Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Belki de Neşe
Belki de Neşe

Belki de Neşe

Jose Saramago

“Hayat, en uzunu, sakalı nehri andıran en uzun ömürlü ihtiyarınki de dâhil olmak üzere, ardında her zaman karanlık suskunluklar, küle dönmeyen harabeler, meçhul adalar…

“Hayat, en uzunu, sakalı nehri andıran en uzun ömürlü ihtiyarınki de dâhil olmak üzere, ardında her zaman karanlık suskunluklar, küle dönmeyen harabeler, meçhul adalar bırakır. Altmış yıl değil, akla hayale sığmayacak altı yüz yıl daha geçse bile, bu süre adaları yaşanır kılmaya, harabeleri kül etmeye yetmez; insan karanlıklardan bahsetme mecburiyetinden gene kurtulamaz.”

Çağdaş dünya edebiyatının ölümsüz kalemlerinden José Saramago’nun üç kitaptan oluşan Toplu Şiirler’i artık Türkçede.

Önsöz

Artık uzakta kalmış 1966 yılında Portekizli okurların takdirine sunulan, gelecek zamanın bana ne layık gördüğünü bilmeden, ihtiyatla Belki Şiirdirler adını verdiğim kitap ancak 1982 yılında ikinci baskıyı gördü. Üçüncü baskı daha şanslıydı, o kadar beklemek zorunda kalmadı ve üç yıl sonra çıktı. Köprülerin altından çok sular aktı, o günden bugüne çok zaman geçti; takvimle ölçülen, sayılabilen matematiksel zamanın yanında, öznel olarak değerlendirilebilen içsel ya da psikolojik bir zaman da geçti. Derlemedeki en eski bölüm, acemi şair yirmi yaşını henüz geride bırakmışken yazılan Ağzı Kapalı Şiir’dir ve son dizelerindeki meydan okumanın ölçüsüzlüğüyle bugün bile beni şaşkınlığa düşüren bir taahhüt ve haset içerir: Benim gibi suskun biri / Ölemez her şeyi söylemeden. O dönemin gergin sessizliğinden şimdinin serbest kelimelerine götüren geniş yolda, altmış yıl sonra hâlâ hesap yapmak için yaşayacağımızı o hayal edemezdi, ikimiz de hayal edemezdik. Her halükârda, onun bilemeyeceği şeyi şimdi ben biliyorum: İnsan bir gün her şeyin söylenebileceğine ancak yirmi yaşındayken inanabilir. Hayat, sakalı nehri andıran en uzun ömürlü ihtiyarınki de dâhil olmak üzere, ardında her zaman karanlık suskunluklar, bir türlü küle dönmeyen harabeler, meçhul adalar bırakır. Altmış yıl değil, akla hayale sığmayacak altı yüz yıl daha geçse bile, bu süre adaları yaşanır kılmaya, harabeleri kül etmeye yetmez; insan karanlıklardan bahsetme mecburiyetinden kurtulamaz.

Alfaguara Yayınları’nın bir cömertlik örneği göstererek, sunulan yemeklerin niteliğinin onları pişirme zahmetine değip değmediğini kendine soran ve sormaya devam eden, böylesi bir yayıncılık şenliğini ise hayal bile etmemiş olan bir yazarın sersemliğinin demesek de şaşkınlığının önüne koymaya karar verdiği Toplu Şiirler’imin bu çiftdilli baskısına da gayet uygun düşen bir ibare, eğer karıştırmıyorsam, Belki Şiirdirler’in sözü edilen ikinci ve üçüncü baskısında önsöz yerine kısa bir “okura uyarı” şeklinde yer almıştır. 1982’de yazdığım bu ibare, ufak tefek bazı biçimsel değişikliklerle birlikte işte şudur:

“Bu dizelerin (bugün pek kullanılmayan fakat duruma en uygun ifadeyle) ikinci bir fırsatı hak edip etmediği ya da belki bu fırsatın yazann kurmacanın topraklarında kendini daha mutlak ve kesin bir şekilde kanıtlamasının zorunlu sonucu olup olmadığı sorulabilir. İlk olarak, yayıncılık geleneğinin basit ve sık rastlanan bir olgusu üzerinde durulabilir; basitçe ‘yazar politikası’ diye adlandırılabilecek bir stratejidir bu. İkinci olarak da, tam tersine, yazarın çalışmasındaki ısrarcı şiirselliğin, kitabın dirilişini meşrulaştırdığı, geçiş halindeki edebi bir bedenin omuriliğini oluşturacak sinir ağları, tema ve takınakların bu şiirlerin içinde tanımlanmaya başlandığı söylenebilir. Biz ikinci varsayımı kabul ediyoruz; hem mümkün tek varsayım bu olduğundan, hem

de şiirlerin bu geri dönüşünü doğruladığından. Zaman aşımina uğramış şiirler midir bunlar? Elbette. Her kültürel yaratı inkâr edilemez bir tarih içerir, onu üretmiş olan zamanın dayattığı tarihtir bu. Fakat miras aldığı-defalarca uygunsuz biçimde hâkimiyet kurmuş malzemenin tarihini de daima ve öncelikle taşıyacaktır. Ender de olsa, henüz vuku bulmamış, gelmekte olan tarihi, yani sadece gelecek zamana özgü olan bu hissetme, görme ve deneyimlemeyi de içerecektir. Öte yandan bu uzgörü yeteneği dâhilere özgüdür, buradaki şiirlerin bundan muaf olduğu açıktır.”

Süreğen bir krizalit halindeymişçesine, kendini, geçiş halindeki bir edebi gövdenin sinir ağlarını, tema ve takıntılarını gözlemlemiş olan bu yazar, mükemmel böceği yaratacak olan dönüşümün nihai anına asla erişemeyeceğinden emin, kendine has ve bitmeyen hareketi kabul edip gerçekleştirmiştir; daha fazlasını ya da daha azını değil. Krizalit içine kapandığı karanlık yerde kımıldıyor, yazar kendisi olan karanlık yerde kımıldıyor.

Bu devinim öyle gerçekleşti, bu acemi şair daha önce göndermede bulunduğum psikolojik ve içsel zamanı öyle geçirdi ki yavaş yavaş, kabul edilebilir bir romancıya dönüştü. Bu yoldaki ilk adım onu ikinci şiir kitabına, Belki de Neşe’ye (1970) yöneltti. Belki Şiirdirler deki temaların işlenişini geliştirip incelten şair düzyazı şiire, özellikle de ritmik ve melodik hücre olan ayete yaklaştıran yeni yönelimlere açıldı; “Proto-Şiir”, “İlk Nesne Masadır”, “Ara Sıra Yaşadığımız Adada” bunun örnekleridir. Ölçü ve uyağın sevimli sınırlamalarından kurtulmuş yazarın eserinde farklı bir ifade bulan bu açılım, 1975 yılında, Portekiz’de diktatörlüğün çöküşünü takip eden devrimci halk hareketinin doruğunda yayımlanan 1993 Yılı adlı üçüncü ve son adımla tamamlandı. Bu kitapta farklı kapsamda otuz şiir mevcuttur; hem gerçekçi hem de metaforik üsluptaki bu şiirler, acımasız bir istilacı tarafından korkunç bir şekilde işgal edilmiş bir ülkenin nihai kurtuluşa giden sürecini, istilacının ve de ülkenin adını anmaksızın tarif etmektedir: Gökkuşağı her gece geri geldi ve bu iyiye işaretti bu sırada gökkuşağının öteki ucu açıklarda suların dibinden çıktı ve şaşkınlık içindeki balıklar ışıklı sütunun etrafında dönüp durdular… Daha dikkatli bazı eleştirmenlere göre bu kitap görünmez krizalitin, kozanın karanlığında hazırladığı kurmacanın habercisidir ve onun kapısını açmaktadır. İki yıl sonra Ressamın Günlüğü, sonra da Ricardo Reis’in Öldüğü Yıl yayımlanacaktır. Böyle sürüp gider…

Belki Şiirdirler’in girişinde, 1966’daki baskısından beri Antonio Machado’nun birkaç dizesi bulunur: Zaman veriyoruz zamana / taşması için çanağın / fakat onu doldurmalı önce. Bir çocuk, yaşının olağan masumiyetiyle bunun aynısını söyleyebilir belki, yani çanak biz ancak doldurmuşsak taşar, fakat ben boş bir kâğıt karşılığında yazdığım bütün kitaplanima bahse girerim ki Kastilya Kırları’nın şairi, düşündüğü çanağın (hayat mı eser mi?) taşacak denli asla dolmayacağıni gayet iyi biliyordu, çünkü kimse onu tamamen dolduramaz. Taşın vadiye tekrar yuvarlandığını görecek olmasına rağmen onu dağın doruğuna dek iten Sisifos gibi; dipsiz bir tüneli beyhude yere doldurmaya çabalayan, buna ebediyen mahkûm Danaidler gibi; sonsuzluğun günün birinde ona temas etmemize izin vermesi umuduyla harfleri art arda dizen hepimiz gibi… Antonio Machado neredeyse buna varacaktı, neredeyse. Sadece zaman yetmedi.

José Saramago

 

Zaman veriyoruz zamana

taşması için çanağın

fakat onu doldurmalı önce.

Antonio Machado

İLİĞİNE DEK

Dizelerle söyleyecek kimileri, kimileri akıl yürüterek, Kim bilir hangisi daha yararlı, daha elzem hangisi. Hem neyi değiştirir ki bu,

İki inkârın arasına asılıyken hepsi.

Şimdi bulmalı

Rastlantıyla kesinliği birleştirmenin Sanatını ve tarzını.

Hayatı bütünüyle anlatır bu, anlatamaz belki.

Kısacık tırnaklarını yiyen biri gibi.

ŞİİR SANATI

Şiir nereden gelir? Neye yarar Gönyeyle çizmek tohumunu:

Çiçek ya da ot, orman ve meyve.

Fakat bir adım gitmek yolculuk etmek midir sence

Ne de resim renk demektir, katışmadıysa eğer ikisi birbirine Kesin bir maharet ve ahenkle.

Aşk, varsa eğer, azla yetinir, Aşıkların oyalanmasına yeter Hayali bile diğerinin.

Şiir unutulmaz, ertelenmez,

Yeter ki dökülmüş olsun sözün bedeni kalıba

Kararlılıkla, ritimle ve şuurla.

YORDAM

En basit, en sıradan sözcükler, Eve götürülüp karşılıklı söylenenler. O sözler ki şairin güneşten gözleri Değip de aydınlatınca

Başka bir dünyanın diline tercüme edilirler.

PROGRAM

Doğma gayretindedir son, Öfkesinde sürer büyümenin, Yaşam sınavında ekşir tuz,

Aşkın zahmetinde damıtılır ter.

Çare, can çekişmektir sadece: iyiye işaret.

 

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Şiir
  • Kitap AdıBelki de Neşe
  • Sayfa Sayısı344
  • YazarJosé Saramago
  • ISBN9786052983416
  • Boyutlar, Kapak13.5 x 19.5 cm, Karton Kapak
  • YayıneviKırmızı Kedi / 2018

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Çatıdaki Pencere ~ José SaramagoÇatıdaki Pencere

    Çatıdaki Pencere

    José Saramago

    “Ölmek, varolmuş olmak ve artık olmamaktır,” derdi José Saramago. O öldü, artık yok, ama Çatıdaki Pencere Portekiz’de ve Brezilya’da, anadilinin vatanlarında basılır basılmaz insanlar...

  2. Portekiz’e Yolculuk ~ José SaramagoPortekiz’e Yolculuk

    Portekiz’e Yolculuk

    José Saramago

    “Tek bir arzusu var, son derece meşru ve insani, o da başkalarının gözünün değdiğine bakmak, başkalarının adımlarından kalan izlere basmak.” José Saramago, 1979 güzünde...

  3. Filin Yolculuğu ~ Jose SaramagoFilin Yolculuğu

    Filin Yolculuğu

    Jose Saramago

    16. yüzyılda Portekiz Kralı, Süleyman adlı filini Avusturya Arşidükü Maximilian’a hediye etmek ister ve Süleyman bu uzun yolculuğa çıkar. Nobel Edebiyat Ödülü sahibi José...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

  1. Ataol Behramoğlu-Seçme Şiirler ~ Ataol BehramoğluAtaol Behramoğlu-Seçme Şiirler

    Ataol Behramoğlu-Seçme Şiirler

    Ataol Behramoğlu

    * Şiirlerinden Seçmeler * Şiir Üzerine Düşünceleri * Yaşamı * Yapıtları Bebekler, çiçeği insanlığımızın Ve geleceğimizin biricik umudu MELANKOLİ Ey sokaklarında yıllarca avare dolaştığım...

  2. Seccadem Islanmıyor ~ Sadettin TurhanSeccadem Islanmıyor

    Seccadem Islanmıyor

    Sadettin Turhan

    Bildiği doğruları konuşan, konuştukça nefsini doğrultan, doğruldukça doğruları çoğaltmaya çalışan fertler, bu fertlerden oluşan güzide bir toplum olabilmek için sana, bana, hepimize görevler düşüyor....

  3. Mayıs Giremez ~ Küçük İskenderMayıs Giremez

    Mayıs Giremez

    Küçük İskender

    Körler nasıl sessiz film oynayamazlarsa ağız tadıyla Sessiz bir film gibi işte hayat

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur