Aman dikkat! Şehrin ortasında bir aslan var!
Şapkada Eriyen Bay Karp’tan tanıdığımız Kanadalı yazar Cary Fagan’ın yeni kitabı Aslan Firarda, alışılagelmiş dostluk hikâyelerini bir kenara bırakıyor; yüz elli kiloluk bir aslan ile ufak bir kız çocuğunun kalpleri yumuşatan arkadaşlıklarına odaklanıyor.
Fagan’ın, küçüklük anılarından esinlenerek kaleme aldığı bu naif öykü, bir tren kazası sonucu, ait olduğu sirkten kopup Toronto şehrindeki büyük parka sığınmak zorunda kalan yavru bir aslan ile onu evcilleştirmeye çalışan iki cesur çocuğun başından geçen olayları konu ediniyor.
10 yaş ve üzeri okurlarını, 1920’lerin Kanada’sında geçen nostaljik bir yolculuğa çıkaran Aslan Firarda, günümüz çocuklarının evcil hayvan besleme merakına eleştirel bir yaklaşım getirerek, bir hayvanı sahiplenmek ile onunla dostluk kurmak arasındaki ince çizgiyi başarıyla vurguluyor.
Yıl 1925. Sirklerin ve büyük sahne gösterilerinin hâlâ çok revaçta olduğu bir dönem. Kanada’nın en büyük kenti Toronto, muhteşem bir sirke ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor; fakat… New York’tan gelmekte olan bir trenin devrilmesi, bütün planları altüst ediyor. Dahası, oradan kaçan vahşi bir aslan, şehrin göbeğindeki parka sığınıyor. Şimdi iki çocuk, onu kurtarmak için seferber…
Cary Fagan’ın akıcı ve duru üslubuyla dikkat çeken Aslan Firarda, birisine ya da bir şeye gerçekten değer vermenin, onu özgür bırakmakla eşdeğer olduğunun altını çiziyor.
Okurlarını, hayvan hakları ve hayvan sevgisi üzerine düşünmeye sevk eden yazar, onları bir yandan da önemli bir soruyla baş başa bırakıyor: “Neden bir insan, bir hayvandan daha önemli olsun?”
“Aslan Firarda, hayvan meraklılarını ve cesur kızları oldukça memnun edecek, eğlenceli olduğu kadar da kolay okunabilen bir macera romanı.”
1
KORKAK KEDİ
Kente batıdan bir tren yaklaşıyordu. Lokomotif, devasa tekerleklerini döndüre döndüre, gecenin karasını bile örten bir duman çıkarıyordu. Tarih 15 Mayıs 1925’ti. Tren, New York eyaletinin Buffalo kentinden, son iki vagonu arasındaki çekme kancasının kırılması yüzünden on dört saat rötarlı hareket etmişti. Sözde yeni bir çekme kancası gelecekti ama gelmedi. Bunun üzerine, trenin sahibi Josiah Wasserman, sirkin yoluna devam edebilmesi için bozuk teçhizatın kaynakla tutturulmasında ısrarcı oldu. Bay Josiah Wasserman, Muhteşem Wasserman Sirki ve Hayvan Sergisi’nin sahibiydi.
Sanatçılar Buffalo’daki gösterilerini tamamlamışlardı; sırada Kanada’nın Toronto kenti vardı. Fakat gecikme nedeniyle Bay Wasserman, bu kenti atlayıp doğruca bir sonraki duraklarına, Montreal’e gitmeye karar verdi. Torontolular, Wasserman Sirki’nin akrobatlarından, palyaçolarından, fillerinden, ayılarından ve diğer egzotik hayvanlarından mahrum kalacaktı. Trenin durmayacağı, Union İstasyonu’nun şefine çoktan haber verilmişti. İstasyona yaklaşırken lokomotifin fazla yavaşlamasına gerek yoktu. Sirk çalışanlarının çoğu kuşetlerinde uykuya dalmıştı.
Buna karşılık çok uzun süredir kapalı kalmış ve son yemekleri verilmemiş hayvanlar, kafeslerinde ciyak ciyak bağırıp uluyordu. Bu sırada bir çalışanın gözüne ise uyku girmiyordu. Bu kişi, hayvan terbiyecisi yardımcısı Sam Hibbins’ti. Daha önce başterbiyeciydi aslında; ama sirkin sahibi, hayvanlara karşı fazla yumuşak davrandığı için onu görevden almıştı. Tabii, giderek yaşlanıyordu da. Kuşetinden aldığı, içi saman dolu şilteye uzanmıştı; yanında da sosis köpeği Papatua yatıyordu.
Şilteyi trenin son vagonundaki kafesin yanına sermişti. Bu vagonun ardında sadece personel vagonu vardı. Sam hiçbir zaman pek rahat uyuyamazdı; ama özellikle bu gece daha da kötüydü, çünkü aklı, yanındaki kafeste duran aslandaydı. Bu erkek aslan, Wasserman Sirki’ne ait beş aslanın en genciydi. Her ne kadar hâlâ sıska olsa da, güçlü kaslara sahip vücudu, yakışıklı yüzü ve oldukça gür, ihtişamlı yelesiyle, neredeyse yetişkin sayılırdı. Tepeden tırnağa, ormanlar kralı gibi görünüyordu. Ama aslında, tam bir korkak kediydi. Aslan Florida’da, sirkin kışlık merkezinde doğmuştu ama annesi onu istememişti. Sam de minik yavruyu sıcak tutabilmek için kendi yatağına almıştı. Ona ninniler söylemiş, acıktığında biberon vermişti. Yavru, özellikle tatlı bir hayvandı; bu nedenle Sam ona Günışığı adını vermişti, yani kısaca Gügü. Gügü’nün yaşlı terbiyeciye bağlanması şaşırtıcı değildi ama başka hiçbir insanı da yanına yaklaştırmıyordu.
Bu insanlardan biri de,ince bıyıklarının uçları yukarı kıvrık, ayyaş ve somurtkan terbiyeci Korkusuz Fotham’dı. Gügü diğer aslanlardan daha da çok korkardı. Fotham, yeterince büyüdüğünde onu sirk sahnesine çıkarmış, ayağa kalkmasını sağlamak için kırbacını başının üzerinde şaklatmıştı. Fakat Gügü korkuyla taburesinden atlamış, yanındaki erişkin erkek aslana çarpmıştı. Öfkelenen aslan da Gügü’yü kulağından ısırmıştı. Gügü ulumaya, diğer aslanlar kükremeye koyulmuştu. Korkusuz Fotham sopasıyla Gügü’nün bacağına vurmuş, Gügü de hızla yere eğilmişti; ve bu hareketi, iki taraftaki diğer tüm aslanların hırlayıp ona pençe atmasına neden olmuştu.
Sam Hibbins kendi hayatını tehlikeye atıp sahneye atlamasa ve aslanları sert, kendinden emin sözlerle ayırmasa, ortalık kan gölüne dönecekti. Sam, Gügü’yü sahneden çıkarırken, Korkusuz Fotham diğer aslanları yerinde tutmak için kırbacını kullanmış, bir yandan da yüksek sesle sövüp saymaya başlamıştı. Kıl payı atlatılan bu felaket Buffalo’da yaşanmıştı ve Gügü’nün tek başına, ayrı bir vagonda yolculuk etmesine neden olmuştu. Josiah Wasserman, hayvanı Ohio’daki bir hayvanat bahçesine satacağına dair tehditler savuruyordu. Sam, Gügü’nün, hayatının geri kalanını kasvetli bir kafese kapatılmış olarak geçirmesini istemediği için, Wasserman’dan bir şans daha diledi.
Sonra da hayvanın sakin kalması için onunla aynı vagona geçti ve kendisi ve köpeği Papatya için birer yatak attı. Tren Toronto’ya yaklaşırken Sam bahar havası içeri dolsun diye vagonun kapısını açtı. Sosis köpek esnedi ve uykusunda şöyle bir ürperdi. Fakat aslan, o zavallı hayvancık, sallanıp duran kafesinin içinde dört dönüyor, mutsuzlukla sızlanıyordu. Sam, Gügü’yü ne yapacağını kara kara düşündü. Hemen ardından, zorlanan bir metalin yüksek perdeden iniltisi duyuldu ve sonra da ani bir sarsıntı oldu. “Neydi o ses?” dedi Sam. Çekme kancası yeniden kırılmıştı.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Çocuk Kitapları Roman (Yerli)
- Kitap AdıAslan Firarda
- Sayfa Sayısı128
- YazarCary Fagan
- ISBN9786052851838
- Boyutlar, Kapak13,5x19,5, Karton Kapak
- YayıneviTudem Yayınevi /
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Evvelotel – Saklı ~ Ayfer Tunç
Evvelotel – Saklı
Ayfer Tunç
Ayfer Tunç, ona 1989’da Yunus Nadi Öykü Armağanı’nı getiren Saklı’yı üzerinden 17 yıl geçtikten sonra Evvelotel’e dahil etti, deyim yerindeyse sakladı: “İlk yayımlandığında bağımsız...
- Şeytan Disko ~ Yaprak Öz
Şeytan Disko
Yaprak Öz
(…) Yüzü bir vitrin mankenininki kadar donuktu. Konuşmak için ağzımı açtığımda, önceki gece olduğu gibi, sesimin çıkmadığını fark ettim. Korkudan bayılacakmış gibi hissediyordum. Üşümem...
- Rüzgarlı Vadi ~ Hasan Güleryüz
Rüzgarlı Vadi
Hasan Güleryüz
At, güz yağmurlarıyla yeşermiş çayırda otluyordu. Sırtına kalın bir örtü atılmıştı. Bakımlı bir at olduğu tüylerinin kısa ve parlak olmasından anlaşılıyordu. Atın kuyruğu ve...