Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Daktilo Nebahat
Daktilo Nebahat

Daktilo Nebahat

Suat Derviş

“Bugün çocuğu cephede bulunan bir anne de çocuğu canavarlar tarafından parçalanmış tarih öncesi bir anne gibi kuduz bir acı hissetmiştir. Biz kadınlar hangi yaştan,…

“Bugün çocuğu cephede bulunan bir anne de çocuğu canavarlar tarafından parçalanmış tarih öncesi bir anne gibi kuduz bir acı hissetmiştir. Biz kadınlar hangi yaştan, hangi ırktan, hangi asırdan olursak olalım hep aynı şekilde hisseder ve aynı şekilde muhakeme yürütürüz. Dikkat ederseniz görürsünüz ki, biz kadınlar diktatör bir devlet idaresinde kurulmuş gizli bir cemiyetin azalarına benzeriz.”

Daktilo Nebahat, Suat Derviş’in 1930-38 yılları arasında kaleme aldığı, kadın karakterleri merkeze alan öyküleri bir araya getiriyor. Kariyeri boyunca neredeyse yalnız kadınları yazmış, öykülerine, romanlarına kadın ana karakterler seçmiş Derviş. Dahası yazıları, söyleşileri, röportajları ve anketleriyle de kadınları görünür kılmış. Bu efsane kadın, henüz otuzlu yıllarda tüm bu ezber bozan kadınları yarattığı için sizleri kendisine hayran edecek, henüz etmediyse.

Suat Derviş’in kadın karakterleri, onların hayata ve aşka bakışı, mücadelesi bugün de güncelliğini, gücünü koruyor. Zaten Derviş’i büyük bir yazar yapan tam da bu.

Bige Bilgen de kitapta yer alan “Suat Derviş’in Kadınları” başlıklı yazısında, hem bu derlemedeki öykülerden hem de Suat Derviş’in yıllar boyu farklı gazete ve dergilerde çıkmış “kadın”, “kadınlık” yazılarından bahsedip bu yazılardan üçünü bir araya getiriyor.

*

KIRK SENE SONRA*

Köşede duruyor ve siyah şalı yüzünün alt kısmını tamamıyla örtüyor. Pis bir petrol lambasının sarı ışığı gözlerinin bebeklerine aksetmiş, gözbebekleri bulutlu bir göğün uzak birer noktasında kalmış iki yıldız gibi bu simsiyah odanın içinde ışıldıyor.

O; zayıf, ihtiyar, solgun bir kadın. Kirli, dağınık, karanlık odanın köşesinde ayakta duruyor. İkiye bükülmüş, harap olmuş vücudundan umulmayan bir heyecanla, “Hayır,” diyor, “hayır, gitmem, gidemem.”

“Fakat o ölüyor… Ona acıyınız…”

“Ona acımak mı? Niçin? O bana acımış mıydı?”

“Bana öyle yalvardı ki…”

“Ben de ona yalvarmıştım. Köy mezarlıklarında kış geceleri dolaşan çakallar yeni gömülmüş ölülerin ciğerlerine saldırırken bundan daha vahşi, bundan daha merhametsiz olamazlardı.”

“Fakat şimdi öyle çekiyor ki… Günlerden beri can çekişiyor. Hiçbir kimse yanında durmaya dayanamıyor.”

“Ya ben? Benim senelerden beri çektiklerim? Kırk seneden beri çektiklerim… Bunları o da bir parça olsun düşündü mü? Senelerden beri kimse benim yanımda da durmaya dayanamıyordu. Kirk seneden beri bütün insanlar benden kaçıyorlar. O kadar güzel, o kadar beğenilmiş bir kadınken… Kırk seneden beri burada, bu odada, bu mezbelenin içinde tek başıma yaşıyorum. Hatta yüzüme bile bakamadan… Yalnız bütün insanlar degil, ben bile kendimden korkuyorum.”

“Yaptığına öyle pişman ki…”

“Yalan! O, yaptığına pişman değildir. Ölmeden evvel beni ne kadar harap ettiğini görmek istiyor. Rahat ölmek için…” “İnanınız bana… O yaptığına pişmandır. Sizi görmeden, sizden affedildiğini işitmeden can veremiyor.”

“Onu affetmek mi?”

İhtiyar kadın ışığa biraz yaklaşıyor.

“Onu insanların yaptığı kanunlar affedebilir fakat ben onu affedemem, onu affetmeyeceğim.”

“Fakat ölüm…”

“Ölüm diyorsunuz… Ben de ölüyüm. Yalnız o beni öyle kurnazlıkla öldürdü ki…”

İhtiyar kadın hıçkırıyor.

“Vaktiyle çok güzel olan bir kadın için kırk sene yüzünü herkesten, hatta aynalardan bile saklamanın ne demek oldugunu bilmem anlıyor musunuz? Kırk seneden beri insanlar benden öyle igrendiler ki, bir lokma ekmeğimi temin edecek bir iş bile vermediler. Dilenmek için elimi uzatırken bile sadaka veren elleri ürkütmemek için yüzümü gizledim. Kırk sene… Kirk sene, bütün bir ömür…”

“Evet, haklısınız… Fakat onu görseniz… Vallahi onu affedersiniz. O, dev gibi adam… Ölüm yatağına nasıl uzandı, nasıl illeti onun canını damla damla sömürüyor… Acısı onu nasıl kıvrım kıvrım kıvrandırıyor…”

“Çok mu çekiyor? Sahi, çok mu çekiyor?”

“Yalnız şimdi değil, zaten bütün ömrü onun için bir azap oldu. Hapishaneden çıktıktan sonra artık ona insan ismi verilemezdi. Çok içiyor, sürünüyor ve yaptığı günahın cezasını çekiyordu. Yatağa düştüğünden beri her gün sizin isminizi anıyordu. Sizi görmek istediğini, sizi nasıl sevdiğini herkese anlatıyordu. Ve…”

İhtiyar kadın onun söylediklerini artık dinlemiyor.

“Çok çekiyormuş; çok çekiyor, öyle mi?”

Eski minderin üzerinde oturan adama yaklaşıyor. Ağır ağır, “Gideceğim,” diyor, “gideceğim… Onu affetmek için.” Affetmekten bahseden bu kadının gözleri ne kadar garip bir manayla bakıyor.

Gecenin en karanlık saati. Bütün sahilde bir tek ışık yok. Uyuyan şehrin gölgesi fena bir kâbus gibi sulara çökmüş. Denizi şehirden, şehri geceden ayırmanın imkanı yok.

Başında renkli bir fener yanan sandal, suların üstünde süzülüyor. Küreklerin ucunda fosforlu fenercikler parıldaşıyor. İhtiyar kadın ve siyah paltolu erkek sandalın içinde sessiz oturuyorlar.

Sandal suların üstünde süzülüyor. Gidiyorlar. Karşı sahile doğru gidiyorlar. Ve ihtiyar kadın içinden bin defa tekrarlıyor. “Onu affetmek için…”

Öksürüklü, ihtiyar bir göğüsten çıkan bu kahkahanın ne tüyleri ürpertici bir ahengi var.

“Gülüyorsunuz. Hâlâ gülüyorsunuz…”

Kürek sesleri. Rüzgarsız gece. Soğuk gece.

Gecenin en karanlık saati. Bütün sahilde bir tek ışık yok. Uyuyan şehrin gölgesi fena bir kâbus azametiyle sulara çökmüş. Denizi şehirden, şehri geceden ayırmanın imkanı yok.

Delik deşik kaldırım taşları. Çirkef suların birikintileri. Bu sokağın siyah, tahta, çarpık evlerinin cumbaları sanki birbirine geçecekmiş gibi yakın. Köşede yanan havagazı feneri, pencerelerden asılmış duran eski, yırtık çamaşırların komşu duvarlarına aksettirdiği gölgelerine birer heyula heybeti veriyor. Bir kapının önünde duruyorlar ve erkek, “Burası,” diyor. Ihtiyar kadın titriyor.

“Burası mı?”

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Hikaye
  • Kitap AdıDaktilo Nebahat
  • Sayfa Sayısı176
  • YazarSuat Derviş
  • ISBN9786258401073
  • Boyutlar, Kapak13*19,5, Karton Kapak
  • Yayıneviİthaki Yayınları / 2022

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Çılgın Gibi ~ Suat DervişÇılgın Gibi

    Çılgın Gibi

    Suat Derviş

    Bugünün okurlarını da etkileyecek bir aşk romanı olan Çılgın Gibi’de Suat Derviş’in bir başka unutulmaz kahramanı Celile sahne alıyor. Geçmişin farklı dünyasına değişmeyen duyguların...

  2. Dirilen Mumya ~ Suat DervişDirilen Mumya

    Dirilen Mumya

    Suat Derviş

    “Biraz daha ileride mermerden yerli bir masa, üstünde kristal bir tabut duruyordu. Bu tabutun yarısı, ağır işlemelerle işlenmiş kırmızı bir örtü ile örtülmüştü. Seza...

  3. Sınır ~ Suat DervişSınır

    Sınır

    Suat Derviş

    “Sana erişmek istiyorum, erişemiyorum. Sanki gözle görünmeyen kuvvetler tarafından şiddetle korunan bir sınırın birimiz bir, diğerimiz öteki tarafındayız. Sana erişmeye imkân bulamıyorum. Bana o...

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. Son Patron ~ Scott FitzgeraldSon Patron

    Son Patron

    Scott Fitzgerald

    Yirminci yüzyıl Amerikan edebiyatında Ernest Hemingway ve William Faulkner ile birlikte Kayıp Kusagın temsilcilerinden biri olan ve Türkiye’de de Muhtesem Gatsby, Caz Çağı Öyküleri...

  2. Aşka Dönüş ~ Mauro (Mevlud) MartinoAşka Dönüş

    Aşka Dönüş

    Mauro (Mevlud) Martino

    Modern zaman muhaciri Mauro (Mevlud) Martino, on binlerce kişinin okuduğu Rücu isimli romanının ardından yine çok beğenilecek bir romanla okurunu mistik bir yolculuğa davet...

  3. Genç Olmak- 80 Yazardan 80 Öykü 2. Cilt ~ Nursel DuruelGenç Olmak- 80 Yazardan 80 Öykü 2. Cilt

    Genç Olmak- 80 Yazardan 80 Öykü 2. Cilt

    Nursel Duruel

    “İçinde seksen yazardan seksen öykünün yer aldığı iki ciltlik Genç Olmak, öykü türünün ele avuca sığmaz kıvraklığından, devingenliğinden zevk alan tüm okurlar için hazırlandı....

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur