Seri cinayet daima insanların merakını cezbetmiştir. İşledikleri korkunç suçlar ve esin kaynağı oldukları kitaplar ve filmlerle seri katiller, sık sık medyada ilgi odağı olmuşlardır. Ancak pek çoğumuzun bildikleri yalnızca bu kitaplara ve filmlere konu olan, çoğunlukla hayal ürünü kahramanlardır. Seri katiller üzerinde önde elen bir uzman olan Harold Schechter ile David Everitt’in birlikte hazırladıkları bu çalışmayla ilk defa konunun tüm boyutları hakkında bilgi sahibi olabilecek, okuyanın kanını donduran gerçek suç hikayeleriyle tanışacak, bir insanı seri cinayete, yamyamlığa, hatta vampirliğe kadar götürebilecek sebepleri öğreneceksiniz. Aşağıda kitapta bulabileceğiniz başlıklardan birkaçını sizler için sıraladık:
Akıllılık Maskesi: Seri katil, psikopatların en ürkütücüsüdür. Sizi kendisinin dünyadaki en sorumlu, duyarlı, sevimli insan olduğuna inandırır. Fakat bu tamamıyla göstermeliktir. Kendi açgözlü arzularından başka hiçbir şeye aldırmaz. En temel insani duyguların -sevgi, vicdan, merhamet- onun duygusal yapısında yeri yoktur. “Akıllılık maskesi”nin altında mutlak bir kötü vardır, ama bunu aklamakta o kadar başarılıdır ki, gerçek ve canavarca yüzünü görmek neredeyse imkansızdır.
Albert Fish: Albert Fish’e “Amerika’nın Öcüsü” adı verilmiştir ve bunun da iyi bir nedeni vardır. Sevimli bir ihtiyar görünümü altına gizlenmiş bu korkunç yamyam tüm ebeveynlerin karabasanıydı: çocukları hoşlarına gidecek bir vaatle kandırarak ortadan kaldıran bir iblis.
Böbrek: bu hayati organın suç meraklıları için özel bir önemi vardır, çünkü tüm zamanların gelmiş geçmiş en ünlü seri katilinin vakalarında önemli bir yer tutar: Karındeşen Jack!
Charles Manson: Manson, cani manyaklar arasında en özel olanıdır. Kendisi asla bir silah ateşlememiş veya bıçak kullanmamıştır. Bunun yerine köle gibi onu takip eden ve en kanlı emirlerini yerine getirmeye hazır olan müritlerini kullanmıştır.
IQ: Gerçek hayatta hiçbir psikopat Dr. Hannibal Lecter’ın şeytani dehasına erişemez olsa da, seri katiller genelde zekidirler. FBI’ın özel ajanları profil çıkarma programına başladıklarında, seri katillerin IQ’larının normal üstü olduğunu görmüşlerdi. Normalin üstü zeka, bu psikopatların en korkulacak taraflarıdır; zira onların yalnızca kurbanlarını kolaylıkla avlamaları değil, aynı zamanda bazen polisten sonsuza kadar kaçabilmelerini de sağlar.
Üç Temel Davranış: Küçük bir çocuğun büyüdüğünde bir seri katil olup olmayacağını tahmin etmek imkânsız olsa da, suçbilimcilerin büyük tehlike işaretleri olarak gördükleri üç çocukluk belirtisi vardır. Bunlar: 1. Altını ıslatma, 2. Kundakçılık, 3. Sadist eylemler.
AİLELER
Çağımızın dağılmış yuvaları, yıkılmış evlilikleri, anne babası çalıştığından erken yaşlardan itibaren evde tek başına kalmak zorunda olan çocukları arasında, eski zamanların büyük, birbirine yakın, ortak İlgileri ve faaliyetleri paylaşan aileler hakkında bir şeyler okumak İnsanın yüreğini ısıtıyor Ancak bu ilgilerin ve faaliyetlerin tıpkı tarihteki iki kötü şöhretli aile Beaneler ve Benderlarda olduğu gibi seri cinayetlere, toplu tecavüzlere ve hana yamyamlığa kadar gitmemesi koşuluyla.
Söylentiye göre Savvney Beane, çiftçilikten bıkarak yol kesmeye başlayan, on beşinci yüzyılda yaşamış bir İskoç köylüsüydü. Kendisi gibi katı birisi olan nikahsız eşiyle Galloway sahilinde bir mağarada yaşayıp birçok çocuk sahibi oldular. Sonunda ensest ilişkilerle kırk sekiz kişiye ulaşan aile fertleri geçimlerini tehlikeden habersiz yolculara saldırıp onların etlerini yiyerek, artanları da deniz suyunda tuzlayıp saklayarak sürdürmeye başladılar.
Bu ölümcül ailenin kurbanlarının kaç kişi olduğunu kimse bilmemektedir; tahminler bine kadar çıkmaktadır. Bölge halkı için bu kayıplar bir muammaydı. Acaba bunlar insan yiyen bir kurt sürüsü müydü? Veya doğaüstü bir yaratık mı? Gerçek, en sonunda, bir köy panayırından dönen bir karı kocanın barbar Beanelerin saldırısına uğramalarıyla gün ışığına çıktı. Beaneler kadının boğazını kesip ziyafete başlamışlardı ki bu akıl almaz sahnenin üstüne gelip olaya tanık olan ikinci bir grup hemen yetkililere haber verdi. Çok geçmeden Kral James, Galloway sahiline dört yüz askerle geldi ve duvarları İnsan vücutlarının parçalarıyla süslü kelimelerle anlatılamayacak dehşetteki Beane ini keşfedildi. Tüm aile yakalanarak idam edildi; erkekler yavaş yavaş işkenceyle öldürülürken, kadınlar kazıklara bağlanıp diri diri yakıldılar.
Amerika Birleşik Devletleri’nde ise “Kanlı Benderlar” diye anılan şeytani bir aile 1870’lerde bir dizi iğrençliğin faili olmuştur. Gaddar bir aile reisi olan John ve en az onun kadar vahşi olan karısının (sadece “Ana” olarak bilinirdi) başını çektikleri Benderlar. engebeli Kansas sınırına yerleşmiş ve burada köhne bir “otel” işleten Alman göçmenleriydi. Bu otele yemek yemek veya iyi bir uyku çekmek için gelen bir düzineden fazla yolcu buradan bir adım ileriye gidememiştir. Kızları Kate. yabancıya yemek servisi yaparken. Baba Bender ve oğlu John Jr., arkadan yaklaşırlar ve başına geleceklerden habersiz müşterinin kafatasını balyozla parçalarlardı. Daha sonra ceset soyulur, kıymetli eşyaları alınır ve gömülürdü. En sonunda bir polis heyeti, etrafı iyice incelediğinde babasının cesedi altına diri diri gömülmeden evvel zalimce tecavüz edilmiş küçük bir kızın da aralarında bulunduğu on iki cesedin kalıntılarını buldu. Ancak bu korkunç eylemler ortaya çıkarılmadan önce Benderlar kaçmıştı. Bugüne dek onlara ne olduğunu kimse bilmemektedir.
Benderlar ve Beaneler tarafından temsil edilen bu eski moda gelenek (“birlikte öldüren, birlikte yaşayan aile”) günümüzde de McCraryler diye anılan bir aile tarafından yeniden canlandırılmıştır. Gezginci bir hırsız çetesi olan McCraryler, 1970’Ierin başlarında Amerika’nın bir ucundan diğer ucuna kadar bir yıl süre ile soygunlar yapmışlardı. Yol boyunca ailenin erkekleri (Baba Sherman, oğul Danny ve damat Raymond Cari Taylor) suç mahallerinden yirmi iki genç kadını kaçırmış, onlara tecavüz edip başlarından vurduktan sonra cesetlerini bir kenara atmışlardı. Bütün bunlar olurken ailenin iki kadını Anne Carolyn ve kızı Ginger McCrary Taylor erkeklerinin yanında olmuşlardı. Bu vahşi aile tutuklandıktan sonra Ginger, “Kocamı çok seviyorum ve onun yanında olmaktan başka bir şeyi asla düşünmedim,” demiştir.
SAWNEY BEANE SİNEMADA
Aslında Savvney Beane hakkında bir film çevrilmemiştir. Ancak tavsiye etmeye değer iki film, bu efsanevi insan eti yiyen İskoç ailesinin yaptıklarından esinlenerek sinemaya aktarılmıştır.
Bu filmlerden daha korkunç olanı, Wes Craven’ın düşük bütçeli The Hills Have Eyes (1977) adlı filmidir. Filmde California çöllerinde arabaları bozulan tatile çıkmış bir aile, acayip görünüşlü, insan eti yiyen bir ailenin saldırısına uğrar; aile üyeleri arasında korkutucu bir görünüme sahip Pluto adında bir karakter de vardır (gerçekten korkutucu bir görünüme sahip olan aktör Michael Berryman tarafından canlandırmıştır).
Daha az korkutucu, ama görülmeye değer olan ikinci film, 1972de çevrilen İngiliz korku filmi RawMeat(Death Line) olarak da bilinir) adındaki filmdir. Filmde 1800lerde Londra’daki metro inşaatında kazı yapan bir grup işçi toprak kayması sonucu yerin altında mahsur kalır. Onları kurtarmak çok pahalı olacağından, orada bırakılırlar. Film, onların günümüzdeki torunları hakkındadır. Aile içi evliliklerle üreyen bu yamyam aile, Londra’daki metro sisteminin yeraltındaki bölgelerinde yaşayıp şanssız yolcularla beslenmektedir. Dehşet verici adına ve konusuna rağmen film başrolde Donald Pleasence rol almıştır ve Christopher Lee de kısa bir rol üstlenmiştir şaşılacak derecede ılımlı ve (lütfen bu ifademi bağışlayın) zevklidir.
AKILLILIK MASKESİ
Psikiyatr Hervey Cleckley’nin psikopat kişilik hakkındaki 1976 tarihli klasik araştırması da bu başlığı taşır. Bu ifadenin kendisi, psikopatın en tüyler ürpertici özelliğine işaret eder: tamamen sıradan görünebil
me, soğukkanlı tabiatını normal bir dış görünüm altında saklayabilme yetisi.
Tüm psikopatlar suçlu değillerdir. Bazıları, son derece başarılı insanlardır. Neticede onlar insanları yönlendirmekte uzmandırlar. Sizi kendilerinin dünyadaki en sorumlu, duyarlı, sevimli insanlar olduklarına inandırırlar. Fakat bu tamamıyla göstermeliktir. Yüzeyin altı ta derinlere kadar boştur kendi açgözlü arzularından başka hiçbir şeye aldırmayan katıksız benmerkezciierdir.
Seri katil, psikopatların en ürkütücüsüdür. En temel insani duyguların empati, vicdan, merhamet onun duygusal yapısında yeri yoktur. “Akıllılık maskesi”nin altında mutlak bir kötü vardır, ama bunu saklamakta o kadar başarılıdır ki gerçek ve canavarca yüzünü görmek neredeyse imkansızdır.
Bu olguyla ilgili daha fazla bilgi için Jeky II / Hyde başlığına bakınız,
ALBERT DESALVO
Kısa, hastalıklı hayatı boyunca, Albert DeSalvo’ya birçok lakap takılmıştır. Yirmili yaşlarının sonlarında ona “Ölçü Alan Adam” denilirdi: bir mankenlik ajansı için model arıyormuş gibi kapı kapı gezen bir cinsel tacizciydi. Kapıyı açan kadınlardan birisi ona kanıp da içeri alacak olursa, bir mezura çıkarıp kadının ölçülerini almaya başlar, böylece kadının orasını burasını elleme fırsatını yakalardı.
Kısa bir hapis süresinden sonra birkaç yıl içinde, cinsel tacizden tecavüze terfi edip 1960’ların başlarında, iki yıllık bir sürede, New England’da yüzlerce kadına saldırdı. Bu süre içinde “Yeşil Adam” diye anıldı, çünkü suç işlerken yeşil işçi kıyafetleri giymeyi tercih ediyordu.
Ancak onun üçüncü lakabı, ona sonsuz kötü ününü kazandırdı. I962’de DeSalvo “Boston Canisi” olarak tanındı; on sekiz aylık bir dehşet hükümranlığı boyunca on üç kadını vahşice öldüren, tatlı dilli bir sadistti.
Manyaklık ölçüsünde vahşi bir yetiştirilmenin ürünü olan DeSalvo, sadizmin zevkine küçük yaşlarda varmıştır. Çocukluğunda en hoş vakit geçirdiği zamanlar, aç bir kediyi bir köpek yavrusu ile bir portakal sandığına kapatıp kedinin, köpeğin gözlerini çıkarmasını seyretmekti. Ordudayken evlendi ve bir koca ve baba olarak, Amerikan tarihindeki en korkunç suçlan işlerken bile, oldukça normal bir görüntü sergilemeyi başardı. (Evliliğinde gerilimler yok değildi. Diğer bazı şeylerin yanında, DeSalvo’nun şeytani bir libidosu vardı ve günde en az altı defa seks yapmak istiyordu.)
İlk cinayetlerini yaşları biraz daha ileri olan kadınları Öldürerek işledi. Hepsi de katillerini kendi rızalarıyla dairelerine almışlardı. Güzel konuşan, tatlı dilli DeSalvo bir tamirci olarak içeri girmekte hiç güçlük çekmiyordu. Kadınlara tecavüz edip onları boğmanın yanında, cesetleri de tahrip etmekten hoşlanıyor, cinsel organlarına şişeler, süpürge sopalan sokuyordu. Kurbanıyla işini bitirdikten sonra onu boğmak için kullandığı şeyi (genelde bir naylon çorap) büyük ve süslü bir fiyonk halinde kadınların çenelerinin altında bağlıyarak tuhaf imzasını atıyordu.
1962’nin sonuna doğru DeSalvo’nun iş görme biçimi birdenbire değişti. Daha genç kadınları avlamaya başladı. Ve cinayetleri daha da dehşet verici ve tuhaf olmaya başladı. Bir defasında, kurbanını yaklaşık yirmi kere bıçaklamıştı. Diğer bir seferinde İse, cesedi yatağın başucuna dayanmış şekilde, boynunda pembe bir fiyonk, cinsel organında bir süpürge sopası ve sol ayağına dayalı bir yeni yıl kartı ile bırakmıştı.
En sonunda DeSalvo “Boston Canisi” cinayetlerinden değil, “Yeşil Adam” tecavüzlerinden yakalandı. Eyalet akıl hastanesinde kaldığı sırada, başka bir hastayla konuşurken kadınları boğması hakkında övünmeye başladı. Ancak o zaman yetkililer, bilmeden bu korkunç katili yakalamış olduklarını anladılar.
Sonunda DeSalvo “Boston Canisi” suçlarından ceza almadı. Avukatının F. Lee Bailey yaptığı bir pazarlıkla DeSalvo, idam sandalyesinden kurtulup “Yeşil Adam” tecavüzleri için ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Ancak Bailey’nin çabalarının DeSalvo’ya pek yararı dokunmamış». Kasım 1973’te başka bir mahkum tarafından bıçaklanarak öldürüldü.
“A’dan Z’ye Seri Katiller Ansiklopedisi” için bir yanıt
Bir yanıt yazın
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Ansiklopedi
- Kitap AdıA'dan Z'ye Seri Katiller Ansiklopedisi
- Sayfa Sayısı364
- YazarHarold Schechter/ David Everitt
- ISBN9756565705
- Boyutlar, Kapak13,5x19,5 cm, Karton Kapak
- YayıneviPhoenix Yayınevi / 2006
Süper bir kitam