Nasıl ki çıplak insan görünüm olarak nahoştur, normal sözde öyledir aslında. Şair sövse bile kulağa hoş gelir. Yani şiir sözlerin giyinmiş halidir. Şiir sözün kıyafetidir, aksesuarıdır, sözün şekle bürünmüş halidir.
Her kes söyler, konuşur, kendisi için konuşur. Şair her kes için konuşur. Kimsenin itiraf edemediği aşkını, ihanetini, terk edilişini, sevgisini, nefretini, fikrini salt kendisi için söylemez. Şiiri her okuyan kendinden bir parça bulur. Bir şiiri her ne kadar şair yazmışsa da kendi malı değil toplumun malıdır. Toplumun malı olan şiirleri yazmış kişiler ancak şair olarak adlandırılabilirler. Şiirde bir parça vahiy bulunur, şiir ilhamdır, şair sadece araçtır, aracıdır, maşadır. Şair kısacası Şair’dir. Alameti farikası O hep aşıktır. Ya şiir aşk üstüne olmayınca tadı olmuyor…
***
SEVEMİYORUM
“Ayağıyla Yüreğime Basana…”
Sevginin pınarı göz yaşı derler
Seversen bağrına bas taşı derler
Sevdiysen başına vur taşı derler
Gönlüme taş koydun gülemiyorum
Sevmek istiyorum sevemiyorum.
Akıldan geçenler gönlüme perde
Sen saldın dert bilmez gönlümü derde
Görünce coştuğum gözlerin nerde
Gönlümü kör ettin göremiyorum
Sevmek istiyorum sevemiyorum
Sevgisiz yaşamak işkence, azap
Gönlüme elinle içirdin kezzap
Ben kurbanlık koyun sen zalim kasap
Bıçağın bağrımda ölemiyorum
Sevmek istiyorum sevemiyorum.
18:00 – 19 kasım 2007 – Gaziantep
GÖNÜLLÜ KÖLE
Gönüllü kölenim, boynumda zincir,
Ne yöne istersen o yöne çevir,
İstersen boynumdan tut yere devir,
İtiraz edersem boynum kesilsin.
Satılık köleyim aldın pazardan,
Gönlüne hapsettin çektin nazardan,
Kıyamet kopsa da çıksam mezardan,
İlk seni bulmazsam ruhum kasılsın.
Gönlüme aşkınla vurdun esaret,
Seninle kalbime geldi cesaret,
Roma’yı sen yandır, beni Sezar et,
Ben yaktım demezsem sesim kısılsın.
Yüzünü düşürme küssen de bana,
Çılgınlık yapsam da aşığım sana,
Aşkınla kavrulup ben yana yana,
Şikâyet edersem bağrım deşilsin.
11.15 – 10.04.2010 – Starlight Otel / Manavgat / Antalya
SOL TARAFIM
Seni hayal etmeyi bırakalı çok oldu,
Seni şöyle şuramda capcanlı tutuyordum.
İsmin dilime gelir, her harfi yutuyordum.
Seni hayal etmeyi bırakalı çok oldu,
Sensizlik bıçak gibi, sol yanıma sokuldu,
Sol tarafım hala boş, Sol tarafım yaralı,
Sen hiç üstüne alma, sen hiç olma oralı,
Sensizlik bıçak gibi, sol yanıma sokuldu,
Gidişin kurşun gibi şakağıma sıkıldı,
Aşka olan inancın mekanı yerle yeksan,
Sarayları neyleyim, eğer içinde yoksan,
Yokluğun kurşun gibi şakağıma sıkıldı,
Gönlüme kök saldığın ağaçların yıkıldı,
Her mevsimin süresi her ağacın yaşı var,
Her sinenin ısısı, yüreğin ateşi var,
İçime kök saldığın ağaçların yıkıldı,
Yüz bulmayan gönlümün bak yüzüne bakıldı,
Gönül çoktan terk etmiş, terk etmeyen akıldı,
O aklın ayağına artık çivi çakıldı,
Yüz bulmayan gönlümün bak yüzüne bakıldı,
21:30 – 11.01.2012 SultanGazi / İstanbul
GEÇ KALDIN
Daha önce gelseydin
Şöyle yirmi yıl kadar.
Şimdi seni düşünmek,
Yorgun fikrime zarar,
Yıllardır hep fırtına,
Kasırga var, çamur var,
Şimdi çıksam dağlara,
Bulur mu beni rüzgar.
Dört mevsim, dört mevsimde,
Her mevsimim son bahar,
Gülümse güller açsın,
Gönlüme ol hükümdar,
Seni nere koyayım,
Gönlüm geniş, hulkum dar,
Daha önce gelseydin,
Şöyle yirmi yıl kadar.
17:08 – 05.01.2012 – Kıbrıs Caddesi / Gaziantep
SEN GİTTİN
Sen sağlık gibiydin her şeyin başı,
Sen gittin gönlüme düştü göktaşı,
Kaybetmez sanırdım ben bu savaşı,
En büyük yenilgim sendin, sen gittin.
Sen nefes gibiydin, ciğere dolan,
Tek gerçek sen idin, ğayrısı yalan,
Sen talan edendin ben oldum talan,
En büyük yanılgım sendin, sen gittin.
Sen hayat gibiydin hatta kendisi,
Ben köle olmuştum sen efendisi,
Kararan ömrümün son ikindisi,
En büyük yenilgim sendin, sen gittin.
Sen ömür gibiydin ömre can katan,
Aşkın hançeriydin sineye batan,
Ben gitmem diyendin, sen çalım satan,
En büyük yanılgım sendin, sen gittin.
Sen özel biriydin tek bana özel,
Bilmedim kimseyi hiç senden güzel,
Gizlice dokundu sana pis bir el,
Yine de gitme kal dedim, sen gittin.
21:00 – 7.05 2010 Halıcılar Sarayı / Gaziantep
ANLAMADIN
Sen arıydın kovan oldum,
Zehir sundun ben bal dedim.
Sen balıktın dalyan oldum,
Gönlüm derya gel dal dedim.
Hava ıslak mevsimler kış,
Buz kesiyor hem iç hem dış,
Sen yuvasız yavru bir kuş,
Gönlüm saray gel kal dedim.
Sarayınla zindanın bir,
Gözlerinle verdin emir,
Ayağıma vurdun demir,
Prangana halhal dedim.
Yolum uzun açık deniz,
Yolcu sendin ve bendeniz,
Battık suya yandı geniz,
Bin sırtıma sandal dedim.
Sen kuzusun ben sapayım,
Kurt değilim ki kapayım,
Anlamadın ne yapayım,
Sen istedin, hoş kal dedim.
2001 – Demirköprü / Karşıyaka
CAM KENARI
Çok uzun bir seferdeyim,
Her zamanki gibi yine
Cam kenarı senin yerin.
Cam kırıklarını aldırdın
Gönül dünyam kan içinde,
Sen yoluna çıkıp gittin,
Bedenimde kaldı terin.
Hazirandı mevsimlerden,
Terleyen tenimden önce,
Kıpır kıpır yüreğimdi,
Alışırız biter dedik,
Unutulur her şey gibi,
Hala yüreğim kanıyor,
Çizdiğin izler çok derin.
Kimler geldi kimler geçti,
Her gelenin saçı, gözü,
Burnu, kaşı, eli, kolu,
Senden birer işaretti.
Gel de dokun yüreğime,
Gidişinle boşalttığın,
Yangın gönlüm hala serin.
Çift kişilik koltuktayım,
Hayalinle yolculuktayım,
Sanki başın omzumda,
Ellerim yüzünde gezer,
Benim hala umudum var,
Bir gün döneceksen eğer,
Hazır gönlümdeki yerin.
23:18 – 09.07.2011 – Kayaönü / Gaziantep
GÖNÜL
Deli gönül gemicidir,
Her limanda bir sevgili.
Vampir gibi emicidir,
Doymaz, yutsa koca fili.
Bazen miço bazen kaptan,
Ayırmaz samanı saptan,
Yıllar geçse düşmez çaptan,
Her gülene çalar zili.
Tüm hayatı mutlu geçse,
Her gün yeni dilber seçse
Suya kanmaz yalnız içse,
Kızıldeniz ile Nil’i.
Ancak ölüm ona sondur,
Dikiş tutmaz yırtık dondur
İstersen buzlarda dondur,
Deşarj olmaz gönül pili.
Can bedenden ayrılacak,
Bütün aşklar son bulacak,
Sevgililer kucak kucak,
Üzerine atar külü.
09:10 – 26.05.2011 – İpekyol / Gaziantep
MEVLANA UTANIR
Günahla baş başa kaldığım zaman,
Sen varsın haramla aramda benim.
Efkar var başımda yardım el aman,
Tabipsin, neşterin yaramda benim.
Sükunet çökerken tek gelen sessin,
Sıkılıp bunalsam o an nefessin,
Eş, dost, arkadaş hatta herkessin,
Bembeyaz noktasın karamda benim.
Mevlana utanır duysa gel’imi,
Beş vakit Allah’a açtım elimi,
Varlığın koruyor elim dilimi,
Gözlerin nöbetçi şuramda benim.
21:32 – 19.08.2009 -Konya
ADI FALAN
Ne derseniz söyleyin,
Hiç birine inanmam,
Aşk en güzel bir yalan.
Yürekler kıpır kıpır,
Serde cahil cesaret,
İpi kopartır sana,
Her şeyi eder talan,
Aşk çok güzel bir yalan.
Her anını dün gibi,
Hatırlarsın mazinin,
Yadigarı ızdırap,
Silinmeyen izinin,
Gözlerin ağlar, akmaz,
Feri biter dizinin,
Dilin geveler durur,
Adıdır falan filan.
Bir dakika tek bir an,
Üşüşme ya fikrime,
Sayamadım kaç yıldır,
Bulaşmışsın zikrime,
Kime, nasıl, ne deyim,
Beni bu derde salan,
O şimdi koca yalan,
Aşk en güzel bir yalan,
Hasta düştüm gelmedin,
Bari can verende gel,
Dünyanın en son günü,
Çıkıp bana gelişin
Milyonda bir ihtimal,
Senden geriye kalan,
Aşk en güzel bir yalan,
Adı mı? Falan, filan…
23:30 – 27.01.2011 – Erciyes / Kayseri
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Ağaç Okul; Çocuklara Afganistan Şiirleri ~ Cahit Zarifoğlu
Ağaç Okul; Çocuklara Afganistan Şiirleri
Cahit Zarifoğlu
“Afganistan olayı sessiz kalınacak bir olay değil. Fakat bu biraz da mizaç işidir diyebilirim. Bir heyecan işi. Bir şairin binlerce kilometre uzaktan bir heyecanı...
- Ejderhanın Öldüğü Yerde ~ Emirhan Eder
Ejderhanın Öldüğü Yerde
Emirhan Eder
işte toplanır göğün savruk fotoğrafları eski albümde kalır gülerken kısılan göz omuzunda mürekkep arayan iki melek başında kış güzeli bahçelerden birkaç süs suda yüzün...
- Huzur Koleksiyoncusu ~ Cihat Albayrak
Huzur Koleksiyoncusu
Cihat Albayrak
Hayal Bilgisi Edebiyat Dergisi Yayın Yönetmeni Cihat Albayrak, ”Huzur’un Kitabı”nı yazdı. gökyüzünün duası af çıksa salıverilse kafeslerinden tüm kuşlar Huzur Koleksiyoncusu çocukluğu anlatıyor. Sevebilme...