Zavallı Şey

Matias Faldbakken

Kendi halinde sessiz sakin bir delikanlı olan Oskar, daha çocukken kendini Blumların çiftliğinde her işe koştururken bulur. Hayatı küçücük odası ve kan ter içinde…

İsimsiz Kafe

Robert Seethaler

1966, Viyana. İkinci Dünya Savaşı’ndan yirmi yıl sonra şehir küllerinden doğarken sezonluk işçi Robert Simon da bu heyecana kapılır ve bir dükkân kiralayıp kendi…

Kader Oyunu

Ergün Kazanır

Özgürlüğün anlamını çok iyi biliyordum ancak kıymetini öğrenmek için geç kalmıştım… İnsanın ne kadar kendinden emin planları olursa olsun kaderin de mutlaka kendi ağlarını…

Dan Ve Buzdan Piramit

Thomas Taylor

Dan’in hayaletlerle kurduğu bağ, onu bu kez Londra’nın en yüksek noktasında kimsenin cesaret edemeyeceği bir görevle yüzleştiriyor. Ancak herkesin bilmesi gereken bir şey var…

Dan Ve Ölüler 1

Thomas Taylor

Dan sıradan bir çocuk değil. Hayaletleri görebiliyor, onlarla konuşabiliyor hatta onların sorunlarını çözmeye çalışıyor. Ama bu yeteneği ona sadece hayaletlerle dolu, gizemli ve tehlikeli…

October, October

Katya Balen

October ve babası ormanda yaşıyorlar. Babasının kendileri için inşa ettiği evde uyuyorlar ve ağaçları, gölü, yıldızlar, taşı ve toprağı herkesten daha iyi biliyorlar. Ormanda…

Trendeki Yabancılar

Patricia Highsmith

“Bruno bozulmuştu, karşı kaldırıma geçti, gerisingeri birkaç adım attı. Durdu, döndü, dudaklarını ısırarak inceledi evi. Görünürde kimse yoktu, köşedeki evin verandasındakinin dışında bütün ışıklar…

Karanlık Suskunluk

Wolfgang Schorlau

Siyasal polisiye ustası Wolfgang Schorlau’nun bu romanında, çok eskiden işlenmiş bir cinayetin sırrı, bir geçmişle hesaplaşma vak’asına dönüşüyor. Koca bir otel, üstelik karşılıksız, niçin…

Turuncu Geçmişin Kıyısında

Melih Özeren

“Ömrümden, sürüye sürüye yanımda en çok kendimi getirdim. Bugün ve geçmişin teknesinin temel direğiyim ben. Pas dolu bir limanda, paslı bir direk…” “Veda gününe…

Kopuk

Melih Özeren

“Merdivenlerin dibi nefes dolu. Ağlamamak için bir tanesini içime çekip, koşa koşa eve gitmek istiyorum ama doğru dürüst yürüyemiyorum bile… Yalnızca sürükleniyorum. Karanlık koyulaştıkça…

Bitirgen

Figen Şakacı

Keşke kalksaymışım. O zaman babam çarşaftaki kanı görüp, “Batırmış yatağı, al şu kızı buradan,” diyemezdi. Donumdaki kana baka baka öyle ağladım ki, annem sabah…

Kesekli Tarla

Figen Şakacı

“Derinlerde bir yerde koca bir kaya vardı da, abilerim ablalarım şuna bir el atıverelim demek için çıkıyordum dışarı. Tesellisi, telafisi imkânsız bir arayıştı bu….