarak gönderilen ‘en sevgili’nin eşsiz güzelliklerini yansıtıyor…
Her kelimesine onun gül kokusu sinmiş… Ruhlar Sultanı’nın ibretlerle dolu hikâyeleri ve onun birer yıldıza benzeyen arkadaşlarının öyküleri var içinde…
Metinler aslına uygun. Dil ve anlatım pınar suyu gibi duru, berrak, akıcı…
Kalbe feyiz, akla nur, nefse terbiye, ruha itidal, hayale istikamet veren gerçek bilgelik hikâyeleri bunlar…
Dünya gamından kalbi yananlar, gönül derdine deva arayanlar için hazırlandı.
***
içimdekiler
önsöz / 7
epigrafi / 9
hepsi senin için! / 10
ne istersin? / 13
külümüyeleverin! / 16
doksan dokuz / 19
ben seni affettim / 22
haydi yürü / 25
konuşan bebekler / 29
sus ve iyi dinle! / 32
ben okuma bilmem / 35
rahip bahira / 38
herakliyus / 40
son peygamber / 45
sen de mi? / 48
hanzalave kuzman / 51
onları bana getir! / 54
ne yaptı nugeyr? / 56
özgür adam / 59
elden ne gelir! / 61
gerçek pehlivan / 64
niye ağlıyorsun? / 66
hiç eksilmiyor / 69
tekrar iç! / 72
yağdır mevlam su / 75
akabe günü / 77
kahkahanın sonu / 79
üzülme, o bizimle! / 82
mutlaka göreceksin / 84
davet edildi mi? / 86
meçhul bir adam / 90
ne eksik ne de fazla / 92
güç yetiremezsin / 94
ey ayşe! / 97
on bir kadın / 100
beni al! / 103
urfut balı / 105
şimdi tamam oldu! / 107
ebu talha ve hanımı / 109
ebuzer / 111
üç sual / 115
bir nehir aksa… / 117
yagörselerdi? / 119
kim bir çığır açarsa /121
kebire / 124
birlikte seyredelim / 126
toprak babası / 129
bu çocuk senden! / 132
feda olsun! / 134
neyin var, ne oldu? / 136
bana satar mısın? / 138
iki tarafı da dinle… / 140
deniz seferi / 143
okçular tepesi / 145
iftiranın sonu /147
vahşi / 149
gönlünde ne var? / 152
büyük bela / 154
kim hayırlı? / 157
ruhlar âlemi /160
tartını hazırla! / 163
yalan söylüyorsun! / 165
nerede arayayım? / 167
onane şüphe! / 170
daha fazlası / 172
müjdeler olsun! / 174
bugün hangi gündür? / 176
ah min’el firak! / 178
ne kadarını? / 181
merak eden okusun / 182
önsöz
Bu kitap güzel, çünkü bir güzelin aynası. Tüm insanlara rahmet olarak gönderilen ‘en sevgili’nin eşsiz güzelliklerini yansıtıyor… Her kelimesine onun gül kokusu sinmiş… Metnin ekseriyeti hikâyelerden oluşuyor. Kalbe feyiz, akla nur, nefse terbiye, ruha itidal, hayale istikamet veren gerçek bilgelik öyküleri… Bunları iki kısma ayırmak mümkün. Bir kısmı, sahabilerin Efendimizle ilgili rivayetleri. İkinci kısım, Efendimizin anlattıkları… Hepsi hikmetlerle, ibretlerle dolu. Düşündürücü, ufuk açıcı… Temel kaynak, en güvenilir hadis kitabı olan Buhari… Numune kabilinden başka sahihlerden de alıntılar var… Metinler aslına uygun. Dil ve anlatım pınar suyu gibi duru, berrak, akıcı… Dünya gamından kalbi yananlar, gönül derdine deva arayanlar için hazırlandı.
epigrafi
Gerçi saklandığı yere, o pek yüce olan
Girince bir bakışta tanınan Melek
Dimdik ve görkemli parıltılar salan:
Yalvardı bütün iddialardan vazgeçerek
İzin verilsin diye gezgin kalmasına
Eskisi gibi, dalgın bir tacir olarak yani;
Okumuşluğu yoktu, fazla gelirdi ona da
Bilginlere de görmek sözün böylesini.
Melekse emredercesine gösteriyordu
Levhasına yazılanları yalvarana
Gösteriyor ve istiyordu tekrar: Oku!
Okudu o da: Öyle ki Melek hayrandı.
Çoktan okumuş denirdi artık ona
Yapabilendi o, kulak veren ve yapandı.
Rainer Maria Rilke
Çeviren: Turan Oflazoğlu
hepsi senin için!
Eski zamanlarda yaşamış bir kavimden üç adam seyahat ediyordu. Gün akşam oldu, geceyi geçirmek üzere bir mağaraya girdiler.
Derken, dağdan bir kaya yuvarlanıp mağaranın ağzını kapattı. Kayayı kaldırmaya çalıştılar ama güçleri yetmedi. İçeride mahpus kaldılar.
Kafa kafaya verip bir süre istişare ettikten sonra “Bizi bu kayadan ancak dualarımız kurtarabilir, güzel amellerimizi vesile ederek Allah’a yalvaralım!” dediler.
Bunun üzerine birinci adam şöyle dedi:
“Annem ve babam ihtiyardı. Ben onları her zaman kollar, saygıda ve hizmette kusur etmemeye çalışırdım. Onlardan önce ne ailemden birini ne de hayvanlarımı doyururdum. Bir gün ağaç aramak için uzaklara gitmiştim. Eve döndüğümde ikisi de uyumuştu. Onlara içirmek üzere süt sağdım. Hâlâ uyuyorlardı. Onlardan önce aileme ve hayvanlarıma yiyecek vermeyi uygun bulmadım, onları uyandırmaya da kıyamadım. Çocuklarım ayaklarımın dibinde açlıktan kıvranıyorlardı. Ben ise süt kabı elimde, uyanmalarını bekliyordum. Derken şafak söktü…
Allah’ım! Biliyorsun ki bunu senin rızan için yaptım. Yolumuzu kapatan şu kayadan bizi kurtar!”
Kaya bir miktar açıldı ama çıkacakları kadar geniş değildi.
İkinci adam şöyle dedi:
“Allah’ım! Benim bir kuzenim vardı. Onu herkesten çok seviyordum. Nefsinden kâm almak istedim. Fakat o bana yüz vermedi. Derken fakir düştü, bana başvurmak zorunda kaldı. ‘Kendini bana teslim edersen sana yüz dinar veririm’ dedim, kabul etti.
Arzumu yerine getireceğim sırada ‘Rabbimin mührünü meşru olmayan biçimde bozmak sana haramdır! Nikâh olmadıkça hakkımı helal etmem’ dedi.
Bunun üzerine ben de ondan uzaklaştım, insanlar arasında en çok sevdiğim kimse olduğu hâlde onu bıraktım, verdiğim altınları da geri almadım.
Allah’ım! Bunları senin rızan için yapmışsam, bizi bu sıkıntıdan kurtar.”
Kaya biraz daha hareket etti fakat çıkabilecekleri kadar açılmadı.
Üçüncü adam dedi ki:
“Allah’ım! Ben işçiler çalıştırıyordum. Ücretlerini de derhal veriyordum. Fakat onlardan biri ücretini almadan gitti. Ben de onun parasını onun adına işlettim. Öyle ki çok malı oldu.
Epeyce bir zaman sonra çıkageldi. ‘Ey Allah’ın kulu! Bana olan borcunu öde!’ dedi.
Ben de ‘Bütün şu gördüğün sığır, davar, deve vesaire şenindir, hepsini al götür!’ dedim.
Adam ‘Ey Allah’ın kulu! Benimle alay etme!’ dedi.
Ben de ona ‘Kesinlikle alay etmiyorum. Hepsi şenindir, alabilirsin!’ dedim.
Adam aldı götürdü.
Allah’ım, bunu senin rızan için yapmışsam bizi şu hâlden kurtar!” dedi.
Kaya tamamen açıldı, adamlar kurtuldular ve yollarına devam ettiler.
ne istersin?
Eski kavimlerden birinde üç adam vardı. Biri abraş, biri kel, biri kör idi. Allah bunları sınamak istedi. Her birine insan suretinde bir melek gönderdi.
Melek önce abraşın yanına geldi. “Seni en çok ne memnun eder?” dedi.
Adam “İnsanların benden tiksinmesine sebep olan hâlin gitmesi, yerine güzel bir ten ve rengin gelmesi” diye cevap verdi.
Melek ona dokunur dokunmaz adamın rengi ve teni güzelleşti.
Melek bu kez “Hangi mala kavuşmaktan hoşlanırsın?” diye sordu.
“Deveye” dedi.
Ona hemen on aylık hamile bir deve verildi.
Melek “Allah bunları sana mübarek kılsın!” dedikten sonra gitti.
Sonra kel adamın yanına vardı. “En çok istediğin şey nedir?” dedi.
Adam “İnsanların benden tiksinmesine sebep olan şu hâlin gitmesi ve güzel bir saça sahip olmak” dedi.
Melek ona dokunur dokunmaz adamın keli yok oldu. Kendisine güzel bir saç verildi.
Melek “En çok hangi malı seversin?” diye sordu.
Adam “Sığırı” dedi.
Ona hemen gebe bir inek verildi.
Melek “Allah bu sığırı sana mübarek kılsın!” diye dua etti.
Sonra kör adamın yanına vardı. “En çok neyi seversin?” diye sordu.
Adam “Allah’ın bana gözümü vermesini ve insanları görmeyi!” dedi.
Melek onu sıvazladı. Allah ona görme nimetini verdi.
Melek ona “En çok hangi malı seversin?” diye sordu.
Adam “Koyunu” dedi.
Derhal doğurgan bir koyun verildi.
Gel zaman git zaman hayvanlar yavruladılar. Birinin bir vadi dolusu develeri, diğerinin bir vadi dolusu sığırları, öbürünün de bir vadi dolusu koyun- ları oldu.
Melek, abraşın yanına, onun eski hâli gibi abraş bir adam suretinde geldi.
“Ben fakir bir kimseyim. Yola devam etme imkânım kalmadı. Şu anda Allah’tan ve senden başka yardım edecek kimse yok! Sana şu güzel rengi, şu güzel cildi ve malı veren Allah aşkına bana bir deve vermeni istiyorum! Onunla yoluma devam edebilirim!” dedi.
Adam “Haklar söz konusu!” dedi ve yardım etmedi.
Melek de “Seni tanıyor gibiyim! Sen abraş, herkesin tiksindiği fakir bir adam değil miydin? Allah sana lütfetti” dedi.
Adam ona kızdı “Bu mallar bana atalarımdan kaldı!” dedi.
Melek de “Eğer yalan söylüyorsan Allah seni eski hâline çevirsin!” deyip gitti.
Ve önceden kel olan adamın yanına geldi. Buna da onun eski hâline benzer biçimde kel bir adam olarak göründü. Öbürüne söylediklerini söyleyerek yardım istedi. Bu da önceki gibi yardım talebini reddetti.
Melek buna da “Eğer yalancıysan Allah seni eski hâline çevirsin!” dedi.
Ve daha önce kör olan adamın yanına gitti. Buna da onun eski hâli gibi kör bir adam suretinde göründü.
“Ben fakir bir adamım, yolcuyum, yola devam etme imkânım kalmadı. Bana önce Allah, sonra senden başka yardım edecek kimse yok! Sana gözünü lütfeden Allah için bana bir koyun ver ki yoluma gidebileyim!” dedi.
Kör adam “Ben de bir zamanlar kördüm. Allah bana göz verdi, fakirdim zengin etti. İstediğini al, istediğini bırak! Vallahi, bugün Allah adına her ne istersen veririm, sana zorluk çıkarmam!” dedi.
Melek de “Malın senin olsun. Sizler sınandınız. Senden memnun kalındı. Öbür iki arkadaşına gazap edildi” dedi.
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Gençlik Kitapları
- Kitap AdıBen Okuma Bilmem
- Sayfa Sayısı200
- YazarÖmer Sevinçgül
- ISBN9786055354596
- Boyutlar, Kapak11,5x21, Karton Kapak
- YayıneviCarpe Diem Kitap / 2012
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- 14 Yaşında Bir Genç Kızım Ben- 2 Tatil Kitabı ~ Deniz Erbulak
14 Yaşında Bir Genç Kızım Ben- 2 Tatil Kitabı
Deniz Erbulak
Özge’nin maceraları bitti mi sandınız? Şimdi de sürpriz bir tatille karşı karşıyayız. Bakalım Ankara Özge için heyecanlı olacak mı? GARİP TELEFONLAR Şubat Tatili! Şubat...
- Canavarlar Denizi Percy Jackson ve Olimposlular ~ Rick Riordan
Canavarlar Denizi Percy Jackson ve Olimposlular
Rick Riordan
Bir gün birisi çıkıp size Antik Yunan tanrılarının hala hayatta olduklarını söylese ne yapardınız? Ya ailenizden birinin bu tanrılardan biri olduğunu öğrenseniz? Olağanüstü güçlere...
- Harry Potter ve Sırlar Odası ~ J. K. Rowling
Harry Potter ve Sırlar Odası
J. K. Rowling
Dursley’ler o yaz öylesine çekilmez olmuşlardır ki, Harry bir an önce okulu Hogwarts’a geri dönmek için can atmaktadır. Eşyalarını toplarken ortaya çıkan ev cini...