ROMANCI AĞIR İŞÇİDİR…
Bir roman nasıl inşa edilir? Gerçeklikle kurgu, kurguyla gerçeklik nasıl örtüştürülür? Kısaca söylenecek olursa, romancılığın temel sorunları nelerdir?
Romancılık ağır işçiliktir. Roman sadece konudan, gerçek ya da yaratılmış karakterlerden, olaylardan, mekânlardan ibaret değildir.
Tarih, felsefe, sosyoloji, psikoloji boyutları da olan devasa bir iştir.
Roman matematiktir, geometridir, mimarlıktır.
Beyin cerrahlığı ve kuyumculuktur…
Diplomasız bir meslekmiş gibi görünmesine aldanmayın. Dört yıl değil kırk yıl dirsek çürütmeyi, dört değil dört yüz kapıdan geçmeyi gerektirir.
Ela Gözlü Pars Celile, Yeşil Mürekkep, İpek Sabahlık, Nefesi Tutku Olan Kadın Af ife Jale gibi çok satan romanların yazarı Osman Balcıgil, Kurgu ile Gerçeğin Aşkı’nda, müzmin okuyucular ve muhtemel yazarlara “mesleğinin sırları”nı anlatıyor, yollar açıyor, kapılar aralıyor.
Balcıgil’in kendi kitaplarından hareketle yazdığı Kurgu ile Gerçeğin Aşkı’nı ilgiyle okuyacaksınız.
İÇİNDEKİLER
YAZAR HAKKINDA / 9
GİRİŞ / 13
DÖNEM ROMANLARI
İÇIN NOTLAR / 19
Öyleyse, neden okulu yok? / 23
Formasyon ama nasıl? / 24
Gelelim yazmanın disiplinine / 24
Sosyal çevre / 25
Gönül gezdirmek mi roman yazmak mı? / 26
Oysa hedef, bir külliyata sahip olmaktır / 27
Masaya oturmadan önce / 27
Müjde! Nihayet, geldik dönem romanlarına… / 29
Yeniden formasyonun önemi üzerine / 30
Malumatfuruş değil, bilgili olmak / 32
Dönem romanlarına dair son söz / 33
MELEK TERÖRIST FAHIŞE / 35
AVUÇLARIMDA HÂLÂ SICAKLIĞIN VAR / 45
EN HÜZÜNLÜ EYLÜL / 55
PUTLAR YIKILIRKEN / 65
TERS KANATLI ŞAHIN / 75
BIYOGRAFIK ROMANLAR
İÇIN NOTLAR / 87
Söz konusu biyografik romansa
durup biraz düşünmek lazım / 91
Hazır yayınevlerinden laf açılmışken… / 93
Bıçak sırtında bir iş / 93
Bu iki örnekten anlaşılması gereken… / 95
Zaman boyutuna bir örnek / 95
Başka mesleklerden ödünç aldıklarım / 96
Kimleri, neden, nasıl seçiyorum? / 97
Okurlar sadece soru sormazlar, yorum da yaparlar / 98
Tarafsızlık ve renksizlik Allah’a mahsustur / 99
KIZIL ÇENGİ / 101
NEFESİ TUTKU OLAN KADIN / 107
İPEK SABAHLIK / 117
YEŞİL MÜREKKEP / 125
ELA GÖZLÜ PARS / 135
DINSEL, EZOTERIK ROMANLAR
İÇIN NOTLAR / 147
Yazdım bu konuyu… / 150
Aydınlar ve sosyalizm / 150
Gelelim bu bölümün konusu olan
dinler ve ezoterizme / 151
Öyle ya, ne kadar az birinci sınıf ülke,
o kadar dolçe vita! / 152
Dünyanın tanık olduğu en büyük tasfiye
ve yerleştirme operasyonu / 154
“Din bilginleri” ve bencileyin sıradan faniler / 155
Bir “eski” solcu herhangi bir meseleye
kafasını takarsa ondan korkun! / 157
Dakika 1, gol 1 / 157
Ezoterizmin ömrü doldu mu? / 159
Dinsel ve ezoterik romanlar yazılırken
nelere dikkat edilmeli? / 161
Ne yazmıştı Rushdie romanında? / 161
Neler mi oldu kitap yayımlandıktan sonra? / 162
Ezoterizm çok özel bir konudur… / 162
53. RİSALE / 165
MASON LOCASINDA AŞK VE KILIÇ / 173
PİSAGOR TEPKİSİ / 183
DANTE’NİN İSTANBUL CEHENNEMİ / 193
ZERDÜŞT’ÜN SIRRI / 203
BİLGİNİN EFENDİSİ / 213
BİTİRİRKEN / 221
GİRİŞ
Deneyim paylaşmaya değilse de “akıl öğretme”ye, özellikle de akademik formasyonu olmayanlar tarafından ve meslek olarak icra ediliyorsa, itirazım var.
Kişisel gelişim furyası ne yazık ki bütün hızıyla sürüyor. Bir moda akımı olmanın sınırını çoktan aştı, yerleşik toplumsal bir davranış halini aldı. Hatta kendisini bir sektör olarak ifade etmeye başladığı bile söylenebilir. Görünen o ki çağımızın birçok hastalığından biri olarak köklenecek.
Alıcısı ve satıcısı memnun mu? Evet memnun.
Öyleyse, gelsin şeyh kisvesinde yeni nesil oyuncular ve mürit kılığında genç kuşak danışanlar, izleyiciler, okur kitleleri.
***
Özellikle psikiyatri, kısmen de öteki sağlık meselelerinde, elinizi sallasanız elli akıl öğretici. Bir başka deyişle, yaşam koçu. Eskiden her mahallede bir cinci hoca vardı, şimdi “akıllılar” bollaştı. İhtiyacı olanlar da kuyrukta olduğuna göre…
Ne yapalım hayat böyle bir şey. Zaman zaman “aklın” yerini piyasalar alıyor, onlar da doğal olarak kendi kurallarını koyuyor, jargonlarını oluşturuyor, ilişkileri düzenliyor.
***
Konusunun uzmanı kalem erbabına bir diyeceğim yok.
Faaliyet gösterecekleri branşlarda dört yıl hatta bazen altı yıl eğitim görmüş, yüksek eğitim almış, Avrupa’da ya da ABD’de dirsek çürütmüş olanların yazdıkları kendilerini hemen belli ediyor.
Onların aralarında da popülerleşme heveslileri yok mu? Var.
Çünkü popüler olmak kitapların çok satması, yanı sıra dizilerin, filmlerinin yapılması, “danışan”ların kapıda kuyruk olması demek.
Tamamen duygusal anlayacağınız.
Kastedilen buysa mesele yok diyeceğim ama sanıyorum biraz daha fazlası.
***
Söz konusu kitap!
Böyle olunca, haliyle içim burkuluyor.
Ambalajı şık, içi boş “akıl öğretme kitapları”nın çok okunmasından, satmasından değil rahatsızlığım.
Nasıl olsa kâğıt için artık özel olarak yeni ormanlar tesis ediliyor. Makas ve yapışkanın yerini çoktan bilgisayarlar aldı. Mürekkep yapmakta kullanılan meşe mazısıyla içinde demir olan kimyasalların köküne de kıran girmiş değil.
Üzücü olan, ihtiyaç sahibi okurların kitap gibi kültürel bir enstrümanla istismar ediliyor olması.
Bir de tabii, gençlik döneminde “okuma yazma serüveni”ni layıkıyla gerçekleştirememiş, başka şekilde söyleyecek olursam “aslında bir şey olacakmış da olamamışların”, hak etmiş ama mütevazı meslek erbaplarından rol çalması hakikaten can sıkıcı.
İstismar dalgası, Avrupa ve ABD’de astroloji ve tarot sınıflarıyla başladı. Giderek Doğu felsefesi, göbek dansı dahil her şeyin eğitimi verilir oldu.
Sonra geldik bugüne!
Birer bilim yuvası olacağı iddiasıyla pıtrak gibi çoğalan ama ticarethane olmaktan öteye geçemeyen üniversitelerde astroloji bölümlerinin açılmaya başlandığını duyunca “Yok artık!” dedim.
Zaman içinde aklı başında bilim insanlarının yolmaktan başlarında saç kalmadıysa da halihazırda durum böyle.
Bilimin saygınlığının üzerine titreyenler “Böyle bir bilim dalı yok!” demeye, verilenin falcılık “eğitim”i, esas olanınsa astronomi olduğunu söyleyemeye devam ededursunlar, üniversiteli astrologlar mezun olmak üzere geriye gün sayıyor. Yakında dükkânlarını açıp diplomalarını masalarının arkalarına asarlar.
***
Geçenlerde, üstelik Türkiye’de, yüz dolara kabala öğretildiğini duyduğumda, vah benim güzel vatanım dedim.
Ne yalan söyleyeyim “pes” etmek zorunda kaldım.
***
Yukarıdaki cümleleri, sözünü ettiğim konulara dikkat çekmek ya da iç dökmek için yazmadım.
Bu kitapta ne yapmayacağımı söylemek için kaleme aldım.
Hayır akıl öğretmeyeceğim.
Evet deneyim aktaracağım.
MasterCamp konuşmalarımda da bunu yapıyorum.
Beni izleyenlere, bir meslek erbabı olarak (işimin adı romancılık) çalışırken başımdan geçenleri, önceki mesleklerimden edindiklerimle doldurduğum heybemde nelerin olduğunu, gezilerimi ve keşiflerimi, okuyup izlediklerimden edindiklerimi, öteki meslektaşlarımın hayatlarından ve işlerinden esinlenmelerimi paylaşıyorum.
Özellikle “izleyenler” dedim!
“Öğrenciler” demiyorum çünkü öğrenme lafı eğitim kavramını beraberinde getiriyor. Eğitim ise bende, derhal akademiyi çağrıştırıyor.
Başı sonu belli, temelleri gerçek bilim insanları tarafından atılmış, yeni jenerasyon akademisyenler tarafından geliştirilmeye devam eden bir öğretme ve öğrenme silsilesi, manzumesi…
Oysa benim anlattıklarım son derece öznel (sübjektif, göreceli) “şey”ler.
Bu kitapta okuyacaklarınız da öyle olacak.
Romanlarımdan hareketle, yazılma süreçlerini öne çıkartarak, deneyim aktarımında bulunmaya çalışacağım.
***
Bilenler biliyor, bilmeyenler de şimdi öğrensin, uzun yıllar gazetecilik ve televizyonculuk yaptım. Gazetelerin ve televizyonların her kademesinde çalıştım. Muhabirlikten genel yayın yönetmenliğine, daire başkanlığına kadar bütün seviyelerde hizmet verdim.
Romancılığımı besleyen asıl faktörün bu olduğunu düşünüyorum.
Ayrıca siyasi dergi ve ansiklopedilerin mutfaklarında çalıştım, yazarlık ve editörlük yaptım.
Siyasal akımlara, ideolojilere, tarihe, ekonomiye, toplumsal meselelere nasıl bakmam gerektiğini buralarda, yani “iş”in içinde öğrendim.
Epey geçmişte kalan bu dönemimde, sanki üniversitenin yanı sıra bir başka üniversiteyi daha bitirmiş gibi oldum. En çok da bu sayede, dünyayı, içinde yaşadığımız coğrafyayı, ülkemizi daha iyi tanıma, anlama fırsatı bulduğumu zannediyorum.
Bütün bunlar da kuşkusuz romancılığımı besleyen öteki faktörler oldu
….
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Edebiyat İnceleme/Araştırma
- Kitap AdıKurgu İle Gerçeğin Aşkı
- Sayfa Sayısı224
- YazarOsman Balcıgil
- ISBN9786256608450
- Boyutlar, Kapak13,5 × 21 cm, Karton Kapak
- YayıneviDestek Yayınları / 2024
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Çalkantı ve Dalga ~ Ebubekir Eroğlu
Çalkantı ve Dalga
Ebubekir Eroğlu
Ebubekir Eroğlu´nun yeni kitabı Çalkantı ve Dalga, Modern Türk Şiirinin Doğası gibi çok önemli bir eserin sahibi, Türk şiirinin göz ardı edilmeyecek damarlarından biri...
- Sufi ve Şiir – Osmanlı Tasavvuf Şiirinin Poetikası ~ Mahmut Erol Kılıç
Sufi ve Şiir – Osmanlı Tasavvuf Şiirinin Poetikası
Mahmut Erol Kılıç
“BÜTÜN ŞAİRLER ŞİİR SÖYLEMEK HUSUSUNDA SÖZ MECLİSİNDE [ELEST BEZMİ] BİR KADEHTEN SARHOŞ OLDULAR. LÂKİN BAZILARININ ŞARABINA SÂKİNİN NAZARININ TESİRİ DE KARIŞTI. MÂ’NÂ ALEMİNİN DİLİ...
- Rus Edebiyatı Yazıları (19. ve 20. Yüzyıllar) ~ Ataol Behramoğlu
Rus Edebiyatı Yazıları (19. ve 20. Yüzyıllar)
Ataol Behramoğlu
Bu kitap Ataol Behramoğlu’nun yaklaşık kırk yıllık bir sürede Rus edebiyatı üzerine yazılarını, ülke içinde ve dışında konferans ve sempozyum sunumlarını bir araya getiriyor.Kitabın...