Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

İlk İşimiz İnsan Olmak
İlk İşimiz İnsan Olmak

İlk İşimiz İnsan Olmak

Ömer Barbaros Yiş

SADECE EĞİTİM ALARAK YA DA ÇOK ÇALIŞARAK YÖNETİCİ OLMAZSINIZ! EN ÖNEMLİ KRİTER KARAKTERİNİZDİR. Çalıştığınız yerde gülümsemek, espri yapmak, hiyerarşiden biraz uzaklaşmak sizi ciddiyetsiz yapmaz….

SADECE EĞİTİM ALARAK YA DA ÇOK ÇALIŞARAK YÖNETİCİ OLMAZSINIZ! EN ÖNEMLİ KRİTER KARAKTERİNİZDİR.

Çalıştığınız yerde gülümsemek, espri yapmak, hiyerarşiden biraz uzaklaşmak sizi ciddiyetsiz yapmaz. Aksine insan olduğunuzu gösterir. Ne yazık ki bazen bunu unutuyoruz. Takdir etmeyi, eline sağlık demeyi hatta hatır sormayı bile ihmal ediyoruz. Anlayışlı olmayı zayıflık olarak görüyoruz. Sırf işimize yaradıkları için toksik insanları kendimize yakın tutup güzelliklerin zehirlenmesine izin veriyoruz. Koltuğumuzu, unvanımızı o kadar çok seviyoruz ki adaletsizlikleri görmezden gelebiliyoruz. Başarmak için kalp kırmaktan, hak yemekten geri durmuyoruz.

Halbuki iş hayatında huzurun anahtarı vicdanlı olabilmekte. İşte bu yüzden ilk işimiz insan olmak.

İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ / 7
EĞİTİM YILLARI / 9
İŞ ARAMA DÖNEMİ / 19
İNSAN ODAKLI LİDERLİK / 20
1-İnsan Olabilmek / 30
2-İçinde Tutabilmek / 38
3-İnisiyatif Vermek / 44
4-İletişim / 48
Doğru iletişimin faydaları / 54
5-İyilik / 56
6-İlham Olabilmek / 60
SEVGİLİ GENÇLER… / 67
YURTDIŞI DENEYIMININ KATKILARI / 73
BİTİRMEDEN… / 88

ÖNSÖZ 

Kitap yazmak çok uzun süredir istediğim, hayalini kurduğum bir şeydi. Öncelikle yazma sürecinin çok keyifli olacağını düşünüyordum, öyle de oldu. Yaşadığınız her şeyi gözden geçirme şansınız oluyor, eğrisi ve doğrusu ile bir değerlendirme fırsatınız oluyor. Fakat bir o kadar da zor, çünkü insan büyük bir sorumluluk hissediyor.

Bu kitabı yazmak için beni üç şey motive etti. 

Birincisi, bir baba olarak çocuklarıma güzel bir hatıra bırakmak istedim. 

İkincisi, bu kitabın geliriyle iyiliklere vesile olabileceğimi düşündüm. Kız çocuklarının eğitimine, Şehit ve Gaziler Derneği’ne vereceğim destek beni cesaretlendirdi.

Üçüncüsü ise yakın çevremin beni, zaman zaman farklı mecralardan paylaşma fırsatı bulduğum iş hayatı hakkındaki duygu ve düşüncelerimi bir kitap ile daha geniş bir kesime ulaştırmam konusundaki yüreklendirmeleri oldu. 

Genelde lafı uzatmayı, sonuca dolambaçlı yollardan gitmeyi tercih etmem. Burada da düşüncelerimi kısa ve öz olarak aktarmaya çalıştım. Sizlerin bir kahve eşliğinde iki saat içinde sıkılmadan okuyabileceğiniz bir kitap ortaya çıkarmaya çalıştım. Karşılıklı sohbet ediyormuşuz hissinin sizlere geçmesi en büyük dileğim. Umarım sizler de okurken keyif alırsınız, kendinizden bir şeyler bulursunuz ve anlattıklarımdan bir fayda sağlarsınız.

Keyifli okumalar dilerim.

EĞİTİM YILLARI 

Merak etmeyin. Geçmişi uzun uzun anlatıp sizleri sıkmayacağım. Yine de geçmişin, iş hayatınızdaki yaklaşımlarınızı büyük ölçüde etkilediğini düşünüyorum. Bu sebeple kısa da olsa geçmişten biraz bahsedeceğim. 

Deniz subayı bir baba ve öğretmen bir annenin iki çocuğundan küçüğüydüm. Okul hayatım Mersin’de başladı. Altmış kişilik bir sınıfımız vardı. Sıralarda üç dört kişi oturduğumuzu hatırlıyorum. Hava genelde sıcak olduğu için sobamız nadiren de olsa yanardı. O zamanlar aklıma geldiğinde hâlâ içim ısınır.

İlkokul 5. sınıfa geçtiğimde babamın Ankara’ya tayin olmasıyla taşındık. Benim için büyük bir belirsizlik dönemi başlamıştı. O zamanlar hep Mersin’de yaşayacağımızı zannederdim. Bir çocuk için şehir değiştirmek, arkadaşlarından ayrılmak büyük bir değişimdi. O zaman Anadolu Liselerine Giriş Sınavı 5. sınıfın sonunda yapılırdı. Ben de tam sınava gireceğim yıl rekabetin inanılmaz derecede fazla olduğu Ankara’ya taşınmak zorunda kalmıştım. Bu beni açıkçası çok korkutmuştu. 

İlk iş olarak yeni bir okula kaydoldum ve dershane arayışları başladı. Annem beni o zaman Ankara’da seçerek öğrenci alan ve çok ünlü bir dershaneye götürdü. Dershane sahibinin küçümseyici yaklaşımı hâlâ aklımda. Yeni gelen bir öğrenci ne kadar iyi olabilirdi ki!

Annemin ısrarıyla beni deneme sınavına aldılar. Vasat bir öğrenci olduğumdan çok eminlerdi.☺ İnanılmaz hırs yaptığımı hatırlıyorum. Soruların hepsini doğru cevaplamıştım. Yaklaşımın nasıl değiştiğini tahmin edebilirsiniz. Birden her şey değişmiş ve benim orada öğrenci olmam için büyük bir ısrar başlamıştı. O dershaneye gitmek istemedim. Haksızlığa tahammülüm olmadığı daha o yıllardan belliydi. Kibirli ortamlardan da hiç hoşlanmıyorum. Ne kadar havalı olursa olsun fark etmez…

EN BÜYÜK ENGELİMİZ: ÖNYARGI

Önyargılı yaklaşımlar konusunda hep bu anım aklıma gelir. Bu sebeple de bugün önüme gelen özgeçmişlere asla önyargılı yaklaşmam. Başvuran kişinin okuduğu okul, not ortalaması kadar özgeçmişinde yazmayanlar da benim için önceliklidir. Mesela iş için ne kadar istekli olduğu, mülakata ne derece hazırlıklı olduğu, ahlak anlayışı ve kişilik özellikleri. Benim için çok ama çok daha önemli. Aynısı iş hayatındaki mevkiler için de geçerlidir. Tek başına unvanların bir kıymeti yoktur. Yaptıklarınızla ne kadar çok insanın hayatına olumlu manada dokunabiliyorsunuz, asıl önemli olan budur. 

Açıkçası, ileride harika işler yapan, çok başarılı sonuçlar elde eden genel müdür Ömer Barbaros Yiş olarak değil, birçok insanın hayatına dokunmuş iyi kalpli bir insan olarak hatırlanmayı tercih ederim.

Dershane kaydı sonrası yeni okuluma da başladım. İlk yaşadığım şoku hiç unutmam. Sınıf 25-30 kişilik. Herkes iki kişi oturuyor. Sınıfta kalorifer var. Benim için büyük değişiklik. Hatta sınıfın yarısı ilk gün okula gelmedi sanmıştım. Benim şivem baskın ve belirgin. Mersin’de şaşırdığınızda “Abooo!” dersiniz. Bir konuda hemfikirseniz de “Heye” dersiniz. Ben de tabii bolca kullanıyordum bu kelimeleri. Arkadaşlarım ilk başta beni garipsemiş olsalar da sonra çok güzel dostluklarımız oldu. Hızlı adaptasyon çok önemli. Özellikle zor zamanlarda kıymetli oluyor. Bunun için de her zamankinden daha fazla gayret göstermek gerekiyor. Açıkçası ben de hep bunun için gayret gösterdim. 

Sınav gayet iyi geçti ve ben Ankara’nın en iyi Anadolu liselerinden Ankara Atatürk Anadolu Lisesi’ndeki serüvenime başladım. Bu sefer de İngilizce mücadelem başladı. İlk senemi hiç unutmam. Sınıfın en tembel öğrencisi ben oldum resmen.

Hem de açık ara!

GERİ KALDIĞINIZI 

HİSSEDİYORSANIZ 

DESTEK ALIN.

Ben de babamın sözünü dinledim. Onun desteğini aldım. İngilizcesi çok iyi olan bir ağabeyimin yardımı ve yönlendirmesiyle özgüvenimi tazeledim. Bugün bu kitabı okuyorsa ona şükranlarımı sunarım. Kendisi benim için çok önemli dönüm noktalarından biri oldu. Bugün de bir baba olarak konuyu çok önemsiyorum. Özgüven belki de hayatta en önemli konulardan biri. Çocukların eğitiminde bunu göz ardı etmiyorum. İş hayatında da çok ama çok faydasını gördüm ve görmeye devam ediyorum. 

Okuldaki herkes, seçilmiş ve iyi öğrencilerdi. Kendime şunu dediğimi çok iyi hatırlıyorum: “Burada öne çıkabilmenin tek yolu var, herkesten daha çok çalışmak…” Bunun için de şöyle bir yol izledim. Her sene yazları bir ay dedemlerin yanına giderdim. Oradaki zamanımı bir sonraki senenin müfredatını baştan çalışarak değerlendirirdim. Bu beni hep hazırlıklı ve çok başarılı bir öğrenci yaptı. İş hayatında da hep bunu uygularım. Önceden çalışır, düşünür, hazırlığımı yaparım. Önümüzdeki birkaç ayı hatta yılı zihnimde yaşarım. Hangi stratejik hamlelere hazırlanmam gerektiğini düşünürüm. Satranç oynar gibi hamlelerimi hesaplar, olasılıkları tartarım. Sadece çalıştığım sektörü değil, ülke ekonomisini de öngörü havuzuma atarım. Zor görünse de o havuzda kulaç atmanın çok faydasını görüyorum. “Kader, gayrete âşıktır” sözünü asla aklımdan çıkarmam. Gayret etmeden ne yazık ki olmuyor.

ÖZGÜVEN 

ÖN HAZIRLIK 

GAYRET

Yıllar geçti ve üniversite sınavı zamanı geldi. 

Üniversite hayatım Koç Üniversitesi İşletme Bölümü’nde başladı. Puanım yüksek olduğu için burslu olarak kazanmıştım. 

Peki bilinçli bir tercih miydi? 

Kesinlikle hayır!

Açıkçası o dönem Türkçe Matematik alanında en yüksek puanlı bölüm İşletme’ydi. Koç Üniversitesi’ni de babamın yönlendirmesi ile seçtim. İlk tercihim Boğaziçi Üniversitesi’ydi ama son anda sıralamayı değiştirip ilk sıraya Koç Üniversitesi’ni koymuştum. İyi ki de öyle yapmışım. Aldığım eğitim ve kazandığım sosyal beceriler büyük bir kazanım oldu benim için. 

İlk sene iyi bir ortalama tutturdum. Böylece Ekonomi Bölümü’nden dersler alarak çift ana dal yapabildim. 2003 yılında mezun oldum. Üniversite süresince hiç staj yapmadım. Bir kere denedim. Onda da boş oturmaktan o kadar sıkıldım ki sadece iki gün sürdü!

Üniversite sonrası mastır ve doktora eğitimi yapmak istediğim için açıkçası staj konusuna da çok eğilmedim. Ancak o iki günlük stajyerlik deneyimi benim bugünkü stajyer arkadaşlarıma yaklaşımımı da belirledi diyebilirim. Stajyerleri normal çalışandan ayırmam. Hepsinin bir sorumluluğu olur ve gayet yoğun şekilde çalışırlar. Hem fikirlerinden faydalanmak hem de gerçek iş hayatını yakından tanımalarını sağlamak için onlara asla farklı davranmam. Çoğuna tamzamanlı çalışan olarak devam etme fırsatı yaratmaya da ayrıca özen gösteririm. Staj döneminin böyle çok daha verimli olduğunu düşünüyorum. Stajyerlerimiz de gayet mutlu anılar ve faydalı birikimlerle stajlarını tamamlarlar.

Üniversite sonrası yeni bir maceraya yelken açtım. İspanya Hükümet Bursu ile ekonomi doktorası yapmak üzere Barselona’ya gittim. Tek kelime İspanyolca bilmiyordum. İlk günlerimde tavuk sipariş etmek için tavuk taklidi yaptığımı hatırlıyorum! Nitekim orada ilk sene bursumun devamı için İspanyolca öğrenmem ve ikinci sene İspanyolca ders vermem gerektiğini öğrendim! Bu arada henüz akıllı telefonlar yok. Çeviri yapamıyorsunuz veya telefondan gösteremiyorsunuz. Yine de insan zor durumda her şeyi aşabiliyor. Bu çok güzel bir örnektir.

Hiç İngilizce bilmeyen ev arkadaşları bularak bunu başarabildim. Dil öğrenmek istiyorsanız, o dilden başka dil konuşmayan insanlarla bunu çok hızlı başarabiliyorsunuz. Yüksek lisans ve doktora yeterlilik belgemi alarak akademisyenlik yerine, iş hayatına atılmaya karar verdim. 

Her zaman şuna inanırım. 

Sevdiğin işi yap, eğer sevmiyorsan uzatmak sadece zaman kaybı.

Zaten sevmediğin hiçbir alanda başarılı olamıyorsun. Bu iş hayatında da böyle. Sevmediğin işte fark yaratmak ve çok başarılı olmak bence imkânsız. 

İstanbul’a dönüşüm ve maceralarla dolu iş arayış serüvenim böyle başladı.

İŞ ARAMA DÖNEMİ 

Hiçbir şey kolay başlamadı. Açıkçası hemen iş bulurum diye düşünüyordum ama işler pek de beklediğim gibi olmadı.

Şirketlerin yeni mezun ilanlarını çok sıkı takip etmeye başladım. Kesinlikle finans alanında çalışmak istiyordum ve başvurularımı da bu doğrultuda yaptım. Hepsi muhakkak yazılı sınava çağırıyordu. İlk olarak bir bankanın yazılı sınavına girdim. Ardından mülakata çağrıldım. Mülakatta bir kalem gösterip, “Bunu bize nasıl satarsınız?” diye sordular. “Bankadaki işimde kalem mi satacağım?” diye cevap verdim. Tabii ki sonraki mülakata çağrılmadım.☺

Sonra bir banka mülakatı daha. O daha iyi geçmişti. Fakat oradan da arayan soran olmadı. Derken çok ünlü bir ilaç firmasının sınavı ve mülakatları başladı. Altı mülakatı da geçtim. Çok zor bir süreçti. Artık bu işe oldu gözüyle bakıyordum. Son mülakat genel müdürle yapılacaktı. Bana finans harici bir alanda çalışmak isteyip istemeyeceğimi sordu. Çok nettim, asla olamayacak bir şeydi benim için. Görüşme fena da geçmemişti. Firma ile ilgili tüm detaylara çalışmıştım. Ancak bir şeyi atlamışım. Firmanın en büyük değerlerinden biri rotasyon ve çalışanların farklı alanları deneyimlemesiydi. Web sitesinde de kocaman yazmışlardı bunu. Ben bunu okumamıştım ve değerlerden birine tamamen uyumsuz olduğumu o “net” cevabımla göstermişim. O gün çok üzülmüştüm ama her şerde bir hayır vardır. Pazarlama dünyasına attığım ilk adım farkında olmadan, bu oldu.

Eklendi: Yayım tarihi
  • Kategori(ler) Kişisel Gelişim
  • Kitap Adıİlk İşimiz İnsan Olmak
  • Sayfa Sayısı88
  • YazarÖmer Barbaros Yiş
  • ISBN9786256325722
  • Boyutlar, Kapak13,5 × 21 cm, Karton Kapak
  • YayıneviDestek Yayınları / 2024

Yazarın Diğer Kitapları

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur