Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Apartman Boşluğu
Apartman Boşluğu

Apartman Boşluğu

Hakan Bıçakcı

Yatak odasında dikkatimi çeken bir diğer ayrıntıysa duvarın orta yerindeki portakal büyüklüğündeki delikti. Emlakçı o tarafa doğru bakmasına ve gördüğü her şey üzerine makineli…

Yatak odasında dikkatimi çeken bir diğer ayrıntıysa duvarın orta yerindeki portakal büyüklüğündeki delikti. Emlakçı o tarafa doğru bakmasına ve gördüğü her şey üzerine makineli tüfek gibi yorum yapmasına rağmen delikten bahsetmiyordu. Bir an için deliği sadece kendimin gördüğünü düşündüm. Sadece bana görünüyor olabilir miydi? Ürpererek bakmaya devam ettim. Emlakçı önce bana, sonra baktığım yere baktı. Neyse ki o da görüyordu. Yan yana durmuş, gözlerimizi deliğin arkasındaki karanlığa dikmiştik. Sanki içerden bir ses ikimize birden seslenmişti: “Hişşşt, siz ikiniz!” Bir an için kendimi duvarın arkasından, deliğin içinden gördüğümü hayal ettim. Karanlığın ortasındaki yuvarlağın merkezindeki suratım şaşkındı.

Huzursuz biri var karşımızda… Orta sınıftan, eğitimli, eski reklamcı, uzayıp kısalmayan bir cover grupta şarkılar söyleyen Arif… Beste yapmak için daha sessiz bulduğu yeni evine kapandığında kendini sıfırlamaya karar veriyor… Başka bir hayatı olsun istiyor, anlamlı ve yaratıcı olduğu yeni bir şeyler yaşamayı aklına koyuyor. Dışarısı kalabalık ve tekdüzelikler dolu, bazen herkesten ve her şeyden korkuyor Arif, en çok da kendisinden… Sonra rüyalar âleminden çıkıp gelmiş bir makara gibi o duvardaki delik çıkıyor ortaya… Apartman boşluğuna açılan bir delik… Evden tuhaf sesler çıkıyor. Ve giderek paranoyaklaşan bir müzisyenin seslerle kurduğu hastalıklı ilişki başlıyor.

İnsanın insandan korkusu…
Hakan Bıçakcı’dan boşluğun ve tedirginliğin romanı…

1

Hareketsiz balıklar, bundan 3 sene 7 ay 12 gün 6 saat 23 dakika 8 saniye önce cart kırmızıya boyanarak kurumaya bırakılmış olan yuvarlak, ahşap, soluk renkli, geniş tepside yan yana yatıyorlar. Duygusuzca birbirlerine sokulmuşlar. Kaygan, nemli, gümüşümsü derilerinin soğuk teması, kendi iradeleriyle değil, bir dış müdahale türü olarak insan eliyle sağlanmış. Islak ve yaşayan gezegenin yosunlu derinliklerinden koparılarak kuru ve ölü medeniyetin cereyan yüklü spotlarının altına dizilmişler. Tozlu yüzgeçleri işe yaramıyor. Kuru solungaçları çalışmıyor.

Bir zamanlar sonsuz olan hava tamamen tükenmiş. Tuzlu dalgaların hayat dolu akıntısının dışına çekilen ağızları sonuna kadar aralanarak suratlarını nefes kesici bir dehşet ifadesine boğmuş. Çeneleri kasılmış. Korkuyla yuvarlanmış donuk gözleri, tepelerindeki karanlığın içinde huzursuzca sallanan çıplak ampule dikilmiş. Ampule bakmayan diğer gözleriyse tepsinin kırmızıya boyanmış kıymıklı karanlığına saplanmış. Balıkların ölüm anındaki korkularının toplamıyla genişleyen ampul, ne gecenin dipsiz karanlığını içine alıyor ne de bu yabani karanlığın içine sızıyor. Çığırtkan ışıkları kendi içinde yankılanıyor. Sadece altındaki tepsinin üstündeki birörnek balık leşlerini aydınlatıyor. Ölü balıkların kırmızı, yuvarlak, ahşap gezegeninin kenarında küçük bir delik var. Deliğin arkasında ampulün aydınlatamadığı tanımsız, hareketsiz ve kasvetli bir boşluk… Balıkların ve insanların dünyasının dışına açılan bir geçit, bilinmeyen boyuta uzanan bir koridor, kaçacak bir delik… Ancak balıklar fırsatı çoktan kaçırmış. Birkaç tanesinin ağzı hâlâ hareket ediyor.

Yavaşlatılmış bir görüntü… Bazılarında belli belirsiz yaşam belirtilerine rastlanıyor. Fakat sonlarının gelmiş olduğu gerçeği, kasılmış ağızları kadar açık. Duruşu kambur, bakışları şaşı balıkçının kılçıklı sesi, karanlık şehrin ıssız köşesinde pırıl pırıl parlayan ölü balık pullarının üzerinde duyuluyor: “Abi balıklarım taze, hangisinden vereyim?” Sonra mavi renkli plastik maşrapadan bir seferde atılan deniz suyu, bir önceki hayatı hatırlatan sert bir tokat gibi çarpıyor tepsideki balık istifine. Hayatta olanların ölümünü haince erteleyerek, ölmüş olanların cesedini parlatıp tazeleyerek. Koparıldıkları gezegeni özetleyen bu ıslak ve tuzlu tokatla kendine gelen birkaç balığın ömrü birkaç dakika daha uzuyor. Gittikçe yoğunlaşan balık kokularının arasından gelen kılçıklı ses yeniden duyuluyor: “Abi balıklarım taze, hangisinden vereyim?”

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Uyku Sersemi ~ Hakan BıçakcıUyku Sersemi

    Uyku Sersemi

    Hakan Bıçakcı

    “Demir kaydıraklardan boşaltılan taşlar, tuğlalar, beton parçaları, camlar, çerçeveler. Önce gökyüzünü yırtarak gelen bomba sesi. Süratle yaklaşan, huzursuzluk yüklü uğultu. Ve yükün demir konteynerlere...

  2. Karanlık Oda ~ Hakan BıçakcıKaranlık Oda

    Karanlık Oda

    Hakan Bıçakcı

    Geceleri uykumda kendimi mi dişliyordum yani? Böyle bir hastalık var mı? Uyurgezerliğin bir türü mü bu? Yamyamlığın bir türü mü ya da? Yoksa ben...

  3. Doğa Tarihi ~ Hakan BıçakcıDoğa Tarihi

    Doğa Tarihi

    Hakan Bıçakcı

    Dünyanın kendi etrafında dönmediğini hissettiği an paniğe kapılıveriyordu Doğa. İçinde bulunduğu iş ortamı da bu paniği acımasızca köpürtüyordu. Hep merkezde olmalıydı. Hep farklı olmalıydı....

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. Valizdeki Mektup ~ Menekşe ToprakValizdeki Mektup

    Valizdeki Mektup

    Menekşe Toprak

    Hesabı ödedikten sonra ufak valizimi alarak, kahvenin baktığı meydanın ortasındaki metroya doğru yürüyorum. Metronun derinliğine dalmadan önce son bir kez daha, yüzyıllarca nice krala,...

  2. Unuttuğum Bütün Akşamlar ~ Ethem BaranUnuttuğum Bütün Akşamlar

    Unuttuğum Bütün Akşamlar

    Ethem Baran

    Oğlan, kızın yolunu bekliyordu pencerenin önünde. Kız, susuz toprakların hiç tanımadığı, alışınca da vazgeçemediği bir su gibi akarak geliyor; pencereye, gün boyu beklenmiş bir...

  3. Memoria ~ Şebnem İşigüzelMemoria

    Memoria

    Şebnem İşigüzel

    “Herkes hikâyesini en başından anlatmalı, yoksa anlaşılmaz.” Beş yaşında bir çocuk günün birinde Karılar Tekkesi’ne emanet edilir. Sorun şu ki çocuk erkektir. Ancak hikâye...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur