Amida, Eğer Sana Gelemezsem

Özcan Karabulut

Usta öykücümüz Özcan Karabulut, siyasal yaşamını, muhalif kimliğini öykülerine yansıtarak kendine bir politik edebiyat alanı açmıştı. Amida, Eğer Sana Gelemezsem, bu çizgiyi sürdüren bir roman. Romanın kahramanı Arat, çocuk işçilerle ilgili bir çalışma için Diyarbakır’a gider.

Edep Ya Hû

Mehmet Anıl

Edep Ya Hû, tarihimizin gizemli, şaşırtıcı, rengârenk sayfalarından yola çıkılarak kurgulanmış, zengin hayal gücüyle yazılmış bir roman. Her satırı sonsuz bir merakla okunan Edep Ya Hû’nun kahramanı, Yeniçeri Ocağı’nın ünlü 65. Orta’sına mensup bir acemi oğlan: Kız Ferhad.

Tasmalı Güvercin

Cemil Kavukçu

İkinci kaptanla üçüncü çarkçı hiç keyif almadıkları her hallerinden belli olan bir bıkkınlıkla bağırışsız, küfürsüz, yorumsuz tavla oynuyorlar. Her an bırakıp kamaralarına çekilebilirler. Ben de elime geçirdiğim, iyice yıpranmış, hamur gibi olmuş elli ikilik desteyle kâğıt falı açıyorum.

Cazibe İstasyonu

Ahmet Büke

Kurt indi. Tek başına. Arka ayağında duman rengi bir akıtma. Alnından gözüne inen siyah lekesiyle kurt indi çok uzakta bir yerde. Havayı derin derin kokladı. Yanık kokusunu takip etti. Et ve kemik çekti onu.

Trajik Nüans

Ahmet Tulgar

Her kentin kalabalığı içinde böyle insanlar vardır. Kent kaderi olmuş. Terk edemeyeceğini bildiği halde, o kentte, içinde hep bir terk etme arzusu ile dolaşan. Bu kentin içinde o kadar çok acı çekmiş ki, bu yüzden de mutluluğun yine en yakın burada olduğuna inanıyor.

Yusuf Atılgan – Bütün Öyküleri

Yusuf Atılgan

Yazarın bütün öyküleri ilk kez 1992 yılında Eylemci adıyla basıldı, Bütün Öyküleri başlığını taşıyan ve Ekmek Elden Süt Memeden’deki çocuk öykülerini de kapsayan bu kitapsa 2000’de yayımlandı.

Canistan

Yusuf Atılgan

Yusuf Atılgan’ın tamamlamadan bıraktığı üçüncü romanı Canistan, ölümünden çok sonra, ilk kez 2000 yılında yayımlandı. Romanın coğrafyası yine Manisa; ama bu kez dönem farklı. Anadolu’nun işgal edildiği, direniş çetelerinin kurulduğu yıllar, anasını bırakıp köylere, çiftliklere çalışmaya giden çalışkan, işbilir köylü çocuğu Selim…

Susulacak Çok Şey Var Aramızda

Ezgi Polat

Ona baktığım zaman kendi kurallarının dışına hiçbir zaman çıkmamış huysuz bir adam görüyorum. Hepimizde bulunan o geçirgen, biçim değiştiren şeffaf zar, onun çevresinde zamanla katılaşmış, koyulaşmış gibi. On yıldır ne tutkuyla birini sevdiğini gördüm ne de…

Suzan Defter

Ayfer Tunç

12 Eylül’ün gölgesinde boğulan bir aşk hikâyesi… Yaşamın kıyısında seyirci olmaktan öteye gidememiş bir erkek… Birbirinin ışığıyla kamaşan iki ayna arasında parçalanan bir kadın… Başkasının gözünde nasıl göründüğünü, iki günlük üzerinden anlatan deneysel bir çalışma.

Şano

M. Sadık Aslankara

İşte böyle yenge, senle ben üzerlerine tiyatro acısı çalınmış iki kadınız. Bu sanata iki hayat vermiş, iki şehidi olan kadınlar, ne kadar uzağındayız şimdi…

Önceki Günün Adası

Umberto Eco

“Önceki Günün Adası”, batan bir gemiden kurtulup bir başka gemide “karaya” çıkan “Roberto de la Grive”in öyküsü. On yedinci yüzyılda geçen bu öykü, Roberto’nun sevdiği kadına yazdığı mektuplar ve gemide tuttuğu notlarla ulaşıyor bize. Roberto’nun ıssız gemide geçirdiği günler boyunca eski yaşantısıyla ilgili anımsamaları, bir dönemin siyaset, sevgi, bilim, toplum yaşantılarını yeniden kurarak, tarih, toplum, insan ilişkilerini değerlendirmemizi sağlıyor.

Fil

Raymond Carver

Kollarını boynuma dolayıp bana sarılıyor ve başını omzuma yaslıyor. Ama mesele şu: Az önce ona söylediklerim, bütün gün ara ara düşündüklerim, şey, bir tür görünmez çizgiyi aşmışım gibi hissediyorum. Hiç gelmek zorunda kalmayacağımı sandığım bir yere gelmişim gibi hissediyorum. Ve buraya nasıl geldiğimi bilmiyorum. Garip bir yer. Kısa, zararsız bir rüyanın, sonra da sabah erkenden yapılan uykulu bir konuşmanın beni ölüm ve yok oluş düşüncelerine sürüklediği bir yer.