Türkiye’nin ilk ıslak mendil markası olan, bugün 65 ülkeye ihracat yapan, 8’inde pazar lideri olan Uni’nin kurucusu, nam-ı diğer “mucit” Ataman Özbay; cesaret, tutku, çalışkanlık, vizyonerlik ve proaktif kişilik özelliklerine sahip olan gerçek bir girişimcinin portresini sunuyor bize.
Hayatımda sahip olduğum tüm başarıları ufkumun geniş olmasına, girişimci olmama, çok çalışmaya ve asla pes etmemeye borçluyum. Yine başarımın en büyük nedenlerinden biri kendimden büyük insanlarla birlikte zaman geçirmek, onların konuştuklarını can kulağı ile dinlemek ve öğrendiklerimi hayatıma entegre etmemdir.
Bu, İzmit’in küçük bir mahallesinde gariban bir ailenin çocuğu olarak doğan, bursla okuyan, cebinde parası olmadan evlenen ve ilk işini kuran bir “girişimci”nin insanı şevke getiren yaşam öyküsüdür. Türkiye’nin ilk ıslak mendil markası olan, bugün 65 ülkeye ihracat yapan, 8’inde pazar lideri olan Uni’nin kurucusu, nam-ı diğer “mucit” Ataman Özbay; cesaret, tutku, çalışkanlık, vizyonerlik ve proaktif kişilik özelliklerine sahip olan gerçek bir girişimcinin portresini sunuyor bize. İnsan isterse neleri başarabilir, neler yapabilir gözler önüne seren Özbay, “Ailemde zengin yok, amcam, dayım, torpilim yok” diyen arkadaşlara da örnek teşkil ediyor. İstemekle, inançla gelen başarıyı anlatıyor.
Bu kitap, her gencin elinin altında bulunması gereken bir eserdir. Bugün önünü en iyi şekilde görebilmek, en doğru yolu bulabilmek, geleceğini en iyi ve en doğru şekilde planlamak çabası içinde bulunan gençler için bir hayat rehberi olacaktır.
– Prof. Dr. Aydın Esen, Haliç Üniversitesi – Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi
Her nesli içine çekebilen bir hayat hikâyesi bu. Yediden yetmişe herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği ve hayat ile ilgili ders alabileceği bir solukta okunacak özel bir eser.
– Doç. Dr. Burcu Demirel Utku, Akademisyen
Zihinlerde yeni kapılar açacak bir kitap.
– Ebru Cündübeyoğlu Mete, Sanatçı
SUNUŞ
Sirkeci’de Bir Eczane, Gökyüzünde Bir Melek
Ankara’da bir zirvede konuşma yaptım, uçağa yetişmem gerektiği için hızla çıkarken kapı girişinde güler yüzlü bir bey ve hanımefendiyle karşılaştım. “Hocam size bir kaç sorumuz var” dediler. “Çok acil çıkmazsam uçağı kaçıracağım nasıl yapalım?” “Sirkeci’de bir eczanemiz var, Simten Eczanesi bize oradan ulaşabilirsiniz…” Aradan dört beş yıl geçti, bir gün İstanbul’da Aksigorta eğitimindeyim, öğle arası boş vaktim vardı atladım gittim Sirkeci’ye, ne adres biliyorum ne de yer. Sirkeci’deki eczanelere girip sormaya başladım, burada Simten eczanesi var mı? Acayip acayip bakanlar, ne ilaç lazımdı diyenler. Sonunda biri söyledi yerini, girdim eczaneden içeri. O güler yüzlü hanım karşımda.
“Simten Hanım merhaba.” “Merhaba.”’ “Beni hatırladınız mı?” “Hayır.” “Yıllar önce Ankara’da bir kongrede tanışmıştık, Ahmet Şerif İzgören. Bana tam çıkışta ‘sorularım var’ demiştiniz, ben de cevaplayamadan ayrılmıştım, onun için geldim.” Simten Hanım kocaman gülümsemeyle, “Yalnız ben soruyu unuttum.” Kocaman sarıldık birbirimize. Ataman Bey’e telefon açtı, hemen o da geldi. Aynı kocaman gülümseme. Aramızda çok güzel bir dostluk başladı. Simten Hanım’ı kaybettik yıllar sonra, tanımaktan çok büyük gurur duymuştum.
Ataman Bey’i tanımak da hayatımın en güzel derslerinden biridir. Hayatı bu kadar tutkuyla, dolu dolu yaşayan çok az insanla karşılaştım. Edirne’ye bir seminere beraber gittik, İstanbul’a beraber dönüyoruz. Sabah Ankara’dan yola çıkmışım, İstanbul’dan Edirne, oradan yeniden İstanbul’a dönüş. Gece on iki, daha yoldayız. Ertesi sabah da Anadolu tarafında eğitimim var. Ataman Bey, “Şerifciğim seninle Bebek’te dondurma yiyelim mi? Emin ol bu kadar güzelini yememişsindir” dedi. Araçta ekip arkadaşlarım Sinem ve Ruby de var, onlar gülümsedi, ben de “Yok artık Ataman Bey” dedim. Gece saat 01.00’de Bebek’te Ataman Bey’le romantik romantik dondurma yiyorduk. Müthiş bir ikna gücü, inanılmaz bir yaşam sevinci ve içten bir dostluğu vardır. Okuduğunuz kişisel gelişim kitaplarındaki adamların çoğunun yazdığı yalan ve basma kalıptır, Ataman Bey’in kendisi, başarısı gerçek ve sıra dışı. Elinizde şahane bir hayatın hikâyesini anlatan çok güzel bir kitap var, dersleri çıkarmak sizin elinizde. Kitap bittiğinde bir de Simten Hanım’ın ardından okursanız, o zaman kocaman sağ olun. Allah hepinizi iyi ve dürüst insanlarla karşılaştırsın ve kocaman sağlık versin.
Dostlukla,
Ahmet Şerif İzgören
17 Mart 2014
Bağlıca
Bana dediler ki işte 25 Nisan günü bir etkinlik yapacağız, ıslak mendilin mucidi gelecek falan filan. Gelecek adamı araştırdım. Daha önce duymadığım bir isimdi. Fakat öyle işler yapmıştı ki kendimden utandım, bunca sene bunları yapan bir insanı nasıl hiç tanımadım diye… Anladım ki sosyal medyayı yanlış kullanıyordum. Velhasıl 25 Nisan günü geldi. Başkana o gün çok kızdım çünkü; çünkü o gün benim doğum günümdü. Ve başkan tüm günümü kaplayacak bir etkinlik yapıyordu. Neyse etkinlik başladı. Sahnede çok sevimli bir adam konuşuyor, öyle güzel şeyler anlatıyordu ki seyircinin tümü büyük bir hayranlıkla onu dinliyordu. Sahnedeyken konuşması sırasında “kitabımı alıp da okumayana hakkımı helal etmiyorum“ dedi. O sırada anlam veremedim bu cümlesine.
Neyse etkinlik bittikten sonra tüm ekip misafirimizle beraber bir kafede oturma fırsatı bulduk. Misafirimiz tam yanımda oturuyor, öyle güzel konuşuyor, öyle güzel şeyler anlatıyordu ki sabaha kadar anlatsa dinleyecek havadaydım. Beni adeta kendine hayran bırakmıştı. O sırada başkana olan tüm kızgınlığım geçmişti. Çünkü bana en güzel doğum günü hediyesini vermisti. Ve ben bu adam yüzünden sanki o gün yeniden doğmuş gibiydim. Gitmesini hiç istemedim. Ama veda zamanı gelmişti. Ve gitti. Bu giden adam herkesin “Ataman Özbay’ı, Büyük Adamı“ idi. Ama benim “Doğum günü hediyem, Redman’im”di. Redman diyorum çünkü;verdiği seminerlerde giydiği o kırmızı kazağı ona çok yakışıyor. Neyse o gittikten sonra araya sınavlar, ödevler, dersler girdi.
Bir türlü kitabını okuma fırsatı olmadı. Nihayet okul bitti. Ve Ramazanlığın ilk günü öğlen saatlerinde aldım kitabı elime. Her sayfasını adeta büyük bir hayranlık ve aşkla okudum. Kafamda bin bir soru, böyle bir insan olamazdı. Bu adamın eşine duydugu aşk bir başkaydı. Eşinin vefat ettiği bölümü öyle bir anlatmıştı ki ağlaya ağlaya okudum adeta… Sıfırdan bir hayat kurmuş, eşi ve çocuklarına duyduğu aşkla iş hayatında çok başarılı olmuştu. Kitabı aynı günün akşamı bitirdim. İlk defa bir kitabı aynı gün bitirmiştim. Hiç bitsin istemiyordum. Ve o zaman anladım neden sahnedeyken o sözü söylediğini. Son sayfasını da okuyup kitabı kapatınca içimde tek bir düşünce belirdi. Ben bu adamı ölmeden dünya gözüyle bir daha görmeliydim…. Ve biliyorum göreceğim. Çünkü ben bu kitabı okuduğumda, bu adam bana “OLMAZ” diye birşeyin olmadığını öğretti. Sen benim Hocam, Sen benim Ağabeyim, Sen benim Babam… Bana kattığın her şey için sonsuz teşekkürler… BABALAR GÜNÜN KUTLU OLSUN KOCA ÇINAR….
Ayşegül Kılıç
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Anı-Biyoğrafi
- Kitap Adı7 Yaşımda Bindiğim Kamyonun Frenleri Patladı ve Hayata Yuvarlandım
- Sayfa Sayısı216
- YazarAtaman Özbay
- ISBN9786055286453
- Boyutlar, Kapak, Karton Kapak
- YayıneviElma Yayınevi / 2023