Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

20. Yüzyılın En Büyük Lideri Mustafa Kemal (1881’den 1923’e)
20. Yüzyılın En Büyük Lideri Mustafa Kemal (1881’den 1923’e)

20. Yüzyılın En Büyük Lideri Mustafa Kemal (1881’den 1923’e)

İlker Başbuğ

Mustafa Kemal, her şeyden önce yorulmaz bir savaşçıdır; işine sertlikle, eserine gönülden bağlanmıştır. Çok hareketli, sabırlı, dostluklarına sadık fakat onların egemenliği altına girmeyen bir…

Mustafa Kemal, her şeyden önce yorulmaz bir savaşçıdır; işine sertlikle, eserine gönülden bağlanmıştır.
Çok hareketli, sabırlı, dostluklarına sadık fakat onların egemenliği altına girmeyen bir mizaç.

Her şeyde gösterişten nefret eder, ancak her şeyle ilgilenilmesini de şart koşar. Anlattıklarındaki açıklık, çarpıcı niteliktedir; hafızalarda asıl kalan şey, kanıtlamadaki berraklık, tabirlerdeki isabettir.

Gözlem yapma becerisi en ileri derecede gelişmiş, hiçbir şeyi rastlantıya bırakmıyor. Kendine güveni tam. Ama yine de beklemeyi, düşmanı yorgun düşürmeyi, kendine kalan zamanı kullanmayı iyi bilen bir lider.

Mustafa Kemal, beklemesini bilir, hiçbir şeyi tesadüfe bırakmaz. Başarısının belirgin üç nedeni var:
sezgi, tedbirli olma ve inceleme.

Berthe G. Gaulis
(Aralık 1921, Ankara)

***

İçindekiler

Sunuş, 7
Atatürk Nasıl Bir Liderdi?, 9
Çocukluk Dönemi (1881-1894), 15
Askeri Okul Dönemi (1894-1905), 21
Çanakkale Savaşı Öncesi Askeri Görevler (1905-1915), 45
Çanakkale Savaşı (1915), 79
Diğer Cephelerde Mücadele (1916 – 1918), 96
İstanbul’da Geçen Altı Ay (1919), 129
Kurtuluş Savaşı (1919-1922), 157
Cumhuriyete Doğru (1922-1923), 291
Kaynakça, 347
Dizin, 349

Sunuş

Seni sevmek, milli ibadettir.
CELAL BAYAR

Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşadığı çağın en büyük liderlerinden birisi olduğu tartışmasızdır. Bu kitabın amacı, Atatürk’ün nasıl bir lider olduğu sorusuna cevap aramaktır. Bu soruya cevap aranırken, iki yol takip edilebilirdi.

Birincisi, liderliğin temel niteliklerini ele alarak, bu çerçevede kararlaştırılan başlıklar altında Atatürk’ün yaşamını incelemekti.

İkinci yol ise, Atatürk’ün yaşamını tarihi bir akış içerisinde araştırıp, inceleyerek onun liderlik niteliklerinin ortaya çıkarılmasına çalışmaktı. Bu kitapta, ikinci yol seçildi.

Buna rağmen bu çalışma, bir biyografi olmadığı gibi, bir tarih kitabı da değildir. Bu kitap, Atatürk’ün liderlik yönünü ele alan bir araştırma/inceleme kitabıdır.

Kitabın hazırlanmasında, olabildiğince Atatürk’ün kendi yazdıklarından ve söylediklerinden faydalanılmaya çalışılmıştır.

Mustafa Kemal Atatürk tarafından yazılan eserler arasında Nutuk Subay ve Komutan ile Söyleşi, Arıburnu ve Anafartalar Muharebeleri Raporu, Taktik Meselesinin Çözümü ve Emirlerin Yazılmasına Dair Nasihatler, Genelkurmay Başkanlığı tarafından yayımlanan Atatürk’ün Not Defterleri yanında, Atatürk’ün değişik zamanlarda yapmış olduğu söylev ve demeçler bulunmaktadır. Ayrıca, Atatürk tarafından Afet İnan’a yazdırılan; Mustafa Kemal Atatürk’ün Karslbad Hatıraları ve Medeni Bilgiler Kitabı ile Falih Rıfkı Atay ve Mahmut Soydan’a yazdırılan ve Atatürk’ün 1914-1919 yıllarına ait hatıralarını içeren Büyük Gazi’nin Hatıra Sahifeleri‘nden de yararlanılmıştır.

Yararlanılan diğer eserler arasında ise; Şerafettin Turan’ın Mustafa Kemal Atatürk kitabı ile Kaynak Yayınlarından çıkan ve otuz ciltten oluşan Atatürk’ün Bütün Eserleri bulunmaktadır. Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşamının ilk bölümünü; çocukluk ve askeri okul dönemi oluşturmaktadır. Bu döneme ilişkin Atatürk’ün kendi kaleminden çıkan bilgiler oldukça azdır. Bu nedenle, bu döneme ait bilgiler, Afet İnan’ın yazdığı Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler ile Ali Fuat Cebesoy’un Sınıf Arkadaşım Atatürk adlı kitaplara dayanmaktadır.

Yukarıda belirtilen kaynaklardan alınan alıntılarda aslının korunmasına özen gösterilmiştir. Sadece zorunlu hallerde, anlaşılmayı kolaylaştırmak amacıyla bazı sözcükler günümüz Türkçesine çevrilmiştir.

Atatürk’ün Cumhuriyet dönemi yaşamının liderlik açısından incelenmesi ve onun liderlik niteliklerinin 20. yüzyılın diğer büyük liderleri ile karşılaştırılması ise, ayrı bir çalışmanın konusu olacaktır. Mustafa Kemal Atatürk’e göre; lider ülkesinin ve ulusunun şerefi ve kurtuluşu için çalışandır. Kendilerini ilahlaştırmak için çalışanlar lider olamaz. Kamu hizmetinin en yüce şekli, bencil olmayan çabadır.

Mustafa Kemal Atatürk, hem kendisinin hem de ülkesinin kaderini adeta tek başına çizen rakipsiz bir liderdir.

Kararlarında olduğu gibi, yaşamı boyunca da, biraz da kendi isteğiyle, rakipsiz insanların kaçınılmaz fidyesi olan yalnızlık, aslında onun hayatının da ayrılmaz bir parçası olmuştur.

Atatürk Nasıl Bir Liderdi?

Prensipler kutsaldır, kurallar ise değildir.
FRANKLIN ROOSEVELT

Yirminci yüzyılın başlarında Türkiye’de tarihin iki mucizesi gerçekleşmiştir ve ikisi de birbirine bağlıdır: Birincisi, bilgi çağının öncesinde akıl ve bilgiye inanarak bunlardan beslenen Mustafa Kemal Atatürk’ün doğuşu, İkincisi ise, Atatürk’ün laik, demokratik ve uygar bir ulusun yaratılmasını emsalsiz bir dehayla gerçekleştirmiş olmasıdır.

Bir imparatorluğun küllerinden bir ülke yaratmak, bir ülkeyi saldırılardan kurtarmak için ezik, çaresiz, yoksul bir halktan hem millet hem ordu yaratmak ve sonra o milletin toplumsal ve kültürel boyutlarını tesis etmek, Atatürk’ün yaşamını eşsiz kılmaktadır.

20. yüzyılda yaşamış, tarihe ve insanlığa damgasını vurmuş devlet adamlarına ve liderlere baktığımızda, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk’ün müstesna, çağından ileride olmasıyla şaşırtıcı ve çok özel bir yerde durduğu görülür. O, tartışmasız 20. yüzyılın yetiştirdiği ve gördüğü en büyük liderdir. Zamanın İngiltere Başbakanı Lloyd George’un “İnsanlık tarihi birkaç asırda ancak bir dahi yetiştirebiliyor. Şu talihsizliğe bakınız ki, beklenilen o dahi, bugün Türkiye’de doğmuştur, elden ne gelebilirdi?’’ sözü de bu durumu en iyi şekilde doğrulamaktadır.

Atatürk büyük bir asker, devlet adamı ve her şeyden önce de büyük bir liderdi.

Bu kitabın ana amacı, Mustafa Kemal Atatürk’ün liderlik yönünü inceleyerek; onun nasıl bir lider olduğunu doğru olarak anlayabilmek ve ulaşılan sonuçları gelecek nesillere yine doğru olarak yansıtmaktır.

Lider ve liderlik, üzerinde en çok konuşulan ve yazılan konuların başında gelmektedir. Çok farklı görüş ve düşüncelerin olduğu da ortadadır.

Atatürk’ün liderlik yönünü doğru anlamaya ve değerlendirmeye yardımcı olabilecek, bu konulara ilişkin bazı temel görüşler üzerinde, öncelikle durmak yararlı olacaktır.

Yönetici ve lider kavramları, üzerinde çok tartışılan ve birbiriyle karıştırılan konular arasındadır. Yöneticiler, genel anlamda, kendilerine verilen işi, kurallara uyarak doğru olarak yapan kişilerdir. Yöneticilerin karmaşık durumlarla karşılaşması ve problem çözme özelliklerine sahip olmaları da bilinen bir husustur.

Liderlik, ulaşılacak amaç, hedeflerin tespiti ile başlar ve toplumun bu amaç ve hedeflerin arkasında toplanması ve yönlendirilmesi ile devam eder. Liderler değişime odaklanır, ilke ve prensiplere bağlı olarak hareket eder.

Yöneticiler kurallara, liderler ise prensiplere öncelik verir.

Max Weber liderliği, insanları seve seve itaat etmelerine sevk eden bir olgu olarak tanımlamaktadır.

Acar Baltaş, liderliği potansiyeli performansa dönüştürme olarak ifade etmektedir.

Liderliği insanları güçlendirme sanatı olarak görenler de oldukça çoğunluktadır. Cesaret, kuvvetli irade, tolerans, bilgi ve dürüstlük insanları güçlü kılan beş temel unsurdur.

Netice olarak denilebilir ki, hedef, amaçların ve stratejilerin tespiti için liderlere, icra görevleri için yöneticilere ihtiyaç vardır.

Nur Vergin’in iktidar, otorite ve meşruluk konularına ilişkin görüşleri de ilginç olduğu kadar, liderlik konusunun anlaşılmasına yardımcı olabilir.

Vergin’e göre;(1) iktidar sadece yasal olan siyasi iktidar, otorite ise toplumun ve halkın güvenini de kazananlar için kullanılabilir. Meşru sözcüğü yasallık anlamına gelse de, aslında yasallık ile meşruluk arasında anlam farkı vardır. Bir rejimin meşru sayılması için, halkın o rejimi benimsemesi ve desteklemesi gerekir. Buradan şu sonuca ulaşılabilir; otorite ile meşruluk arasında yakın ilişki bulunduğu gibi, otorite ve meşruluk ile liderlik arasında ilişki vardır. Ayrıca otorite ile otoriter kişilik de aynı anlamda olmayıp, birbirinin karşıtıdır. Otoriter kişilikde dayatma vardır.

Max Weber otoritenin, meşruluğun üç kaynağı olduğunu yazmıştır.(2) Bunlar: Karizma, gelenekler ve akıl, hukuktur.

Yaşamı mucizevi olaylarla geçmiş, kahramanlık payesine erişmiş, olağanüstü yeteneklere sahip olduğu düşünülen kişilere toplum karizmatik lider olarak bakmaktadır. Aslında buna doğal karizma da denilebilir. Doğal karizma, liderin halkın duygularını etkilemesidir.(3) Bir de değer karizması vardır. Değer karizmasında, liderin prensiplere bağlılığı, rehberliğiyle yarattığı kişiliğinin parıltısı, taraftarlarının kendisini kabul etmesine yol açar. Değer karizmasının kalıcılığı, doğal karizmaya göre daha fazladır.

Geleneksel otoritede, gelenekler uyarınca topluma egemen olan yönetenlerin meşru olduğu görülmektedir. Geleneksel otoritede değişim zordur.

Akıl ve yasalara dayanan otoritede ise, otoritenin yasalara uygun biçimde elde edilmesi ve kullanılması söz konusudur.

Lider ve liderliğin değerlendirilmesinde, liderlerin kapsamlı ve radikal dönüşüm (transforming) veya sınırlı ve ölçülü dönüşüm (transactional) özelliklerinden hangisine sahip olduklarının anlaşılması önemlidir.

James Mac Gregor Burns, kapsamlı ve radikal dönüşüm liderlerinin radikal bir biçimde, toplumun bütün düzenini, kültür ve değerler sistemi dahil değiştirdiğini ve yenileştirdiğini söylemektedir.(4)

Sınırlı ve ölçülü dönüşüm liderliği ise, daha ziyade ülkelerin ciddi sorunlarla karşılaşmadığı dönemlerde, günlük politikanın içinde, ölçülü değişikliklerin düşük seviyelerde yapılması şeklinde ortaya çıkmaktadır. Vizyoner kişilik ile liderlik arasında da yakın ilişki olduğunu söylemek doğrudur. Vizyon gelecekte olabilecekleri geniş bir açıdan bakarak önceden görebilme ve yine yeteri kadar önce gerekli adımları atabilme yeteneği olarak tanımlanabilir. Vizyon sahibi olmak için; entelektüel ve zihinsel birikime, analitik ve kavramsal düşünceye ve sonuçları güçlü mesajlarla verme yeteneklerine gerek vardır.

Henry Kissinger “Büyük liderler vizyonu ile, etrafındakiler ve halkı arasında köprü görevi görmelidir. Bu nedenle de eğitici olmalıdırlar. Halkından çok ileride olan lider etkisiz kalacaktır” sözleriyle vizyon ile lider arasındaki ilişkinin önemine dikkat çekmektedir.(5)

Vizyon ile önsezi ve içgüdü arasında bir ilişki var mıdır?

Önsezide elbette akıl ve muhakeme vardır. İçgüdü ise, önseziden tamamen farklı bir anlamda olup, bazı gerçeklerin sorgulanmadan kişiler tarafından kabullenilmesidir.

Liderlerin vizyon sahibi olması vazgeçilmezdir. Vizyon sahibi olmak, bir noktada tarihin akışını ve olayların yönlerini tahmin edebilmek ve gerektiğinde bu oluşumları etkileyebilmek demektir. Şimdi burada bir noktanın altını çizmek gerekir. Tarihi bilgiye derinliğine sahip olamayanların vizyon sahibi olacaklarını beklemek, düşünmek hayalciliktir.

Liderler, tarihin akışını, olayların yönlerini tayin etmek ve etkilemek için, değerlendirmelerine güvenerek hareket etmek ve sorumluluğu yüklenmek zorundadır. Bunun için de, taktik kararlar girdabından, günlük işlerden çıkarak, ülkesinin uzun vadeli gerçek milli menfaatlerini sezinlemek ve bunları gerçekleştirmek üzere uygun stratejileri uygulamaya çalışmalıdırlar.

Liderlere genel açıdan bakıldığı zaman, aralarında dünya ve düşünce görüşleri açısından oldukça önemli farklılıkların bulunduğu hemen göze çarpar.

İlk belirgin gruplaşma olarak gerçekçiler ile idealistler (ütopyacılar) göze çarpar. Olaya uluslararası politika ve güvenlik penceresinden bakıldığı zaman ise grupların adedi üçe çıkabilir. Bunlar; reel politik (gerçekçilik), idealistler (ütopyacılar) ve güç dengesidir.

Reel politikte, milli menfaatler esas olarak alınır. Kuvvetli olmak zorunludur. İdeoloji hâkim değildir. Taktik seviyelerde elastiki hareket edilebilir. İdealistler ise; küresel güvenliğe, moral değerlere önem verirken, güç dengesine ve antiemperyalist yaklaşımlara karşıdırlar.

Güç dengesini savunanlar ise; diplomasi ve stratejiyi etkin şekilde kullanarak, ülkelerinin milli menfaatlerinin aleyhinde olabilecek güçlere karşı dengelerin, ittifakların kurulmasına öncelik verirler.

Atatürk nasıl bir liderdir? Atatürk’ün liderliği nasıl anlaşılmalı, nasıl değerlendirilmelidir? Bunun için Atatürk’ün yaşamına bu açıdan bakılmalıdır.

———

(1)     N. Vergin, Siyasetin Sosyolojisi, s. 38, 39
(2)     a.g.e., s. 53
(3)     M. Heper, Türkiye’nin Siyasal Hayatı, s. 59
(4)     J. M. Burns, Transforming Leadership, s. 24
(5)     H. Kissinger, Diplomacy, s. 382

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Araştırma/İnceleme
  • Kitap Adı20. Yüzyılın En Büyük Lideri Mustafa Kemal (1881'den 1923'e)
  • Sayfa Sayısı353
  • Yazarİlker Başbuğ
  • ISBN9789751415103
  • Boyutlar, Kapak13,4x19,8, Karton Kapak
  • YayıneviRemzi Kitabevi / 2012

Yazarın Diğer Kitapları

  1. 20. Yüzyılın En Büyük Lideri Atatürk (1923’ten 1938’e) ~ İlker Başbuğ20. Yüzyılın En Büyük Lideri Atatürk (1923’ten 1938’e)

    20. Yüzyılın En Büyük Lideri Atatürk (1923’ten 1938’e)

    İlker Başbuğ

    Ben manevi miras olarak, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır. Benden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuz...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur