Kalbimizde olan,
Varlığımızı saran,
Bizi biz yapan Aşk…
İstinat duvarıdır alemin…
— ANJELİKA AKBAR
Hakiki öğretmenlere,
Hakiki bilim insanlarına,
Hakiki doktorlara,
Hakiki İnsanlara
Selam olsun…
Anjelika Akbar
Ben bir müzisyen, besteci ve piyanistim. Yazar veya şair değilim, ama kitaplarım ve şiirlerim de var…
Çünkü müzik bir dildir aslında ve ana malzemesi SES. Onun için müzik sesi veya söz benim için aynı değerdedir. İkisini de çocukluktan beri kullanıyorum. Doğaçlamalara hem müzik dilinde hem sözlü olarak çok erken yaşta başladım. İki buçuk yaşında notaların yazılışını, okunuşunu ve piyanonun üzerindeki yerlerini biliyordum. Müzisyen olan annem bana bir şekilde, oyun ile öğretmiş oldu. Okumayı dört yaşındayken kendi kendime öğrendim. Annem bana alfabe küpleri almıştı, üzerinde çeşitli objelerin resimleri ve objelerin baş harfi yazılıydı. Odaklanma konusunda hep yetenekliydim. Ve küpleri inceleyerek kısa zamanda alfabeyi ve okumayı öğrenmiş oldum; yine oyunla… Zaten en güzel öğrenme şekli mecburiyet olmadan, zevk alarak yani aslında çocuksu ilgiyle öğrenmek, öyle değil mi?
Okumaya erken başlayınca çok fazla kitap okudum. Plak koleksiyonum kadar kitaplığım da kıymetliydi. Ailede herkes çok kitap okurdu elbette ama anneannem bu konuda herkesin önündeydi… Elinde kitap olmadığını hiç görmedim. Her fırsatta okurdu. İlkokulda kompozisyonlarımı zevkle yazardım. Edebiyat derslerinde dünya klasiklerini okurken eserler üzerinde farklı yorumlar ve denemeler yazmaya başlamıştım; türlerini bozmadan sonlarını benimsemediğim eserlerini değiştirirdim. 14-15 yaşında iken düz yazıların yanı sıra şiir yazmaya başladım. Kafiyeli şiirleri çok kolaylıkla yazıyordum. Halen ana dilimde hızlıca yazabiliyorum, seviyorum yazmayı. Ama beni cezbeden şiir türü Rusça “Beyaz Şiir” yani düz yazı formundaki şiirler oldu. Bu tarzda onlarca şiir yazdım ve bunlar önemli edebiyat / şiir dergilerinde yayımlanmaya başladı. Okuldaki derslerden kaçarak kuytu bir yerde oturup şiir yazardım hep…
Türkiye’ye geldiğimde bir kelime bile Türkçe bilmiyordum. Beraber geldiğim ilk eşim Kırım Tatar’dı, Tatarca birkaç kelime biliyordu ama onun da ana dili Rusçaydı. O dönem SSCB henüz dağılmamıştı. İş dolayısıyla gelmiştik… Ve ben Türkiye’ye âşık oldum!..
Hiç Türkçe dersi almadım. Nasıl yazdığımı, nasıl öğrendiğimi bilmiyorum. Aslında hiçbir kuralı da bilmiyorum ama bir şekilde doğru yazıyorum. Bunun iki sebebi olabilir: Türkiye’yi ve Türkçeyi çok seviyorum. Bir de titizliğim, dillere ve insanlara olan saygımdan dolayı ifadelerimin düzgün, güzel olmasına dikkat ediyorum.
Türkçeyi öğrenince elbette hem yazıları hem de şiirleri Türkçe yazmaya başladım. Hiç sözlük kullanmadım; sadece kelime dağarcığım yettiğince yazdım ki bir yandan o da genişliyordu. Böylece Türkçe olarak yazdığım kitaplarım ve birçok makalem oldu. Şiirlerimi ise daha çok spontane ve kafiyesiz olarak yazmaya devam ettim yıllarca; doğaçlama olarak gelişti hep. Düzeltmeden ve üzerinde çalışmadan. Tam bir akış şekilde…
On seneden fazladır genelde sosyal medya sayfama yazıyordum. Sonra unutuyordum yazdığımı. Bir yere kopyalamıyordum bile… Takipçilerim, bunların kaybolmaması ve bir kitapta toplanması gerektiği konusunda ısrar ediyordu.
Nitekim öyle yaptım, Kalbimde Olan karşınızda.
Sevgilerimle Anjelika Akbar
1.
Benim için kötü hava diye bir şey yok.
“Mükemmel”den “iyi”ye kadar oynar en fazla…
Ama içimdeki havanın bin çeşidi var.
Sen üzgünsen bulutlar kaplar kalbimi;
Hasta isen yağmur yağar içime,
Kızdın ise kar ve buz kaplar
Her yanımı…
O zaman da dışarıdaki hava ha iyi, ha mükemmel…
Bunlar hepsi neyime…
Sen mutluysan sıcak hava dalgası,
Gülüyorsan çiçek kokusu gelir…
Gözlerin ışıkla baktı mı bana,
İşte o zaman hava oluyor
Tam tamına MÜKEMMEL…
:)
2.
Tatlı yağmur,
Pencereme vurup durursun tüm gece…
Yoksa sevdiğimden
Sessiz mektup mu getirdin?
…
Sessiz ama şefkat dolu,
Kelimeler duyulmuyor olsa da
Duygusu en güçlü sözcüklere bedel…
Mektup yağmur sayesinde
Islak imzasını da taşıyor :)
3.
Biraz yoğun,
Biraz yorgun,
Bugün biraz İstanbul gibiyim
4.
Coşkumu
Kutuya saklasam,
İçimden aşkı yasak etsem,
Güzel sözleri hiç sakınmadan,
Ölçmeden, biçmeden…
Doğrudan söyleyemezsem…
Şaşırmazsam ve de
Saniyede bin soru
Sormazsam…
Yani
Kısaca
Kendim olmazsam…
Bir elbise ve birkaç piyano tuşu kalır…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Şiir
- Kitap AdıKalbimde Olan
- Sayfa Sayısı112
- YazarAnjelika Akbar
- ISBN9786256325630
- Boyutlar, Kapak13,5 × 21 cm, Karton Kapak
- YayıneviDestek Yayınları / 2024
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Tanrılar İstedi Savaşı ~ Mehmet Yaldız
Tanrılar İstedi Savaşı
Mehmet Yaldız
Önsöz’den… Şiir, şiir yazanın kendini anlatması olduğu kadar okuyanın da kendini okuması, bir bakıma kendini anlaması,araması ve bulma çabasıdır. İşte,bu nedenle de yalan götürmez....
- Al Yüreğim Senin Olsun ~ Ahmet Günbay Yıldız
Al Yüreğim Senin Olsun
Ahmet Günbay Yıldız
Saltanat hesabıdır, umudumu kavruna, Cem’in sıla hasretli küllerini savuran, Yavuz’un babasına meydan okuyuşudur, Kuralları kitaptan siliştir yalnızlığım, Kanı, nakıştır diye sunuşlar yalnızlığım… Goncasını soldurup...
- Yirmi Aşk Şiiri ~ Pablo Neruda
Yirmi Aşk Şiiri
Pablo Neruda
Yirmi Aşk Şiiri ve Bir Umutsuz Şarkı, 1924 yılında ilk basıldığında kısa sürede uluslararası bir üne kavuştu. Sonraki yüz yıl içinde tazeliğinden hiçbir şey...