Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Amerika Kıtasında Nazi Edebiyatı
Amerika Kıtasında Nazi Edebiyatı

Amerika Kıtasında Nazi Edebiyatı

Roberto Bolaño

Fazla gecikmeden bu dünyada yer edinmenin sadece ve sadece iki yolu olduğunu kavradı: Ya açık şiddet yoluyla, ki bunun pek oluru yoktu, çünkü bir…

Fazla gecikmeden bu dünyada yer edinmenin sadece ve sadece iki yolu olduğunu kavradı: Ya açık şiddet yoluyla, ki bunun pek oluru yoktu, çünkü bir damla kan görmeye bile tahammülü olmayan sakin mizaçlı ve sinirleri zayıf bir adamdı ya da üstü örtük bir şiddet biçimi olan, insana saygınlık kazandıran ve yolun başındaki bazı hassas ülkelerde sınıf atlamanın yöntemlerinden biri olan edebiyatla.
Sanatçıların canavarlıklarını görmezden gelebilir miyiz?

Roberto Bolaño Amerika Kıtasında Nazi Edebiyatı’nda Amerika kıtasının iliklerine işlemiş Nazizmi aşırı sağa meyilli kurmaca aydınların ve yazarların yaşamöyküleri üzerinden ele alır.

Bolaño külliyatının dönüm noktaları sayılabilecek eserlerin çıkış noktalarını barındıran bu roman, özgün yapısı, sınıflandırılamaz içeriği ve benzersiz yaratıcılığıyla Şilili yazarın klasiklerinden.

“Bolaño’nun vahşi yaratıcılığı onu doğrudan Borges’in alanına yerleştiriyor – kurgu ve gerçek arasındaki devinimden muazzam bir güç alan bir başka yazar daha.”

Publishers Weekly

*

MENDILUCE AİLESİ

Edelmira Thompson de Mendiluce
Buenos Aires, 1894 – Buenos Aires, 1993

Buenos Aires yüksek sosyetesine mensup hanım şairlerin ucu bucağı görünmeyen okyanusunda kendisine mütevazı bir köşe bahşeden ilk şiir kitabı Babama’yı on beş yaşındayken yayımladı. O andan tezi yok, 20. yüzyılın şafağında lirik şiir ve hazzın, Plata Nehri’nin her iki yakasına yerleşmiş diktatörleri Ximena San Diego ve Susana Lezcano Lafinur’un işlettikleri salonların müdavimine dönüştü. İlk şiirleri, tahmin edilebileceği üzere ebeveynlere duyulan saygı, dinî mevzular ve bahçeler üzerineydi. Rahibe olma fikriyle flört halindeydi. At binmeyi öğrendi. 1917 yılında kendisinden yirmi yaş büyük toprak ağası ve sanayici Sebastián Mendiluce’yle tanıştı. Birkaç ay içinde evlenmeleri herkesi hayrete düşürdü. Dönemin tanıklarına bakılırsa Mendiluce genel olarak edebiyatı, özel olarak da şiiri küçümsüyordu, sanatsal duyarlılıktan yoksundu (yine de arada bir opera izlemeye giderdi) ve sohbeti, çalıştırdığı ırgatların ve işçilerin sohbetiyle aynı seviyedeydi. Uzun boylu ve çevikti, ama yakışıklılıktan nasibini almamıştı. Herkesçe bilinen yegâne meziyeti bitip tükenmek bilmeyen servetiydi. Edelmira Thompson’ın arkadaşları bunun anlaşmalı bir evlilik olduğunu iddia ediyorlardı ama aslında aşk evliliğiydi. Ne kendisinin ne de Mendiluce’nin açıklamayı becerebildiği, ölene dek süren sınırsız bir aşk.

Pek çok kadın yazarın yazarlık hayatını sona erdiren evlilik müessesesi Edelmira Thompson’ın kalemine kuvvet verdi. Buenos Aires’te kendi salonunu açtı, San Diego ve Lezcano Lafinur’un salonlarına rakip oldu. Genç Arjantinli sanatçıları himaye ediyordu, sadece yapıtlarını satın almakla kalmayıp (1950 yılında Arjantin plastik sanatlar koleksiyonu emsallerinin en iyisi olmasa da Cumhuriyet’in parmakla gösterilen, eksantrik koleksiyonlarından biriydi) aynı zamanda onları Azul’deki çiftlik evinde ağırlıyor ve çılgın kalabalıklardan uzakta, tüm ihtiyaçları karşılanacak şekilde çalışmalarını sağlıyordu. Candil Sureño Yayınevi’ni kurdu ve elliden fazla şiir kitabı bastı, bu kitapların büyük kısmı kendisine, “criollo edebiyatının iyi kalpli perisi”ne ithaf edilmişti. İlk nesir eserini 1921 yılında yayımladı, dedikoduya bulaşmayan, manzara tasvirleri ve şiirsel düşüncelerle dolu, yeknesak sayılabilecek pastoral otobiyografisi Bütün Ömrüm, yazarın beklentisinin aksine Buenos Aires kitapçılarının vitrinlerinden sessiz sedasız geçip gitti. Edelmira, hayal kırıklığına uğramış vaziyette, iki küçük oğlu, iki hizmetçisi ve yirmiden fazla valiz eşliğinde Avrupa’ya doğru yola koyuldu. Lourdes’u ve büyük katedralleri gezdi. Papanın huzuruna çıktı. Ege adalarına yelken açtı ve bir bahar günü öğle vakti Girit’e vardı. 1922 yılında Paris’te biri Fransızca, diğeri İspanyolca çocuk şiirleri kitabı yayımladı. Sonra da Arjantin’e döndü. Fakat işler değişmişti, Edelmira artık ülkesinde kendini rahat hissetmiyordu. Bir gazete, yeni şiir kitabını (Avrupa’nın Saatleri, 1923) rüküş diye yaftaladı. Arjantin basınının en önemli edebiyat eleştirmeni Dr. Luis Enrique Belmar, onu, “Boş gezenin boş kalfası bu çocuksu hanımefendi, gayretini hayırseverliğe ve engin memleket sınırları içinde pejmürde gezen hergelelerin eğitimine yöneltse daha iyi eder,” diye payladı. Edelmira, Dr. Belmar’ı ve diğer eleştirmenleri salonuna davet ederek zarif bir cevap verdi. Davete sadece üçüncü sayfa haberlerine bakan açlıktan öleyazmış dört gazeteci icabet etti. Duruma bozulan Edelmira, peşinden gelen birkaç vefalı dostla birlikte kendini Azul’deki çiftlik evine kapattı. Kırların verdiği huzurla, emekçi ve mütevazı insanların sohbetlerine kulak vererek, arkasından konuşanların yüzlerine fırlatacağı yeni bir şiir kitabı üzerine çalıştı. Beklenen şiir kitabı Arjantin Saatleri (1925) daha yayımlandığı gün skandallara ve görüş ayrılıklarına sebebiyet verdi. Edelmira bu kitapla gözlemci bakışı bir yana bırakıp saldırıya geçmişti. Eleştirmenlere, edebiyatla ilgilenen hanımlara ve kültürel yaşamı sarıp sarmalayan dekadansa yükleniyordu. Köklere dönüşü savunuyordu: Kırsal emek, her daim bereketli Güney sınırı. İltifatlar, canım cicimler geride kalmıştı. Edelmira, bir başkadır benim memleketim derken korkudan titremeyeceği epik, destansı bir edebiyatın peşindeydi. Kitap kendi ölçülerinde büyük bir başarı yakalasa da Edelmira tevazu göstererek takdir edilen gayretinin meyvelerini toplamaya vakit bile bulamadan bir kez daha Avrupa’ya doğru yola koyuldu. Kendisine oğulları, halayıkları ve özel sekreterliğini üstlenen Arjantinli filozof Aldo Carozzone eşlik ediyordu. 1926 yılını maiyetindeki kalabalık arkadaş grubuyla İtalya’yı gezerek geçirdi. 1927’de Mendiluce de ona katıldı. 1928’de Berlin’de ilk kızı Luz Mendiluce doğdu, dört buçuk kilo çeken nurtopu gibi bir çocuktu. Alman filozof Haushofer, Arjantin ve Almanya entelijansiyasının kaymak tabakasını bir araya getiren bir törende kızın vaftiz babalığını üstlenecekti. Tören, üç gün kesintisiz süren şenliğin ardından Mendiluce’lerin Haushofer’e minnetlerini sunduğu, maestro Tito Vázquez tarafından bestelenip seslendirilen ve döneminde büyük sansasyon ya­ratan solo timbal eseriyle Rathenow yakınlarındaki bir korulukta sona erdi.

1929’da Büyük Buhran patlak verince Sebastián Mendiluce Arjantin’e geri dönmek zorunda kaldı. Edelmira ve çocuklarsa, küçük Luz’u kucağına alıp, “Bu harikulade bir çocuk,” diyen Adolf Hitler’le tanıştırıldı. Fotoğrafları çekildi. Reich’ın gelecekteki Führer’i Arjantinli şairi muazzam etkilemişti. Vedalaşmadan önce ona bazı kitaplarını ve bir de Martín Fierro’nun özel bir baskısını hediye etti, Hitler bu armağanları coşkuyla kabul etti ve hemen oracıkta Edelmira’dan şiirleri Almancaya çevirmesini istedi, Edelmira ve Carozzone hiç zorluk çekmeden bu işi hallettiler. Hitler hoşnut görünüyordu. Bu esaslı dizelerin yüzü geleceğe dönüktü. Mutlu Edelmira, Hitler’den iki büyük oğlu için uygun bir okul tavsiyesinde bulunmasını istedi. Hitler yatılı bir İsviçre okulunu önerdi, ama ardından en iyi okulun hayat olduğunu ekledi. Görüşme bittikten sonra Carozzone gibi Edelmira da sadık bir Hitler hayranına dönüşecekti. 1930 seyahat ve macera yılı oldu. Carozzone eşliğinde, küçük kızı (oğlanlar artık Bern’deki seçkin bir kolejde yatılıydı) ve iki yerli hizmetkârıyla birlikte Nil’i gezdi, Kudüs’ü (burada mistik bir kriz geçirdi, bu belki de bir sinir kriziydi, üç gün boyunca bitap halde otel odasına tıkılıp kaldı), Şam’ı, Bağdat’ı ziyaret etti… Kafası projelerle dolup taşıyordu: Buenos Aires’e dönünce Avrupalı düşünürlerin ve romancıların eserlerini çevireceği yeni bir yayınevi kurmayı planladı, mimarlık okuyup medeniyetin henüz ulaşmadığı Arjantin topraklarında inşa edilecek devasa okulların çizimlerini yapma hayali kurdu, sanatsal emeller taşıyan yoksul genç kızlar için annesinin ismini alacak bir vakıf açmayı istiyordu. Kafasında yavaş yavaş yeni bir kitap şekillenmekteydi. 1931 yılında Arjantin’e dönüp projelerini hayata geçirmeye başladı. Carozzone’nin yöneteceği Modern Arjantin isimli bir dergi çıkardı, dergi siyasi yazılara, felsefi denemelere, film tanıtımlarına ve gündelik haberlere burun kıvırmadan şiir ve düzyazıdaki son gelişmeleri aktaracaktı. Derginin piyasaya çıkışı, sayfalarının yarısını ayıracağı Yeni Memba’nın yayımlanmasıyla aynı zamana denk düştü. Seyahat günlükleri ve felsefi anılar karışımı Yeni Memba, çağdaş dünya, Avrupa ve Amerika kıtalarının kaderi gibi konular hakkında yorum yaparken, bir yandan da Hıristiyan uygarlığının karşısına dikilen komünizm tehdidini haber veriyor ve uyarılarda bulunuyordu. Takip eden yıllar yeni kitaplar, yeni dostluklar, yeni seyahatler (Arjantin’in kuzeyini gezdi ve Bolivya sınırını at sırtında geçti), yeni edebî maceralar ve yeni sanatsal tecrübeler açısından verimliydi, işi bir libretto yazmaya (Kurtarılan Köylü Ana, 1935, Colón Tiyatrosu’nda sahnelendiğinde fikir ayrılıklarına, hatta sözlü ve fiziksel kavgalara neden oldu), Buenos Aires kır manzaraları resmetmeye ve Uruguaylı dramaturg Wenceslao Hassel’le üç oyunun sahnelenmesinde işbirliği yapmaya kadar götürdü. Sebastián Mendiluce 1940 yılında öldü, savaş, hayalini kurduğu gibi Avrupa’ya seyahat etmesini engellemişti. Acılar içinde kıvranırken ülkenin başlıca gazetelerinde iki sütun yayımlanan ölüm ilanını bizzat Edelmira kaleme almıştı. Yazıyı şöyle imzalamıştı: Edelmira, Mendiluce’nin dulu. Metin, içinde bulunduğu ruhsal bunalımı açığa vuruyordu. Arjantin entelijansiyasının büyük kısmı yazıyla acımasızca alay etti.

Bir kez daha küçük kızı, sadık dostu Carozzone ve genç ressam Atilio Franchetti’yle Azul’deki çiftlik evine kapandı. Sabahları yazıyor ya da resim yapıyordu. Akşamlarıysa tek başına uzun yürüyüşlere çıkıyor ya da saatlerce kitap okuyordu. Bu okumaların ve desinatörlüğe yatkınlığının meyvesi, en iyi eseri Poe’nun Odası oldu (1944). Bu kitap nouveau roman’ın habercisiydi, aynı zamanda arkasından gelen avangardların yolunu açtı, Mendiluce’nin duluna Arjantin ve Latin Amerika edebiyatında altın bir sayfa bahşetti. Hikâyenin aslı şöyleydi. Edelmira, Edgar Allan Poe’nun “Mobilya Felsefesi” makalesini okumuştu. Bu makaleden çok etkilenmiş, dekorasyon üzerine düşünceleri itibarıyla ruh ikizini bulduğuna kanaat getirmiş ve bu meseleyi Carozzone ve Atilio Franchetti’yle etraflıca tartışmıştı. Franchetti, Poe’nun tariflerine birebir sadık kalarak bir tablo yaptı: Otuz fit uzunluğunda yirmi fit genişliğinde (bir fit aşağı yukarı yirmi sekiz santimetreye tekabül eder), tek kapılı ve dipte iki penceresi bulunan dikdörtgen biçiminde bir oda. Eşyalar, duvar kâğıdı ve perdeler Franchetti tarafından büyük bir titizlikle kopyalandı. Bu ihtimam yine de Edelmira’yı tatmin etmemişti, o da Poe’nun odasını olduğu gibi canlandırmaya karar verdi. Bu hedef doğrultusunda çiftliğin bahçesine Poe’nun tarifiyle birebir örtüşen bir oda inşa edilmesini emretti, sonra da elemanlarını (antikacılar, mobilyacılar, marangozlar) makalede tarif edilen eşyaları bulmak üzere araştırma yapmaya gönderdi. Umulan ama ancak kısmen elde edilen sonuç şöyleydi:

• Derin nişlerin içine yerleştirilmiş geniş pencereler yere kadar iniyor.
• Pencere camları koyu kırmızı renkte.
• Gül ağacı pencere çerçeveleri emsallerinden daha kalın.
• Nişin iç kısmında pencerenin biçimiyle uyumlu, küçük pililerle gevşekçe tutturulmuş gümüş işleme kumaştan perdeler mevcut.
• Nişin dışında koyu kızıl dolgun ipekten perdeler görülüyor, bu perdeler sırma örgü püsküllü ve dış perdenin gümüş işleme kumaşından bir şeritle tutturulmuş.
• Perdenin pilileri, duvarların tavanla buluştuğu hat boyunca odayı dolanan, geniş enli altın sarısı bir kornişten çıkıyor.
• Perdeler altın sarısı iri bir kordon marifetiyle açılıp kapanıyor, bu kordon perdeleri gevşekçe tutuyor, ucunda basit bir düğüm bulunuyor; görünürde herhangi bir iğne ya da benzeri bir şey yok.
• Perde ve püsküllerin renkleri, yani koyu kırmızı ve altın sarısı, odaya karakterini vererek cömertçe her yandan fışkırıyor.
• Yarım inç kalınlığındaki Saksonya dokuması halıda koyu kırmızı, altın sarısı bir şerit marifetiyle basitçe öne çıkarılmış (perdelerin fistolarıyla uyum içinde), halı hafifçe yerden yukarı kaldırılmış, öyle bir yerleştirilmiş ki, bir dizi kısa ve düzensiz kat yapmış, bu katlar yer yer birbirinin üzerine biniyor.
• Duvarlar gümüşi grimtırak bir tonda saten duvar kâğıtlarıyla kaplı, üzerlerine koyu kırmızının hâkim olduğu, ama daha yumuşak tonlu arabesk desenler işlenmiş.
• Bir sürü tablo. Özellikle Stanfield’ın peri mağaraları ya da Chapman’ın melankolik gölü gibi hayal gücünün devreye girdiği manzaralar ağırlıkta. Üstelik ruhani bir güzelliğe sahip, Sully tarzında, üçdört kadın portresi de mevcut. Tablolara sıcak ama gölgeli bir ton hâkim.
• Tabloların hiçbirisi küçük ebatta değil. Çünkü ufak tablolar bir odaya lekelenmiş havası verir, haddinden fazla rötuşlanmış bir sürü şahane sanat eserinin kusuru tam da budur.
• Çerçeveler geniş, fakat derin değil, göz alıcı şekilde işlenmişler, ne çok düz ne de aşırı süslü.
• Resimler duvarlara itinayla asılmış, üstlerinden ipler sarkmıyor.
• Pek büyük sayılmayacak, yuvarlakça bir ayna, odadaki koltuklarda oturan hiç kimsenin kendisini göremeyeceği bir yere asılmış.
• Gül ağacından yapılma oturma grubu, altın rengi çiçeklerle bezeli koyu kırmızı ipekli kumaşla kaplı iki geniş kanepeden ve aynı şekilde iki gül ağacı iskemleden oluşuyor.
• Piyano da aynı gül ağacından yapılma, üzerinde örtü yok, açık duruyor.
• Divanlardan birinin yanında altın işlemeli heybetli bir sekizgen mermer masa göze çarpıyor. Masanın örtüsü yok.
• İçinden pırıl pırıl harika çiçeklerin taştığı dört büyük ve görkemli Sevr vazosu odanın yuvarlak köşelerinde duruyor.
• Mis kokulu esans yağıyla dolu antika bir lambayı taşıyan uzun bir şamdan, koltuklardan birinin yanı başında duruyor (bu ideal odanın sahibinin, Poe’nun dostunun üzerinde uyuduğu koltuk).
• Kenarı süslü koyu kırmızı ipek püsküllü kordonla tavandan asılmış hafif ve zarif raflarda iki yüz üç yüz kadar ciltli kitap duruyor.
• Bunların dışında başka mobilya yok, sadece yüksek kubbeli tavandan ince bir altın rengi zincirle asılı koyu kırmızı şeffaf cam fanuslu bir Argand lambası var, bu lamba tüm eşyaların üzerine ölçülü ve sihirli bir ışık yayıyor.

Argand lambası bulmak o kadar zor olmamıştı. Perdeleri, halıyı ve koltukları bulmak da zor değildi. Duvar kâğıdı sorun çıkardı, fakat Mendiluce’nin dulu, Franchetti’ye özel olarak tasarlattığı bir modeli doğrudan fabrikaya sipariş ederek bu işi halletti. Stanfield’ın ve Chapman’ın resimlerini bulmak imkânsızdı, fakat ressam ve onun gelecek vaat eden genç sanatçı arkadaşı Arturo Velasco, Edelmira’yı tatmin eden yağlıboyalar yapmayı becermişti. Gül ağacı piyano da birtakım sorunlar yarattı ama uzun vadede hepsinin üstesinden gelindi. Odanın yeniden kurulmasıyla birlikte Edelmira artık yazma vaktinin geldiğine kanaat getirdi. Poe’nun Odası’nın ilk bölümü bütün bunların detaylı bir tasviridir. İkinci bölüm, Poe’nun belli başlı temel prensiplerinden yola çıkarak iç mimari zevkini anlatan bir incelemedir. Üçüncü bölümse Azul’deki çiftlik evinin bahçesindeki odanın bizzat kendisi tarafından döşenişini anlatır. Dördüncü bölüm mobilya arayışının bitmek bilmeyen bir betimlemesidir. Beşinci bölüm odanın yeniden kurulmasını bir kez daha betimler, Poe’nun tarif ettiği odaya benziyordur ama ışığı, koyu kırmızı rengi, bazı mobilyaların menşeini ve muhafaza şeklini, resimlerin niteliğini (her biri, teker teker, okurdan tek bir detay olsun esirgenmeden Edelmira tarafından tasvir edilir) özellikle vurgulaması bakımından ondan farklıdır. Altıncı ve muhtemelen en kısa olan son bölüm, Poe’nun arkadaşının, yani uyuklayan adamın tasviridir. Bazı eleştirmenler, belki de üstün zekâlı olduklarından, onda, yakınlarda vefat eden Sebastián Mendiluce’yi görmeyi istemişlerdi. Eser yayımlandığında ses getirmedi. Fakat Edelmira metinden o kadar emindi ki bu genel kanı onu neredeyse hiç etkilemedi. Düşmanlarının söylediğine göre, 1945 ve 1946 yıllarında, Amiral Dönitz kumandasındaki denizaltı filolarından geriye ne kaldıysa onlarla Arjantin’e varan kaçak seyyahları karşıladığı terk edilmiş plajların ve ıssız koyların müdavimi olmuştu. Ayrıca Arjantin’de Dördüncü Reich dergisinin ve aynı isimli yayınevinin arkasında onun sermayesinin olduğu ileri sürüldü. 1947 yılında Poe’nun Odası’nın gözden geçirilmiş ve genişletilmiş ikinci baskısı çıktı. Bu baskıda Franchetti’nin resminin bir röprodüksiyonu da yer alıyordu: Bu tabloda oda, kapı perspektifinden görülür. Uyuklayan adamın yüzünün ancak yarısı ayırt edilebilir. Bu kişi aslında Sebastián Mendiluce de olabilir, iri yapılı başka bir adam da. 1948’de Modern Arjantin’den vazgeçmeden Criollo Edebiyatı isimli yeni bir dergi çıkarmaya başladı, bu derginin yönetimini çocukları Juan ve Luz’un ellerine teslim etti. Bundan kısa bir süre sonra, 1955 yılına kadar geri dönmemek üzere Avrupa’ya gitti. Bu uzun sürgünün sebebi olarak Eva Perón’la aralarındaki bitmek bilmeyen husumeti gösterdi. Yine de o zamanlara ait fotoğrafların pek çoğunda, ister kokteyllerde, resepsiyonlarda, ister doğum günü partilerinde, tiyatro galalarında ya da spor müsabakalarında olsun Evita ve Edelmira hep yan yanaydı. Evita muhtemelen Poe’nun Odası’nın onuncu sayfasını asla geçememişti, Edelmira’ysa first lady’nin geçmişini hiç tasvip etmezdi fakat yine de ikilinin ortak projelere giriştiğine tanıklık eden üçüncü şahıslara ait belgeler ve mektuplar mevcuttur. Mesela içinde, dünyanın hiçbir müze kompleksinde görülmemiş, tam pansiyon rezidans hizmeti de veren büyük bir Arjantin güncel sanatlar müzesinin (Edelmira’nın ve genç mimar Hugo Bossi’nin tasarımı), modern resmin hem genç hem de o kadar da genç olmayan temsilcilerinin iş üretmelerini –ve gündelik hayatlarını– kolaylaştırmak ve böylelikle yavaş yavaş Paris ya da New York’a göç etmelerini engellemek maksadıyla kurulması gibi. Ayrıca ikilinin birlikte kaleme aldığı, Hugo del Carril’in canlandırdığı masum bir çapkın delikanlının hayatını ve hayal kırıklıklarını anlatan bir sinema filmi senaryosu taslaklarından da bahsediliyordu, fakat bu taslak, diğer pek çok şey gibi kaybolmuştu. Aslında Edelmira 1955 yılına kadar Arjantin’e dönmedi, o süre zarfında Buenos Aires edebiyatının yükselen yıldızı, kızı Luz Mendiluce’ydi.

….

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Roman (Yabancı)
  • Kitap AdıAmerika Kıtasında Nazi Edebiyatı
  • Sayfa Sayısı240
  • YazarRoberto Bolano
  • ISBN9789750761935
  • Boyutlar, Kapak, Karton Kapak
  • YayıneviCan Yayınları / 2023

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Tılsım ~ Roberto BolanoTılsım

    Tılsım

    Roberto Bolano

    Tılsım bir güç gösterisi. Bu yarı sanrı yarı gerçek anlatıda, melankoli ile Latin Amerika’nın kanlı yakın tarihi, bir kadının, Meksika şiirinin anasının sesinde hayat...

  2. Katlanılmaz Sığırtmaç ~ Roberto BolanoKatlanılmaz Sığırtmaç

    Katlanılmaz Sığırtmaç

    Roberto Bolano

    Latin Amerika Avrupa’nın akıl hastanesi, Birleşik Devletler ise fabrikasıydı. Fabrika şimdi ustabaşıların elinde ve işgüçleri akıl hastanesinden kaçan deliler. Akıl hastanesi, en aşağı altmış...

  3. 2666 ~ Roberto Bolano2666

    2666

    Roberto Bolano

    Meksikalı entelektüellerin güçle ilişkisi bilinen hikâyedir. Hepsi aynıdır demiyorum. Kayda değer istisnalar var. Güce teslim olanların kötü niyetli olduklarını da söylemiyorum. Hatta tamamen teslim...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

  1. Yabancı ~ Diana GabaldonYabancı

    Yabancı

    Diana Gabaldon

    Eşsiz bir hikâye anlatımı… Unutulmaz karakterler… Zengin tarihi detaylar… İşte bunlar Diana Gabaldon’ın romanlarına damgasını vuran en büyük özellikler. Yayınlanır yayınlanmaz New York Times...

  2. İnsanın Taşrası ~ Elias Canettiİnsanın Taşrası

    İnsanın Taşrası

    Elias Canetti

    “Bu notların güçlüğü, kişisel olmalarından kaynaklanıyor. İnsan, özellikle kişisel olandan uzaklaşmak istiyor; sanki daha sonra artık değişemeyeceğinden korkarcasına, kişisel olanı kâğıda dökmekten korkuyor. Gerçekte...

  3. Scarlet ve Ivy 5 / Mum Işığında Lanet ~ Sophie CleverlyScarlet ve Ivy 5 / Mum Işığında Lanet

    Scarlet ve Ivy 5 / Mum Işığında Lanet

    Sophie Cleverly

    Rockwood Okuluna gelen yeni kız Scarlet ve Ivy için çözülmesi gereken yeni bir gizem yaratır. İlginç biri olan yeni kız Ebony, Scarlet ve Ivy’de...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur