Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Alemdağda Var Bir Yılan
Alemdağda Var Bir Yılan

Alemdağda Var Bir Yılan

Sait Faik Abasıyanık

İşte karşı karşıyasın. Haydi bakalım. Söyle söyleyeceğini. De diyeceğini. Dinler de. Tatlı tatlı dinler de. Sevgiden söz aç. Ne çıkar; o seni anlarsa değil,…

İşte karşı karşıyasın. Haydi bakalım. Söyle söyleyeceğini. De diyeceğini. Dinler de. Tatlı tatlı dinler de. Sevgiden söz aç. Ne çıkar; o seni anlarsa değil, sen onu anlarsan bir şeyler olacak. İşte karşı karşıyasın. Birdenbire kalkar, dudaklarından öpebilirsin. Gözlerini kapar. Ne güzel gözlerini kapar. Belki de seni görmemek içindir. Sen de kaparsın gözlerini. Belki de onu görmemek içindir. Ne sen onu ne o seni anlıyor. Belki anlamak ikinizin de işine gelmiyor. “Tanı, tanı, kendini tanı.” İşe başla bir kere bu yönden. Sonra onu da anlayacaksın.

Sait Faik Abasıyanık kendine özgü yalın ve akıcı öykülerinde okuru şaşırtan, insanı ve doğayı bütün içtenliğiyle anlatmaktan geri durmayan, her şeyin merkezine insan sevgisini koyan bir yazar. “Kökü kendinden olan” bir yazar olarak Abasıyanık, cumhuriyet dönemi edebiyatımızda bir mihenk noktası olarak belirirken çağdaş öykücülüğümüzün de temellerini atar.

Sait Faik Abasıyanık, öykücülüğümüzün en özgün ve ayrıksı seslerinden…

İçindekiler

Kendi Burcunda Bir Yazar: Sait Faik Abasıyanık …………….. 11
Öyle Bir Hikâye ……………………………………………………….. 19
Yalnızlığın Yarattığı İnsan …………………………………………… 29
Alemdağ’da Var Bir Yılan …………………………………………… 39
Panco’nun Rüyası……………………………………………………… 45
Melâhat Heykeli ………………………………………………………. 51
Yani Usta…………………………………………………………………. 57
İki Kişiye Bir Hikâye …………………………………………………. 61
Rıza Milyon-Er…………………………………………………………. 71
Sarmaşıklı Ev …………………………………………………………… 79
Eftalikus’un Kahvesi………………………………………………….. 87
Hişt, Hişt!………………………………………………………………… 93
Dülger Balığının Ölümü…………………………………………….. 97
Kafa ve Şişe……………………………………………………………. 103
Çarşıya İnemem ……………………………………………………… 109
Dolapdere ……………………………………………………………… 117
Bir Hastalık ……………………………………………………………. 121
Yılan Uykusu …………………………………………………………. 129

Kendi Burcunda Bir Yazar:
Sait Faik Abasıyanık

Modern Türk edebiyatının öncü yazarlarından biri olan Sait Faik Abasıyanık, 18 Kasım 1906’da Adapazarı’nda dünyaya gelir. Babası Adapazarı belediye başkanlığı da yapmış olan, bölgenin tanınmış ticaret erbabından Mehmet Faik Bey, annesi ise yine aynı şehrin ileri gelenlerinden Hacı Rıza Efendi’nin kızı Makbule Hanım’dır. Gerek Birinci Dünya Savaşı’nın zorlu koşulları gerekse babasının ticaretle uğraşması nedeniyle sık sık farklı bölgelere göç eden aile, nihayetinde 1924 yılında İs tanbul’a yerleşmiş, Sait Faik de yaşamını İstanbul’da sürdürmeye başlamıştır. 1924 yılında ailesinin İstanbul’a yerleşmesiyle İstanbul Erkek Lisesi’ne kaydolan Sait Faik, çok geçmeden yönetimle yaşadığı sorunlar nedeniyle okuldan uzaklaştırılır ve eğitimine Bursa Erkek Lisesi’nde devam eder. İlk öyküsü “İpekli Mendil”i de bu yıllarda bir edebiyat dersinde ödev olarak kaleme alır. Öykü, yıllar sonra Varlık dergisinin 15 Nisan 1934 tarihli 19. sayısında yayımlanır. 1928 yılında lise eğitimini tamamlayan Sait Faik, önce İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne kaydolur ancak buradaki eğitimini yarım bırakarak okuldan ayrılır. Yayımlanan ilk yazısı “Uçurtmalar” bu süreçte, 9 Aralık 1929’ da Milliyet gazetesinde okurla buluşur. Sait Faik’in üniversite eğitimi almasını isteyen Mehmet Faik Bey, kardeşi Ahmet Faik Bey’le oğlunu Lozan’a gönderir (1930). Burada ekonomi eğitimi alması beklenen Sait Faik, bir süre sonra İsviçre’den sıkılır ve Fransa’ya geçer. Uzun bir süre Paris, Marsilya ve Grenoble gibi Fransız şehirlerinde bulunan ve son olarak Grenoble’a yerleşen Sait Faik, Fransız edebiyatıyla yakından ilgilenmeye başlar, vaktinin büyük bir bölümünü kitap okuyarak geçirir. Bu yıllar, ona ilerleyen yıllarda yapacağı çevirilere dair de yol gösterici olur. Oğlunun üniversite eğitimini yarım bırakmasından rahatsız olan Mehmet Faik Bey, 1934 yılında kendisini yeniden İstanbul’a çağırır. Babası tarafından sürekli ticaretle uğraşması için teşvik edilen Sait Faik, 1936 yılında Odunkapı’da bir zahire dükkânı açar ancak işlerin iyi gitmemesinden ötürü bu yer kısa bir süre sonra kapanır. Nihayetinde yine babası tarafından serbest bırakılan Sait Faik, yavaş yavaş bir süredir üzerinde çalıştığı öykü kitabına odaklanır. Uzun bir uğraşın ardından Sait Faik’in ilk kitabı Semaver, aynı yıl Remzi Kitabevi tarafından yayımlanır. 1938 yılında babasının vefatının ardından ise artık yeni bir dönem başlar. Tamamen serbest, hiçbir yükümlülüğü olmayan, dilediği gibi hareket alanına sahip bir Sait Faik söz konusudur. Mehmet Faik Bey’in vefatının ardından aile işlerini devam ettiremeyeceği anlaşılan Sait Faik, geçimini kendisine miras kalan mülklerden gelen parayla karşılar. Annesi Makbule Hanım, bu zorlu yıllarda kendisinin en büyük destekçisi olur. Artık aile, kışları Kırağı Sokak’taki evlerinde, yazları ise Burgazada’daki köşkte geçirmeye başlar. Böylelikle Sait Faik için artık sadece okuma ve yazma edimleri ön plandadır. Milliyet, Kurun, Varlık, Yürüyüş gibi çeşitli gazete ve dergilerde peşi sıra öyküleri yer alan Sait Faik, giderek kendisinden daha sık söz ettirmeye başlar. Yazdıkları kadar hakkında yazılanlar da ona olan ilgiyi artırır. 1936’da Semaver, 1939’da Sarnıç, 1940’ta Şahmerdan, 1944’te Medarı Maişet Motoru yayımlanır. Bu kitapları ilerleyen yıllarda Lüzumsuz Adam (1948), Mahalle Kahvesi (1950), Havada Bulut (1951), Kumpanya (1951), Havuz Başı (1952), Son Kuşlar (1952), Kayıp Aranıyor (1953), Şimdi Sevişme Vakti (1953), Alemdağ’da Var Bir Yılan (1954), Az Şekerli (1954) gibi kitaplar takip eder. 1942 yılında kısa bir dönem Haber gazetesinde muhabir olarak çalışan Sait Faik, sık sık adliyeleri ziyaret eder ve mahkeme salonlarında tanıklık ettiği olayları haberleştirir. Bu yazılar Sait Faik’in vefatının ardından 1956 yılında Mahkeme Kapısı adıyla kitaplaştırılır. Benzer şekilde Tüneldeki Çocuk (1955), Müthiş Bir Tren (1981), Karganı Bağışla (2003) gibi kitaplarda Sait Faik’in gazete ve dergilerde kalmış metinleri, çeşitli çeviri ve yazıları derlenerek bir araya getirilir. 1940’lı yıllarda peş peşe öykü kitaplarını yayımlayan ve vaktinin büyük bir bölümünü yakın dost çevresiyle geçiren Sait Faik Abasıyanık, 1945’ten itibaren çeşitli sağlık sorunlarıyla yüzleşmeye başlar. Doktoru ve arkadaşı Fikret Ürgüp, Sait Faik’i bu süreçte ilk muayene eden isimlerden olur. 1948’ de siroz teşhisi konur ve artık sıkı bir diyet yapması konusunda uyarılır. 1951 yılında ailesiyle birlikte Samet Ağaoğlu’nun desteği, özel doktoru Kazım İsmail Gürkan’ın tavsiyesiyle tedavi için Paris’e gider ancak birkaç gün sonra bu fikrinden vazgeçerek Türkiye’ye döner. Ailesinden ve dostlarından uzak bir yerde, bir hastane odasında tek başına ölme fikri onda büyük bir korkuya neden olur. Bundan sonraki süreçte bir yandan hastalığıyla mücadele ederken diğer yandan yazmayı sürdürür. 5 Mayıs 1954’te yemek borusunda meydana gelen kanama nedeniyle hastaneye kaldırılır. 11 Mayıs 1954’te vefat eden Sait Faik Abasıyanık, ertesi gün Zincirlikuyu Mezarlığı’na defne dilir. Kendisine ait özel, derinlikli, ayrıksı bir kurmaca dünyası geliştirebilmiş özel yazarlardan olan Sait Faik Abasıyanık, birçok kuşağı derinden etkilemiş, özellikle de öykü türünde büyük bir devrim yapmıştır. Samipaşazade Sezai, Halid Ziya (Uşaklıgil), Ömer Seyfettin, Refik Halit (Karay), Yakup Kadri (Karaosmanoğlu) gibi isimlerin ardından Sait Faik, Türk öykücülüğünü bambaşka bir hatta sürüklemiş, kendisinden sonra gelenler için yeni imkân ve yolların da önünü açmıştır.

İlk kitabı Semaver’den itibaren öykülerinin merkezine “küçük insan”ı yerleştiren Sait Faik Abasıyanık, karakterlerine büyük bir sevgiyle yaklaşırken yalnızlık, bir başınalık, aylaklık, hayat karşısında mücadele gibi birçok farklı izleğin peşinden gider. 1930’larda başlayıp 1950’lerin ortasına dek devam eden bu serüvende yazar, küçük insanı anlatmaktan hiçbir zaman geri durmamakla beraber öykücülüğünü giderek farklı noktalara/hatlara doğru genişletir. Dolayısıyla Semaver’den Az Şekerli’ye giden yolun hem çok çetrefilli hem de çok katmanlı olduğu dile getirilebilir. Semaver, Sarnıç ve Şahmerdan gibi kitaplarında emekçilerin mücadelelerine odaklanan Sait Faik, çoğunluğu Bursa ve Adapazarı’nda geçen bu öykülerinde bir yandan dönemin ruhunu takip eder, diğer yandan kendi öykücülüğünü belirleyecek esas meselelere odaklanır. Bu öykülerde toplum, hiçbir zaman geriye itilmez ve metinler, belirli noktalarda toplumsal yaşamın izini sürer. Bir yandan hayat gailesi içinde mücadelesinden geri durmayan işçiler anlatılır, diğer yandan onların yaşadıkları üzerinden toplumun içinde bulunduğu durumun panoraması çizilir. Böylelikle insan, zaman ve mekân olgusu yavaş yavaş iç içe geçmeye başlar ve toplum, tüm bu koşul ve meseleleri kuşatan başat izleklerden biri olur. Gözlem, tanıklık ettiği olayları yazma, bir parçası olduğu toplulukların izini sürme, Sait Faik öykücülüğünün en temel özelliklerinden biridir. Bütün bir yazın serüveni boyunca bu düsturundan vazgeçmeyen Sait Faik, öykülerini çoğunlukla bildiği coğrafyalarda kurgular (önce Bursa ve Adapazarı, ardından Fransa, nihayetinde İstanbul ve Burgazada). Öte taraftan yazar, kendi dönemini yazmaktan, çevresinde gözlemlediği meseleleri işlemekten de geri durmaz. Onun için birçok şey kendi dünyasından ve gördüklerinden ibarettir. İnsan, bildiğiyle hareket eder ve Sait Faik öykücülüğünün ana hattı bu düstur üzerine kuruludur. İstanbul ve Burgazada, Sait Faik öykücülüğündeki en başat öğe olarak kabul edilebilir. Özellikle de 1945 sonrası öykülerinde yüzünü tamamen adaya çeviren Sait Faik, güneşin alnında suya açılan balıkçıların, kır kahvesinde pinekleyen işsizlerin, kumsalda uzanan genç kızların, sokakta koşuşturan çocukların, sokak sokak dolanan seyyar satıcıların, günübirlik ada ziyaretçilerinin peşinden gider ve öykülerini onlar üzerinden şekillendirir. Adada geçen uzun aylar, verimini böyle verir. Lüzumsuz Adam, Havada Bulut, Havuz Başı, Son Kuşlar gibi kitaplarında Sait Faik, yüzünü yine adaya, küçük insana, onun kendine özgü dertlerine çevirmekle beraber meselelerini giderek çeşitlendirir. Bir yandan toplumun içerisinde bulunduğu açmazlar ve bunun bireye yansıması, diğer yandan kişinin tüm zorluklara rağmen hayata tutunma mücadelesi yavaş yavaş daha da görünür olur. Tüm o öykülere sızan başıboşlar, bir köşede pinekleyenler, aylaklar artık dünyaya başka başka açılardan bakmaya başlar. Toplum, aile, tabiat gibi birçok unsur, artık küçük insan için bir çatışma alanı olarak belirir. Tüm o aylaklıklar artık başka başka anlamlara gelmektedir. Kendi arzularının peşinden gitmek isteyen insan, birtakım sorunlarla yüzleşmek zorunda olduğunun farkında, bilincindedir. Lüzumsuz Adam’la başlayan yeni yolculuğunda yazar, birlikte hareket ettiği “ben anlatıcı”yla sürekli olarak bir yürüme, dolanma hali içerisindedir. Kırlar, bahçeler, sahiller, tren istasyonları, caddeler onun için yürünmesi, hikâye aranması, göz atılması gereken uğrak noktalardır. Anlatıcı/yazar, orada gördüklerini, işittiklerini, haberdar olduklarını kayda geçirme düşüncesiyle hareket eder ve bu yeni öyküler, küçük insanın ne derece çetrefilli sorunlarla yüzleştiğini görünür kılar. Benzer şekilde duygu ve duygulanımlar da daha baskın bir şekilde ön plana çıkar. Anlatıcı, hikâyesine yer verdiği karakterlere büyük bir sevgi ve anlayışla yaklaşmaya çalışırken onlardan yana tavır almaktan da geri durmaz. Havada Bulut, Havuz Başı, Son Kuşlar gibi kitaplarda da bu anlayış devam eder ve zamanla Sait Faik öykücülüğünü belirleyen temel başlıklardan biri haline gelir.

….

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Öykü
  • Kitap AdıAlemdağda Var Bir Yılan
  • Sayfa Sayısı136
  • YazarSait Faik Abasıyanık
  • ISBN9789750765032
  • Boyutlar, Kapak14 x 20 cm, Karton Kapak
  • YayıneviCan Yayınları / 2025

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Bir Sonbahar Akşamı Seçme Öyküler ~ Sait Faik AbasıyanıkBir Sonbahar Akşamı Seçme Öyküler

    Bir Sonbahar Akşamı Seçme Öyküler

    Sait Faik Abasıyanık

    Sait Faik öykülerinden özel bir seçki gençler için Doğan Kardeş Seçme Öyküler dizisinde… Yağmurun içindeki her günkü dünya: “Hadi çabuk ol. Yeter artık. Gel...

  2. Son Kuşlar ~ Sait Faik AbasıyanıkSon Kuşlar

    Son Kuşlar

    Sait Faik Abasıyanık

    Söz vermiştim kendi kendime: Yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da, bir hırstan başka neydi? Burada namuslu insanlar arasında sakin, ölümü bekleyecektim; hırs, hiddet neme...

  3. Alemdağ’da Var Bir Yılan ~ Sait Faik AbasıyanıkAlemdağ’da Var Bir Yılan

    Alemdağ’da Var Bir Yılan

    Sait Faik Abasıyanık

    “İşte karşı karşıyasın. Haydi bakalım. Söyle söyleyeceğini. De diyeceğini. Dinler de. Tatlı tatlı dinler de. Sevgiden söz aç. Ne çıkar; o seni anlarsa değil,...

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. Kırık Kadeh Sineması İftiharla Sunar ~ Küçük İskenderKırık Kadeh Sineması İftiharla Sunar

    Kırık Kadeh Sineması İftiharla Sunar

    Küçük İskender

    Biz de bir gün büyüyecek ve üst kata çıkacaktık. O kalabalık içersinde masamıza oturacak, çevremizde edebiyatçılara, sanat kokanlara, sanatçı gibi içen, içkiye sanat tadı...

  2. İçSavaşDiyarı Feci Düşüşte ~ George SaundersİçSavaşDiyarı Feci Düşüşte

    İçSavaşDiyarı Feci Düşüşte

    George Saunders

    George Saunders’ın erken dönem öykülerinin ve bir novellasının yer aldığı İçSavaşDiyarı Feci Düşüşte siber terörizmle dolu, kâbus gibi bir kıyamet-sonrası dünya yaratarak okurları her zamankinden daha...

  3. İçdeniz Balıkçısı ~ Ursula K. Le Guinİçdeniz Balıkçısı

    İçdeniz Balıkçısı

    Ursula K. Le Guin

    Le Guin’in sekiz öyküden oluşan ve Dünyanın Doğum Günü kitabından on yıl kadar önce yazdığı İçdeniz Balıkçısı’nda, “Bilimkurgu Okumamak Üzerine” başlıklı bir giriş yazısı...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur