İyi ve kötü nedir? Neyi yapmalı, neyi yapmamalıyız? Ahlakın temelini oluşturan bu sorular her dönemde insanların zihnini meşgul etti. Peki ahlak nasıl ve hangi koşullarda doğdu? Tarih boyunca ahlak anlayışımız nasıl değişti ve çeşitli toplumlarda nasıl farklılaştı? Kültürel ve teknolojik gelişmeler ahlaki evrimi nasıl etkiledi? Bugün tanık olduğumuz ahlaki kutuplaşmanın kaynağı ne? Günümüzün ahlaki krizlerini geçmişin ışığında nasıl yorumlayabiliriz?
Hanno Sauer bize ahlakın hikâyesini anlatıyor.
“Uzun bir hikâye bu, çünkü bizim için önemli olan her şeyle ilgili: değerlerimizle, ilkelerimizle, kimliğimizin kaynaklarıyla, toplumumuzun temelleriyle, birliktelik ve karşıtlıkla, yargılamanın ve yargılanmanın her iki tarafıyla ve ne kadar hızlı taraf değiştirebildiğimiz gerçeğiyle.
“Hikâyemiz Doğu Afrika’daki henüz insan olmayan ilk atalarımızdan başlayıp, çağdaş dünyanın metropollerinde kimlik, eşitsizlik, baskı ve şimdiki zamanı yorumlama ayrıcalığı hakkında sürdürülen güncel çevrimiçi çatışmalara kadar insanlığın temel ahlaki dönüşümlerinin izini sürüyor. Toplumumuzun çağlar boyunca nasıl değiştiğini, değerlerimize ve normlarımıza paralel olarak yeni kurumların, teknolojilerin, bilgi birikimlerinin ve ekonomi biçimlerinin nasıl geliştiğini anlatıyor ve bu değişimlerin her birinin birden fazla veçhesi olduğunu söylüyor.”
İÇİNDEKİLER
Giriş: Bizim İçin Önemli Olan Her Şey
1. Bölüm: 5 Milyon Yıl: Soykütüğü 2.0
İniş; İşbirliği; Adaptasyon; Biyolojik Evrim
İşbirliğinin Müstesnalığı; Sadece Oyun Oynamak İstiyoruz;
Laboratuvarda İşbirliği; İnsanlar, Maymunlar;
Tanrısız Erdem; İki Kardeş (ya da Sekiz Kuzen)
Tit for Tat; Pahalı Sinyaller ve Yeşil Sakallar
Kendi Aralarında Diğerkâm Olanlar
2. Bölüm: 500 Bin Yıl: Suç ve Ceza
Addaura Mağaraları; Çıkış; Vaatte Bulunabilen Bir Hayvan;
Evcil Bir Maymun; Kendi Kendini Evcilleştirmek; Ceza ve İşbirliği;
Kısas Psikolojisi Yalancılar ve Hilekârlar; Toplumsal Yaptırımlar
Suç Tespiti; Dava; Cezalandırmanın Geleceği
Bin Kesikle Ölüm
3. Bölüm: 50 Bin Yıl: Muhtaç Canlılar
Başkalarının Hayatı; Biz Kimiz?; Telefon ve Mucidinin
Dört Ölümü; Birikimli Kültür; Kayıp ve Mahsur
Ateş Yakmak; Evrimleşen Çıraklar; Niş İnşa Etmek;
Genlerle Kültürün Birlikte Evrimi; Kültürel Evrim
Paris mi, Kaliforniya mı?; Bilişsel Aygıtlar;
Hiper Taklitçiler; Kültürün Opaklığı; Dördüncü Darbe
Bireyci Önyargı; Her Şey Eskisi Gibi
Kültür ve Ahlak
4. Bölüm: 5 Bin Yıl: Eşitsizliğin İcadı
Ay Tanrısı; Altın Çağ; Inter Pares; Tüm Zamanların
En Büyük Hatası; Avı Küçümsemek; Tahılın Çocukları; Neden Tıkandık;
Büyük Tanrılar; Eşitsizlik Psikolojisi; Aşağı Çekerek Eşitleme; Savaştan Sonra
Herkes Eşittir; Günümüzde Eşitsizlik; Eşitsizlik Mirası; Cinsiyet Belası;
Eşitsizliğin Bedeli
5. Bölüm: 500 Yıl: Acayipliğin Keşfi
Çöküş; Modernliğin Soykütüğü; Dünyanın En Acayip İnsanları;
Modern Ruhun Kültürel Evrimi
Aile Her Şeyden Önce Gelir; Acayipliğin Diyalektiği
Dünyanın Büyüden Arınması; Kahraman Yok, Hiçbir
Yerde; Büyük Firar; Anna Karenina İlkesi
Yağmalanmış Bedenler; Batı Zaferciliği mi?
6. Bölüm: 50 Yıl: Kıssadan Hisse
Zor Dersler; Ahlaki İlerleme mi?; Koşulların Gücü;
Kötülüğün Sıradanlığı; Kan Kanunları
Savaş ve Barış; Sessiz Devrim; Kirli Para
Genişleyen Daire; Ahlaktan Arınma
7. Bölüm: 5 Yıl: Siyasi Olmayan Hususlar
Tufandan Sonra Yangın mı Var?; Günümüzün Ahlaki Krizi;
Wokeness’ın Kökenleri; Uyan; Uyanık Kal
Yine mi Irkçılık?; Söz Dağarcığı Testi; Hakikat:
Bir Ölüm İlanı; Kürsü Yok!; Erdem Sinyali
Sezgilere Aykırı; Ahlaki Mutlakiyetçilik
Sonuç: Her Şeyin Geleceği
İnsan Yiyen; Dersler; Kırılgan İdeolojiler
Bizi Birbirimize Bağlayan Yalanlar; Kutuplaşma
Efsanesi; Bugün Yeni Kılıcımı Deniyorum
(Masum Bir Yaya Üstünde); Bu Muazzam Şenlik
Teşekkür
Kaynakça
Notlar
Dizin
Giriş, Bizim İçin Önemli Olan Her Şey, s. 11-13
Size bir hikâye anlatayım. Bakalım hikâyenin sonunda birbirimizi sevmeye devam edebilecek miyiz?
Uzun bir hikâye bu, çünkü bizim için önemli olan her şeyle ilgili: değerlerimizle, ilkelerimizle, kimliğimizin kaynaklarıyla, toplumumuzun temelleriyle, birliktelik ve karşıtlıkla, yargılamanın ve yargılanmanın her iki tarafıyla ve de ne kadar hızlı taraf değiştirebildiğimiz gerçeğiyle.
Yönümüzü nasıl bulacağız? Nasıl yaşamak istiyoruz? Birbirimizle nasıl iyi geçinebiliriz? Geçmişte bunu nasıl başardık ve gelecekte nasıl mümkün olacak? Ahlaki sorular bunlar ve anlatmak istediğim hikâye de ahlakın hikâyesi. Ahlak kavramı engelleme ve zorlamayı; kısıtlama ve fedakârlığı; engizisyonu, itirafı ve vicdan azabını; iffeti ve neşesiz, klostrofobik, işaretparmağını havaya kaldırmış sallayan kateşizmi çağrıştırıyor. Yanlış da değil bu izlenim, sadece eksik ve tamamlanmaya muhtaç.
Anlatacağım hikâye, Doğu Afrika’daki henüz insan olmayan ilk atalarımızdan başlayıp, çağdaş dünyanın metropollerinde kimlik, eşitsizlik, baskı ve şimdiki zamanı yorumlama ayrıcalığı hakkında sürdürülen güncel çevrimiçi çatışmalara kadar insanlığın temel ahlaki dönüşümlerinin izini sürüyor. Toplumumuzun çağlar boyunca nasıl değiştiğini, değerlerimize ve normlarımıza paralel olarak yeni kurumların, teknolojilerin, bilgi birikimlerinin ve ekonomi biçimlerinin nasıl geliştiğini anlatıyor ve bu değişimlerin her birinin birden fazla veçhesi olduğunu söylüyor: Çünkü bir topluluk içinde yaşayanlar diğerlerini dışlar, kuralları anlayanlar onları gözetmek ister, birilerine güvenenler kendilerini başkalarına bağımlı kılar, zenginlik üretenler eşitsizlik ve sömürü yaratır, barış isteyenler bazen savaşmak zorunda kalır.
Her değişimin bir diyalektiği, her iyi gelişmenin sert, karanlık, soğuk bir yanı, her ilerlemenin bir bedeli vardır. Evrimimizin ilk dönemleri bizi bir yandan işbirliğine eğilimli kılarken bir yandan da grubumuza ait olmayan herkese düşman etti, “biz” demeye başlayanlar kısa süre sonra “onlar” da demeye başladı; cezanın ortaya çıkışı bizi evcilleştirdi, dostane ve geçimli kıldı ama bu sırada kurallarımıza uyulup uyulmadığını denetlemek için güçlü cezalandırma içgüdüleriyle de donattı; kültürümüz bize başkalarından öğrendiğimiz yeni bilgi ve beceriler kazandırdı, ama bizi bu başkalarına bağımlı da kıldı; eşitsizlik ve tahakkümün ortaya çıkışı eşi benzeri görülmemiş bir zenginliğin yanı sıra görülmemiş çapta bir hiyerarşi ve zulmü de beraberinde getirdi; modernlik bilim ve teknoloji sayesinde doğayı denetimi altına alan bireyi özgürleştirdi; bu süreçte artık içinde yurtsuz kaldığımız dünyamızı büyüden arındırdık ve sömürgecilik ile köleliğin koşullarını yarattık; 20. yüzyıl, küresel kurumların yardımıyla herkesin eşit ahlaki statüye sahip olduğu barışçıl bir toplum yaratmaya çalışırken insanlık tarihinin en nefes kesici suçlarına sahne oldu ve bizi ekolojik çöküşün eşiğine getirdi; bu istibdat ve ayrımcılık, ırkçılık ve cinsiyetçilik, homofobi ve dışlama mirasından kısa bir süredir nihai olarak kurtulmaya çalışıyoruz; buna değecek, ama bunun için bir bedel de ödeyeceğiz.
Ahlakımız bir palimpsesttir: defalarca silinip yazılmış, çoğu kısmı okunaksız ve deşifre etmesi zor bir parşömen. Peki ama ahlak ne demektir? Nasıl tanımlanır? En iyisi hiç tanımlamamak belki, çünkü “yalnızca tarihi olmayan şey tanımlanabilir”.1 Ama ahlakımızın bir tarihi var ve bu tarih koltuklarımızda otururken aklımıza gelen kısır kalıplara sığmayacak kadar katmanlı ve karmaşık. Fakat ahlakı tanımlamanın zor olması, ne olduğunun net bir şekilde ifade edilemeyeceği anlamına gelmez. Sadece kısaca dile getirilemez.
Ahlakın tarihi, ahlak felsefesi tarihi değildir. Değerlerimiz hakkında uzun zamandır düşünüyoruz ama düşüncelerimizi nispeten kısa bir zamandan beri yazıya döküyoruz. Hammurabi Kanunları, On Emir, Dağdaki Vaaz, Kant’ın kategorik buyruğu ve Rawls’un bilgisizlik peçesi hikâyemde küçük bir yer tutuyor. Değerlerimizin, normlarımızın, kurumlarımızın ve uygulamalarımızın hikâyesi bu. Ahlakımız kafalarımızda değil, şehirlerimizde ve barajlarımızda, yasalarımızda ve alışkanlıklarımızda, şenliklerimizde ve savaşlarımızdadır.
Anlatacağım hikâye bugünün anlaşılmasına katkıda bulunmayı amaçlıyor. Çağdaş toplumlar bugün varlıklarını sürdürme imkânı ile varoluşlarının en tatsız gerçeklerini bağdaştırma yönünde ahlaki bir baskı duyuyor. Ahlaki altyapımızın bugün deneyimlediğimiz dönüşümünü bütüne ışık tutacak biçimde nasıl haritalandırabiliriz? Bugün tanık olduğumuz kutuplaşmanın uzlaşmazlığı nereden kaynaklanıyor? Kültürel kimlik ile toplumsal eşitsizlik arasındaki bağlantı nedir? Hikâyenin sonunda bu unsurlar birbirine bağlanarak günümüzün ahlaki krizine dair çağdaş bir teşhis ortaya koyuyor. Öne sürdüğüm teşhis, kitap boyunca anlattığım ahlak tarihimizin bir ürünü olarak ortaya çıkıyor. Bugünü anlamak için geçmişe dönmek gerekiyor.
….
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Düşünce-Genel Etik-Ahlak Felsefe
- Kitap AdıAhlak - İyinin ve Kötünün İcadı
- Sayfa Sayısı368
- YazarHanno Sauer
- ISBN9786053163961
- Boyutlar, Kapak, Karton Kapak
- YayıneviMetis Yayınları / 2024