Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Aşina Güzeller
Aşina Güzeller

Aşina Güzeller

İskender Pala

Yüksek medeniyetler, millete ait maddi ve manevi değerlerin tümünü, zaman içerisinde kendisine has duyuş, düşünüş ve ifade ediş tarzı ile kültürlerine sindirirler ve gelecek…

Yüksek medeniyetler, millete ait maddi ve manevi değerlerin tümünü, zaman içerisinde kendisine has duyuş, düşünüş ve ifade ediş tarzı ile kültürlerine sindirirler ve gelecek nesillerini onunla korumuş olurlar. Osmanlı medeniyetinin söze verdiği değer, nesirden ziyade şiirde şairlerce telaffuz edilegelmiştir. Divan şiiri, asırlardan süzülerek akan bir kültür tecrübesinin sarraf titizliğiyle işlenmiş bir ifadesinden ibarettir. Kitabımızın sayfaları arasında gezinirken klasik şiir zevkimizin güzellerine rastlayacağınızı ve onlarla, aranızda bir göz ve ses aşinalığı bulacağınızı umuyoruz. Çünkü onlar, bizatihi biz demektir, siz demektir.

İÇİNDEKİLER
Önsöz
2    hakikat
3    Bu Yarışı Divan Şiiri Kazanırsa Şaşırmayım!
10   Bir El Yazması Masalı
İS   Bir Sandukı Acaib
20   Teknolojiye Vurgun Şairler
28   Hepsi Önce Çocuktu: Büyüdüler, Şair Oldular
37   Kadın Şair Olursa Gör Başına Neler Gelir
42   Ahenk ve Aruz
46   Bir Nevruz Hikâyesi
52   Kabak Kimin Başında Patlamıştı?
61   Görev Şuuru
66   Birbirinden Müşteki Mağdurlar, Gaddarlar
72   Dahilek ya Rasulallah
79   MuhavereI Tebabüliye
84   Cezayı Sinlmmar
88   Pinti Hamil Kimdir?
92   Vermeyince Mabut
97   Bir Ok Attım Aşure Oldu
101  Mazarratlı Harfler Kaçtır?
106  Edeb Ya Hu!
111  Hamakat Seni Bekliyor
116  Hamakat ve Feraset
121  Çatlarsan Doğuran Kısrak Utansın
126  Sigara Tiryakileri Bilmiş Olsun Ki
131  Muhallebinin Tarihçesi
135  Bir Mührüm Bile Yok
141  Mercan Tespihin Borcu
144  Bayram Manzumeleri
149  Kara Hetilenin Hassa’sı
154  Halk Pazarları ve Sokak Satıcıları hikâye
161  Ak Akçenin Kara Günü
165  Alkış
168  Arpalık
172  Banyol
177  Cemaziyelevvel
İSO  Cerrah
184  Gedik
188  Goygoy
192  Kös
196  Mahya
201  Matrak
205  Ahleş’in Keçisi
208  ŞebiYelda
215  Müsamaha Toplumunda Hoşgörü şiiri
217  Kuş Cenneti şiirimiz
238  Akdeniz’de Bir Sultan
251  Mukaddemei Hayr Nam Bir Gemi
258  Bir Zevki Tahattur: Mehtap
269  Kuranı kerim’den Divan Şiirine Yansımalar
280  Ayasofya ve Şiir
296  Serviler ve Çınarlar
315  Dizin

ÖNSÖZ
Yüksek medeniyetler, millete ait maddî ve manevî değerlerin tümünü, zaman içerisinde kendisine has duyuş, düşünüş ve ifade ediş tarzı ile kültürlerine sindirirler ve gelecek nesillerini onunla korumuş olurlar. Osmanlı medeniyetinin söze verdiği değer, nesirden ziyade şiirde kendini göstermiş ve en çarpıcı, en gizemli ifadeler daima şairlerce telâffuz edilegelmiştir. Divan şiiri, asırlardan süzülerek akan bir kültür tecrübesinin sarraf titizliğiyle işlenmiş bir ifadesinden ibarettir. Orada daha evvel Müstesna Güzelier’e rastlamış, onları Şairlerin Dilinden sizlere tanıtmaya çalışmış idik. Geldiğimiz noktada okuyucudan gördüğümüz ilgi ve teveccüh, bize o has bahçede tanıştığımız Aşina Güzeller ile daha sıcak ve daha sık sohbet imkânları verdi. Kitabımızın sayfaları arasında gezinirken sizin de klâsik şiir zevkimizin güzellerine rastlayacağınızı ve onlarla, aranızda bir göz ve ses aşinalığı bulacağınızı umuyoruz. Çünkü onlar, bizatihi biz demektir, siz demektir.
Bu kitap, bilimsel bir gayretin ürünü olmaktan çok, öz kültürümüze karşı hissedilen bir vefa borcunun ifası için düzenlenmiş olup içinde Osmanlı bediî zevkinin yüksek kültür atmosferindeki yansımalarından kesitler sunan 50 adet yazı yer alır. Tuttuğumuz yol, yürüdükçe uzayan ve her durağında bir başka hayranlıkla seyrettiğimiz asude güzellikleri olan bir yoldur. Bu vadide görülecek daha nice menziller, gidilecek daha nice mesafeler vardır. Buyurunuz bu güzellikleri beraberce seyredelim ve yârenliklerle yoldaşlık kuralım. Zaten gayemiz de altı asır bizim olan, ancak son bir asırda üzerini küllendirdiğimiz bir güzellikler manzumesini sizlere yeniden tanıtabilmek ve sevdirebilmektir. Rastladığımız aşina güzelleri sizinle birlikte seyretmekten, ortak dostluklarda buluşmaktan mutluluk duyacağız.
Mart ’98

BU YARIŞI DİVAN ŞİİRİ KAZANIRSA
ŞAŞIRMAYIN1Z

Yaygın olarak divan edebiyatı adıyla anılan klâsik Türk edebiyatı hakkında, son yıllara kadar hemen pek çok araştırmacının birleştikleri başlıca görüş, bu edebiyatın saray veya enderun çevresinde tatbik edilen, halktan kopuk ve yabancı kökenli bir edebiyat olduğu idi. Ne var ki bu yalan ve yanlışlıklar manzumesine artık kimsecikler inanmamaktadır. Çünkü o, Osmanlı cihan devleti kültürünün edebiyatı olarak üzerinden bunca zamanların akıp gitmiş olmasına ve hassaten unutulması için bazı gafil ve miskinlerin çaba sarfetmiş bulunmalarına rağmen tarihin sayfaları arasından muntazam satırlara dökülüp gelmekte ve kokusunu saklayamayan misk misali ılırlarıyla evvelbaharları müjdelemektedir. Osmanlı devletinin hukuku, felsefesi, dili. mimarîsi, musikisi vs. nasıl kendi millî kültürünün ürünleri ise; edebiyatı da her ne kadar şeklî örneklerini şark kültürlerinden devşirmiş olsa da bir zamanlar o millî kimlik ekseninde teşekkül ederek toplumun aynası olan en muhteşem eserlerini vermiş, sonra da millî hafızamızın derinlikleri arasındaki yerine çekilip tarihe mal olmuş idi. Oysa burjuva medeniyeti olarak anılan Batı medeniyetinin aynı süreç içerisinde günümüze akıp gelirken bütün mazisinin kültür dallarına dayanan sanatları İle şahsiyet bulup değerlendirildiğini artık herkes kabul etmektedir. Ne var ki Osmanlı Türk medeniyeti, aynı vadilerde zamanı elemiş olan kültür dallarına dayalı o eski sanatları yüzünden yıllar yılı yargılanmıştır.
Medeniyetler sistemleşirken bir önceki medeniyetin eleştirisinden güç alırlar. Bu bakımdan Osmanlı medeniyeti ilâhî bir kaynak olan islâm ekseninde, insanı somuttan soyuta, maddeden manaya yönlendirirken Batı medeniyeti henüz Orta Çağ feodal yapısının doğurduğu burjuvazi ile beşerî kaynaklara dayalı somut sanatlara yönelmekteydi. Ne var ki bugün Avrupa hâlâ kökleri ile bağlarını sağlamlaştırıyor da; biz mazimize prangalar vurup aramızdan kovmak için bin bir türlü şaklabanlıklar yapıyoruz.

Yakın yıllarda Amerikalı bir edebiyat araştırmacısı olan Prof. Dr. Walter Andrews ilginç bir kitap yayımlamıştı. Adı Poet’s Voice, Society’s Song (Şiirin Sesi, Toplumun Şarkısı). Prol. Andrews bu kitabında ilginç bir yöntemle 162 gazel, 8 kaside ve 2 tahmis’i kelime taramasına tabi tutarak klâsik şiirde en çok kullanılan kelimelerin bir listesini çıkardı. Runa göre araştırmadaki kelimeler içerisinde ilk sırayı padişah sultanşah, 122 dela; sevgi licananyâr. 121 dela; pir dervişmürşitzahitsuff de 111 defa zikredilerek almaktalar. Bay Andrews bu verilerden yola çıkarak araştırmasında aşağı yukarı şu mütalâayı yürütüyor:

“Bütün bu kavramlar ister Osmanlı toplumunun hükümdarı isterse şairin sevgili edindiği varlık hakkında kullanılıyor olsun, aslında otoriteyi ve İslâm mistisizmini yansıtmaktadırlar. Zira Osmanlı toplumu hükümdarın mutlak otoritesi etrafında örgütlenmiş ve mistisizmin derin tesiriyle yoğrulmuş bir toplumdur. O halde gazel yahut kaside, şimdiye kadar söylenildiğinin aksine bir aydın azınlığın değil bütün bir toplumun mütecanis yapısını yansıtmaktadır.”
Andrews’e göre klâsik şiirin bel kemiğini oluşturan meclis (sohbet, lyş u işret), bazı bazı dinsel olanın; ama çok defa mistiğin sembolüdür. Zira bu meclis ile şair. Osmanlı toplumundaki gerçek insan ilişkilerini yorumlar. Şiirlerin sıkça duyulduğu bu mecliste sultan, şah, dostlar, yâren, ehibba. ahbap, mahbup, sevgili, saki, mürşit ve nihayet şair bulunur. Bütün bunlar topluma yon veren, sultan ile tebaa ve reaya arasındaki iletişimi sağlayan, idarî mekanizma içerisinde daima bir çarkın dişlisi görevini üstlenmiş olan kişilerdir. Dahası, şairler sadece bu seçkin zümrenin üyesi olmak gibi bir nimete erişmemiş, halktan bir insan, hatta okuma yazına bilmeyen bir zanaatkar, yahut orta insan tipi diyebileceğimiz kasaba elendisi zarif bir duygu adamı olarak da yaşamışlardır. Hiçbir zaman ayyaş mekânı olmayan, içkinin birtakım remizler ile bazı likrî gelişmelere hizmet ettiği aynı işret meclisinin mekânı olan bahçe de tıpkı meclis gibi Osmanlı toplumunun strüktürel bir unsurudur. Osmanlı tebaası kendisini bu bahçenin içinde rahat hisseder ve bediiyattan estetiğe, vecdden tarikata, zanaattan sanata, hikmetten marifete pek çok alanda kendisine bir sığınak bulduğunu vehmeder ve öylece mutlu olur.

……

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Edebiyat
  • Kitap AdıAşina Güzeller
  • Sayfa Sayısı322
  • Yazarİskender PALA
  • ISBN9758950401
  • Boyutlar, Kapak13,5x19,5 cm, Karton Kapak
  • YayıneviKapı Yayınları / 2008

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Mihmandar (Bir Eyüp Sultan Romanı) ~ İskender PalaMihmandar (Bir Eyüp Sultan Romanı)

    Mihmandar (Bir Eyüp Sultan Romanı)

    İskender Pala

    “Peygamber’in mihmandârı! Bir arzun varsa yapayım. Bir vasiyetin varsa yerine getireyim!” “Ey Emîr! Sakın Allah’ın dinini bozma, müminler arasına fitne girmesine müsaade etme. Askere...

  2. Mevlana ~ İskender PALAMevlana

    Mevlana

    İskender PALA

    Yaydan fırlayan ok gibidir ağızdan çıkınca bir söz. Ve hiç geri dönmüş değildir atıldıkta sonra bir ok. Seli başından bağlar ileriyi gören kişi. Ve...

  3. Şahane Gazeller 1 / Fuzuli ~ İskender PalaŞahane Gazeller 1 / Fuzuli

    Şahane Gazeller 1 / Fuzuli

    İskender Pala

    Kültür savaşlarının yapıldığı günümüzde aydın kimliğine / sahip olacak insanlar, mutlaka kendi klâsiklerini tanımak ve ‘ geçmiş güzellikleri gözler kamaştıran kültür hazinelerinden yararlanmak zorundadır....

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur