Çocuklarımızın cinsel gelişimlerinin bilincinde miyiz? Cinsellikle ilgili yeri ve zamanı belli olmayan sorularına ne kadar hazırlıklıyız? Bu sorularla er ya da geç yüzleşeceğimizin farkında mıyız? Anne baba olarak cinsellik ve cinsel gelişimle ilgili bilgilerimizden ne kadar eminiz? Bilgilerimizden eminsek bunları çocuklarımıza aktarabiliyor muyuz? Elinizdeki kitap, cinsel eğitimle ilgili akla gelebilecek her soruya farklı pencerelerden cevap verebilmesi için üç farklı uzman tarafından titizlikle hazırlandı. Birinci bölümde Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Gülhanım Bayrak, çocuklardaki ve ergenlerdeki cinsel gelişimi kendi uzmanlığının bakış açısıyla aktardı. İkinci bölümde Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Şaziye Senem Başgül yine çocuklardaki ve ergenlerdeki cinselliği ruhsal gelişimlerini göz önünde bulundurarak ele aldı. Dr. Başgül kendi bölümünde özel gereksinimli çocuklarda cinsellik ve eğitimi konusuna da yer verdi. Kitabımızın son bölümünde Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Turgay Gündüz dinlerin cinsellikle ilgili değerlendirmelerinden çocuk ve ergenlerin yaş gruplarına göre cinsel eğitimlerinde dikkat edilmesi gereken hususlardaki en ince detaylara kadar birçok konuyu, manevi hassasiyetlerimizin ışığında verilen tavsiyelerle birlikte sundu. Ve kitap, düşündüren çizimler, vurgulu çerçeveler ve konulara paralel hayat öyküleriyle zenginleşti. Ailede Cinsel Eğitim çocuk ve ergen eğitiminde bu konuda kaynak kitap arayışında olan tüm anne babalar ve eğitimciler için vazgeçilmez bir rehber.
İÇİNDEKİLER
ANNE-BABA İÇİN TEMEL BİLGİLER: EĞİTİCİNİN EĞİTİMİ Dr. Gülhamm BAYRAK
İNTRAUTERİN DÖNEM (RAHİM İÇİ DÖNEM)……………………15
Cinsiyetin Belirlenmesinde Anne ve Babanın Rolü………………. 15
Embriyonal Dönemde Cinsiyet Farklılaşması……………………….18
YENİDOGAN DÖNEMİ……………………………………………………….23
Yenidoğan Dönemi Nedir?………………………………………………..23
Meme Büyümesi………………………………………………………………23
Kız ve Erkek Bebeklerde Cinsel Hijyen……………………………….24
Kız Bebeklerde Vajinal Akıntı, Vajinal Kanama……………………25
Erkek Bebeklerde Testislerin Yeri……………………………………….26
Erkek Bebeklerde Fimozis: Sünnet Derisi Darlığı………………….27
Erkek Bebeklerde Mikropenis: Küçücük Pipi……………………….28
Erkek Bebeklerde Hipospadias: Yarım Sünnet, Peygamber Sünneti…………………………………………………………..29
Belirsiz Cinsiyet: Ambigius Genitalia………………………………….30
SÜT ÇOCUKLUĞU DÖNEMİ……………………………………………….33
Genitalyadaki (Cinsel Organlardaki) Değişiklikler………………..33
Erkek Bebekte Ereksiyon…………………………………………………..34
Erken Sünnet…………………………………………………………………..34
OYUN ÇOCUKLUĞU DÖNEMİ……………………………………………37
Erkek Çocuğun Penis Merakı; “Eli Hep Orasında!” ………………37
Kız Çocukta Üriner Enfeksiyonlar: İdrar Yolu Enfeksiyonu……37
Çocukluk Çağı Mastürbasyonu…………………………………………..38
Karşı Cinsin Anatomisini Merak: “Kızların Pipisi Nasıl ?”…….40
Oyunların Farklılaşması: Cinsel Kimliğin Kazanılması…………..41
Cinsel Bölgelerin Mahremiyeti…………………………………………..44
OKUL ÇOCUKLUĞU…………………………………………………………..47
Cinsiyetle İlgili Biyolojik Değişiklikler………………………………..47
Erkek Çocuklarda Sünnet Kaygısı………………………………………50
Kız Çocuklarda Ürgenital Sorunlar…………………………………….52
Okul Tuvaletlerinin Hijyeni………………………………………………53
Cinsel İlgi ve Bilgi Birikiminin Paylaşıldığı Kamusal Alan
Olarak Okullar…………………………………………………………………54
Cinsel Bilgi ve Uyarı Kaynağı Olarak Görsel Medya, Sanal Ortam ….59
Tacize Karşı Ciddi Uyarılar ve Aile İle İletişim Kapısının Her Zaman Aralık Kalması………………………………………………..60
Puberteye (Ergenliğe) İlişkin İlk Bilgilerin Verilmesi…………….63
PUBERTE: ERGENLİK………………………………………………………….65
Ergenliğin Fizyolojisi ……………………………………………………….66
Ergenlikteki Değişiklikler………………………………………………….68
Puberteyi Tamamlamış Bireyde Genital Organların Anatomisi……..79
Ergenlikte Sık Karşılaşılan Sağlık Sorunları…………………………81
ADOLESANS DÖNEMİ: DELİKANLILIK……………………………….89
ÇOCUKLARIMIZ, CİNSELLİKVE BİZ Dr. Şaziye Senem BAŞGÜL
ÇOCUKLARLA CİNSELLİĞİ KONUŞABİLMEK……………………..99
Cinsellik İle İlgili Tanımlar ………………………………………………99
Cinselliği Konuşmanın Zorluğu………………………………………..101
Çocuklarla Cinselliği Konuşurken Anne Babaların Tutumları Nasıl Olmalıdır?…………………………………………………………….102
Aile Yapıları ve Çocuğun Cinsel Eğitimine Etkileri……………..109
Çocuğun Cinsel Eğitimi Neden Gereklidir?………………………..112
RUHSAL GELİŞİM SÜRECİNDE CİNSEL GELİŞİM VE CİNSEL KİMLİK OLUŞUMU ……………………………………………..114
1. Süt Çocukluğu Dönemi (0-12 ay)…………………………………117
2. Özerklik Dönemi (1-3 yaş)…………………………………………..119
3. Oyun Dönemi (3-6 yaş)………………………………………………126
4. İlkokul Dönemi (7-11 yaş)………………………………………….134
5. Ergenlik Dönemi (12-21 yaş) ………………………………………136
CİNSELLİK VE ÇEVRE………………………………………………………152
ÖZEL GEREKSİNİMLİ ÇOCUKLARDA CİNSELLİK VE EĞİTİM ..156 ANNE BABALARIN CİNSELLİK HAKKINDAKİ BAZI SORULARI.. 161
CİNSEL İSTİSMAR VE TACİZ…………………………………………….171
AİLELERE ÖNERİLER………………………………………………………..175
AİLEDE CİNSEL EĞİTİM Yrd. Doç. Dr. Turgay GÜNDÜZ
SORUMLU VE İRADE SAHİBİ BİR VARLIK OLARAK İNSAN………183
İNSAN FITRATI VE CİNSELLİK…………………………………………185
CİNSEL EĞİTİMDEN NE ANLIYORUZ?……………………………..189
CİNSELLİK VE DİN…………………………………………………………..192
NEDEN AİLEDE CİNSEL EĞİTİM?……………………………………..198
Bireysel Açıdan Cinsel Eğitim Gerekli ve Önemlidir……………199
Toplumsal Açıdan Cinsel Eğitim Gerekli ve Önemlidir………..202
Dinî Açıdan Cinsel Eğitim Gerekli ve Önemlidir………………..205
ÇOCUKLUK DÖNEMİ CİNSEL EĞİTİM……………………………..209
0-6 Yaş: Terbiye Çağı……………………………………………………..209
7-10 Yaş: Temyiz Çağı……………………………………………………216
GENÇLİK DÖNEMİ CİNSEL EĞİTİM………………………………….233
Ön-Ergenlik (Mürahiklik) Dönemi……………………………………233
Uykuda Boşalma (İhtilam)………………………………………………235
İlk Adet Kanaması………………………………………………………….235
Ön-Ergenlerin Cinsel Eğitiminde Nelere Dikkat Edilmelidir?……….236
Ergenlik Dönemi……………………………………………………………241
Gençlerin Cinsel Tutum ve Davranışlarına Yön Veren Temel Değerler………………………………………………………………………..243
Ergenlerin Cinsel Eğitiminde İlkeler ve Yöntemler………………245
Mastürbasyon………………………………………………………………..257
Ergenlikte Kız-Erkek İlişkileri ve Flört………………………………262
Evliliğe Teşvik……………………………………………………………….270
Romantizm ve Evlilik……………………………………………………..276
Evlilik Öncesinde Sahip Olunması Gereken Cinsel Bilgiler…..277
SONSÖZ……………………………………………………………………………285
***
ÖNSÖZ
Çocuklarımızın cinsel gelişimlerinin bilincinde miyiz?
Cinsellikle ilgiliyeri ve zamanı belli olmayan sorularına ne kadar hazırlıklıyız?
Bu sorularla erya da geçyüzleşeceğimizinfarkında mıyız?
Anne baba olarak cinsellik ve cinsel gelişimle ilgili bilgilerimizden ne kadar eminiz?
Doğru bilgilere sahipsek bunları çocuklarımıza aktarabiliyor muyuz?
Ebeveyn olarak çocuklarımızın eğitiminde genellikle ahlaki gelişimlerini, zihinsel süreçlerini, akademik başarılarını önceleriz. Biz bunlarla meşgul olurken hızla büyümekte olan çocuklarımız kendilerini fark etmeye, tanımaya, etraflarında olup bitenleri gözlemlemeye başlarlar. Gün geçtikçe kız veya erkek olduklarını, sahip oldukları cinsiyetin özelliklerini ve o cinsiyete uygun rolleri bizler fark etmeden anlamaya ve anlamlandırmaya çalışırlar.
Nereden ve nasıl geldiklerini, karşı cinsin farklılıklarım ve neden böyle olduğunu gerek bizlere sordukları sorularla ve gerekse kulaklarını, gözlerini dört açarak kavramak için fırsatları kollarlar.
Biz anne babaların görevi ise gelişimleri sürecinde onlara ihtiyaçları olan bilgiyi ihtiyaçları olduğu zamanda ihtiyaçları olduğu kadarıyla vermektir. Çocuklarımıza hayatı anlama ve kendilerini bu hayat içinde konumlandırma çabalarında her zaman yanlarında olduğumuzu hissettirmeliyiz.
Özellikle cinsellik gibi insanoğlunun düşünürken bile kendini sınırladığı bir konuda bu görevi yerine getirmek biz yetişkinler için oldukça zordur. Çocuklarımızın ruhen sağlıklı bireyler olabilmeleri için her şeyi göze almamız gerektiğini düşünürken konu cinselliğe gelince bazen bizleri derin bir sessizlik alır ve neyi nasıl aktaracağımızı bilemez bir hale geliriz.
Çocuklara verilen cinsel eğitimin öneminin farkında olan aileler bu hassas konuda önce kendilerini bilinçlendirmek, sonra da bunu çocuklarına aktarabilmek için doğru kaynak arayışına girerler. Çünkü bu konuda atılacak her adımın küçük de olsa sağlam ve doğru olması çocuğun geleceği için büyük önem taşır.
“Ailede Cinsel Eğitim”, bu ihtiyaca cevap vermek amacıyla düşünce aşamasıyla birlikte bir yıl gibi uzun soluklu bir çalışmanın sonucu olarak siz anne babalara sunuldu. En doğru başlıkların en doğru uzmanlarca ve uygun bir dille ele alınması temel hedefimizdi.
Elinizdeki kitap, cinsel eğitimle ilgili akla gelebilecek her soruya farklı pencerelerden cevap verebilmesi için üç farklı uzman tarafından titizlikle hazırlandı. Birinci bölümde Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Gülhanım Bayrak, çocuklardaki ve ergenlerdeki cinsel gelişimi kendi uzmanlığının bakış açısıyla ele alarak bu süreçte vücutta meydana gelen fiziksel değişimler, gelişimler ve problemler üzerinde durdu. İkinci bölümde Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Şaziye Senem Başgülyine çocuklardaki ve ergenlerdeki cinselliği ruhsal gelişimlerini göz önünde bulundurarak ele aldı. Dr. Başgül kendi bölümünde özel gereksinimli çocuklarda cinsellik ve eğitimi konusuna da yer verdi. Kitabımızın son bölümü Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Turgay Gündüz tarafından hazırlandı. Okuyucular bu bölümde, dinlerin cinsellik değerlendirmesinden çocuk ve ergenlerin yaş gruplarına göre cinsel eğitimlerinde dikkat edilmesi gereken hususlardaki en ince detaylara kadar birçok konuyu manevi hassasiyetlerimizin ışığında verilen tavsiyelerde bulabilecekler.
Kitabımız düşündüren çizimler ve konulara paralel hayat öyküleriyle zenginleşti.
Anne babalara ve bu konuda kaynak arayışında olan tüm eğitimcilere, sorularına cevap bulabilecekleri temel bir kitabı disiplinler arası bir bakış açısıyla sunarak sağlıklı nesillerin yetişmesi için katkıda bulunabilmeyi istedik.
Bu titiz rehberin işe yaraması dileğiyle…
Fahrünnisa Erdem
ANNE-BABA İÇİN TEMEL BİLGİLER: EĞİTİCİNİN EĞİTİMİ
Dr. Gülhanım BAYRAK Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
GİRİŞ
Oldukça geniş bir ailede, cinsel söylemlerin gündelik durumlar, deyimler, atasözleri ve biraz da küfürler aracılığı ile rahatlıkla kullanılabildiği ortamda büyüdüm. Dolayısıyla, 10 yaşımda büyük şehre geldiğimde akranlarıma nazaran bu konuda oldukça donanımlı olduğumu hemen fark ettim.
Medya bir kavram olarak bile ortalıkta yokken, ancak bazı ailelerin alma ihtiyacı duyduğu gazeteler varken, bu kanaldan beslenmek de pek mümkün değildi. Liseyi burslu olarak Bembeyaz Türlder’in okulunda okurken de benden fazlasını bilene pek rastlamadım. Ancak yine de, en azından fizyoloji açısından cahilliğimin farkındaydım.
Ta ki üniversiteye gelip anatomi ve fizyoloji derslerimi aldığımda açığımı ancak kapatmış oldum. Tıp Fakültesi 2. sınıfta iken, saygıdeğer hocam, hanımefendiliğine her zaman hayran olduğum Prof Dr Hayrünnisa Çavuşoğlu’nun verdiği ‘coitus’ dersinde 450 öğrencilik amfide çık çıkmadığını, herkesin gözlerini önüne dikip, nefesini kısarak dersi dinlediğini çok iyi hatırlıyorum. Demek ki onca 19-20 yaşındaki genç bu konuda doğru dürüst, bilimsel bilgi ile ilk kez karşılaşıyordu. (Ve hâlen bu konu herkese bir hicap duygusu veriyordu…) İlerleyen yıllarda Endokrinoloji, Jinekoloji, Üroloji derken bilgi ve donanımımız arttıkça bu hicap duygusu da yerini normalizasyona bıraktı.
O zamanlarda da, ‘İnsanlar ihtiyaçları olduğu kadar doğru dürüst anatomi, fizyoloji bilgisini nasıl edinecekler?’ diye düşünmüştüm. Medyanın hayatımızı sardığı ve bilgiye ulaşımın baş döndürücü hız kazandığı günümüzde bile ciddi, anlaşılır ve gerçekten bilimsel bilgiye ulaşmanın çok kolay olmadığını en azından gazete ve dergilerdeki, internetteki sağlık haberlerini izleyerek fark edebiliyorum. Bu nedenle elinizdeki çalışma için davet aldığımda memnuniyetle kabul ettim. İnşallah maksadına ulaşmıştır.
Gülhanım Bayrak
İNTRAUTERİN DÖNEM (RAHİM İÇİ DÖNEM)
Cinsiyetin Belirlenmesinde Anne ve Babanın Rolü
Eşeyli üreme dediğimiz, erkek ve dişi cinsin eşleşmesiyle oluşan üreme biçimlerinde, tüm canlılarda önce zigot oluşur. Zigot, yarı kromozom sayısındaki dişi ve erkek hücrelerinin birleşmesi ile tam kromozom sayısında yeni bir hücrenin oluşmasıdır ki işte bu, yavrunun biyolojik olarak ilk var oluşudur.
İnsanın tüm hücreleri 46 kromozom taşır. Bunlardan sadece biri yavrunun cinsiyetini belirler. Yavru, cinsiyetini tanımlayan kromozom XX olarak belirlenmişse dişi, XY olarak belirlenmişse erkek demektir. Eşey hücreleri yumurta ve sperm ise 23 kromozom taşır. Bunların 22 tanesi somatik kromozomlar, yani canlının tüm bedenini oluşturacak kromozomlar iken, tek bir tanesi de eşey kromozomudur.
Ebeveynin yavruya naklettiği bu tek eşey kromozomlar bir araya gelip çift kromozom sayısını tamamlayınca cinsiyet de belirlenmiş olur. Burada en basit Mendelyev kanunu yürürlüğe girer ve cinsiyet babadan gelen kromozoma göre belirlenir.
Yavrunun cinsiyeti babadan gelen sperm hücresindeki eşey kromozomunun Xya da Yoluşuna göre belirlenmektedir.
Görüldüğü üzere yavrunun cinsiyeti babadan gelen sperm hücresindeki eşey kromozomunun X ya da Y oluşuna göre belirlenmektedir. Tam da burada temel biyoloji bilgilerine ulaşılmadan önce ve hatta hâlen “sürekli kız doğuruyorsun, oğlan doğuramıyorsun” denilerek horlanan, ezilip hırpalanan ve bazen de üzerine kuma alınan kadınların haklarının kimler tarafından sorgulanacağı alda geliyor. Üstelik böyle bir hesap sorulacaksa eğer, annelerin babalara yönelip “sürekli kızımız oluyor, oğlan çocuğumuzun olmasını sağlayamıyorsun” deme hakları da saklı kalıyor olmalı.
Anne ve baba yeni doğan beşinci bebeklerini selametle kucaklayıp eve dönmenin mutluluğu ve rahatlığı içinde evlerinin kapısını çaldıklarında diğer dört çocukları ile anneanne ve dede onları karşıladılar. Evdeki ablalar ve ağabeyler heyecanla kardeşi görmeye koştururken anneanne bebeği kimseye kaptırmayıp kendisi kucakladı. Daha kapının hemen girişinde, sol kolunda bebeği kucaklamışken sağ eli ile dedenin ceketinin yakasına yapıştı: “Hacı hacı, kız doğuruyorsun diye gençliğimi bana zehir ettin, çekmediğim kalmadı ama bak görüyorsun ki kızlardan da tekrar tekrar oğlanlar doğuyor!”
Sadece bizim ülkemizde değil, hemen hemen tarihin her döneminde, her kültürde erkek çocuk rağbet görmüştür. Çin istatistik bürosunun açıklamalarına göre; nüfus artışının önüne geçmek için ailelere yapılan tek çocuk yaptırımları sonucunda şu anda Çin’de erkek nüfusu kadınlara göre belirgin olarak artmış durumda. Aslında beklendiği gibi kız ve erkek bebek sayılarının birbirine çok yakın olması gerekir. Oysa tek çocuk sahibi olabilecek aileler tercihlerini erkekten yana yapmakta ve bunun için legal-illegal, sağlığa uygun ya da değil her yolu kullanmaktadırlar. Ultrasonografik takiplerde ya da amnios mainden yapılan kromozom tetkikleri ile cinsiyet belirlenir belirlenmez kız bebekler bir şekilde (kürtaj vs) yok edilmek sureti ile erkek bebek gebeliği için bir şans daha oluşturulabilmektedir. Kız çocuklarının diri diri gömülmesi eski zamanların bir uygulamasıydı. Maalesef bu da modern zamanların bir uygulaması…
Embriyonal Dönemde Cinsiyet Farklılaşması
Cinsiyet, genetik olarak zigot oluşumunda (dişi ve erkek eşey hücrelerinin birleşiminde) belirlenir. Testis ve yumurtalıkları oluşturacak ilk taslaklar, iç genital organları belirleyecek kanallar (erkekte Müller kanalı, dişide Wolff kanalı), dış genital organları oluşturacak olan ilk taslaklar gebeliğin 6-7 haftasına kadar eştir, farklılık göstermez. Yani gebeliğin ilk iki ayında kromozom tayini yapılmadıkça embriyonun cinsiyeti belirlenemez.
Rahmetli babaannem sadece erkek çocuk dünyaya getirmiş olmakla kendisini adeta kutsanmış sayardı. Gelinlerinin ard arda kız çocuk dünyaya getirmeleri ise bilmedikleri bir nedenden dolayı Allah’ın gazabına uğramak olsa gerekti. Her bir gelinin hamileliğinin daha başında bilmem hangi köydeki, bilmem hangi bilge kadına gidilir, taze hamilenin beli, karnı bin bir şekilde bastırılır, ovulur, yoklanır ve cinsiyet tayini yapılırdı. Her seferinde “çok şükür bu sefer oğlan” sevinci ile eve dönülür ve her nedense 7-8 ay sonra aynı hazin son yaşanırdı: Yine kız!
Ultrasonlar kesine çok yakın bilgiler vereli beri bilge kadınlar işsiz kaldılar ama ultrasona güvenmek için de gebeliğin 4 ayı tamamlamış olması gerekiyor.
Erkekte cinsiyet gelişimi
Gebeliğin 6-7. haftalarında Y kromozomundaki cins belirleyici bölge geninin varlığında ilkel germ hücreleri (üreme hücreleri) meydana gelmeye başlar. Bu hücreler belirli bir düzene göre sıralanıp farklılaşarak ilk testis dokusunu oluşturmaya başlarlar.
8. haftadan itibaren de plasentadan (bebek ile anne arasında kan-madde-besin alış verişini sağlayan ve ‘eş’ denen organ) salgılanan hormonların uyarması ile bu ilkel testis hücrelerinden testosteron hormon sentezi başlar. Erkek cinsiyetinin en önemli hormonu olan bu testosteronun salgılanması 11-18. haftalarda belirgin olarak artar. Aslında 6-7. haftaya kadar eş olduğunu söylediğimiz iç kanallardan Müller kanalı bu testosteronun etkisiyle geriler ve Wolff kanalına doğru farklılaşır.
9-14. haftalarda ise yine bu testosteronun etkileri ile ortak yapıda olan dış genital taslaklar da erkek yönünde farklılaşır. Gebeliğin ikinci yarısında da farklılaşarak normal şeklini alan penis büyümeye devam eder, karın içinde oluşmuş olan testisler skrotuma (torbalara) iner.
Bu bilgiler ışığında bebeğin cinsiyeti ultrasonografik yöntemlerle 16. hafta civarında, yani gebeliğin 4. ayı tamamlandığında belirlenebilir.
(Kız bebek olup olmadığı hakkında fikir sahibi olmak için riskli bir dönem!)
Dişi cinsiyet gelişimi
Gebeliğin 6-11. haftalarında ilkel yumurta taslakları yumurtalık dokusunu oluşturacak bölgede dağınık olarak bulunur. 20-25. gebelik haftasında 6-7 milyon kadar ilkel yumurta folikülleri oluşur. İlerleyen haftalarda bunların bir kısmı gerileyerek yok olur ve yaklaşık 2 milyon tanesi gelişmeye hazır yumurta olarak kalır. Üreme çağına gelmiş bir kadın her âdet döneminde bunlardan bir tanesini olgunlaştırarak yaşamı boyunca yaklaşık 400 tanesini kullanmış olur.
İç genital organları geliştirecek olan Müller kanalının farklılaşması için yumurtalıktan salgılanacak bir hormona gerek duyulmaz. Erkekteki testosteron etkisinin bulunmaması iç genital organların dişi yönde gelişmesi (Müller kanalı) için yeterlidir. 8-12. haftalarda Müller kanalları gelişerek iç genital organları oluşturur. Bu gelişme sırasında iki kanal orta hatta birleşerek tek bir vajina ve tek bir uterus oluşumunu sağlar.
Başlangıçta eş olan dış genital yapının dişi yönünde ilerleyip tamamlanması için de erken evrede fetusun kendisinden salgılanan erkeklik hormonlarının olmaması yeterlidir.
Sonuç olarak diyebiliriz ki; kromozomal olarak farklı başlasalar da bebeklerde 6-7. haftaya kadar eş olan anatomik yapıda cinsel farklılaşmayı sağlayan esas olarak babadan gelen Y genidir. Y geni varsa erkek yönde devam eden cinsiyet, Y geni yoksa dişi olarak devam eder.
Yakın geçmişe kadar her bir gebelik anne ve baba için cinsiyet yönünden de bir heyecan kaynağıydı. Günümüzde ise gebeliğin yaklaşık 16. haftasında ultrasonografik görüntüleme ile bebeğin cinsiyeti öğrenilebiliyor. Özellikle bu dönemde babalar rutin kontrollere dahil olmaya büyük heves gösterebiliyorlar. Kadın hastalıkları doktoru ile hastası arasındaki mahremiyetin de artık çağ dışı sayıldığı bu zamanlarda ne yazık ki doktoru rahatsız edebilecek sevimsiz tecrübeler yaşanabiliyor.
Gebeliğin her bir aşamasını ultrason cihazının başında adım adım izleyen babanın erkek çocuğa (daha doğrusu erkek cenine) sahip olmanın sevinci içinde oğlu ile giriştiği sohbete doktoru da dahil etmeye uğraşması ne kadar anlamlı sayılabilir?
YENİDOĞAN DÖNEMİ
Yenidoğan Dönemi Nedir?
Yenidoğan dönemi hayatın ilk bir ayına verilen addır. Pratikte geleneksel olan “40 gün” yaklaşımı da yenidoğan dönemi olarak kabul edilebilir. Intrauterin (rahim içi) dönemin kendine has özellikleri yok olmuş, yavru artık birçok işini kendi başına halletmek zorunda kalmıştır. Beslenmek, besinlerini sindirmek, çiş-kaka yapmak, vücut ısısını korumak, uykuya girip çıkmak gibi pek zor işlerle baş etmek zorundadır. Bu arada gaz sancıları, hayatı hem kendisine hem ebeveynine zehir edebilecektir. Fakat sonuçta bu dönem bir adaptasyon, geçiş dönemidir ve hemen hepsi selametle işlerini başarırlar.
Yenidoğan dönemi bebeklerinin her iki cinste ortak ya da her cinste farklı olan bazı cinsel özellikleri vardır. Kimi zaman aileleri telaşa sokan bu değişimler de genellikle ilk haftalarda kendiliğinden yoluna girerek düzelir.
Meme Büyümesi
Hem kız, hem erkek bebeklerde oldukça dikkat çekici olabilen tek ya da çift taraflı meme büyümeleri çok ender değildir. Bu durum, gebelikte annedeki bazı hormonların
plasenta (eş, etene) yolu ile bebeğe geçişiyle olur. Doğumla birlikte anne ile bağ kesilince bu hormonların kaynağı da kesilmiş olur ve memeler kendiliğinden küçülmeye başlar. İlk birkaç ayda tamamen küçülüp ele gelmez olabileceği gibi, 1 yaştan sonra bile hâlen ele gelen meme dokusu fark edilebilir. Görülür bir büyüme yoksa beklemek en uygun yaklaşımdır.
Geleneksel uygulamalarda ise memeleri ovmak, içindeki şeytan sütünü(!) çıkarmak yaygındır. Bu tarz uygulamalar meme dokusunda travmaya, enfeksiyona sebep olabilir. Hatta bazı bebeklerin memelerinde apse oluşumu ile cerrahi müdahaleye kadar giden sorunlar gelişebilir.
Kız ve Erkek Bebeklerde Cinsel Hijyen
Erkek bebeklerde perine (cinsel bölge) hijyeni pek problem oluşturmazken titiz annelerin bile kız bebeklerinde çok kötü durumlarla karşılaşılabilmektedir. Anneler bebeklerinin kızlık zarına ulaşmaktan ve onu travmatize etmekten çok korktukları için şöyle bir üstünden silip geçme eğilimi göstermektedirler. Anneye uygulamalı olarak bir kız bebeğin perine temizliğinin nasıl yapılacağı gösterilse bile bir sonraki kontrolünde yine aynı kirli durumla karşılaşılabilmektedir. Oysa anatomik olarak himen (kızlık zarı) çok kolay ulaşılabilecek ve travmatize edilebilecek bir doku değildir. Erkek bebeğe göre daha komplike (karmaşık, ayrıntıları daha çok) olan kız bebek cinsel bölgesinde bezlenmeye bağlı olarak bebeğin kakası aralıklara girmekte,
dokuların normal salgıları ile karışıp yapışkan, koyu kıvamda, çok kirli, mikrop yuvası bir tabaka oluşabilmektedir. Bu kirlenme idrar yolu enfeksiyonları için de çok önemli bir kaynak olabilir.
Kız bebeklerin genital temizliği iki tarafa açılıp, yukarıdan aşağıya doğru temizlenerek yapılmalı, artık bırakılmamalıdır.
Erkek bebeklerde genital temizlik sadece sünnet derisi etrafında sorun oluşturabilir. Aslında burada (kızların tam tersine) sünnet derisi ile fazla uğraşılmamalıdır. Sünnet derisinin altındaki fizyolojik salgılar kendi temizliğini sağlayacaktır. Görünürde kirlilik bırakmamak yeterlidir.
Kız Bebeklerde Vajinal Akıntı, Vajinal Kanama
Bebekler gebelik boyunca annenin hormonlarına maruz kalırlar ancak sadece kız bebeklerde bu hormonlarla karşılaşılmaktadır.
Bir kız bebekte doğumdan hemen sonraki günlerde tıpkı yetişkin bir kadındaki gibi berrak, yapışkan vajinal akıntılar olabilir. Çok normaldir, anneden gelen hormon kaynağı kesilince akıntı da kendiliğinden biter. Aynı şekilde kız bebeklerde doğumdan sonraki birkaç günde yetişkin bir kadının adeti gibi hafif bir vajinal kanama da olabilir, kendiliğinden kaybolur.
Vücut ısısı testis dokusu için zararlı olacak kadar yüksek kabul edilir. Bu zarar üreme yeteneğinin kaybından kanserleşmeye kadar uzanabilir. Bu nedenle inmemiş testisi olan bebeklerde sorunun bir yaş sonuna kadar, medikal ya da cerrahi olarak kesinlikle halledilmiş olması gerekir.
yacak hedef doku (dişi iç genital organlar) bulunduğundan etkileri de sadece kız bebeklerde görülür. Bir kız bebekte doğumdan hemen sonraki günlerde tıpkı yetişkin bir kadındaki gibi berrak, yapışkan vajinal akıntılar olabilir. Çok normaldir, anneden gelen hormon kaynağı kesilince akıntı da kendiliğinden biter. Aynı şekilde kız bebeklerde doğumdan sonraki birkaç günde yetişkin bir kadının âdeti gibi hafif bir vajinal kanama da olabilir, kendiliğinden kaybolur.
Erkek Bebeklerde Testislerin Yeri
Embriyonal dönemde karın içinde oluşan testis dokuları yukarıdan aşağı doğru yol alarak en son kasık kanalını da geçip skrotuma yerleşirler. Erkek bebekler doğduklarında her iki testislerinin de skrotuma (torbalara) inmiş olması gerekir. Vücut ısısına göre serin havaya maruz kalan ya da temizlik amacı ile temas edilen testisler refleks olarak biraz yukarı kaçabilirler ancak bez açıldığında, vücut ısısı korunuyorken testislerin torbalarda gözle görülebilmesi gerekir. Yerinde görünmeyen testislerin bir kısmı da hekim tarafından kolayca kanal ağzında bulunup aşağı doğru indirilebilir. Bu da normal kabul edilir. Ancak kolayca bulunamayan, ya da sıklıkla altı açıldığında yerinde görünmeyen testisler mutlaka iyi bir değerlendirmeye alınmalıdır.
Fimozisi olan bebeğin, her banyodan sonra sünnet derisini geriye doğru çekmeye zorlamak geleneksel bir uygulamadır ancak sakıncalıdır. Çünkü her zorlamada narin derisinde bir miktar çatlama olur ve iyileşirken biraz daha daralmaya sebep olabilir.
Vücut ısısı testis dokusu için zararlı olacak kadar yüksek kabul edilir. Bu zarar üreme yeteneğinin kaybından kanserleşmeye kadar uzanabilir. Bu nedenle inmemiş testisi olan bebeklerde sorunun bir yaş sonuna kadar, medikal ya da cerrahi olarak kesinlikle halledilmiş olması gerekir.
Erkek Bebeklerde Fimozis: Sünnet Derisi Darlığı
Sünnet derisi bebeğin penisini kaplayan bir deri kıvrımıdır. İç kısmında da beyaz peynirimsi salgılar oluşur. Bu salgılar hem sünnet derisinin penisin başına yapışmasını engeller, hem de yavaş yavaş dışarı atılarak temizlik sağlar. Bazı bebeklerde sünnet derisi kıvrımının iç katı penisin başına yapışık olur. Bu durumda sünnet derisi tam olarak geriye çekilip penisin başı dışarı çıkarılamaz. Fimozis olarak adlandırılan bu durum aslında ilk 2.5 yılda fizyolojik sayılır. Zamanla kendiliğinden açılır. Ancak işemeyi engelleyecek kadar darlık acil müdahale (sünnet) gerektirir. Böyle bebekler işeyecekleri zaman çok şiddetle ağlarlar, işedikten sonra rahatlarlar. İdrarını geniş bir yay çizerek attırabilecek kadar tazyikle işeyen bir bebeğin sorunu yok demektir.
Fimozisi olan bebeğin, her banyodan sonra sünnet derisini geriye doğru çekmeye zorlamak geleneksel bir uygulamadır ancak sakıncalıdır. Çünkü her zorlamada narin derisinde bir miktar çatlama olur ve iyileşirken biraz daha daralmaya sebep olabilir.
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Aile Anne-Baba Çocuk Eğitimi Rehber Kitaplar Sağlık
- Kitap AdıAilede Cinsel Eğitim
- Sayfa Sayısı2011-6
- YazarKolektif
- ISBN9786051144924
- Boyutlar, Kapak13,5 X 21,5 cm, Karton Kapak
- YayıneviTimaş / 298