Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Âdeta Hayal
Âdeta Hayal

Âdeta Hayal

Lale Tara

Eski yeni çehreler, çoğu da tanıdık simalar birer birer zihnimde canlanırlarken esmer güzeli kızın sesi kulaklarımda yankılanıyordu. “Ben hayallerin terzisiyim. Kumaşları özenle seçer, düşlerimle…

Eski yeni çehreler, çoğu da tanıdık simalar birer birer zihnimde canlanırlarken esmer güzeli kızın sesi kulaklarımda yankılanıyordu.

“Ben hayallerin terzisiyim. Kumaşları özenle seçer, düşlerimle süslerim!”

Salgının yüz yetmiş dokuzuncu gününde saat yedi kırk dördü gösterirken bir hayalin içine çekilip yazmaya başladım…

Seslerin, kokuların, tatların, müziğin, takıntıların peşlerinden sürüklenirken hem siz okurlarıma hem yaşanmışlıklara hem de kendime haksızlık etmek istemem! En iyisi neyin gerçek neyin hayal olduğuna siz karar verin!

Sayfayı çevirip bana katılabilirsiniz…

Yedi Kırk Dört Hayal

Uykusuz bir gecenin ardından gözüm başucumdaki keten peçetenin üzerine nakşedilmiş sırma gagalı tombul kuşa ilişmişti. Eski yeni çehreler, çoğu da tanıdık simalar birer birer zihnimde canlanırlarken esmer güzeli kızın sesi kulaklarımda yankılanıyordu, “Ben hayallerin terzisiyim. Kumaşları özenle seçer, düşlerimle süslerim!”

Salgının yüz yetmiş dokuzuncu gününde saat yedi kırk dördü gösterirken bir hayalin içine çekilip yazmaya başladım…

Seslerin, kokuların, tatların, müziğin, takıntıların peşlerinden sürüklenirken hem siz okurlarıma hem yaşanmışlıklara hem de kendime haksızlık etmek istemem! En iyisi neyin gerçek neyin hayal olduğuna siz karar verin!

Sayfayı çevirip bana katılabilirsiniz…

Hayallerin Terzisi

Onu görmenizi isterdim. Karşılaştığımızda dede yadigârı kayıkhanenin önüne oturmuş, kasnak nakışı yapıyordu. Kırık beyaz keten kumaşın üzerine işlediği tombul kanaviçe kuşun sırma gagasını göstererek, “Bir zamanlar gündüzler peri, geceler tellal, palmiyeler zümrüt, kumlar altın iken rüzgârların masallar fısıldadığı cennet misali bir adada, etine butuna dolgun kocaman gagalı sevimli mi sevimli bir kuş ailesi yaşarmış! Yerlerinden zar zor kımıldar, kıyıya gelen balıklarla konuşur, etrafta buldukları yeşilliklerle de karınlarını doyurup ağaçların gölgelerinde keyif çatarlarmış. Gel zaman git zaman adaya dadanan gözü doymaz korsanlardan korkmayı, hatta çok korkmayı öğrenmişler! Kaçacak delik aramaya başladıklarındaysa soyu tükenmeye yüz tutmuş kuşlara kucak açan romanların, hikâyelerin, hayallerin içine hoplayarak yeni başlangıçlara doğru yelken açmışlar…”

Esmer güzeli kız anlatmaya doyamıyordu!

Biçki, dikiş, nakış, örgü, terzilik hünerleri onlarda aileden gelme yetenekmiş. Anne soyuna mensup kadınlar nesilden nesile birbirlerine el verip durmuşlar. Ama onu diğerlerinden ayıran en büyük özelliği, kimselerinkine benzemeyen hayalleriymiş.

Bir yandan ona kulak verirken bir yandan da gözümün önünde tüm detaylarıyla çocukluğumun geçtiği apartman dairesinin salonundaki büyük duvarı kaplayan kütüphane ve onun önüne yerleştirilmiş sedef kakmalı ahşap paravan belirmişti! Hayallerini baş tacı etmiş kuzenim Faruk annesiyle ziyaretimize geldiğinde asansör niyetine paravanın arkasına geçip sözüm ona bir aşağı bir yukarı inip çıkardık.

Kostüm atölyesine evrilmiş vanilya ve yosun kokulu kayıkhane geçmişe kafa tutar gibiydi. Mekânı ortadan ikiye bölen eski balıkçı kayığının içi envaiçeşit dokumalar, rengârenk ipekli kumaş parçaları, bilumum dikiş kalıpları, biçki makasları, mezura, farklı numaralarda örgü şişleri, tığlar, iğneler, iplikler, kopçalar, pullar, payetler, boy boy renk renk düğmeler ama her şeyden önemlisi önünde uzayıp giden okyanusun sırlarıyla doluydu…

Duvara asılı su yeşili kolsuz ipek elbisenin üzerine renkli ipliklerle işlenmiş pembe, eflatun, turuncu, gümüş, irili ufaklı balıklar mercan resiflerinin arasında yüzer gibiydiler. Bazılarının ışıltılı tüllerden kuyrukları vardı. Bir başka tarafta tek kollu vitrin mankenine gelişigüzel tutturulmuş gece mavisi mat saten tulumun göğsünde ise altuni renkte ipek bir yıldız parlıyordu.

Kayıkhaneden ayrılırken aklım esmer güzeli terzi kızın hayallerini süsleyen sırma gagalı tombul kuşa takılı kalmıştı. Okyanusun üzerinde iri bir balık kabarıp yok oldu. Leopold’un sesini duyar gibiydim. Sevgili gibi sesleniyordu… Sevgilimdi!

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Yağlıboya Babaanne ~ Lale TaraYağlıboya Babaanne

    Yağlıboya Babaanne

    Lale Tara

    “Rönesans sanatının baş tacı Leonardo da Vinci’nin Mona Lisa’sıyla Louvre Müzesi’ne gelerek tanışma şansını yakalamıştım. Rahmetli babaannemin Rönesans’da gezinen ressam kişiliği ve ondan geriye...

  2. Kavuşursak Aşk Olur ~ Lale TaraKavuşursak Aşk Olur

    Kavuşursak Aşk Olur

    Lale Tara

    İspanya’dan Tören Günü için gelecek haberi beklerken yazmaya başladığım novellanın karakterleri arasında dolaşıp duruyordum. Neden Onlar? Biraz tersine egzotik, biraz geçmişe özlem, biraz şimdi,...

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. Yusuf’un Defteri / Kaderin Ürkütücü Labirentinde Üç Genç… ~ Hüseyin AkyüzYusuf’un Defteri  / Kaderin Ürkütücü Labirentinde Üç Genç…

    Yusuf’un Defteri / Kaderin Ürkütücü Labirentinde Üç Genç…

    Hüseyin Akyüz

    Haliçli bir balıkçının kimsesiz kalan ikizleri Hasan, Yusuf ve güzel Heleni. Haliçli bir balıkçının Sultan Murad’ın tahta oturduğu gün doğan ikizleri Hasan ve Yusuf...

  2. Kalp Ne İsterse O Olur 2 ~ Meryem NartKalp Ne İsterse O Olur 2

    Kalp Ne İsterse O Olur 2

    Meryem Nart

    Yağız ile yaptığı dünya turundan sonra hayata bakışı değişen Şeyda, kendini istemediği bir yaşam tarzının içinde bulur.Kalbi hâlâ Yağız için atarken onun yolundan giderekyardıma...

  3. Kral Kaybederse ~ Gülseren BudayıcıoğluKral Kaybederse

    Kral Kaybederse

    Gülseren Budayıcıoğlu

    İnsanoğlu ilk çocukluk yıllarında yaşadıklarından çok etkilenir. Henüz tam ortaya çıkmamış bir heykel gibidir o; hayat da onu ince ince şekillendirmeye çalışan usta bir heykeltıraş… Alır eline keskiyi, usul usul oyar. Ama bazen keskiyi öyle bir savurur ki, bir parça kopuverir ve o parçayı bir daha kimse yerine koyamaz.

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur