Cahit Sıtkı Tarancı, 1 Ocak 1953 tarihli bir mülakatta kendisine yöneltilen, “Hayatınızdan kısaca bahseder misiniz?” sorusuna şu cevabı veriyor: 1910’da Diyarbakır’da doğdum. İlkokuldan sonra İstanbul’a gittim. Fransız mektebinde, Galatasaray’da, Mülkiye’de okudum. İki seneye yakın bir müddet Paris’te bulundum. Uzun zamandır mütercim olarak çalışmaktayım. Evleneli bir yıldan fazla oluyor. Güzel şiir yazmaktan başka ihtirasım yoktur. Bütün hayatını “ilk ve son aşkı” şiir temeli üzerine kurmuş gerçek bir edebiyat emekçisi olan Cahit Sıtkı Tarancı’nın şiirleri, mektupları ve öyküleri dışında kalan yazıları ve mülakatları, Avuçlarıma Sığmıyor Yıldızlar’da bir araya getirildi. İlk olarak 1995’te Yazılar başlığıyla basılan bu değerli eser, şairin edebiyat anlayışına dair sevenlerine önemli bilgiler sunuyor.
İÇİNDEKİLER
Sunuş……………………………………………………………………… 13
İkinci Baskı İçin Sunuş ………………………………………………. 15
MAKALELER
Bir Kadın Söylüyor……………………………………………….. 19
Şiirimizin Bir Zirvesi: Necip Fazıl …………………………… 22
Ahmet Kutsi’nin Şiirler’i ……………………………………….. 27
Henri de Régnier Ödülü ……………………………………….. 32
1886 Mucizesi: Sembolizma ………………………………….. 34
Küçük Muharrir, Büyük Üslupçu ……………………………. 38
Montherlant ve Genç Kızlar…………………………………… 40
Bahtiyar Adam…………………………………………………….. 41
İnhitat Alametleri ………………………………………………… 43
Edebiyatın Mukadderatı………………………………………… 47
Zamanımızın Hatası……………………………………………… 49
Yeni Türk Edebiyatı ……………………………………………… 52
Kütüphane ve Müzelere Olan İhtiyacımız ……………….. 56
Hâmit’in Şiiri………………………………………………………. 59
Makber Şairi İçin………………………………………………….. 61
“Ne” ve “Nasıl” Meselesi ………………………………………… 64
Bugünkü Şiirimizin Dil Sıkıntısı ………………………….. 67
Namık Kemal’in Ehemmiyeti ………………………………. 70
Şiirde Vezin Taassubu …………………………………………. 73
Sözde Şairler …………………………………………………….. 77
Yeni Türkçe Kelimelere Dair………………………………… 79
Bugünkü Şiirimizde Aşk …………………………………….. 82
Şekil Üzerine ……………………………………………………. 84
Cemiyete Göre Şiir ……………………………………………. 87
Antoloji Modası…………………………………………………. 89
Şairlerimize Halk Şairleri Örnek Gösterilebilir mi? …. 91
Tanıdığım Orhan Veli ………………………………………… 95
Şair Orhan Veli………………………………………………….. 97
Şiir Üzerine Düşünceler ……………………………………. 101
KONUŞMALAR / CEVAPLAR
Edebî Havadis Yazısı …………………………………………. 107
Gençler Diyorlar ki…………………………………………… 110
Cahit Sıtkı’nın Fikirleri …………………………………….. 116
Cahit Sıtkı Diyor ki: “Yaşadığımın Farkına
Varmak İçin Yazıyorum”……………………………………. 122
Edebî Anketimiz: “Şiir Ölüyor mu?”
Cahit Sıtkı Tarancı Söylüyor………………………………. 126
Bir Sanat Hümanizması için Arayışlar………………….. 132
Cahit Sıtkı ile Şiir ve Şair Hakkında Konuşma ………. 137
Cahit Sıtkı Tarancı ile Bir Konuşma …………………….. 140
Cahit Sıtkı Tarancı Cevap Veriyor……………………….. 145
Cahit Sıtkı Tarancı Diyor ki… …………………………….. 148
Konuşma: Cahit Sıtkı Tarancı …………………………….. 153
Sözlük…………………………………………………………………… 157
Kişi Adları Dizini ……………………………………………………. 167
Eser Adları Dizini……………………………………………………. 172
SUNUŞ
Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin önemli adlarından olan Cahit Sıtkı Tarancı, salt şiir yazan bir şair olarak kalmamış, dil ve edebiyatla ilgili konular üzerinde düşünen, düşüncelerini yazıya döken bir edebî kişilik de sergilemiştir. Bu yönüyle, çağdaş şiirimizin “şiirsel metin”lerle gelişmesini, zenginleşmesini “poetik metin”lerle de beslemiş sanatçılar arasında yer almıştır. Cahit Sıtkı Tarancı, edebî görüşlerini çoğunlukla yakın dostlarına ve akrabalarına yazdığı mektuplarda dile getirmiştir. Dolayısıyla şair edebiyatla ilgili görüşlerini ortaya koymak yolunda mektup türüne önemli bir işlev yüklemiştir. Acaba Tarancı’nın edebî görüşlerini içeren metinleri sadece bu mektuplardan mı ibaretti? Ayrıca birkaçından haberli olduğumuz edebî makalelerinin sayısı gerçekte ne kadardı? Bu sorular beni, mektup türünün dışında “Cahit Sıtkı Tarancı” imzalı yazıları belirleme çalışmasına yöneltti. Elinizdeki kitap böyle bir niyetin ürünüdür ve şairin bütün makalelerini, edebî anketlere verdiği cevapları, kendisiyle yapılmış olan konuşmaları bir araya getirme çabasını taşımaktadır. Bu çabaya karşılık, derlemenin dışında kalmış birkaç yazı olabilir. Bu ihtimal ışığında, yazıları eksiksiz biçimde bir araya getirdiğim iddiasında bulunmak istemiyorum. Belirleyebildiğim ilk yazısı 15 Kanunusani 1931 tarihli Akademi dergisinde çıkan şair, Ağaç, Gündüz, Varlık, Servetifünun, Uyanış, Vakit, Cumhuriyet gibi dergi ve gazetelere yazılar vermiştir.
Tarancı’nın makaleleri, zaman zaman edebiyatın sınırlarını aşabilen değişik konuları kapsamaktadır. Bu konulara genel bir fikir vermek amacıyla değinmek istiyorum. Cahit Sıtkı, makalelerinde roman tahlillerinden Batı edebiyatıyla ilgili incelemelere, sanatçı kişiliğinden şiir sorunlarına, kendinden önceki ve çağdaşı bazı şairlerin değerlendirilmesine ve müzeciliğe kadar türlü konuları işlemiştir. Ayrıca makalelerde, zamanın getirdiği kazanımlarla birlikte, basit eser tahlillerinden, şairlere yönelik yüzeysel değerlendirmelerden şiirin iç sorunlarına doğru bir yönelmenin varlığı da dikkati çeker. Cahit Sıtkı Tarancı’nın makalelerinin, edebî anketlere verdiği cevapların ve kendisiyle yapılmış konuşmaların bu kitapta bir araya getirilmesiyle onun edebî evrenindeki nüfuz alanımızın biraz daha genişleyeceği düşüncesindeyim. Makaleleri yayına hazırlarken yazılar arasında birlik sağlamak amacıyla metinlerde geçen şiir ve makale adlarını tırnak işaretiyle, kitap ve süreli yayın adlarını da eğri harflerle gösterdim. Kimi yazılarda okunuşlarıyla yazılmış olan yabancı özel adları ise orijinal biçimleriyle belirttim. Kitabın sonuna eklediğim işlevsel sözlükte bugün için eskimiş olan sözcüklerin anlamlarına yer verdim. Ayrıca metinlerde geçen kişi ve eser adlarını dizinlerde gösterdim. Burada, şairin çoğunlukla önadlarıyla anmış olduğu kişi adlarını sıralarken soyadlarını esas aldım. Metinler üzerinde geniş bir değerlendirmeyi ise başka bir çalışmanın konusu olarak görüyorum. Son olarak, bu çalışmaya yönelik ilgileri için hocam Prof. Dr. İsmail Parlatır’a, Sayın Özdemir İnce’ye ve Sayın Erdal Öz’e teşekkür ediyorum.
Hakan Sazyek DTCF / Şubat ‘94
İkinci Baskı İçin Sunuş
Cahit Sıtkı Tarancı’nın Yazılar’ının yeni baskısı, ilk baskıdan yirmi bir yıl sonra yapılıyor. Tarancı’nın bir edip olarak yeniden hatırlanıyor olması bakımından güzel bir gelişme. Bu külliyat çalışması benim içinse çok farklı bir önem ve anlam barındırıyor. Yazılar, telif bir eser olmamakla birlikte benim akademik yaşamımda hazırladığım ilk kitap. Doktora tezim için kütüphanelerde tarama yaparken bulup kaydettiğim künyeler, Tarancı’nın bütün makaleleri, konuşmaları için de zemin oluşturmuştu. Dosyayı tamamlayıp –“ustalık” devirlerindeki gözü karalıkla– Can Yayınları’na göndermiştim. Belki bulamadığım birkaç yazı olsa da şairin bütün yazılarını topladığımı düşünüyordum; çünkü dönemin dergi ve gazetelerinin neredeyse hepsini taramıştım. Bugün, böyle bir işe girişmeyi ve büyük bir yayınevinin –merhum Erdal Öz ve Özdemir İnce gibi– saygın isimlerine sunmayı –çalışmanın altyapısı ne kadar sağlam olsa da– “çıraklık” düzeyine gelmiş bir bilimci olarak cüretkârca gördüğümü belirtmeliyim. Orhan Alkaya’nın “İnsan ilkin usta olur sonra sonra çırak” dizesi uyarınca… Yazılar’ın ilk baskısında Tarancı’nın sadece bir yazısına ulaşamamışım. Bunu, sayın hocam Ramazan Korkmaz’ın İkaros’un Yeni Yüzü Cahit Sıtkı Tarancı (2002) başlıklı değerli monografisindeki listeden (s.63-66) öğrendim. Söz konusu eksiklik, elinizdeki yeni baskıda giderilmiş bulunuyor. Diyarbakır Halkevi’nin çıkardığı Karacadağ adlı dergide bulunan “Namık Kemal’in Ehemmiyeti” başlıklı bu yazıya ulaşmak ise biraz maceralı oldu. Bu bağlamda yardımlarını esirgemeyen değerli meslektaşlarım Dilek Karaca’ya, Zeliha Yıldırım’a, Elif Türker’e ve Hakan Kaya’ya şükranlarımı sunuyorum. Kitabın adı, bu baskıda –Can Yayınları’nın önerisiyle– değişti. Umarım yeni başlığı kitabın talihi olur ve daha çok “okur”a ulaşmasını sağlar.
Hakan Sazyek Mart 2016
Makaleler
BİR KADIN SÖYLÜYOR
Henüz daha Cevdet Kudret’in Rüya İçinde Rüya’sını alkışlamak zevkine doyamamışken Yaşar Nabi’nin Bir Kadın Söylüyor isimli romanı çıktı. Bu makyaj ameliyesi Kahramanlar şairinin lehinde mi, aleyhinde mi? Şimdilik bir şey söylenemez. İşte kitap önümüzde. Şüphesiz bir şaheser değil; esasen muharririn de böyle bir iddiası olmasa gerek. Eseri tenkide başlamadan evvel hülasa edelim:
Selma Trabzon eşrafından birinin kızıdır. Babasının ölümünden birkaç sene sonra İstanbul’a gelerek Beşiktaş’ta dokuz odalı bir ev kiralıyorlar. Selma iptidai mektebine devama başlıyor. Tatillerden birinde Bursa’ya halasına misafirliğe gidiyor. Orada Cavit isminde mahcup bir delikanlı ile ilk aşk macerasını yaşıyor. İstanbul’a avdetinde evde yabancı bir erkekle karşılaşıyor; bu üvey babasıdır. Selma iptidai mektebini bitirdikten sonra Sörler’e devam ediyor. Mülkiye’nin son sınıfından Reşit isminde bir gençle sevişiyorlar. Bu müddet zarfında Selma’ya birkaç talip çıkıyorsa da evlenmek niyeti olmadığından ret cevabı veriyor. Bir gün üvey babasının kitaplarını karıştırırken eline bir roman geçiyor ve sayfalardan birinin kenarında gördüğü bir cümleden üvey babasının kendisini sevdiğini anlıyor. O sıralarda üvey babasının yeğeni Kerim, Almanya’da tahsilden avdet ediyor. Selma ile ilk günden samimileşiyor ve sevişiyorlar. Kerim dolgun bir maaşla Sivas’a tayin edilir edilmez düğünlerini orada yapmaya karar veriyorlar. Gidecekleri gece üvey baba mutadı hilafına olarak, eve gelmediği gibi ertesi sabah bile görünmüyor. Birkaç gün sonra Selma, Sivas’ta gazetede üvey babasının intiharını okuyor.
İşte mevzu bu; bir fevkaladeliği yok, gayet basit. Romanı okuduktan sonra Selma’yı ve etrafında dönen şahsiyetleri gözünüzün önünde canlandırmak ister ve buna muvaffak olmazsanız şaşmayınız, tipler siliktir. Selma gibi kızlar aramızda çok, hatta diyebilirim ki hepsi onun gibidir. Bununla beraber Selma canlı bir tip değildir. Üvey baba hakkında tam bir fikir edinebiliyoruz; fakat mübarek adam Selma’dan aşkını sakladığı gibi bizden de çehresini saklıyor. Bu adamın ismi bile yok; meraka değer bir şey değil mi? Selma’nın annesini tanıyamadım gitti. Hele Reşit’in romanda fazla bir yer işgal ettiği muhakkak. Bir çehre düşünün ki müteaddit defalar gördüğünüz halde bir türlü tanıyamıyorsunuz; Reşit de bu cinsten. Kerim –keramet kabilinden olacak– bize daha yakın, daha sevimli gibi.
Tekrar ediyorum, mevzu basit, tipler siliktir. Ben kendi hesabıma teknik kusurları bulamadım. Yaşar Nabi’nin bu ilk romanındaki muvaffakiyeti üslubundandır. Bir şairin bu kadar sade yazacağını kabil değil hatırınıza getiremezsiniz. Bu muharrir tarafından sarf edilmiş şayan-ı takdir bir gayrettir. Bu üslup kendi aramızda konuştuğumuz, mektuplarımızda, hatıra defterlerimizde kullandığımız sade ve samimi lisandır. Sanki Selma yanı başımızda oturmuş genç kızlara mahsus o tatlı, çıtır pıtır lisanıyla bize hayatını anlatıyor. Evvela iş olsun diye, vakit geçsin diye elimize aldığımız kitap bizi gittikçe kendine doğru çekiyor. Yavaş yavaş içinde bulunduğumuz muhitten sıyrılıp bir gölge gibi Selma’nın peşinden ayrılmıyoruz. Selma ile, onun düşündükleri ve duyduklarıyla aramızda gayrişuuri bir kaynaşma oluyor. Romanı bitirdikten sonra güzel diyebiliyoruz. Yaşar Nabi bununla istidadının mütenevvi şekillerinden birini daha mı göstermek istedi? Son neşriyatına bakılırsa şiirle alışverişi kesmiştir. Mademki sabık şair zekâ ve kabiliyetinin projektörünü roman enginlerine doğru çevirdi, kendisinden bu yolda şaheserler beklemek hakkımızdır.
Akademi, S.4, 15 Kanunusani 1931, s.14-15.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Deneme
- Kitap AdıAvuçlarıma Sığmıyor Yıldızlar - Makaleler, Konuşmalar, Yanıtlar
- Sayfa Sayısı176
- YazarCahit Sıtkı Tarancı
- ISBN9789750732416
- Boyutlar, Kapak12,5x19,5 cm, Karton Kapak
- YayıneviCan Yayınları / 2022
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Ya Devlet Başa Ya Kuzgun Leşe ~ Ali Sekülü
Ya Devlet Başa Ya Kuzgun Leşe
Ali Sekülü
Ya Devlet Başta ya Kuzgun Leşe, okumak üzere olduğumuz bu kitap Ali Sekülü’nün ilk kitabı. Ali Sekülü yaşamının önemli bir bölümünü yurdun değişik yerlerinde...
- Görünmez Kentler ~ Italo Calvino
Görünmez Kentler
Italo Calvino
Modern dünyanın masal anlatıcısı Italo Calvino’nun Türkçede uzun süredir görünmeyen kitabı Görünmez Kentler, tekrar elimizin altında… Kubilay Han’ın atlasında yolculuk eden Marco Polo… Batının...
- Çünkü Biz Ankaragüçlüyüz!.. Anılar • Denemeler • Söyleşiler ~ Ziya Adnan
Çünkü Biz Ankaragüçlüyüz!.. Anılar • Denemeler • Söyleşiler
Ziya Adnan
“…kimileri vardır, stada fazla uzak olmayan bir erketede toplanırlar maç günleri, zaferleri ve hüzünleri tribünlerde hep beraber paylaşırlar… Tribün çocuklarıdır onlar ve bu kitap...