Bugün yeryüzünde insanların yarıya yakını tarihöncesinde var olmuş ortak bir dilden türemiş dilleri konuşmalarına rağmen Proto-Hint-Avrupa dili adı verilen bu atanın kimliği ve kimlerce konuşulduğu uzun bir süre boyunca gizemini korudu. Peki, kimdi bu insanlar ve yaptıkları toplumsal ve kültürel yenilikler insanlığın rotasını nasıl belirledi? Bu soru son iki yüzyılda akademik çalışmalardan çiğ propagandalara kadar uzanan bir çizgide sayısız yanıtın verilmesine neden oldu. Proto-Hint-Avrupa dilini ve o dili konuşanları keşfetme ve sahiplenme yarışı zaman zaman bilim insanlarından devrimcilere ve ırkçılara kadar birçok zümrenin uğrunda mücadele ettiği bir siyaset ve savaş alanına bile dönüştü.
Tarihöncesi antropoloji ve arkeolojinin yaşayan en önemli isimlerinde David W. Anthony, her mitte olduğu gibi Babil Kulesi mitinde de bir gerçeklik payı bulunduğunu gösterircesine bu soruya çığır açıcı bir yanıt veriyor: Demir Perde’nin yıkılışının ardından Batılı arkeologların Avrasya’da daha kolay erişir hâle geldikleri antropolojik ve arkeolojik bulgulardan hareketle Proto-Hint-Avrupa dilini ve halklarını Avrasya’nın bozkırlarına yerleştiriyor. Ortak bir dili kullanan, ata binen, araba kullanan bu halkların ve kültürlerin nasıl kıta boyunca var olan kültür adalarını Avrasya’yı saran bir uygarlık koridoruna dönüştürerek yeni diller, yeni siyasi sistemler ve bir tarihöncesi kültür devrimi ortamı yarattıklarını ortaya koyuyor. Bir bulmacanın parçalarını birleştiren dedektif hassasiyetiyle en küçük arkeolojik ve dilbilimsel kalıntılardan hareketle adım adım ilerleyerek bize bugünü doğuran uzak geçmişin hikâyesini anlatıyor.
İçindekiler
Teşekkür 15
Birinci Kısım
Dil ve Arkeoloji
1
Anadil Vaadi ve Siyaseti 19
1. Atalar 19
2. Dilbilimciler ve Şovenistler 23
3. Ana Dilin Cazibesi 30
4. Eski Bir Soruna Yeni Bir Çözüm 34
5. Dilin Yok Oluşu ve Düşünce 39
2
Ölü Bir Dil Nasıl Yeniden Oluşturulur? 41
1. Dil Değişikliği ve Zaman 42
2. Fonoloji: Ölü Bir Ses Nasıl Yeniden Oluşturulur? 46
3. Sözlük: Ölü Anlamlar Nasıl Yeniden Oluşturulur? 57
4. Sözdizimi ve Morfoloji: Ölü Bir Dilin Eşkâli 62
5. Sonuç: Ölü Bir Dili Diriltmek 63
3
Dil ve Zaman 1: Proto-Hint-Avrupa Dilini Son
Konuşanlar
65
1. Kronolojik Pencerenin Boyutu: Dillerin Ömrü Ne
Kadardır?
65
2. Proto-Hint-Avrupa Dilinin Son Kullanma Tarihi: Anne
Yavrularına Dönüşüyor
70
3. En Büyük ve En Garip Yavru (veya Kuzen?): Anadolu
Dilleri
71
4. Sonraki En Eski Yazıtlar: Yunanca ve Eski Hintçe 78
5. Akrabaları Saymak: MÖ. 1500’de Kim Kimdiler? 81
4
Dil ve Zaman 2: Yün, Tekerlekler ve Proto-Hint-Avrupa 90
1. Yünle İlgili Kelimeler 90
2. Tekerlekle İlgili Kelimeler 96
3. Tekerlek Ne Zaman İcat Edildi? 98
4. Tekerleğin Önemi 107
5. Vagonlar ve Anadolu Anayurdu Hipotezi 111
6. Proto-Hint-Avrupa Dilinin Doğumu ve Ölümü 119
5
Dil ve Mekân: Proto-Hint-Avrupa Dilinin
Anayurdunun Konumu
121
1. “Anayurt” Kavramıyla ilgili Sorunlar 122
2. Anayurdu Bulmak: Ekoloji ve Çevre 130
3. Anayurdu Bulmak: Ekonomik ve Toplumsal Ortam 132
4. Anayurdu Bulmak: Ural ve Kafkas Bağlantıları 135
5. Proto-Hint-Avrupa Anayurdunun Konumu 142
6
Dil Arkeolojisi 147
1. Kalıcı Hudutlar 150
2. Kalıcı Maddi Kültür Hudutlarının Nedeni Olarak Göç 156
3. Ekolojik Hudutlar: Geçinmenin Farklı Yolları 164
4. Küçük Çaplı Göçler, Seçkinlerin Taraftar Devşirmesi ve
Dil Değişimi
169
İkinci Kısım
Avrasya’nın Bozkırları Açılıyor
7
Ölü Bir Kültür Nasıl Yeniden İnşa Edilir? 177
1. Karadeniz-Hazar Bozkırlarında Üç Çağ 179
2. Tarihlendirme ve Radyokarbon Devrimi 181
3. Ne Yiyorlardı? 184
4. Arkeolojik Kültürler ve Yaşayan Kültürler 187
5. Önümüzdeki Büyük Sorular 189
8
İlk Çiftçiler ve Çobanlar: Karadeniz-Hazar
Neolitik Dönemi
192
1. Evcil Hayvanlar ve Karadeniz-Hazar Ekolojisi 194
2. Karadeniz-Hazar Bölgesinin İlk Çiftçi-Toplayıcı Hududu 198
3. Çiftçiler Toplayıcılarla Buluşuyor: Bug-Dinyester Kültürü 210
4. Hududun Ötesinde: Sığırlar Gelmeden Önce KaradenizHazar Toplayıcıları
220
5. Ve Tanrılar Sığırları Verdiler 226
9
İnekler, Bakırlar ve Şefler 228
1. Eski Avrupa’da Erken Bakır Çağı 231
2. Cucuteni-Tripoli Kültürü 234
3. II. Dinyeper-Donets Kültürü 245
4. Volga’daki Hvalınsk Kültürü 256
5. Nalçik ve Kuzey Kafkasya Kültürleri 262
6. Aşağı Don ve Kuzey Hazar Bozkırları 264
7. Orman Hududu: Samara Kültürü 266
8. İnekler, Sosyal Güç ve Kabilelerin Ortaya Çıkışı 268
10
Atın Evcilleştirilişi ve Biniciliğin Kökenleri:
Dişlerin Hikâyesi
270
1. Atlar İlk Nerede Evcilleştirildi? 274
2. Atlar Neden Evcilleştirildi? 279
3. Evcilleştirilmiş At Nedir? 281
4. Gem Aşındırması ve Ata Binme 288
5. Hint-Avrupa Göçleri ve Dereivka’da Gem Aşındırması 297
6. Botai ve Eneolitikte Ata Binme 301
7. Ata Binmenin Kökeni 307
8. Ata Binmenin Ekonomik ve Askeri Etkileri 309
11 314
Eski Avrupa’nın Sonu ve Bozkırın Yükselişi 314
1. Savaş ve İttifak: Cucuteni-Tripoli Kültürü ve Bozkırlar 321
2. Sredni Stog Kültürü: Doğudan Gelen Atlar ve Ritüeller 334
3. Tuna Vadisine Göçler: Suvorovo-Novodanilovka
Kompleksi
346
4. Aşağı Tuna Vadisinde Savaş, İklim Değişikliği ve Dil
Değişimi
359
5. Çöküşten Sonra 361
12
Bozkır Sınırlarında Değişimin Tohumları:
Maykop Şefleri ve Tripoli Kasabaları
365
1. Bozkırlarda Son Eneolitiğin Beş Kültürü 368
2. Tripoli Hududunda Kriz ve Değişim: Şehirlerden Daha
Büyük Kasabalar
382
3. İlk Şehirler ve Bunların Bozkırlarla Bağlantıları 389
4. Kuzey Kafkasya Dağlarının Etekleri: Maykop’tan Önceki
Eneolitik Çiftçiler
393
5. Maykop Kültürü 395
6. Bozkırlarda Maykop-Novosvobodnaya: Kuzeyle
Temaslar
406
7. Değişen Dünyada Bölgesel Bir Dil Olarak Proto-HintAvrupa Dili
411
13
Bozkırın Araba Kullanan Sakinleri: Proto-HintAvrupa Dilini Konuşanlar
412
1. Neden Kurgan Kültürü Değil? 420
2. Doğu Hududunun Ötesi: Afanasiyevo’nun Altaylara
Göçü
422
3. Bozkırlardaki Arabalı Mezarlar 427
4. Yamnaya Ufku Nerede Başladı? 435
5. Yamnaya Ufku Ne Zaman Başladı? 439
6. Yamnaya Halkı Göçebe miydi? 440
7. Yamnaya’nın Toplumsal Örgütlenişi 450
8. Kuzey Karadeniz Bozkırlarının Taş Stelleri 461
14
Batı Hint-Avrupa Dilleri 466
1. Cucuteni-Tripoli Kültürünün Sonu ve Batı Dallarının
Kökleri
471
2. Bozkırlı Hamiler ve Tripolili Mahmiler: Usatovo Kültürü 477
3. Yamnaya’nın Tuna Vadisine Göçü 492
4. Yamnaya’nın İp Baskılı Çömlekçilik Ufkuyla Temasları 502
5. Yunancanın Kökenleri 504
6. Sonuç: Erken Batı Hint-Avrupa Dilleri Dağılıyor 505
15
Kuzey Bozkırlarının Arabalı Savaşçıları 506
1. Orman Hududunun Sonu: Ormandaki İp Baskılı
Çömlekçilik Kültürünün Çobanları
511
2. Doğu Bozkırlarının Ön-Sintaşta Kültürleri 523
3. Sintaşta Kültürünün Kökeni 528
4. Sintaşta Kültüründe Savaş: Tahkimatlar ve Silahlar 533
5. Değer Turnuvaları 549
6. Sintaşta ve Aryanların Kökenleri 553
16
Avrasya Bozkırlarının Açılışı 558
1. Tunç Çağı İmparatorlukları ve At Ticareti 559
2. Baktriya-Margiana Arkeolojik Kompleksi 570
3. Avrasya Bozkırlarının Açılışı 585
4. Srubnaya Kültürü: Batı Bozkırlarında Sürü Gütme ve
Toplayıcılık
587
5. Uralların Doğusu, I. Evre: Petrovka Kültürü 591
6. Orman-Bozkır Bölgesindeki Seima-Turbino Ufku 595
7. Uralların Doğusu, II. Evre: Andronovo Ufku 600
8. Orta Asya Temas Bölgesindeki Proto-Vedik Kültürler 604
9. Bozkırlar Avrasya’yı Birleştiren Bir Köprü Oluyor 610
17
Sözler ve Eylemler 612
1. At ve Tekerlek 614
2. Arkeoloji ve Dil 619
Ek
Yazarın Radyokarbon Tarihlerlendirmesine İlişkin
Notu
624
Kaynakça 628
Dizin 679
1
Anadil Vaadi ve Siyaseti
1. Atalar
Aynaya baktığınızda sadece yüzünüzü değil, ayrıca bir müze de görürsünüz. Yüzünüz bir bakıma size ait olmasına rağmen, ebeveynlerinizden, büyükanne ve büyükbabalarınızdan ve atalarınızdan miras aldığınız ve onların da kendi atalarından miras aldıkları özelliklerin bir bileşimidir. Sizi rahatsız ya da memnun eden dudaklarınız ve gözleriniz yalnızca size ait değildir, aynı zamanda atalarınızın da özellikleridir. Belki birey olarak uzun zaman önce ölmüşlerdir ama içinizde bir parçanız olarak hâlâ çok canlıdırlar. Hatta denge duygunuz, müzik yeteneğiniz, içe kapanıklığınız veya hastalıklara yatkınlığınız gibi karmaşık nitelikleriniz bile atalarınızdan size mirastır. Geçmişi sadece bedenlerimizde değil, her zaman yanımızda taşıyoruz. Konuşma şeklimiz dâhil olmak üzere geleneklerimizde de yaşatıyoruz. Geçmiş, sürekli taktığımız bir dizi görünmez gözlüktür. Dünyayı bunlarla algılarız ve dünya da bizi onlar aracılığıyla algılar. Atalarımızı tanımak için aşağıya baksak da bakmasak da her zaman onların omuzları üzerinde duruyoruz.
Çoğumuzun atalarımızdan ne kadar azını tanıyabildiğini, hatta ne kadar azının isimlerini bildiğini fark etmek şaşırtıcıdır. Dört büyük büyükanneniz var; genetik olarak size yeterince yakın olan kadınlarda yansımanızı her gördüğünüzde onların yüzlerinin, tenlerinin ve saçlarının bazı unsurlarını görürsünüz. Her birinin binlerce kez söylendiğini duyduğu bir kızlık soyadı vardı ama muhtemelen kızlık soyadlarından hiçbirini hatırlamıyorsunuz. Şanslıysak doğum isimlerini şecerelerde veya belgelerde bulabiliriz ama savaş, göç ve yok edilen kayıtlar birçok Amerikalı için bunu imkânsız hâle getirmiştir. Dört büyük büyükannemizin dolu dolu hayatları, aileleri vardı ve bize en kişisel niteliklerimizin çoğunu miras bıraktılar ama biz bu atalarımızı o kadar kaybettik ki artık onların adlarını bile koyamıyoruz. Kaçımız bundan sadece üç nesil sonra kendi torunlarımız tarafından tamamen unutulacağımızı, adımızın bile hatırlanmayacağını hayal edebilir?
Yaşamın hâlâ aile, akrabalar ve köy etrafında şekillendiği geleneksel toplumlarda insanlar genellikle atalarına borçlu olduklarının, hatta onların hayaletlerinin ve ruhlarının gücünün daha farkındadırlar. Madagaskar’ın kırsal kesimindeki Zafimaniry kadınları, şapkalarının üzerine annelerinden ve teyzelerinden öğrendikleri karmaşık desenler örerler. Desenler köyden köye önemli farklılıklar gösterir. Bir köydeki kadınlar antropolog Maurice Bloch’a bu desenlerin “atalardan kalma inciler” olduğunu söylemiştir. Sıradan Zafimaniry evleri bile onları yapan insanların ruhlarının tapınağı olarak görülüyor.1 Daha önce yaşamış olanların gücünün bu şekilde daimi kabulü, çoğu modern tüketim kültürünün düşüncesinin bir parçası değildir. Ekonomik mücadelenin sürekli olarak yeniliklerin benimsenmesine ve tüketilmesine bağlı olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Arkeoloji, tarih, şecere ve dua, önceki nesillere dair düşüncelerimizi içine attığımız, dolup taşan bir çekmecelerdir.
Arkeoloji, bizden önce yaşamış insanların önemini ve dolaylı olarak da kendi önemimizi kabul etmenin bir yoludur. Yazılı olarak anlatılmayan geçmiş yaşamların, hatta insanların yaşadığı hayatların büyük çoğunluğunun günlük dokusunu inceleyen tek disiplindir. Arkeologlar, yazı öncesi geçmişin sessiz kalıntılarından şaşırtıcı derecede mahrem ayrıntıları çekip çıkardılar. Yine de düşünceleri, konuşmaları veya isimleri hakkında yazılı eserler bırakmayan insanlar hakkında bilebileceklerimiz sınırlıdır.
Bu sınırları aşmanın ve tarihöncesi insanların hayatlarını gerçekte nasıl yaşadıklarının merkezinde yer alan değer ve inançları yeniden kazanmanın bir yolu var mı? Başka bir ortamda ipucu bıraktılar mı? Birçok dilbilimci öyle olduğuna ve bu ortamın her gün kullandığımız dilin ta kendisi olduğuna inanıyor. Dilimizde şaşırtıcı derecede eski konuşmacıların kalıntıları olan çok sayıda fosil bulunuyor. Öğretmenlerimiz bize bu dil fosillerinin “düzensiz” kalıplar olduğunu söylüyor ve biz bunları üzerlerinde hiç düşünmeden öğreniyoruz. Geçmiş zamanın [İngilizcede] genellikle fiile -t veya -ed eklenerek oluşturulduğunu (kick-kicked, miss-missed) ve bazı fiillerin kök ortasında sesli harf değişikliği gerektirdiğini (run-ran, sing-sang) hepimiz biliyoruz. Ama bize genellikle bu sesli harf değişiminin geçmiş zaman kipinde ifade oluşturmanın daha eski ve özgün bir yolu olduğu söylenmez. Aslında fiil kökündeki sesli harfi değiştirmek, muhtemelen bundan 5.000 yıl önce, geçmiş zaman kipinde ifadeler oluşturmanın olağan yoluydu. Yine de bu, insanların o zamanlar ne düşündüğü hakkında bize pek bir şey söylemiyor.
Bugün kullandığımız kelimeler aslında insanların yaklaşık 5.000 yıl önceki kelime haznesinin fosilleri midir? Bir kelime listesi geçmişin birçok karanlık noktasına ışık tutacaktır. Dilbilimci Edward Sapir’in gözlemlediği gibi, “Bir dilin kelime haznesinin tamamına toplumun dikkatini verdiği tüm fikirlerden, ilgi alanlarından ve meşguliyetlerden oluşan karmaşık bir envanter olarak bakılabilir.”2 Hatta yaklaşık 5.000 yıl önce konuşulan dillerden biri için epey zengin bir kelime listesi yeniden yapılandırılmış durumdadır. Bu dil, modern İngilizcenin yanı sıra diğer birçok modern ve eski dilin de atasıdır. Aynı ana dilden türeyen tüm diller tek bir aileye, Hint-Avrupa dilleri ailesine aittir. Bugün Hint-Avrupa dilleri yaklaşık üç milyar insan tarafından konuşulmaktadır ki bu sayı diğer dil ailelerinin dillerini konuşanların sayısından fazladır. Ana dilin “Proto-Hint-Avrupa” olarak adlandırılan kelime haznesi yaklaşık iki yüzyıldır inceleniyor ve bu iki yüzyıl boyunca Hint-Avrupa çalışmalarının hemen hemen her alanında şiddetli fikir ayrılıkları yaşanmaya devam ediyor.
Yine de anlaşmazlık hiddetin yanı sıra ışık da üretir. Bu kitap, Proto-Hint-Avrupa’yı çevreleyen temel bilmeceyi, yani onu kimin konuştuğu, nerede ve ne zaman konuşulduğu sorusunu yanıtlamanın artık mümkün olduğunu ileri sürüyor. Nesiller bo….
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Antropoloji İnsan ve Toplum
- Kitap AdıAt, Tekerlek ve Dil - Avrasya Bozkırlarının Tunç Çağı Atlıları Modern Dünyayı Nasıl Şekillendirdi?
- Sayfa Sayısı688
- YazarDavid W. Anthony
- ISBN9786256584655
- Boyutlar, Kapak13.5 x 21 cm, Karton Kapak
- YayıneviFol Kitap / 2024