Kitapları, televizyon programları ve gezileriyle binlerce insana tarihi sevdiren Talha Uğurluel, sürükleyici üslubuyla, seyahatleriyle, fotoğraflarla ve zengin görsel kaynaklarla süslediği bu çalışmasında Büyük Selçukluları anlatıyor!
* Türkler tarih sahnesine ne zaman çıktı?
* Orta Asya’daki Türkler, İslamiyet’i, kimlerden ve nasıl öğrendi?
* Çinliler ve Abbasiler arasındaki mücadelede Türklerin rolü neydi?
* Türk tarihinde yaygın olarak kullandığımız “Türkmen” tabirinin Oğuzlarla bir ilgisi var mıydı?
* Selçuklular kendilerinden önceki diğer Türk devletleri gibi neden Asya’da kalmadılar?
* Selçukluları tam bağımsız hâle getiren Dandanakan Savaşı ve tarihçilerin “Dünyanın Gelini” dediği Rey hakkında bilinmeyenler…
* Yıllardır aranan Malazgirt Savaşı alanı ve şehitlerin mezarları…
* Bütün bilinmeyenleriyle Türklerin Romalıları ilk kez yendiği Pasinler Savaşı alanı…
* Sultan Alparslan’ın kabrinin nerede olduğuna dair son bilgiler ve değerlendirmeler…
* Unutulan Türkler: Suriye ve Irak Selçukluları…
* Şam ve Kudüs tarihinde Selçukluların rolü…
* Selçukluların Altın Çağı: Sultan Melikşah dönemi…
* Nizamiye Medreseleri ile başlayan dillere destan eğitim seferberliği…
Anadolu Türk Tarihi: Büyük Selçuklu Devleti, tarihseverleri şehir şehir gezdiren yepyeni bir kitap… Eseri okurken Cend’den yola çıkacak, Nişabur’dan Merv’e, İsfahan’dan Rey’e, Ani’den Ahlat’a, Antakya’dan Halep’e, Kudüs’ten Kahire’ye seyahat edeceksiniz. Büyük Selçuklu medeniyetin izini sürerken bir devrin sanatına ve tarihine şahit olacaksınız. Selçuklu’nun sanatına, insanına, ilmine-irfanına, günümüzde bile karanlıkta kalmış hayranlık uyandıran yönlerine çok şaşıracaksınız…
TÜRKLER ANADOLU’YA
GELDİKLERİNDE İSLAM’I
NE KADAR BİLİYORDU?
Düne kadar ekranlarımızda görülen filmler ve rafl arımızı süsleyen romanlar ne yazık ki hiçbir zaman Türklerin Orta Asya’da İslamiyet ile tanışmalarını da bu tanışma sonrasındaki yaşantılarını da gerçek anlamda yansıtmadılar. Şikâyetçi olduğum bu senaryoların ve kurguların iddiasına göre Türkler İslam’ı zorla kabul etmişlerdi. Ciddi bir maneviyat anlayışları yoktu. Göçebe bir toplum yapısına sahip Türkler Anadolu’ya sanki yalnızca koyunlarını güderek, kurut kavut yiyerek gelmişlerdi. Yani idealleri olmayan, hedefl erden yoksun, sadece hayvanlarına otlak arayan asalak bir toplum gibi lanse edildiler. Aslında bunları bize anlatanlar kimseye fark ettirmeden Türk tarihiyle dalga geçiyor, bu büyük ideallerin insanlarını hafife alıyorlardı.
Yine bu gerçek dışı kurguya göre Anadolu’ya gelen Türkler kendi dinlerinin de farkında değildi. Orta Asya’dan getirdikleri dinî inanışların etkisi altındaydılar ve ağızlarından ne Tanrı ne Allah adı duyulmuyordu. Tommiks, Teksas, Karaoğlan, Conan gibi çocukluğumuzda okuduğumuz çizgi romanlar arasında biz kokan sadece Karaoğlan’dı. Onu okurken ayrı bir havaya girer, bambaşka hissederdim. Ancak maalesef istifade ettiğim söylenemez, nitekim babası Baybora ile her gece bir prensesin koynuna giren, ağzından Allah adı duyulmayan, bir kere bile ibadet ettiğini görmediğim bir Karaoğlan da vardı o sayfalar arasında. İlk Çağların amansız savaşçısı Conan bile o gün inandığı tanrısının adını sık sık kullanıp her mücadelesinde Krom ya da Mitra’yı (Orta Doğu tanrıları) ağzından düşürmezken “bizim” Karaoğlan son derece sekülerdi. 2006’da sinemalarda gösterime giren “Hacivat-Karagöz Niçin Öldürüldü?” filmindeki sahneleri gördüğümde nasıl üzüldüğümü dün gibi hatırlıyorum. Orhan Gazi döneminde Bursa Orhan Bey Camii’nin yapıldığı dönemde geçen film, enteresan bir şekilde ne inancımız ne de örflerimiz sanki hiç bilinmiyor gibi gözardı edilmişti. Komedi filmi olmasına rağmen, bu kadar seviyesizlik ve toplumu olduğundan farklı gösterme cüreti katlanılır gibi değil doğrusu. Koca bir ordunun önünde seferden dönen Orhan Gazi’nin kucağına atlayan sözde Nilüfer Hatun karakterini gerçek Nilüfer Hatun görse kim bilir ne kadar utanırdı! Ayşen Gruda’nın oynadığı, sanki Orta Asya’dan daha dün gelmiş, üzerindeki kıyafetleriyle ve yaptığı büyülerle ilgi çekmeye çalışan Şaman kadın karakteri de beni epeyce düşündürmüştü. Özellikle bu şaman kadının bir sakarlıkla öldürülmesi ve sonra halk tarafından mezarının bir yatır hâline getirilmesi, sanki bugün Anadolu’da medfun bulunan onlarca Orta Asya kökenli veli zatın da böyle olduğu izlenimini vermekte, sanki bu veliler dinî konularda sığmış ve yarı Şamanist bir anlayışa sahipmişler de sonradan onları bizler evliya yapmışız mesajını iletmektedir. İşte bu anlayışı, Orta Asya’daki Müslüman Türklerin ilmî ve dinî seviyesini hiçbir zaman anlamamış kişilerin hezeyanlarından başka bir şey olarak değerlendirmek mümkün değildir.
Orta Asya Türklüğünün İslamiyet hakkındaki bilgi derinliğini anlamak için belgelerle, eserlerle konuşmamız gerekir. İslamiyet’in en önemli dört kaynağından ilk ikisi, başta Allah kelamı olan Kur’an-ı Kerim; ardından Peygamber Efendimiz’in(sas) sözleri yani hadis-i şerifleridir. Hadis denince akla gelen en kapsamlı ve en sahih eseri hazırlayan İmam Buhari’nin kim olduğunu biliyor muyuz? İmam Buhari, Buharalı bir Türk âlimidir. Sahih-i Buhari adlı kıymetli eserini de İslam dünyasını karış karış gezdiği Orta Asya’da kaleme almıştır. Peygamber Efendimiz’in(sas) sözlerinin toplandığı bir eserin nerede ve kimler tarafından yazılması gerektiği üzerinde yeterince düşünüyor muyuz?
Aslında böyle bir eserin Mekke ya da Medine’de yazılması gerektiği, yazan kişinin de o topraklardan olması gerektiği akıllara gelmiyor mu? Neden Orta Asya’dan bir Türk âliminin eseri İslamiyet’i anlamamıza yardımcı olan en önemli eserlerden biri hâline geldi? İmam Buhari’nin Sahih-i Buhari’sinden
….
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Araştırma/İnceleme Siyasal Tarih Tarih Türk-Osmanlı
- Kitap AdıAnadolu Türk Tarihi 1 / Büyük Selçuklu Devleti
- Sayfa Sayısı288
- YazarTalha Uğurluel
- ISBN9786050848069
- Boyutlar, Kapak13,5x21, Karton Kapak
- YayıneviTimaş Tarih / 2024