Kurbağalara İnanıyorum – Edebiyat Üzerine Yazışmalar
Barış Bıçakçı,Behçet Çelik, Ayhan Geçgin
Kurbağaların özelliği, nehirleri kuru topraklara dönüştüren kurak mevsimde toprağın derinliklerine gömülüp ölüm uykularına yatmalarıdır. Tüm bedensel işlevlerini en aza indirip ölüme en yakın halde…
Turuncunun Kıvamı
Behçet Çelik
“Dünya mı kımıldadı o sıra, güneş mi, ağacın çekim gücü mü, bilemedi, ince bir güneş huzmesi vurdu katılaşmış bal damlasının üzerine, yandaki ağaçların dallarından…
Düğün Birahanesi
Behçet Çelik
Çorbacıdan çıktık. Geçtiğimiz her sokak tanıdıktı artık, insanlar akrabamızdı. Döngüyü tamamladık sanmıştım,oysa tahminimden de büyüktü döngü. İç içe geçmiş döngüler vardı içinde. Tamamladığımız bunlardan…
Patikaların İyi Yanı
Behçet Çelik
Bu kez bir şeye benziyor susuşu, hem de çok benziyor. Halasının eskiden sabah akşam dinlediği, yaşlı adamların soluk almadan uzun upuzun cümlelerle yasak bir…
Belleğin Girdapları
Behçet Çelik
Yaban ya da yabancı değildim… Arada bir yer – onlardan olmadığım gibi büsbütün eloğlu da sayılmazdım. Bir şeyin kendi olmaktan çıkıp karşıtına dönüşme anında…
Dünyanın Uğultusu
Behçet Çelik
Korku dolu bir şeydi dünyada olmak. Dünyayı düşününce minicik bir nokta sayılacak şehirde bile yalnızdı – şehrin uğultusunu bastıracak ikinci bir ses yoktu. Kendini…
İki Deli Derviş – Yazyalnızı
Behçet Çelik
“Bir ara kıyıya takıldı gözüm. Çırılçıplak bir çocuk vardı. Yan yan yürüyordu, yere bakarak. Bir yengeç olmalıydı yerde. Bakıp öykündüğü. Başımı çevirmiş iskambil oynamaya…
Kaldığımız Yer
Behçet Çelik
“Aynı dili konuşuyorduk; kelimeler yakın anlamlar taşıyordu birbirimize; ama ne olduğunu bilemediğim bir engel, bir engebe, aşamadığımız bir yabancılık seziyordum, cümlelerin birbirine bağlanmasını zorlaştıran…
Gün Ortasında Arzu
Behçet Çelik
Kaldırımın altında cinayetlerden, katliamlardan, sahipsiz cesetlerden, tuzaklardan, havaya uçan, uçuran, uçurulan hayatlardan oluşmuş, katılaştıkça katılaşmış, yanık kokan bir alaşım akıyor. Dünya kanıyor, çürüyor kaldırımın…
Soluk Bir An
Behçet Çelik
Dikiz aynasından Esra’yı görebiliyordu gerçi. Gevşemiş, sessizleşmiş, yorgunluğun çöktüğü yüzüyle farklı bir güzellik kuşanmıştı (insanı yanına kıvrılmaya, sarılıp uyumaya çağıran bir güzellik); başını cama…
Herkes Kadar
Behçet Çelik
Olmayacak şey, Ağbim aradı akşamüstü. “Akşam size geleceğiz,” dedi, evde miyiz, değil miyiz, sormadan. Niye geleceğini kestirdiğim için sesimi çıkartmadım. Sesi donuktu; hal hatır…