Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Annem Kokan Çiçekler
Annem Kokan Çiçekler

Annem Kokan Çiçekler

Genki Kawamura

Yılbaşı gecesi İzumi annesini ziyaret eder ama o evinde yoktur. Saatlerce aradıktan sonra onu bir parkta salıncağa binmiş halde bulur. Bu olay annesini tüketen…

Yılbaşı gecesi İzumi annesini ziyaret eder ama o evinde yoktur. Saatlerce aradıktan sonra onu bir parkta salıncağa binmiş halde bulur. Bu olay annesini tüketen hastalığın ilk belirtisidir. Birkaç ay sonra da ona Alzheimer teşhisi konur.

Annesinin hafızası yavaş yavaş silinirken, oğlu İzumi’nin anıları canlanır. Kendisi de baba olmaya hazırlanan İzumi, annesiyle ilgilenirken neden ondan uzaklaştığını, aile olmanın anlamını, annesiyle nasıl vedalaşacağını ve hatta vedalaştığı insanın annesi mi olduğunu sorgular.

Hafızasını geride bırakan bir insan nereye gidebilir?

1

Kapıyı açtığımda karşımda sarı bir gökyüzü belirdi. Ortalıkta hiç bulut olmadığı halde güneşi göremiyordum. Yokuştan inip yolun sonundaki köşeden sola döndüm. Hızlı olmam lazımdı. İzumi gelmek üzereydi. Boyutları hemen hemen aynı olan birkaç ev yokuş boyunca uzanıyordu. Evlerin birinden piyano sesi geliyordu. Schumann’ın Träumerei parçası. Çalan her kimse, parçanın ikinci ölçüsünde takılıp duruyordu. Doğru ya, bugün piyano dersim var. Miku, fa ve re notalarına daha özenle basmalı. Olamaz, ders başlamak üzere. Ama ondan önce bir yere gitmem lazım. Nereye? Ne tarafa gidiyorum? Ah, evet, istasyonun önündeki süpermarkete. Bu gece İzumi geliyor. Ona o çok sevdiği hayaşi pilavı ve tatlı tamagoyakiden yapacağım. Yanında büyük domateslerle. Evde mayonez var mı? Ne olur ne olmaz, yine de alayım. İzumi istasyona varmak üzeredir şimdi. Alışverişimi hemen halletmem lazım. Hızlı adımlarla yürümeliyim.

Ayakkabılarımın tabanları asfalt yokuşa değdiğinde çıkan ses, kimseciklerin olmadığı sokakta yankılanıyordu. Önümde bir salıncak gördüm. Acaba demin burada çocuklar mı oynuyordu? Salıncağın paslı zincirleri sallanıyordu. Dik basamakların dibindeki küçük bir parktaydım. Parkta yıpranmış bir kaydırak, tahterevalli ve salıncak vardı. Uzun basamakların ardındaki yolda kırmızı bir tren sessizce ilerliyordu. Karahindiba gibi sarı gökyüzünün altı apartmanlarla kaplıydı. Bu binaların ardında deniz olduğunu biliyordum ama o kadar bulanıktı ki göremiyordum.

“Ne yapacaksın, Yuriko?” Arkamı döndüğümde babamı gördüm. “Sakin ol, düzgün düşünmeye çalış.” Annem mendille gözlerini siliyordu. Babacığım, anneciğim, çok üzgünüm. Ama bu çocuktan ayrılamam. Dudaklarımı hareket ettirsem de sesim çıkmıyordu. Ağzım kupkuruydu.

“Öyle olsun.” Babam gözlerini kapatıp arkasını döndü. Annem de onu takip etti. Arkalarından gitmek istedim ama ayaklarım hareket etmiyordu. Ne yapmalıyım? Yardım edin! Babamı da, annemi de göremez olduğumda salıncağa çöktüm. Paslı zincirleri sallaya sallaya gökyüzüne baktım. Sarı gök cam kırılmasına benzeyen bir sesle çatladı. Çatlağın içinde beyaz bir boşluk gördüğümde yer sallanmaya başladı. Uzaktaki apartmanlar domino taşları gibi teker teker yıkıldı. “İzumi…” ismi döküldü ağzımdan. “İzumi! İzumi!” diye tekrar tekrar bağırdım. Ah, İzumi istasyona varmak üzeredir şimdi. Ama Asaba Bey beni bekliyor. Gitmeliyim. Beni bekliyor. Soğan, havuç ve et almam lazım. Mayonez de. Ama yetişemeyeceğim. Miku’nun piyano dersinin zamanı geldi. Träumerei’ın ikinci ölçüsü. Fa ve re notalarına daha özenle basmalı. Babacığım, anneciğim, çok üzgünüm. İçinde beyaz bir çatlak olan gökyüzü birdenbire karardı. Grileşmeye başlayan sarılığın üzerinde bir iki havai fişek yükseldi. Nedense sadece üst yarıları görünüyordu. Teker teker patlayan bu yarım daire şekillerini izlerken gözlerim doldu. Ne kadar da güzeller…

Eve döndüğünde annesi ortalıkta yoktu. İzumi Kasai eski, müstakil evin girişinde ayakkabılarını 7 çıkarırken annesine seslendi. Karanlık koridorda sesi yankılandı. Karşısındaki salonun ışıkları kapalıydı. İkinci katta da kimsecikler yoktu. Ev o kadar serindi ki dışarıdan bile daha soğuk gibiydi. Montunun fermuarını kapadı. İstasyondan yürürken sıcak bir evle karşılaşmayı umduğu halde şimdi tir tir titriyordu. Mutfağa döndü. Etrafta balığı andıran bir koku vardı.

Annesinin mutfakta yemek hazırlıyor olmasını beklemişti ama orası da bomboştu. Floresan lambayı açtığında küçük musluğun kirli bulaşıklarla dolu olduğunu gördü. Ocağın üstünde, içinde lahana olan bir tencere duruyordu. Genelde düzenli davranan ve sık sık bulaşık yıkayan annesinden böyle bir şey beklemezdi.

Küçükken annesi hastalanıp yataktan çıkamaz olduğunda bulaşıkları İzumi yıkardı. İlkokuldan döner dönmez hemen mutfağa bir sandalye taşır, üstüne çıkar ve süngerine deterjan sıkardı. Çok nadiren bulaşık yıkadığı halde sanki büyük bir iş başarmış gibi annesine bildirir, annesi de yataktan doğrulup “Ellerine sağlık İzumi, çok teşekkürler” derdi.

Bir gün İzumi annesinin övgülerinden o kadar mutlu olmuştu ki ertesi gün de bulaşıkları yıkamaya karar vermişti. Bir an eli kaymıştı ve kendine gelene kadar yıkamaya çalıştığı çay fincanı kırılmıştı bile. Annesi bu fincanı gençken Kyuşu’ya seyahate gittiğinde aldığını, on yıldan uzun süre dikkatle sakladığını söylemişti. Sesi duyunca koşarak gelip evyenin içinde iki parçaya ayrılmış olarak duran fincanı gören annesi “İyi misin? Bir yerine bir şey olmadı ya?” diye sorarak İzumi’nin elini tutmuştu.

Sanki işaret parmağına uğurböceği konmuş gibiydi; yuvarlak bir damla şeklinde kanıyordu. İzumi “Ay!” diye ses çıkardığı anda annesi parmağını kendi ağzına sokmuştu. Parmağının ucunda annesinin ılık tükürüğünü hissettiğinde birden suçlu hissetmiş, üzülmüştü.

Mutfağın hemen yanındaki salona girerken floresan lambayı, klimayı ve televizyonu açtı. Salonun ortasında bütün odayı işgal eden, kullanılmaktan hafif yıpranmış bir kuyruklu piyano, yanında da küçük bir televizyon ve hoparlör vardı.

Annesinin hayatı piyano etrafında dönüyordu. Özel bir müzik üniversitesinden mezun olduktan sonra piyanist olup küçük çaplı konserler vermeye başlamış, geçinebilmek için otel salonlarında piyano çalmıştı. İzumi doğduktan sonra daha istikrarlı bir şekilde para kazanabilmek için piyano öğretmenliği yapmaya başlamıştı. “Kendisi de öğretim tarzı kadar güzel bir öğretmen” olarak tanınmış, birçok öğrenci kazanmıştı. İzumi de annesinden ders almıştı ama piyano dersi verirken annesi sanki başka biriymiş gibi katıydı. Piyano çalarken annesinden korkar olmuştu. İlkokula başladığında artık piyanoyu bırakmak istediğini söylediğinde annesi biraz kırılmış gibi “Benim sana öğrettiklerimi boş verip kendin de deneyebilirdin aslında” demiş, “ama
müzikte zorlama yoktur” diyerek İzumi’yi sorgulamamaya karar
vermişti.

Hafif kirli klima gürler gibi ses çıkararak sıcak hava üflüyor, biraz küflü bir koku salıyordu. Annesini aradığında telefonu altı veya yedi kez çalıp telesekretere bağlandı. Pencerenin yanında çerçeveli bir fotoğraf vardı. Annesiyle
kaplıcaya gittiğinde çektirmişlerdi. Anne-oğul yukatalarını giymiş, kaplıcanın giriş kapısının önünde duruyorlardı. İki ya da üç
sene önceydi. Belki daha da önce. Fotoğraf çektirmeye karar verdikleri nadir zamanlardan biriydi bu. Annesi, kaplıcadaki odalarına getirilen büyük ıstakozlu sashimileri yerken defalarca “Çok güzel. Bir ara yine gelelim” demişti. O kadar ısrarcıydı ki İzumi “Tamam ya, anladım” diye cevap vermişti. Annesi “Pardon” derken biraz gücenmiş gibi görünmüştü.

Yemek masasına oturup boş boş televizyon izleyerek fark etmeden neredeyse bir saat harcadı. Küçük bahçenin ardındaki mor renkli gökyüzünü büyük apartmanlar engelliyordu. Pencereden sokak lambalarının tek tek aydınlanmaya başladığını gördüğünde acıktığını fark etti. Annesi neden bu kadar geç kalmıştı? Bu saate evde olacağını söylemişti. Dışarısı kararıyor, kimsecikler görünmüyordu.

….

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Roman (Yabancı)
  • Kitap AdıAnnem Kokan Çiçekler
  • Sayfa Sayısı208
  • YazarGenki Kawamura
  • ISBN9786258344813
  • Boyutlar, Kapak13.5 x 19.5 cm, Karton Kapak
  • YayıneviDoğan Kitap / 2022

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Milyon Dolarlık Adam ~ Genki KawamuraMilyon Dolarlık Adam

    Milyon Dolarlık Adam

    Genki Kawamura

    Para özgürlük müdür, yoksa bir pranga mı? Kardeşinin bıraktığı borçları ödeyebilmek için iki işte birden çalışan Kazuo, ailesinden de uzaklaşmaya başlamış ve sonunda tek...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

  1. Hayallere Kapılma ~ Celeste BradleyHayallere Kapılma

    Hayallere Kapılma

    Celeste Bradley

    RITA ödüllü yazar Celeste Bradley’den unutamayacağınız bir seri: YALANCILAR KULÜBÜ KURAL #2: Hayallere Kapılma Acımasız bir casusun sosyeteye kibirli biri olarak girmesi hiç de...

  2. Yoldaş ~ Cesare PaveseYoldaş

    Yoldaş

    Cesare Pavese

    Giderek içine gömüldüğü yalnızlık ve hüzün yükünü taşıyamayarak yaşamını bir otel odasında kendi elleriyle noktalayan Cesare Pavese, Yoldaş’ta, geleneksel çizgisinden ayrılır; geleceğe umutla bakar...

  3. Federico Sánchez’in Özyaşamöyküsü ~ Jorge SemprunFederico Sánchez’in Özyaşamöyküsü

    Federico Sánchez’in Özyaşamöyküsü

    Jorge Semprun

    Federico Sánchez’in Özyaşamöyküsü, 20. yüzyıla özgü Komünist Parti ideolojisi ve yaşam tarzının belirlediği bir hayata dair çarpıcı bir anlatı. Jorge Semprún’un gerçek hayatının bir...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur