Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Rezonans
Rezonans

Rezonans

Binnur Duman

“Düşüncelerine dikkat et, kaderin olur. Dünyayı sen şekillendiriyorsun.” Evren bir enerjidir. Evrenin sırlarını anlamak için Tesla’nın da dediği gibi enerjiyi ve titreşimi düşünmek gerekir….

“Düşüncelerine dikkat et, kaderin olur. Dünyayı sen şekillendiriyorsun.”

Evren bir enerjidir. Evrenin sırlarını anlamak için Tesla’nın da dediği gibi enerjiyi ve titreşimi düşünmek gerekir. Dolayısıyla duygularımız, düşüncelerimiz, hissettiğimiz

ya da düşündüğümüz her şey, bir rezonans alanı oluşturur.

Bir durumla ya da duyguyla rezonans oluşturmuşsak, o gerçekliği yaşarken buluruz kendimizi. Birbiriyle rezone olanlar, birbirleriyle etkileşime girerler, yani benzer benzeri çeker. Titreşimlerimizle uyumlu olan her şey, hayatımızda gerçeklik bulur.

“Bugün de böyle oldu” diyemeyeceğimiz kadar kıymetlidir hayat. Çünkü her an, bir yaratım enerjisini beslemektedir. İyi veya kötü… İnsan hangi rezonansla anbean neyi besleyip büyüttüğünün farkında olmalıdır.

Kader, elbette cesareti sever, çünkü ancak cesur olanlar imkânsızın mümkün olabileceğini yayarlar evrene. Rezonans kanunuyla olmazları oldurabilme becerisine sahip insanoğlunun sığ sularda acı içinde kıvranması, sonsuz yeteneklerine karşı yapabileceği en büyük haksızlık. Dünyayı kurtarabilme potansiyeline sahipken günü kurtarmayı zaferden saymaya son vermenin zamanı geldi. Rezonans kanununu hatırlayın, hemen şimdi kullanmaya başlayın.

*
Bizler,
manevi yolculuğa çıkmış insanlar değiliz;
insan yolculuğundaki maneviyatlarız.
*

İÇINDEKILER
GİRİŞ…………………………………………………………………………………………….. 9
BAŞLARKEN………………………………………………………………………………… 15
1. BÖLÜM
BU PIRILTILI DÜNYA’YI BİZ Mİ SEÇTİK?………………………………21
NEDEN BUNLARI YAŞIYORUZ? ………………………………………………… 22
SEN, BEN, BİZ KİMİZ?…………………………………………………………………. 29
KADER NEDİR? BİLGELİK YOLCULUĞU NASIL BAŞLAR?……… 32
RUHLARIN YOLCULUĞU ………………………………………………………….. 39
RUHSAL KONTRAT…………………………………………………………………….. 47
KARMİK İLİŞKİ NE DEMEK?……………………………………………………… 55
KONTRATLARIN İPTALİ,
GEÇMİŞ YÜKLERİ BIRAKMAK VE YEMİN BOZMA………………… 62
AĞZIMIZDAN ÇIKAN HER CÜMLE
AYNI ZAMANDA BİRER KONTRATTIR……………………………………. 67
BİLİNÇALTI NEDİR,
NASIL ÇALIŞIR VE BİZİ NASIL ETKİLER?…………………………………. 73
BİLİNÇ BOYUTUMUZ NASIL YÜKSELİR?………………………………… 76
2. BÖLÜM
GEÇMİŞİN İZLERİNDEN KURTULUN …………………………………..89
ATALARDAN VE KOLEKTİF BİLİNÇTEN GELEN
AKTARIMLAR BİZİ NASIL ETKİLER?………………………………………… 90
AİLEDEKİ KARMİK BORÇLAR ………………………………………………….. 94
ATALARDAN GEÇEN BAĞLAR NASIL İPTAL EDİLİR?…………….. 100
ANNE İLE HELALLEŞME, ANNE İLE KONTRATLARIN İPTALİ….. 104
BABAYLA OLAN KONTRATLARIN İPTALİ,
BABAYLA HELALLEŞME…………………………………………………………….. 116
3. BÖLÜM
YENİ BİR SEN, YENİ BİR İLİŞKİ……………………………………………..125
NEDEN HEP KÖTÜ İNSANLARI ÇEKİYORUZ?………………………… 126
DEĞERSİZLİK………………………………………………………………………………. 130
BAĞIMLI İLİŞKİLER ……………………………………………………………………. 138
RUH İKİZİ VE RUH EŞİ NEDİR?…………………………………………………. 146
İYİ GEÇİNME SANATI………………………………………………………………… 154
DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜM……………………………………………………………. 159
4. BÖLÜM
ŞİFACILIK VE İPUÇLARI………………………………………………………..163
YENİ BAŞLANGIÇLAR YAPARKEN
MUTLAKA YAPILMASI GEREKEN ÇALIŞMA…………………………… 164
DUA NASIL DOĞRU YAPILIRSA ETKİLİ OLUR
VE MEDİTASYONUN FAYDASI NELERDİR? …………………………….. 168
TELKİN VE OLUMLAMALARIN BİLİNÇALTI
ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ……………………………………………………………… 172
MEDİTASYON……………………………………………………………………………… 180
MEKÂN TEMİZLİĞİ……………………………………………………………………. 184
ŞİFACILIK…………………………………………………………………………………….. 190
SEN DE Mİ BİR YERYÜZÜ MELEĞİSİN?……………………………………. 196
KRİSTALLER NE İŞE YARAR, ŞİFA ÇALIŞMALARINDA
NASIL KULLANILMALI?…………………………………………………………….. 204
BİTİRİRKEN…………………………………………………………………………………. 207

GİRİŞ

Hangi düşünce ve duygu durumundaysak o frekansta salınım gösteriyoruz Ve o frekansa eşdeğer durumlarla ya da olaylarla rezonansa geçiyoruz ve rezonansa geçtiğimiz her durum hayatımızın gerçekliği oluyor.

Evrendeki sonsuz zenginliğin bir parçası olmak ve onunla uyum içinde kalmak ancak bu durumla rezonansa girmenizle mümkündür.

Bu hayatın bilgesi olmak artık sır değildir, sahip olduğun gücü keşfetmen demektir.

Hissettiğiniz ya da düşündüğünüz her şey, bir rezonans alanı oluşturur ve hem kendini hem de tüm varoluşu kalıcı olarak değiştirir.

İnsanların yaydığı duygu ve düşünce frekansının, dünyadaki değişimleri tetikleyici olduğunu ve negatif frekansa sahip korku bilincinin tüm evreni felaketlere sürükleyebileceğini biliyoruz.

“Düşüncelerine dikkat et, kaderin olur!… Dünyayı sen şekillendiriyorsun.” Dünyanın frekansına uyumlu olman sadece seni değil tüm kolektifi etkiliyor.

Deprem korkusu depremi tetiklerken, ne kadar çok bilinçte yer alıp yükselirse, dünya da frekansını yükseltip bu tepkimeyi gerçekleştirecektir.

Savaşlardaki korku frekansı ile Dünyanın Schumann rezonansı 7 HZ’lerden 12-13 HZ seviyelerine çıkıyor. Bizler korku bilinci ile de dünyanın frekansıyla oynuyoruz.

Artık bilincimizin tüm evreni ve varoluşu etkilediğinin, enerjiden oluşan varlıklar olduğumuzun bilincinde olursak insanoğluna daha faydalı bireyler oluruz.

Kendi frekansımızı, rezonansımızı dengelemek dünyayı dengeleyecektir. 

Dilek ve isteklerinizi gerçekleştirmenin yolu da o dilek ve istekle rezone olmaktan geçer. Sahip olmak istediğiniz şeyin enerjisine uygun alanlarda, o enerjinin yoğun döndüğü alanlarda bulunmak ve o duruma rezone olmaktır.

Eğer parasızlık çekiyorsanız, paranın hızla el değiştirdiği alışveriş merkezlerinde, çarşı pazar gibi mekânlarda gezin. Paranın enerjisi size bulaşsın. 

Sevgi, aşk arıyorsanız, aşkı, sevgiyi bulan insanların olduğu kafelere, uygun yerlere gidin.

Oturduğunuz yerde sevgiyi, aşkı beklerseniz, sadece beklersiniz. Hiçbir şey oturduğunuz yerde ayağınıza gelmez. 

Eşinizle, sevgilinizle ilişkinizi pekiştirmek istiyorsanız, rutinden çıkın, mutlu insanların olduğu yerlerde olun.

Neyin enerjisini yaşamak istiyorsanız o enerjinin yoğun olduğu mekânlarda bulunun. 

Eğer bütün bunlara rağmen dilek ve istekleriniz gerçekleşmediyse, arzularınıza ulaşamadıysanız; bütün bunların sebebi belki de Rezonans Kanunu olabilir. Rezonans Kanunu’yla evrendeki her şeyin birbirleriyle titreşimler halinde iletişimde olduğunu biliyoruz.

Canlı ya da cansız bütün nesnelerin birbiriyle titreşimi, bu titreşimin alanlara, mekânlara yayılması niyetlerimizi etkiler. Duygu ve düşünceler, hissettiğimiz ya da düşündüğümüz her şey, bir rezonans alanı oluşturur. 

Bir durum ve duyguya rezone olursanız o gerçekliği yaşarken bulursunuz kendinizi.

Birbiriyle rezone olan etkileşime girer, BENZER benzeri ÇEKER. 

Bizim titreşimlerimizle uyumlu olan her şey, bizim hayatımıza çekilecektir. Nasıl bir titreşim içinde olduğunuzun, bilerek veya bilmeyerek hangi rezonans alanını oluşturduğunuzun farkına varın ve kalbinizi koyun. 

Kalbin büyük bir enerji alanı vardır.

Yapılan araştırmalar kalbin beynin oluşturduğundan çok daha büyük bir elektromanyetik enerji alanı oluşturduğunu söylüyor. Ve bu elektromanyetik dalgalar bizi kuşatan her şeyle iletişim halinde.

Kalpten yayılan bu elektromanyetik gücü etkileyen kanaatlerimiz; inançla bağlandığımız düşüncelerimiz.

Bu yüzden “bir şeyi kalpten istemek”, “kalbinin sesini dinlemek” önemlidir. 

Kalbin elektrik akımı (EKG), beyinde oluşan elektrik akımından (EEG) 60 kez daha kuvvetlidir.

Kalbin manyetik alanı ise beyninkinden 5000 kez daha kuvvetlidir. Bazı dileklerimiz hemen gerçekleşirken, bazıları bir türlü gerçekleşmiyorsa gerçekten inanmadığımız ve kalben istemediğimiz içindir.

Sonuç olarak, bir şey isterken, dilerken, ne dilersen dile, bunu kalbinle iste ve bunun mümkün olduğuna inan ve daha önemlisi bunu hak ettiğine inan. Mutlu bir ruh halinde ol.

Niyetini koy ve hedefine yönel. Ve nasıl gerçekleştiğini izle. Gerçek sizin düşündüğünüz kadar karmaşık değildir. 

Sadece anlamak ve idrak etmek yeterlidir. Beynimiz bağımsız hareket etmiyor, aktiviteleri için gerekli sinyalleri kalbimizden alıyor. Hepsi bu kadar da değil! Kalbimizden yayılan bu elektromanyetik alan sadece duygularımız tarafından oluşturulmadı ve gücünü diğer önemli bir kaynaktan, kanaatlerimizden; yani derin bir inançla bağlandığımız ve hayatımıza doğrultusunda yön verdiğimiz düşüncelerimizden aldılar. Bütün duygu ve düşüncelerimiz kalbimizin enerjisinde bilgi olarak bulunmakta ve vücudumuzdan yayılan en kuvvetli sinyal olarak sadece beynimize ve organlarımıza değil, aynı zamanda dünyanın derinliklerine doğru taşınmaktadır. Bu ezeli gerçeğin yansımalarını “kendini derin bir inançla savunmak”, “bir şeyi kalpten istemek” ve tabii “kalbinin sesini dinlemek” gibi bazı deyimlerimizde görmek mümkündür.

Kalbimiz, inanç ve duygularımızı elektromanyetik titreşimlere ve dalgalara dönüştüren bir tür aracı olarak hizmet eder. Ve bu elektromanyetik dalgalar vücudumuzla sınırlı kalmaz, bütün çevremize uzanır, bizi kuşatan her şeyle iletişim halindedir. Kalbimiz, bütün inançlarımızı, gel eceğe yönelik düşlerimizi ve duygularımızı başka bir dile, titreşimlerin ve dalgaların kodlanmış diline çevirir ve bunları evrene gönderir. İnançlarımız kalbimizin yaydığı elektromanyetik dalgalar sayesinde fiziksel dünyayla etki alışverişinde bulunur. Yayılan bu enerjinin ne denli büyük olduğunu HeartMath Enstitüsü’nün yaptığı araştırmalar gözler önüne seriyor: Kalbin elektrik akımı (EKG), beyinde oluşan elektrik akımından (EEG) altmış kez daha kuvvetlidir. Kalbin manyetik alanı ise beyninkinden beş bin kez daha kuvvetlidir. Demek ki kalbimizle, beynimizle yaydığımızdan çok daha fazla enerji yayıyoruz. Peki bunu bilmek, bizim için neden bu kadar önemli? Çok basit, çünkü bu sayede, bazı dileklerimiz hemen gerçekleşirken, bazılarının gösterdiğimiz tüm çabalara rağmen neden bir türlü tezahür etmediğini anlıyoruz. İsteğimizin gerçekleşeceğine gerçekten inanmadan olumlama (imgeleme) yaparsak ya da bir şeylerin hayalini kurarsak, sadece beynimiz elektromanyetik dalgalar yayarken, duygularımızın gerçek merkezi olan kalbimiz beş bin kat daha büyük bir kuvvetle, genellikle tereddüt ve korku olan asıl inancımızı dünyaya yayar. Bunun sonucu apaçık ortadadır; hayatımızda sadece kalbimizin derinliklerinde gerçekleşeceğine inandığımız şey gerçekleşecektir.

Frekansımızı yükseltecek basit teknikler: Temiz havada bilinçli olarak derin nefesler almak. Nefesle birlikte, sırasıyla göğüs bölgesindeki tümüs bezine ritmik vuruşlar frekansımızı yükseltecektir. 

Olduğunuz yerde zıplamak ve kahkaha atmak. Bedendeki meridyen enerji akışını harekete geçirmek, dans etmek.

Ağaca sarılmak, toprağa çıplak ayakla basmak. Duş almak ve duşta tuz kullanmak frekansımızı dengeler. Bol su tüketmek, düşük frekanslı düşünce ve duyguları konuşmamak.

Eğer şu ana kadar istekleriniz gerçekleşmiyorsa, hayal ettiğiniz ya da hak ettiğiniz hayatı yaşayamıyorsanız ya da hayallerinize ve hedeflerinize ulaşamıyorsanız, negatif durum ve olayları yaşıyorsanız ve bu döngü içinde dönüp duruyorsanız, buradan nasıl çıkacağınızı bilmiyorsanız ya da bunları nasıl dönüştüreceğinizi bilemiyorsanız hemen hangi duygu ve düşüncede olduğunuzu kontrol etmelisiniz, bunu engelleyen düşünce kalıbını değiştirmelisiniz ve bunu imkânsız kılan inançlarınızı da…

Rezonansı anlamaya başladığınız anda, hayatınızdaki her şeyin mümkün olabileceğini biliyor muydunuz? 

Kalbimizle gerçekten inandığımız birçok şeyi değiştirebildiğimizi bilin. İmkânsız rezone olduğunda artık imkânlı… Düşünce gücümüzle maddeye etki edebilir, kim olmayı istiyorsan o olabilirsin. İdeal partneri yaşamına çekebilirsin, buna en uygun rezonans alanını oluşturabilirsin. Rezonans alanın sadece yazılı ve görsel izlenimlere olumlu tepki verir.

Zihnindeki yabani otları, zehirli sarmaşıkları söküp attığında, kaygı ve korkularından seni engelleyen negatif inançlarından kurtulduğunda, kendi önünden çekildiğinde, kendini sistemin akışıyla rezonansa geçirdiğinde her şey olması gereken kolaylıkta olur, varoluşun ve evrenin zekâsı çabasızdır. 

Senin çaba göstermen sadece direnç kazandırır, olacak olanı oldurmazsın. 

Kendi önündeki engel sen olabilirsin, kendi önünden çekil.

BAŞLARKEN

Aslında hepiniz birer üstatsınız…
Hele bu çağın kadınları, hepsi birer şifacı!…

Doğru cevapları arıyorsan içine dön ve sor. Bütün cevaplar sende, senin içindeki DNA’larındaki şifrelerde gizlidir. Bu, kendinden kendine bir yoldur, kendini bulma yolculuğudur. Dışarıyı bırak, içine dön ve sorular sormaya başla: 

Sen kimsin?… Neden bu yaşamdasın?… Neden bütün bunları yaşıyorsun?… 

Mutsuz musun?… Huzursuz musun?… Hiç susmayan, olumsuz bir zihin sesin mi var?… Derinlerde, ruhsal ve duygusal acıların, taciz ve travmaların, bir türlü baş edemediğin korku ve kaygıların ya da pişmanlıkların, affedemediğin insanların yarattığı kalp kırgınlıkların mı var?…

Aldatıldın mı?… 

Sevdiğin birini mi kaybettin?…

Ayrılık, aşk ya da ölüm acısı hiç yaşadın mı?… 

Yaşamın, yaşadığın hayatın ve kendinin bir değeri olmadığını mı düşünüyorsun?… Hiçbir şey yapmak içinden gelmiyor, modun düşük, yorgun, motivasyonsuz ve isteksiz mi hissediyorsun kendini?… Bir türlü üzerinden atamadığın hep uyuma isteği, karamsar ruh halin varsa depresyonda olabilirsin…

Nedensiz ağrıların mı var?… 

Geçmeyen ve hiçbir tıbbi nedeni olmayan kronik hastalıkların mı?… Kendini hep hasta mı hissediyorsun?…

Peki öfkeni ve stresini kontrol edebiliyor musun?… 

Duygusal açlığının neden olduğu ve bir türlü veremediğin fazla kiloların mı var?… Durmadan bir şeyler yedikçe mi mutlu olduğunu zannediyorsun?…

Peki bağımlılıkların var mı?… “Hayatımda olmadan asla yaşayamam” dediğin ne var? İlişkilerinde bu bağımlılığı hissediyor musun? Bir ilişkin var mı? Sağlıklı bir ilişki mi?…

Etrafındaki insanlarla, arkadaşlarınla, çalışma ortamında astın veya üstünle ya da akran gruplarıyla aran nasıl?… 

Aranan biri misin ya da hiç fark edilmediğini mi düşünüyorsun?…

Kendini beğenmiyor; ezik, silik ve değersiz mi hissediyorsun? Bu değersizlik duygusu ne kadar kuvvetli ve yaşamına ne denli etki ediyor?…

Değersizlik duygun var mı? Varsa, kendini güvende, özgüvenli ve cesaretli de hissedemezsin. Karşı cinsle sağlıklı ilişkiler kuramazsın. Kendini cinsel olarak çekici hissetmiyorsan eril enerjin veya dişil enerjinde de bir tıkanıklık var demektir. Hayatında doğru eş, sevgili ya da partner olmaz, olsa da uyum ve ahenk içinde bir ilişki yürütemezsin. İlişki yürütmek için hep alttan alan ve taviz veren sen olursun. Sonunda, hep veren sen olduğun halde; ayrılık, terk ediliş, yok sayılma, ilgisizlik, belki de aldatılma yaşar ve “Neden doğru insanları hayatıma çekemiyorum?” der durursun. Hatta sorunun kendinde olmadığını zanneder, kendinin bir kurban olduğuna inanır ve hep karşı tarafı suçlarsın. “Ben yaptım da ben verdim de o değerimi, kıymetimi hiç bilmedi!” der durursun.

Peki insanlarla sağlıklı iletişim kurabiliyor musun? Anlaşılamadığını mı düşünüyorsun? Çok iyi bildiğin konularda bile kendini ifade etmekten çekiniyorsan, hakkını da savunamazsın, sınırlarını da koruyamazsın. Kendinden taviz verdiğinde suiistimallere, haksızlıklara maruz kalırsın. Sınırlarını koruyamadığın için gelen geçen bahçendeki çiçeklere basar. Sosyal ortamlarda hep geri planda sen kalırsın. Çalışkan ve başarılı olsan bile fark edilmezsin. Auran hep sönük, yıldızın ve şansın düşük ve karanlıktır. Sen karanlıkla kaplıyken insanlar seni göremezler…

Peki iş ve öğrenim hayatın nasıl?… Başarısız mısın?… Taktir edilme, onaylanma ve kabul görme ile ilgili sorunlar yaşıyor musun?…

Çok çalışıp çabaladığın halde hedeflediğin noktaya ulaşmakta zorluklar yaşıyor musun? Ya da emeklerinin karşılığını almakta zorlanıyor musun?… Maddi anlamda bolluk, bereket ve para akışında tıkanıklıkların var mı, iki yakan bir araya gelmiyor mu? Yokluk ve darlık yakanı bırakmıyor mu? Bir türlü belini doğrultamadın mı? Yoksa köklerinde bir kıtlık bilinci mi var?…

Bütün bu sorulara cevabın evet ise, hayatında yolunda gitmeyen bir şeylerin olduğunun farkındaysan ama bu olumsuz gidişin altında yatan nedenlerin ne olduğunu bilmiyorsan, “Neden ben bu durumdayım?” diyorsan; burada benimle buluşman ve bu kitabı okuman hiç de tesadüf değil!…

Demek ki buraya kadarmış!… Artık hak edişin gerçekleşti. Ve yaşadığın zorlukları, sıkıntıları artık geçmişte bırakıp, yaşamında yeni bir sayfa açmanın zamanı geldi. Bu bir hak ediştir…

Önüne çıkan sınavlarından yorulduysan; yaşamında içsel huzuru, dengeyi arıyorsan; sağlıklı, mutlu ve başarılı olmayı yürekten istiyorsan, bu gidişi artık değiştirmeyi gönülden diliyorsan ve şimdi buradaysan tüm bunlar birer tesadüf değil. Hak ediyorsun ve doğru yoldasın!…

Peki sen neden bunları yaşadın? Sınavın mıydı, kader miydi? Ya da alın yazısı mıydı?… 

Peki böyle gelmiş de böyle mi gitmeli? Bu durum değişmez mi? Değişirse de nasıl değişir?…

Aslında, kader zannettiğin, farkında olmadan bilerek ya da bilmeyerek senin seçimlerin ya da bilinçaltının seçimleri belki de… Öğrenilmiş çaresizliklerin de olabilir mi acaba? Ya da doğru zannettiğin, ama yanlış kök inançlarındır belki de. Kim bilir, yaşadıklarının nedeni, geçmişinden gelen, üzerine yapışan bir karma. Senin, annenin, babanın ya da atalarının geçmişte yaptığı haksızlıklar, aldıkları ahlar, girdikleri kul hakları ya da senin geçmişte yaptığın haksızlıkların bedeli de olabilir. Bu yaşadıkların, atalarından geçen kadersel bağların getirdiği bir tıkanıklık, bir blokaj olabilir. Kaşının, gözünün, saç ve ten renginin fenotip ve genotiplerle, genlerle geçtiği gibi yaşadıkların da köklerinden, atalarından getirdiğin kadersel kayıtlardan aktarım olabilir. Ya da geçmişte yaşadığın, kötü bitmiş yanlış ilişkilerden dolayı hayatına girip çıkan, frekansı düşük, karanlık enerjili birilerinden geçen bir kanca enerjisi ve sizi bloke eden aradaki eterik bir bağ olabilir. Bu tür enerji bağlarını kesmeyi bilmediğiniz için de bu kısırdöngü içinde döner ve benzer şeyleri yaşar durursunuz. Oyuncular değişir ama senaryo hep aynıdır.

Çocukluğunda yaşadığın; annen, baban ya da öğretmeninden kaynaklanan ve sana yüklenmiş korkular, kaygılar da seni bloke ediyor olabilir. Dışarıdan bilinçaltına yüklenen kayıtlar, kodlar, baskılar, tabular, konan sınırlar ve yasaklar, dayatılan çekirdek inançlar; senin kendi içindeki asıl seni görmeni engeller. Dışarıdan beklenen kişi olmaya çalışır, maskeler takınır, sana ait olmayan sorumlulukları üstlenir ve rollere girersin. Herkesi mutlu etmeye çalışır, hep başkalarının ne dediklerini önemsersin… Ve böylece de hep kendini ertelersin! İçindeki kahramanı hep ezersin.

Eğer üzerine yapışmış psişik enerjiler de varsa bunların sana yaşattığı darlığı, yokluğu, ruhsal sıkıntıları yaşar, kendini hep hasta hissedersin. İşlerinde sürekli olumsuzluklar yaşarken kazalar, belalar ve her tür aksilikler hayatından eksik olmaz, döner dolaşır yine seni bulur… Başından eksik olmayan bu olumsuzlukların asıl nedeni olan psişik ataklar, bedensiz varlıklar, üzerine yapışan karabasanlar senin enerjinden beslenir ama sen tüm bunların farkında bile olmazsın!…

Acaba, hayatınızın yolunda gitmemesine sebep, sizin bu yaşamda olmak istediğiniz kişiye veya ulaşmak istediğiniz hedefe erişmenizi engelleyen blokaj hangisi?

Size iyi gelmeyen ve gelişiminize hizmet etmeyen, sizi erteleyen ve engelleyen, aşağı çeken tüm blokajlarınızdan artık kurtulun!… Tüm bu olumsuzlukları, kendinizle taşımayı, kendinize yük etmeyi artık bırakın!… Bırakın ve kurtulun!…

Yaşamınızda, ilişkilerinizde, aile bağlarınızda, işlerinizde ya da kazancınızdaki bolluk, bereket akışında; köklerinizden getirdiğiniz ne kadar kıtlık bilinci, tıkanıklık varsa tüm bu geçmiş yüklerinizden arınmak, yenilenmek, yüksek enerji frekansına geçmek ve muhteşem bir dönüşümü başlatmak artık mümkün.

1. BÖLÜM
BU PIRILTILI
DÜNYA’YI BİZ Mİ SEÇTİK?

NEDEN BUNLARI YAŞIYORUZ?
Sen içsel olarak ne isen,
senden dışarıya yansıyan enerji de odur!…

Bizler, fiziki bedenler içine girmiş ruhsal varlıklarız. İçimizde ne kimlikler, egolar, ne duygu ve düşünceler, ne enerjiler ve karmalar barındırdığımızı bir bilsek… Bilsek, uyanışımız başlar ve gerçek sandığımız illüzyonu, dünya ile evrensel boyutu o zaman ayırt edebiliriz…

En büyük uyanışlar en büyük acılardan sonra olur. Dibi görenler, acıyı yaşayanlar o acıyla uyanırlar. Yaşadığımız her acı ve üzüntü ve bunların bize kazandırdığı deneyimler bizim evrimleşmemize ve uyanışımıza hizmet eder. Bugün acı veren bir şey daha sonra bizi farkındalığa götüren bir deneyim olur. Bakış açımızı değiştirdiğimizde olaylara daha farklı bakmaya başlarız. Aslında iyi kötü yoktur. Hayır da şer de bizim bakış açımızdadır. Bazen şer zannettiğimiz, bizim için belki de hayırlı olandır. Tıpkı, “Nefsine ağır gelen hakkında hayırlı olandır” hadisindeki gibi… O şerde alınması gereken dersler vardır.

Bizler, egolarımızı yenmek, tüm nefislerimizden arınmak ve iyi bir insan olmayı deneyimlemek, sevmeyi öğrenmek için buradayız. Boyutlar arası ruhsal bir yolculuktayız. Yedinci boyuta erişene kadar eğitim ve evrimleşme yolculuğu devam eder. Yedinci boyuta erişenler, başarılı olanlardır. Bu dünyadaki sınavlarında başarılı olamayan ruhlar ise yüksek boyuta geçiş yapamaz ve arafta kalırlar, sınıf tekrarı için enkarne olup dünyaya geri dönmeyi isterler. Bu süreç oldukça zor bir bekleyiştir. Çünkü bu ruhlar, yaptıkları haksızlıklar, kötülükler, kırdıkları kalpler, üzdükleri insanlar için acı çekerler. Bu yüzdendir ki ölen birinin arkasından hayırduaları yapılır. Ruhlarına rahmet ve mağfiret bulmaları için dualar okunur. Hepsi onların huzurlu bir geçiş yapmasına yardım etmek içindir.

Ne kadar hata varsa, o kadar acı çekilir. İşte bütün bunlar o ruhun cehennemidir. Bizler cenneti de cehennemi de dünyadayken, seçimlerimizle kendimiz yaratırız. Her şeyin kaynağı, biziz, bilerek ya da bilmeyerek yaptığımız seçimlerdir. Eğer hayattayken kötü seçimler yapmışsak, kötü davranışlarda bulunmuşsak, kalp kırıp insanlara zarar vermişsek, ahlar aldıysak, kul hakkına girdiysek, varoluşa zarar verdiysek kendimize karma yaratır, titreşimimiz ve frekansımızı da düşürürüz. Ruh, düşük frekansla bedeni bıraktığında yani ölüm yaşandığında ışığa yükselemez. Kendi titreşimine uygun düşük frekanslı bir alana geçer ve orada acı, ıstırap çeker. Kendini cezalandırarak kendi kendinin cehennemi olur.

Eklendi: Yayım tarihi
  • Kategori(ler) Kişisel Gelişim
  • Kitap AdıRezonans
  • Sayfa Sayısı208
  • YazarBinnur Duman
  • ISBN9786256051027
  • Boyutlar, Kapak13,5 × 21 cm, Karton Kapak
  • YayıneviDestek Yayınları / 2024

Yazarın Diğer Kitapları

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur