Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Anadolu Efsaneleri
Anadolu Efsaneleri

Anadolu Efsaneleri

Halikarnas Balıkçısı (Cevat Şakir Kabaağaçlı)

Halikarnas Balıkçısı, “Yüzyıllar boyunca Anadolu diye, Anadolu’da diyar diyar gezeyim dedim, her yerin eski efsanelerinden tutup da günümüze kadar gelmiş tarihsel olayları yazayım dedim….

Halikarnas Balıkçısı, “Yüzyıllar boyunca Anadolu diye, Anadolu’da diyar diyar gezeyim dedim, her yerin eski efsanelerinden tutup da günümüze kadar gelmiş tarihsel olayları yazayım dedim. Ne var ki, Anadolu’nun çeşitli ekonomik, toplumsal kargaşalığının içinden çıkabilene aşkolsun. Örneğin bir yerden bir yere giderken insan attığı bir tek adımda felsefenin baş döndürücü bir doruğuna fırlar, atılan ikinci bir adımda ise estetiğin derin bir uçurumuna tepetakla dalar… Bu efsaneler dağlara taşlara sinmekle kalmamış, bütün insanoğullarının gönüllerine de sinmiş ve onların hemen hemen kültürel bir yurdu olmuştur…” diyerek Anadolu’daki efsanelerin bolluğuna ve zenginliğine değinir.

İÇİNDEKİLER
Halikarnas Balıkçısı (yaşamöyküsü)……………………………………………………………… 7
Önsöz ………………………………………………………………………………………………………………………………………………… 9
Amazonlar ………………………………………………………………………………………………………………………………… 21
Boğaziçi’ne Değgin Efsaneler: Bosphorus………………………………………………… 32
Symplegad Kayaları ………………………………………………………………………………………………………… 36
Priapos ………………………………………………………………………………………………………………………………………….. 39
Hero ile Leandros ……………………………………………………………………………………………………………… 44
Troya Savaşı ……………………………………………………………………………………………………………………………. 46
İda Dağı (Kazdağı) ……………………………………………………………………………………………………………. 58
Ganymedes ………………………………………………………………………………………………………………………………. 59
Paris ………………………………………………………………………………………………………………………………………………… 60
Homerik Çağ ve Dünyanın İlk Güzellik Yarışması ………………………… 62
Telephos ……………………………………………………………………………………………………………………………………… 67
Philemon ile Baukis ……………………………………………………………………………………………………….. 69
Aigeus …………………………………………………………………………………………………………………………………………… 73
İzmir ……………………………………………………………………………………………………………………………………………….. 74
Tantalos, Pelops, Niobe …………………………………………………………………………………………….. 76
Gordion ………………………………………………………………………………………………………………………………………. 80
Kybele……………………………………………………………………………………………………………………………………………… 81
Hermes …………………………………………………………………………………………………………………………………………. 87
Pan……………………………………………………………………………………………………………………………………………………… 88
Midas ve Dionysos …………………………………………………………………………………………………………… 90
Kyklop’lar ………………………………………………………………………………………………………………………………….. 94
Sardis ……………………………………………………………………………………………………………………………………………… 96
Herakles ………………………………………………………………………………………………………………………………………. 97
Arakhne………………………………………………………………………………………………………………………………………102
Marsyas-Apollon Müzik Yarışması ……………………………………………………………. 104
Eros ile Psykhe Balat (Miletos)…………………………………………………………………………. 109
Endymion……………………………………………………………………………………………………………………………….. 113
Orman Perileri …………………………………………………………………………………………………………………. 119
Hermaphroditos Sözü Salmakis Perisi ……………………………………………………. 123
Bellerophontes ile Khimaira ………………………………………………………………………………. 127

ÖNSÖZ

Dünyada, düzenli bir anlatışa hiç gelmeyen bir yer varsa o da Anadolu’dur. “Yüzyıllar boyunca Anadolu” diye Anadolu’da diyar diyar gezeyim, her yerin eski efsanelerinden tutun da günümüze kadar gelmiş tarihsel olayları yazayım dedim. Ne var ki, Anadolu’nun çeşitli ekonomik, toplumsal ve filozofik kargaşalığının içinden çıkabilene aşkolsun! Örneğin bir yerden bir yere giderken insan attığı bir tek adımda felsefenin, en baş döndürücü bir doruğuna fırlar; atılan ikinci bir adımda ise estetiğin derin bir uçurumuna tepetakla dalar. Örneğin Çanakkale’ye doğru yürüyorsunuz değil mi? Helle adındaki kızın orada denize düşüp boğulduğu için boğazın Hellespontos adını aldığından, Helle’nin annesi Nephele’den, Altın Post’u arayanların Argo kayığından, kayığın nasıl geçtiğini görmek için beline kadar denizden çıkan, Deniz Tanrıçası Thetis’in beyaz memelerini gören Argo kürekçilerinden, bunların arasında Peleus adlısının Tanrıçaya hemen âşık olduğundan, onların düğün şöleninde “en güzele!” diye atılan elmadan, ilk güzellik kraliçesi seçiminde Aphrodite’nin birinci gelişinden, Hititlerin Çanakkalelilerden Illium diye söz ettiklerinden, göklerdeki yedi Ülker yıldızından, Troya kentinin kuruluşundan ve oradaki savaştan, Artreus hanedanının dedesi İzmirli Pelops’tan, bu adamın adını Peloponez diye Mora Yarımadasına verdiğinden, Olympia’da ilk önce Pelops uğruna oynanan olimpik oyunlarından, Aiaks’tan ve onun bir de Akhilleus ile Amazonlar Kraliçesi Penthesileia’nın Çanakkale’deki tümülüslerinden (büyük toprak yığını biçimindeki mezar), başlangıçta Minoen Giritlilerin Boğaz’larda kurdukları deniz üssünden, Fenikelilerin oraya bir süre egemen olduklarından, Boğaz’ın karşılıklı Sestos ve Abydos kentlerinde oturan biri Aphrodite Tapınağı Rahibesi Hero ile biri de Leandros’un her gece Boğaz’ı yüzerek birbirine kavuştuklarından, İngiliz ozanı Byron’un da topal bacağı ile Leandros gibi orada yüzdüğünden, o dönemde, yani Sappho zamanında, Sestos kentinin Midilli’ye, Abydos kentinin de Miletos’a (Filozof Thales o zaman Miletos’ta yaşıyordu) ait olduğundan, İran Kralı Darius’dan, Kserkses’ten ve onun Boğaz sularını kamçılattığından, erkek üreme organının Tanrısı Priapos’a ilk tapınağın orada kurulduğundan, Yunanistan’dan sürülen Themistokles’in uzun süre orada yaşadığından, Büyük İskender’e orada uzun süre ders vermiş olan filozof Epikuros’tan, oradan geçmiş olan Roma’nın büyük kayserinden, oradaki Athena Tapınağındaki çok tuhaf göreneklerden, oradan İtalya’ya göç eden Aeneas’tan ve oranın Skamandros Irmağından, Romalıların can düşmanı Pontos Kralı Mithridates’ten, Büyük Konstantin’in ilk önce orasını Roma İmparatorluğu başkenti yapmaya kalkışmasından, Türklerin Çanakkale’yi nasıl geçtiklerini anlatan Machiavel’den, papaya yazdığı mektupta Hektor’un intikamını almaya çalıştığını yazan Fatih Sultan Mehmet’ten söz edeceksiniz… Ve yalnız bunlardan değil, ama şimdicik hatır ve hayale gelmeyen daha birçok şeylerden de… Eseri birkaç parçaya ayırmaya ve ilk ciltte Anadolu’nun yalnız eski efsanelerini anlatmaya karar verdik. Bu efsanelerin nelere delalet ettiklerini ve ne sonuçlar verdiklerini ise tarihsel çağlar için basılacak olan sonraki ciltlerde bildirmeyi tasarladık. Bu yöntemin bir sakatlığı vardır. Bir yerin mitolojik çağına ait olan bir şeyinin etkisi, çok sonralara, tarihsel çağlara, giderek günümüze kadar sürer. Oysa ilk ciltte anlatılmış olan mitolojik olayı okuyucu üçüncü cilde gelinceye kadar unutmuş olabilir. Örneğin Hazreti Peygamberden çok önce Anadolu’nun büyük Tanrıçası Kybele Mekke’ye götürülerek tapınılmak üzere Kâbe’ye konmuştu. Namaz kılınırken “kıble” sözü Anadolu Tanrıçası Kybele’nin adıdır. Doğallıkla erken çağlarda Çin ve Hindistan’da olduğu gibi Anadolu’da da matriyarkal (yani ana ve kadınların egemen oldukları) bir toplum vardı.* Patriyarkal (yani baba ve erkeklerin egemen oldukları) bir toplum gelince, bu iki anlayış ve din arasında karşılıklı fedakârlıklar oldu. Matriyarkal toplumun Anadolu büyük Tanrıçası Kybele’ye patriyarkal toplumun Tanrılar Tanrısı Zeus’u (veya Jupiter’i) Girit’te doğurmak şerefi verildi. (Zaten herkesi kadınlar doğuruyordu ya.) Böylece Kybele, Tanrının anası oldu. Anadolu’da Efesos’ta tapılan Artemis ise daha henüz Yunanistan’ın Olympos’lu bir Tanrıçası haline dönüşmemiş bir Kybele idi. Bundan ötürü Efesoslular onu Tanrı anası olarak tanıyorlardı. İsa’dan sonra 431 yılında kilisenin büyükleri, Meryem Ana’nın özelliklerini tayin için Efesos’ta toplandıkları zaman Efesoslular Meryem Ananın Artemis gibi Tanrının anası sayılmasında direndiler. Baskı o kadar şiddetliydi ki; Hazreti Meryem’in Tanrı anası değil, Hazreti İsa anası olduğunu iddia eden Patrik Nestorius hemen aforoz edilerek Hazreti Meryem’e Tanrı analığı vasfı verildi. Kitapta Kybele’yle ilgili efsanelerden söz ederken onun binlerce yıl sonra tarih çağında Efesos’taki etkisinden söz etmeyeceğiz. Okuyucunun daha önce yazılanı hatırlaması gerekecek, yoksa kitaplar tekrarlarla dolar.

Sonra Anadolu’nun hiç de lirik olmayan, ama sonraki etkilerinden ötürü önemli olan efsaneleri vardır. Bunları efsanelere ait olan bu ciltte kuru kurusuna da olsa sıralayıp yazmak zorundayım. Çünkü bu katı ve kuru kabuklar kırılıp da ayıklanmadıkça, sonraki ciltlerde, içlerindeki daneleri vermenin imkânı olmayacak. Ege Bölgesinin bir kısım efsaneleri Yunanistan’a, ama çoğu Anadolu’ya aittir. Bu efsanelerin batılılarca hemen hepsi Yunanistan’a mal edilmiştir. Biz bu eserde Kuzeydoğu Anadolu’dan başlayarak batıya doğru geleceğiz, oradan da güneye ve sonra güneydoğuya doğru giderek her yerin kendisine ait efsanelerini anlatacağız. Efsane, masal veya mitlere eskiden “esatir” denilirdi. Bellerine kadar insan, bellerinden aşağısı keçi olarak tasavvur edilen düşsel yaratıklara “satir” denilirdi. Esatir sözü onlardandır. Bu sözü kullanmayacağız. Bu efsaneler çeşit çeşittir. Bazıları, rasgelinen hayvanları ya da işitilen bir bülbül ötüşü gibi sesi hayal gücüyle abartarak anlatmaya kalkışır. O çağda insanlar karşılaştıkları canlı ya da cansız cisimleri insanlaştırmaya uğraşırlardı. Bunlardan başka tarihsel olaylardan, örneğin savaşlardan ve kahramanlıklardan gelişen masallar vardı. Bunların kuru yanları çıkartılarak renkli yanlarına değer verilirdi. Salt insanların ilgilerini çekmek, onları eğlendirmek için düzenlenen efsaneler ve bir de yukarıdan beri saydığımız çeşitleri biribirine karıştıran mitler vardı. Pek eski arkaik çağlarda olaylar çoğu kez resimlerle kaydedilirdi. Aradan zaman geçince resimlerin başlangıçta anlattıkları şeyler, temsil ettikleri olaylar unutulur ve onlar o günün merakını giderecek biçimde yorumlanırdı. Bir de gezginci ozanlar vardı. Bunların söyledikleri şiirler yazı ile tespit edilemezdi. Şiirlerin kimi yerlerini unutan ozanlar, oraya başka bir şiirin bir parçasını yamalarlardı. Böylece, mitler değiştirilmiş olurdu. Masalların değişmesinin bir başka nedeni de dinsel inançların değişmesiydi. Örneğin matriyarkal bir toplumda saygı gören İzmirli Tantalos, patriyarkal bir toplumda doğallıkla kâfir sayılır ve hayal gücüyle cehennemde işkenceye mahkûm olur. Günümüzde bir şey, piktografi (yani resimlerle anlatma yöntemi) tamamıyla unutulmuş değildir. Birçok duvar ve gazete ilanlarında ve fuarlardaki pavyonlarda endüstri, tarım, adalet ve özgürlüğün şahıslandırıldığını ve birbirleriyle el sıkışır ya da yan yana oturur durumda gruplandırıldığını görürüz. Ne demek istediğimizi iyice açıklamak için bir örnek verelim: Bugün bizde de partiler arasında tartışmalar, çarpışmalar vb. oluyor. Sözgelimi, yakalarında altı ok rozetli birçok Halk Partili, Sultanahmet Meydanında toplanmış (Her ne kadar böyle bir kayıt gereksizse de, bu örneğimizde hiçbir partiyi amaç edinmediğimizi yazalım). Partililer arasında Oğuz oğlu Bay Arif, Demokratların kendilerine Demirkırat sıfatını vermiş olduklarına kızarak onlara karşı ateş püskürmüştür. Manisalı Alpoğlu Murat adında bir gazete röportajcısı, bağlı bulunduğu Haber adındaki gazetesine bu olayı bildirmiştir. Şimdi bu havadisin İsa’dan yirmi otuz yüzyıl önce piktografi ile temsil edildiğini düşünelim. İsa’dan bir iki yüzyıl önce yaşamış olan bir Apollodorus ya da bir Higinus bu resimleri şöyle yorumlardı: Verimli ve sulak Magnesia’nın yeşil ve engin ovasında başkent tutmuş olan çağımızın en başta gelen ditiramboscularından Tanrısal lir sahibi Apollon oğlu kahraman Muradius, mavi ve kara gözlü fettan ve fingirdek kızlarıyla, hatta bütün Tanrıların başlarını topaç gibi döndürmüş olan köhne Bizans’ın, Aphrodite memelerinden sulandığı söylenen Sultanahmet Ovasında kahramanlar arasında olan büyük bir savaşı şöyle anlatır:

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Deneme
  • Kitap AdıAnadolu Efsaneleri
  • Sayfa Sayısı136
  • YazarHalikarnas Balıkçısı (Cevat Şakir Kabaağaçlı)
  • ISBN9789754941036
  • Boyutlar, Kapak 13,3x21 cm, Karton Kapak
  • YayıneviBilgi Yayınevi / 2022

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Parmak Damgası ~ Halikarnas Balıkçısı (Cevat Şakir Kabaağaçlı)Parmak Damgası

    Parmak Damgası

    Halikarnas Balıkçısı (Cevat Şakir Kabaağaçlı)

    Ege’nin yedi renkli denizlerini, cennet köşelerini; güzellikleri çirkinlikleriyle, sevinçleri korkularıyla, arayışları beklentileriyle insanlarını, zaman zaman tarih süzgecinden de geçirerek kaleme alan Halikarnas Balıkçısı’nın Parmak...

  2. Deniz Gurbetçileri ~ Halikarnas Balıkçısı (Cevat Şakir Kabaağaçlı)Deniz Gurbetçileri

    Deniz Gurbetçileri

    Halikarnas Balıkçısı (Cevat Şakir Kabaağaçlı)

    Halikarnas Balıkçısı’nın, toplumsal sorunlara en fazla eğildiği kitabıdır Deniz Gurbetçileri. Yazar bu romanında, deniz emekçilerinin çile, sorun ve aşklarını, kısacası onların dünyalarını anlatır. Ama...

  3. Düşün Yazıları ~ Halikarnas Balıkçısı (Cevat Şakir Kabaağaçlı)Düşün Yazıları

    Düşün Yazıları

    Halikarnas Balıkçısı (Cevat Şakir Kabaağaçlı)

    Azra Erhat’ın baskıya hazırladığı Düşün Yazıları, Halikarnas Balıkçısı’nın, uygarlık tarihinin anıt ülkelerinden Anadolu’yu en ilginç boyutlarıyla sergileyen incelemelerini, yorumlarını ve özgün sentezlerini içermektedir. İ...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

  1. Kalfa Uykusu ~ Mustafa ÇiftciKalfa Uykusu

    Kalfa Uykusu

    Mustafa Çiftci

    Kedi kısmı uyumanın ve uyanmanın kitabını yazmıştır. İşte o usta kediler uyanırlar fakat hemen kalkmazlar. Bir o yana bir bu yana debelenirler, esnerler. Ama...

  2. Aşk ve Ölüm Üzerine ~ Patrick SüskindAşk ve Ölüm Üzerine

    Aşk ve Ölüm Üzerine

    Patrick Süskind

    Patrick Süskind, aşkın izini sürdüğü denemesinde geçmişten günümüze Batı’nın düşünce, kültür ve edebiyat dünyasının yönünü belirlemiş İlkçağ düşünürlerini, mitolojik ve kurmaca kahramanlarını ve yazarları...

  3. Mesleğim Yazarlık ~ Haruki MurakamiMesleğim Yazarlık

    Mesleğim Yazarlık

    Haruki Murakami

    Roman yazmak yüreğinizdeki karanlığın dibine dek inmektir. Yalnız yapılan bir iş olduğunu söylemek sıradan bir ifade olur ama roman yazmak –özellikle de uzun bir...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur