Abdullah küçük bir aşık. Hem de kendinden büyük bir Abla’ya. Babası Abla’ların yaşadığı apartmanda kapıcı. Annesi, babası, aşk acısı yetmezmiş gibi, Abdullah’ın bir de yeni doğmuş bir kardeşi var. Bu kadarla kalsa iyi.
Her gün de okul denen sevimsiz yere gitmek zorunda, keşke ölse ve her şeyden kurtulsa.
Şu geri zekalı kızlar, yanı başlarında oturan ama hiç anlayamadıkları (anlayamayacakları) öteki cins de canını sıkıyor.
Ama yaşamın Abdullah’a küçük bir sürprizi var, aradığı ama bulamadığı belki de çok yakınında.
Şiir Erkök Yılmaz’ın üçüncü kitabı Abdullah’ın Ablası, küçük bir çocuğun gözünden yaşama, aşka, büyümeye yalın ve sevimli bir bakış. Yazar bir çocuğun dünyasını, kaygılarını, umutlarını, masumiyetini başarıyla yansıtmış. Aslında Abdullah’ın kaygılarını hepimiz paylaşıyoruz ama belki de çocukların dünyasını bu kadar olağanüstü kılan, şu herkesin geçirdiği can sıkıcı değişim “büyüme”.
*
Abdullah, Ayşe’ye sarıldı, “Ah..Ayşe, ah..
Ne olurdu sen benim Ablam olaydın..” dedi; gözleri doldu.
Sevildiğini anlayan köpek Abdullah’ın kulağını ısırdı.
Abdullah gitti, kurumuş bir dal buldu. Köpeği at yerine koyup üstüne binmeye, sağrısına vurmaya kalktı.
Köpek Abdullah’ı sırtına buyur etmedi.
Kaldırıma çöküp kalan Abdullah, kaldırım taşları arasına yuva yapmış karıncaların yuvalarını bozmaya, yollarını kesmeye başladı. Bir ayak sesi duydu. Başını kaldırdığında onun etekliğini gördü. Gidiyordu. Abdullah’la konuşmamıştı. Abdullah’ı görmemişti. Dalgındı. Belki de üzgün.
O da acı çekiyor, diye düşündü Abdullah.
Mutlu değil, benim gibi.. Uzaktan dilini sarkıtmış bakan Ayşe’ye yüz vermedi.
Eve gidip elini yüzünü yıkadı. Ayağına Abla’sının verdiği ayakkabıları geçirdi. Abla’yı apartmanın kapısında karşılamak, onu güldürmek, mutlu etmek istiyordu.
Apartmanın kapısına dikilip yolu gözledi.
Öğleye doğru Abla göründü. Yanında ‘çok kibar bir genç’, ‘tam bir beyefendi’ vardı. Abdullah ayakkabılarını ayağından atıp yalınayak merdivenlere oturdu.
Bacak bacak üstüne attı.
Öyle ki, gelenleri merdiven başında çıplak bir ayak karşıladı. Basamaklara somurtmuş oturan Abdullah ayakkabılarını giymeyerek Abla’nın sevgisini geri çeviriyordu.
Hanımefendiyle beyefendi ayaklar bu pabuçsuz ayağa hiç yüz vermeden geçip gittiler.
Abdullah, “Bizim kapıcının oğlu..” dediğini duydu Abla’nın.
Sarsıla sarsıla ağlayarak eve kaçtı.
Çingenenin ta kendisi Abdullah’tı.
….
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Roman (Yerli)
- Kitap AdıAbdullah’ın Ablası
- Sayfa Sayısı120
- YazarŞiir Erkök Yılmaz
- ISBN9789753635958
- Boyutlar, Kapak13,5 x 21 cm, Karton Kapak
- YayıneviYapı Kredi Yayınları / 2022
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Sıdıka Hanım ~ Naşide Gökbudak
Sıdıka Hanım
Naşide Gökbudak
Sürükleyici anlatımı ve gerçek yaşam hikâyesiyle elden bırakılması çok zor, tadına doyulmaz bir eser. Nazan Şoray Hadiseler çok iyi tarzda birbirine bağlanmış, kopukluklar hiç...
- Eğer Ben Kâbil İsem ~ Emre Taş
Eğer Ben Kâbil İsem
Emre Taş
Bizim civarda “gönlü inançlılar kardeş yaratılmıştır” deyip kimse hanesini haremlik ve selamlık diye bölmezdi. İkilik hanede, devlette, cihanda ve Tanrı katında uğursuzdu. Ama ayrılmalıymış...
- Kıyamet – Şeytanın Ordusu ~ Zafer Avşar
Kıyamet – Şeytanın Ordusu
Zafer Avşar
MUHTEŞEM BİR KIYAMET DESTANI… İYİYLE KÖTÜNÜN SAVAŞINI HİÇ BÖYLE OKUMADINIZ… Yeryüzünün dört bucağındaki ulusları Gog’la Magog’u saptırmak, savaş için bir araya toplamak üzere zindandan...