Hiç görmediğim bir rüya olsun yüzün
Gündüz ve gece. Dünya ve gök. Birdenbire.
Aşk çıkagelince hepsi karı ırmış meğer
İnsan bunun için bir yere sığamazmış.
Öyle çoktan beri: Sonsuzluğun açık kapısı Gözlerimi kısmadan bakamadım ki hiç:
Gündüz düşmediğin bir şey kalmıyor:
Rüzgâr nereden inerse insin hep ıtırlarla.
Ah gece de yalnız yapamıyor. Üşümesi
Geçecekse ancak sen doğduktan sonra.
I
Peki üstümüzde pır pırlarken görelim Ya sökün etmediği günler serçelerin?
Ah bundan mı bulunurdu eski evlerin Göz değen her yerinde bir yuvaları –
Ölüm ki yakınımda dolanıyor çoktandır Her korktuğumda beni gözlerine sakla.
Suyum ya ben de sana ıssız kırlarda Sonsuzluğa karış diye yıkanır yıkanırken.
Her rüyadan uyanılır: Ama dokunmadığım Bir teli bile kalmadı yine saçlarının…
II
Aç gözelerimi gün yüzüne çıkar beni Meğer su doğduğumu yeniden anlayayım:
Dünyamız yaşını bilemeyecek kadar eski Ama göz değmemiş daha çok yeri var:
Öyle yüzün yüzüme düşmüş gidiyoruz Kuş ormanları. Onlar da karışmış içimize.
Her şeyde dirimin yalnızca onun cıvıltıları Kuşların gözüyle görüyoruz bir zaman da.
Duru bir varoluşun ilk gizi mi öğrendiğimiz:
Gün ışığından gözlerini hiç çekmemeli…
III
Hiç görmediğim bir rüya olsun yüzün Gündüz ve gece. Dünya ve gök. Birdenbire.
Aşk çıkagelince hepsi karışırmış meğer İnsan bunun için bir yere sığamazmış.
Öyle çoktan beri: Sonsuzluğun açık kapısı Gözlerimi kısmadan bakamadım ki hiç:
Gündüz düşmediğin bir şey kalmıyor: Rüzgâr nereden inerse insin hep ıtırlarla.
Ah gece de yalnız yapamıyor. Üşümesi Geçecekse ancak sen doğduktan sonra.
IV
Bulutların gizlediği ay mı seslenen: “Kaldır duvağımı gecenin kucağına sal betti
Sal ki her yere sokulayım: Ürkmeyen mi Kalır karanlığın sessi; çığlıklarından?
Bir martılar bir ben işte ışıl ışıl gezinerek Anlatırız: Gecedir aslında en ılık dünya
Açılır açılır gider… Bir kıyı aranırken – Yorulmuşuz artık – ta uzaktan bir tekne
Alır gözlerimizi. Yeni çiçeklerini Dağıtsın diye güzelim sabah. Uyanırız ki-”
V
“Gece birazcık da benim. Yeniden yeniden Doğarım dünyamıza hiç bıkıp usanmadan.
Ki eyle doğmuşum ilkinde de: Rüzgâr annem O suallerde boyuna ağaçları okşuyormuş.
Bütün pencereleri acıkmış belki de şehrin – Yoksa kim uykusuna öyle sinebilirmiş de? –
Doludizgin bir ay ışığıymış her yer… Gözlerinden Yalnız o geçmiş adım olsun diye: Fısıldamış…
Evvel zaman içinde… Evvel zaman içimde: Doğamı nasıl bir yana bırakırım ki ben”
VI
Erken sabah hem çok ırak hem çok yakın Uykulu denizi dinledikti ya uzun bir süre
Ah istesek bile içimizden geçemez ki Bundan sonra hiçbir kötücül duygu. Çünkü
Böyledir doğamızın güzel bir yasası da: Aynı kaynaktan su içmişseniz bir kez –
Hep aynı sırada uçuşur dağların moru Hep aynı sırada görünür aşina kuşlar.
Yedi mavi birden düşer ayrı ayrı göklere Gün ışığı birden çalar ayrı ayrı kapıları.
VII
Bildim bileli doğamız gibi sevdim ya seni Demek saçlarının kokusu değişecek baharla.
Yalnızca bu kadar mı: Birbirine girecek Geri dönenlerle yaz kış hiç ayrılmayanlar.
Eh peki ne yapalım: Yeni bir kuş ormanı Ama nasıl dayanırız ki o çok sesli koroya (!)
Birkaçı tiz perdeden ve canı istedikçe Oysa yeni yetmeler soluk bile almıyor…
Rüzgâr – o da çok sever saçlarını – gezmesin Biraz: Hepsi bir yere telaşlı pır pırlarla.
VIII
“Yastığım: Gür saçlarım oldum bittim Uykularım her zaman dingin ve hafif dalgalı.
Kıyıda bir tekne sanki: Sabahlara kadar Su beni çekiyor ve geri dönüyorum karaya…
Denizlerde de göklerde de engin ya mavi Gizem ve ürperti. Erinç ve endişe –
Hem can atıyor hem kara tutsun istiyorum Bir elimi. Öbür elim yaratı. Nerelere girdiğini
Ben bile bilemem: Ah mavi uçurumlarda Erimeden sonsuzluğu gören oldu mu hiç?”
IX
Hiçbirinde aynı kalmıyor ki gözlerin
Şimdi elaysa ardı sıra hareli yeşil…
Biraz koyulaştı da… Böyle bütün gün Doğasında ne görürse ona benzeyerek –
Eski bir güz gelip geçse dalgınlıkta Hemen deli dolu bir baharın gölgesi…
Yine elaya döndü: Ah çoğu dağlar altında Harelenen yeşil çabuk unutman için –
Anladım böyle sürecek benim Ömrüm de: Bir ela bir hareli yeşil… Bir keder bir sevinç…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Şiir
- Kitap AdıAşk İmiş
- Sayfa Sayısı56
- YazarAdil İzci
- ISBN9750815416
- Boyutlar, Kapak 16x16 cm, Karton Kapak
- YayıneviYapı Kredi Yayınları / 2009
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Bir Güneş Doğuyor ~ Ramazan Gülsen
Bir Güneş Doğuyor
Ramazan Gülsen
BİR GÜNEŞ DOĞUYOR Sis kümelerini Dağıta dağıta BİR GÜNEŞ DOĞUYOR Yedi rengi ile İnsanları Isıtmaca, Kaynaştırmaca, Aydınlatmaca ereğinde Bulayınmış beyinleri, Katılayışmış kalpleri, Paslayınmış dilleri,...
- Ne Güzel Şey Hatırlamak Seni (Cd’li) – Genco Erkal’ın Sesinden Nazım Hikmet Şiirleri ~ Nazım Hikmet Ran
Ne Güzel Şey Hatırlamak Seni (Cd’li) – Genco Erkal’ın Sesinden Nazım Hikmet Şiirleri
Nazım Hikmet Ran
“Ne güzel şey hatırlamık seni: bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin ve saçlarında Vakur yumuşaklığı canımın içi İstanbul toprağının İçimde ikinci bir insan...
- Sokağın Zulası ~ Ahmet Ümit
Sokağın Zulası
Ahmet Ümit
Sokağın Zulası, Ahmet Ümit’in şiir dilinde okunuşudur. Gün gelir anımsar bizi bu sokaklar. Dar kaldırımların gölgelerimizi özleyeceği tutar. Ağaçların gövdelerindeki o eski yara depreşir....