Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Bambaşka
Bambaşka

Bambaşka

Kahraman Tazeoğlu

Kalır gibi gidişlerini izledim önce, sonra gider gibi kalışlarını… Ve anladım ki ne sen gidebiliyorsun ne ben kalabiliyorum. Öyle bir hayat yaşıyoruz ki şimdi;…

Kalır gibi gidişlerini izledim önce, sonra gider gibi kalışlarını… Ve anladım ki ne sen gidebiliyorsun ne ben kalabiliyorum. Öyle bir hayat yaşıyoruz ki şimdi; ağlamak gülmenin mahkumu, gülmek  ağlamanın gardiyanı gibi sanki…

Ve anladım ki ne seninle ağlayabiliyorum, ne de sensiz gülebiliyorum.

Belki de sen aşka aşıktın, ben üstüme alındım bilmiyorum. Bir gün gerçekten seni terk edebilecek miyim onu da bilmiyorum. Üzerine sinen benin kokusunu duymadan yaşayabilecek misin?.. Çünkü, senden geriye sadece sen kalana dek terk edilmiş olmuyorsun.

İnsan yaşadığı anın değerini yaşadıklarından ötürü değil, neler yaşayacağını bilmediğinden ötürü bilmez. Seni çok seviyorum; bir gün seni terk etme gücümü kendimde bulup bulamayacağımı bilmeye bilmeye… Anlıyor musun?

Gel “biz” olalım demek kolay… Benimle hiç olur musun?

***

Okurlarım…

Sadece kendine yazan, sadece kendini yazan ve yazdıklarını sadece kendinde saklayan bir adamdım ben. Sonra bir gün nasıl oldu bilmiyorum, size sızdı yazdıklarım. Her biriniz yüreğinizi, boşluklarınızı, aşklarınızı, susmalarınızı, sessiz haykırışlarınızı, yaralarınızı gördünüz o satırlarda. “Beni anlatıyor bu adam” dediniz… Peşime düştünüz sonra. Yıllarca okudunuz, dinlediniz, paylaştınız. Sözsüzlüğünüze söz ettiniz sözlerimi. Mektuplar yazdınız sonra, her biri düştüğüm kuyu olan… Defterlerinize yazdınız şiirlerimi, kanadı orada sessizce… Bir tek siz bildiniz…

İmza günlerine koşup koşup geldiniz, ne yağmur durdurdu, ne kar. Saatlerce beklediniz ayakta bir imza için… Aç, yorgun, solgun ama mutlu. İçinizde söylemek için biriktirdiğiniz her şeyi bir çırpıda anlatıverdiniz ayaküstü orada… Bir çok şeyi de unuttunuz söylemeyi… Bir fotoğraf için gülümsediniz sarlıp sarılıp… Omzumda ağladı birçoğunuz. Kollarım yaprak gibi titreyenlerinizi sardı her seferinde. Yüzüm gülerken kalbim eşlik etti gözyaşlarınıza.

Ve her seferinde sizden aldığım güçle sizi yazdım ben.

Biraz önce parmaklarınız uzanmıştı bu kitaba. Şimdi ise gözleriniz geçiyor harflerimin üzerinden. Hafifçe gülümsüyorsunuz biliyorum. Ve belki de bu kitabın kime ithaf edildiğini merak ediyorsunuz.

Kulağına fısıldıyorum işte yaklaş… “Size” ithaf edildi bu kitap,
“Size”

Kimseye söylemeyin ama…

Sizi çok seviyorum çok…

Kahraman Tazeoğlu

*

Acım Mı? Geçmedi… Alıştım Sadece

İnsanlar geçmişlerine en büyük ihaneti unutarak yapar. Benim geçmeyen geçmişim hep şimdimde duruyor. Anılar unutmayı zorlaştırmak için verilmiş cezalardır sevgilim. Ben bu cezaya gülümsüyorum. Senin bıraktığın hiçbir şey ardımda kalmadı benim. İnsana en uzak düşen şey, bilerek geride bıraktıklarıdır çünkü… Kalbimdeki yerine hiç ihanet etmedim. Gidişin hiç bitmedi bende. Kaybedecek de olsam bir yolum vardı sende. Ve hayat o kadar kuralsızdır ki bazen, oyunu kuralına göre oynamak bile kazandırmaz insana. Seni kaybedeceğimi bile bile oynadım bu oyunu. Utanmaktan utanmadan…
Acım mı?

Geçmedi… Alıştım sadece.

Beni mutlu edecek yalanlar söylemeyi öğrendim sensizlikte. Küçük mutluluklara büyüteçle bakmayı bildim. Sustum öylece. Konuşamadım sensizlikle. Gidişini haklı gösterecek uyduruk bahaneler buldum kendime. Sustum öylece… Kimse benim kadar sessiz susamazdı. Zaten o eski tadı da kalmadı susmaların; kime sorsam konuşuyor şimdi. O kadar sustum ki sensizliğe, sessizliğimde boğuldum her gece. Çok düşündüm seni düşünmemeyi. (Düşünmekle olmuyormuş seni düşünmemek). Keşke bana beni nasıl unuttuğunu öğretseydin, belki ben de sana uyardım. Anlamadığım tek şey; bende duran zaman sende nasıl geçiyor?
Acım mı?

Geçmedi… Alıştım sadece.

Ben senden mutlu bir son değil, mutlu bir sonsuzluk istemiştim. Anlamadın! Belki de seni güzelleştiren, hayatın çirkinliğiydi… Bunu da ben anlamadım! Acaba benimle mutlu olduğun için mi beraberdin yoksa ben mutlu olduğum için mi? Bu sorunun da cevabını bırakmadın. Sadece gittin. Aşk ne senin bende gördüğündür ne de benim sende gördüğüm. Aşk; birlikte gördüğümüzdür sevgili. Seninle aynı değilmiş aşka bakışımız. Sen benden kusursuz bir aşk istedin, ben senden yaşanabilir bir aşk. Belki bu yüzyılın insanı değilsin diyeceksin bana ama bence aşk karşındaki insan çırılçıplakken bile gözlerini onun gözlerinden ayırmamaktır sevgili. Bu kadar temiz severken seni, koca bir hayatı kirletip terk ettin beni. Bu hayat seni unutabileceğim kadar uzun değil sevgili.
Acım mı?

Geçmedi… Alıştım sadece.

Sen bir katilsin ama suç işlemedin. Suç işlemeden katil olanlar sadece kalp kıranlardır. Keşke “beni” öldürseydin; kalbimi değil! Üzülme sakın. Yaşayan ölülere yas tutulmaz sevgili. Ağlarken bile güzel kalmayı becerebilen yüzünle hatırlıyorum seni. Bensiz de yaşayabilecekken, beni tercih edendin o zamanlar. Nasıl da inanmıştım konuştuklarına. “Sevdim” demiştin, hatırla. Oysa sevilmekten önce güvenilmek isterdim ben. Daha ilk kıskançlığımda çekip gittin. Kıskanmak aşkın bencil yüzüdür sevgilim. O kadar da mı hatrım yoktu sende? Aşkı meslek edinmiş yüreğin meğer ne kadar da hazırmış her yeni başlangıca hazin bir son bulmaya… İçindeki eksikliği boşluk zanneden sevgilim; şimdi gözlerimizin her çarpışmasında kırılan kalbimin parçaları hayatıma batıyor biliyor musun?
Acım mı?

Geçmedi… Alıştım sadece.

Aramıza kaç dünya girdi kim bilir? Senden sonra öyle büyük bedeller ödedim ki… Senin yalan ve ihanete ödediğin bedelin çok daha ağırını ben dürüstlüğüme ödedim. Ömrüne kattığın mutluluğu, benim hayatımdan çalman doğru muydu sence? Gözlerin beni ararken benden önce kaç gözde kirlendi kim bilir? Bunun hesabını hiç sormadım ben sana. Ama sen geçmişimi kabullenemediğin için, geçmişime sahip olmaya çalıştın. Benim olmak için değil, ait olmak için sahiplendin. Yine yanıldın! Değişirsin diye çok bekledim. Ve anladım ki insan değişir ama bizi asıl üzen hiç değişmeyenlerdir. Yaralar acıyı saklar, izleri hayatı gösterir. Gözlerini biraz aralayabilseydin, sana aydınlığı öğretecektim. Şimdi geceyi yak ki ışısın. Gidişini affetmeyişimdendir bu gaddar halim. Senden çok daha alaları beklese de kapımda, ben şairim; kıyamam turnayı gözünden vurmaya…
Acım mı?

Geçmedi… Alıştım sadece.

İnsanı yaşatan ve ayakta tutan umutların, bir gün insanı öldüren umutlara dönüşmesi ne acı. Hâlbuki bütün bunlara ne gerek vardı? Hayat beni sensizken de uzun uzun öldürüyordu zaten. Ah bir de ölmeyip böyle benim gibi yaralı kaldın mı vay haline. Zamanla biter diye diye zamanı bitiriyor omzunda ağladığın dostların. Hâlbuki zaman acıyı bitirmez, dönüştürür sevgilim. Doğru tecrübeleri körelten, yanlış sıralamalardır. Başlamak bitirmenin yarısıysa, yanlış başlamak hatanın tamamıdır. Yanlış aşkta kazanmaksa, aslında kaybeden olduğunu bilmemekmiş… Bütün bunları bana sen öğrettin. Bilmeden… Her “yeniden”, gerçekten yeniydi eskiden. Şimdi her başlangıç, bitişini ezbere bildiğimize merhaba demek yeniden ve yeniden. İşte hayat böyle susturuyor insanı bazen. Başlıyorsun ama sonunu getiremiyorsun. Her şey o bildik ayrılığa çıkıyor çünkü… Böyle zamanlarda basiretin bağlanır, dilin kurur, kalbin donar. Başladığın cümleni kendin bitiremezsen, noktayı başkası koyar.
Acım mı?

Geçmedi… Alıştım sadece.

Şimdi içimde varmaktan çok bir gitme isteği. Zaman o kadar cimri ki; hiçbir saniyesini vermiyor geri. Zamanın değerini daha iyi anlıyorum bu yalnızlık yolunda şimdi. Ki beni zaten bu kalabalıklar yalnızlaştırdı sevgili. Yalnızlık tek başına taşınır. Sakın yanlış anlama, kendimi yitirmiş değilim, sadece sende kayboldum o kadar. Hayat sunduğu her engelin arkasına bir mutluluk saklıyor. Elbet yolumu bulurum yine. Elbet yine mutlu olurum. Kış geldi bak, ayrılığımızın beyaz çölü. Yine bahar gelecek, yine mevsimler dönecek ama gelecek de bir gün geçecek. Bu kadar konuştuğuma bakma. Aslında ben sana hep susacaktım ama sen kelimeleri ağzımdan çaldın. Ah sevgili… Beni benden alıp gittin; içimde bensizlik dışımda sensizlik var şimdi. Sadece şunu merak ediyorum; hiç ağlamıyor musun özlerken? Bu kadar mı yoruldun benden?

Şimdi son sözüm sana şu sevgili: bazı erkekler adam doğar, bazıları sonradan adam olur. Ben aşkı nimet gibi başımın üstünde taşıdım; bundandır boyun eğmeyişim. Riski bazen kazanmak, bazen de elindekini kaybetmemek için alırsın. Hayat böyle işte korkun kadar kaçar, cesaretin kadar savaşırsın!

Acım mı?
Geçmedi… Alıştım sadece.

***

Görmeyen; göz değil, insandır aslında ve gözler, dudaklar kıpırdamadan konuşabilir.

**

Aşk varlığın değil yokluğun kaybıdır.

**

O kadar bencildi ki acıdığı insanlar bile kendine benziyordu.

**

İyinin kötüsüyle, kötünün iyisini birbirinden ayıramadığımız sürece, en kötünün hangisi olduğunu asla öğrenemeyiz.

**

Hep aynı değişiklikleri yaşıyorsan, değişen hiçbir şey yoktur.

***

Hangisi daha zor? Bir cennetteki mutsuz olmak mı, bir cehennemdeki mutlu olmak mı?

**

Kaç aşk kaldı beni unutmana?

**

Bedeller ödenirken para üstü beklenmez.

**

Aşk, insanın kendi eksiğini başkasında tamamlama isteğidir.
Terk edilmekse eksiğin daha da eksilerek sana geri iadesidir.

**

Bizler içimizdeki çocukla ölüyoruz, şimdiki nesil içindeki yetişkinle büyüyor.

***

Korkuyu yenmeye çalışma; nedenini yok etmeyi bil!

**

Sorun şu: hayatı yaşayarak anlamak mı, anlayarak yaşamak mı?

**

Sensiz beni sevemedim. Aşkın yalancısıyım işte ne bileyim.

Eklendi: Yayım tarihi

“Bambaşka” için 13 yanıt

  1. çok güzel bir kitap herkese tavsiye ederim :) ben imzalattım da çok samimi bir yazardır kahraman t. tam bir kahraman :))

  2. Harika bi kitap sanki benim hayatımda alıntılar benim yaşadıklarım benim çektiklerim Kahraman TEZEOĞLU gerçekten muhteşem bi yazar

  3. Kahraman Tazeoğlu yaşamış yaşatmaya çalışmış .Acısının çok büyük olduğu gayet açık aslında Kahraman Tazeoğlu acısıyla güçlenmiş bir yazar tebrik ediyorum … !

  4. Tam ortasındayım her şeyin

    karanlığın ortasında ışık gibi

    İçimde bir boşluk, daha karanlık

    Bir adım atsam…

    Tam ortasındayım her şeyin.

    Sağım solum belli

    ardıma baksam olmaz

    Yürümeye mecalim yok

    durmak ölmek gibi

    Tam ortasındayım,

    gelmişin, geleceğin.

    Zaman üstümden akıp gider gibi

    Ben dururken.

    Bir yanım siyah

    Bir yanım beyaz

    Griye çalan bir hayatın

    tam ortasındayım şimdi

    Yaşanmışlıklar

    Yaşanamayanlar.

    Tam ortasındayım

    Varlığın da

    yokluğun da

    Yaşamla ölüm arasında

    bir mucize gibi

    bir adım atsam…

    Mutluluğun da

    Hüznün de

    Aşkın da nefretin de

    Bir yanım ağlar

    bir yanım güler

    bir yanım kalmak ister

    bir ynaım gitmek

    Tam ortasındayım her şeyin

    ne bir fazla

    ne bir az

    Tam ortasındayım her şeyin

    tam ortasındayım kendimin.

    Bir adım atsam ben ben değilim

    bir adım atsam nereye?

    Hangisini bırakıp gitmek gerek?

    Bir adım

    ve ben artık ben değilim.

    Tam ortasındayım aşkın

    yarım kalan aşkların

    unutulan hayallerin

    yaşanamamış çocukluğum çekiştirir bir elimden

    bir yanım büyümek ister.

    Dizlerimdeki yaralar iyileşmiyor artık eskisi gibi

    göz yaşları ne kolay akar ne de durur.

    Çocukluğumdan kalan dirseklerimdeki yaralardan

    daha zor geçiyor kalp sancıları

    Bir adım atsam…

    Yine ben kalabilir miyim?

  5. Ben okumaya yeni basladım ve ilk olarak kahraman tazeoğlu’ndan başlamak ıstedım. Çokta güzel bir yazar sankii bütün insanların hayatını yaşamış , görmüş , geçmiş gibi idolüm bu adam cevreme tafsıye edebıleceğim bir kişilik kuşkusuz.

  6. Funda seni cok ama cok seviyorum bu kitap bizi anlatmis sevgilim sen benim ömürlük Sevdamsin buna emin ol ben senii bir ömür icimde yasatcam sen benim olumsuzlugumsun ben matdindwyim sen izmirde biIm askimiz dünyanın diğer ucunda da olsa sürecek sürdürecem melek yüzlü sevgilim :((( ♥♥♥D♥♥♥F

  7. Kahraman Tazeoğlu aşkın hep acı yönlerini işlemiş kitaplarına ama çok güzel duygu yüklü severek okudum…

  8. Keske biraz okuyarak alsaydım onca kitap okudum bu kitaptan soguttu beni. Şiştim resmen bu ne. Bir daha asla. Şu guzelim bahar gününe yazık etti.:))

  9. Hayatımda en çok sevdiğim ve saygı duyduğum bir yazar ilk kitabını okuduğum bambaşka adlı kitap oldu ve yaşadıklarımın aynısını kitaba dökmüş şuan ise her kitabından alďım hayattan soğuyan ben ve kitaplarını okuduktan sonra hayata bağlanan biri oldum :)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Roman (Yerli)
  • Kitap AdıBambaşka
  • Sayfa Sayısı232
  • YazarKahraman Tazeoğlu
  • ISBN6054455997
  • Boyutlar, Kapak13,5x21, Karton Kapak
  • YayıneviDestek Yayınları / 2012

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Yaralı ~ Kahraman TazeoğluYaralı

    Yaralı

    Kahraman Tazeoğlu

    Artık hatırlanmaya değecek kadar bile kalmadın. Seni unutmak hakkım! Unutkan biri değilimdir ama sen bende hatırlanacak hiçbir şey bırakmadın. Benim unutulmuşum olmak bile güzeldir,...

  2. Ölü Bir Kentin Morg Alfabesi ~ Kahraman TazeoğluÖlü Bir Kentin Morg Alfabesi

    Ölü Bir Kentin Morg Alfabesi

    Kahraman Tazeoğlu

    yağmurlarla inseydin içime içim senden yanaydı yüzümdeki işgaller senden karaydı seni sevmek en gizli ağlama biçimimdi sana yazacaklarım sil sil bitmezdi ve ben sende...

  3. Kıyısızlar ~ Kahraman TazeoğluKıyısızlar

    Kıyısızlar

    Kahraman Tazeoğlu

    İşte o sözler, “Katilime Mektuplar” olarak yer alıyor kitapta... Hikâyeleri okurken, satırlar arasında bir o yana, bir bu yana savrulacaksınız. Katiline âşık olduğu için kaybetmeye mahkûm olan insanların hüznüne, isyanına, içsel sorgularına, çelişkilerine ve nasıl tutunamadıklarına şahitlik edeceksiniz.

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. Abdullah’ın Ablası ~ Şiir Erkök YılmazAbdullah’ın Ablası

    Abdullah’ın Ablası

    Şiir Erkök Yılmaz

    Abdullah küçük bir aşık. Hem de kendinden büyük bir Abla’ya. Babası Abla’ların yaşadığı apartmanda kapıcı. Annesi, babası, aşk acısı yetmezmiş gibi, Abdullah’ın bir de...

  2. Kerim Usta’nın Oğlu ~ Halide Edib AdıvarKerim Usta’nın Oğlu

    Kerim Usta’nın Oğlu

    Halide Edib Adıvar

    Her gece, akşam yemeğini yedikten sonra Kasım’ı yukarıdaki odaya gönderirler. İşte oda: Sokak üstündeki pencerenin önünde uzunca bir sedir, çocuğun yatağı oradadır. Sedirin üstüne,...

  3. Esrâr-ı Cinâyât ~ Ahmet Mithat EfendiEsrâr-ı Cinâyât

    Esrâr-ı Cinâyât

    Ahmet Mithat Efendi

    Edebiyatımızda birçok yazınsal türde eser veren Ahmet Mithat Efendi’nin Esrâr-ı Cinâyât -Cinayetlerin Sırları- adlı polisiye romanı; olayların akışındaki kurgu ustalığı ve karakterlerinin güçlü bir...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur