Kepler havaya…
Diplomalar alınıyor.
Serra artık hayatla yüz yüze.
Ve yaşamla ilgili önemli bir ayrıntının farkına varıyor bu süreçte.
Hayatla ilgili bilgiler tersinden öğreniliyor.
Okulda önce çalışıp sonra sınanıyor insan.
Hayatta ise önce sınanıp sonra bir şeyler öğreniliyor.
Bakalım Serra neler öğreniyor?
*
13 Haziran, Çarşamba
Ahhhh,Ah… O havuza allayıp bir boy yüzebilmek için neler neler vermezdim! Oysa. gün boyu acımasız yaz güneşinin altında, elimde bir tepsi, Hilton Oteli’nin havuz başında, otelimizin “konuklarına” hizmet sunmak için gittim geldim -gittim geldim- gittim geldim! Haşat oldu ayaklarım!
Bu sözcüklerden anlaşılacağı gibi. stajıma başlamış bulunuyorum, sevgili defterim. Seninle yeniden bir araya gelmek meğer ne büyük bir mutlulukmuş. Bunca zaman yazamamamın nedenine gelince… Geçen yıl için burs almayı aklıma koymuştum ya. kendimi deliler gibi derslere verdim.
Veecc… üniversitede üçüncü yılımı burslu o-ku-dum! Bu kez de bursumu dördüncü yılıma taşıyabilmek, yani bu desteği yitirmemek içici hırs yapıp yine deliler gibi çalışmaya devam…
İyi şeylere çabuk alışılır derler ya. meğer ne doğruymuş. Amaaa… övünmek gibi olmasın notlarım şıkır şıkır.
Onun için son yılımı da burslu okuyabileceğime inanıyorum. Kısaca… umutluyuz! Yıkılmadık, ayaktayız! Üstüne üstlük stajımı. İstanbul Hilton’da yapıyorum!!! İnanabiliyor musun! Ben bâlâ inanabilmiş değilim. Ama bu hiç de kolay olmadı. Zaten benim neyim kolay olur ki? Neyse, o konuyu ayrıntılarıyla daha sonra anlatacağım.
Gelelim senden uzak geçen ayların özeline…
Şükürler olsun, herkesin .sıhhat ve afiyeti yerindedir. Tüm aile bireyleri ve enişteniz Oktay (kıh kıh) iyidirler, ellerinizden öperler. Arkadaşlarıma gelince, hem üniversitedeki sevimli ve sevimsizler hem de benim gerçek dostlarım, dünyalar tatlısı arkadaşlarım geleceğe yönelik sıkı çalışma içinde olduklarından, onlarda da kayda değer değişiklikler yok. Babam Ankara’deki görevine döndüğünden ara ara görüşüyoruz. İşi abanmadığımız sürece ilişkimiz ‘düzeyli’ ve ‘seviyeli’ (magazin basını, kulakların çınlasın) bir biçimde kalabiliyor Yoksa mutlaka ama mutlaka bir yerden patlak veriyor. O nedenle, daha önceki de defterlerimde de belirtmiş olduğum gibi, “Seni uzaktan sevmek” tutumu kesinlikle daha sağlıklı bir ilişki yaşamamızı sağlıyor.
Babaannem, canım benim, daha bir yaşlandı sanki. Bu nedenle midir nedir, benim medeni durumum hakkındaki o çok bilinen ve yinelenen ‘Evde kaldın.” şeklindeki gözlem ve yorumlarına eskisi gibi sinirlenmiyorum artık. Ya yalama oldu ya da
giderek daha sabırlı bir insan olmaya başladım. Annemleşiyor muyum ne? Evet, geçmiş yünleri böylesine özetledikten sonra gelelim şu staj işine…
Okulumuz staj konusunda yardımcı oluyor, çoğu kişiye yer buluyor. Buluyor bulmasına da… bendeki şans mıdır nedir, dandik yerler hep bana kalıyor. Nitekim başta Oktay olmak üzere pek çok kişiye istedikleri gibi yerler bulundu. Oklay, Ankara’daki bir acentede staı yapmayı yeğledi. İç turizme yönelik turlarda çalışıp deneyim kazanmak istiyor.
Oysa ben. dönem sonuna gelmiş olmamıza karşın halâ şöyle gönlüme göre bir yer bulamamıştım. Bunun üzerine, Ankara’dan umudu kesip. İstanbul’a uçtum, bakalım orada ne yapabilirim, diye. Ayrıca İstanbul’da staj yapmak, yatacak yer sorunu olmayacağından tartışmasız yeğlenecek bir durumdu. Çeşme’de insanları hangi koşullarda barındırdıklarını gördük!.!! Oysa İstanbul’da, kalırım kendi evimde, misler gibi… Gündüzleri de paşa paşa gider gelirim. Değil mi ama…
Ve… doğal olarak devreye aslan annem girdi. Tüm arkadaşlarını taradı veeeee… bir tanesinin Hilton Oteli’nde bir tanıdığının olduğu onaya çıktı. Anneme. “Dur bakalım, önce ben bir arayıp konuşayım. Serra gibi parlak bir öğrenciyi almayacaklar da kimi alacaklar,” demiş.
Değil mi ya… Değil mi ya…
Şaka bir yana, hu girişimden hiç mi hiç umudum yoktu.
Düşünsene koskoca İstanbul Hilton Oteli! Ayrıca Boğaziçi’nin turizm öğrencileri var. Ve de daha bir dolu İstanbul okulu… Onlar çoktaaan kotayı doldurmuşlardır, bize nereden sıra gelecek, diye düşünüyordum.
Bu düşünceler “ışığında” bana önerilen tüm otellere başvurmaya kararlıydım. Bunlardan biri çok sapa ve uzak bir yerdeydi. Yeşilköy’de, havaalanına yakın… Bir başkası Taksim’deydi. Burası en azından merkezi diye düşünüp, görüşmeye gittim. Ama ne yalan söyleyeyim, gördüklerime pek de bayılmadım. Bir kere bedava çalıştıracak işçi arar gibi hir halleri vardı sanki Ayrıca çalışanları da. otel müşterileri de pek parlak değildi. İnsan böyle bir otelde ne öğrenebilirdi ki…
“Hemen başlayabilirsiniz.” dediler. Oysa ben kendimi dışarı atar almaz derin bir nefes aldım. Hiç de iyi izlenim vermeyen bir arka sokak otelinde çalışamazdım.
Yeşilköy’deki otele de gittim. Gerçi büyük ve güzel bir otel ama oraya gidip gelmek, hele de her gün. tam eziyet. Neyse, yine de görüşmeyi yaptım. Gerekli bilgileri aldıktan sonra, beni arayacaklarını, çünkü henüz kaç stajyer çalıştıracaklarını belirlemediklerini söylediler.
Yani… ben uzak muzak diye kendi kendime mırın kırın ederken, onların da beni alıp almayacakları belli değilmiş meğer, iyi
İşte durumlar böyleyken, bir sabah erkenden telefon çaldı ve “hayatım değişti”! (Orhan Pamuk, kulakların çınlasın!| Arayan, annemin arkadaşı Ertem Teyze”ydi.
“Serra?”
“Efendim?”
“Ben, Ertem.”
“Aaa Ertem Teyze,” dedim ve hemen o şaşkınlıkla ekledim. “Annem evde yok. Yani işe gitti.”
“Zaten ben de anneni değil, seni arıyordum.”
“Yaa…” Zekâ düzeyi alt sıralarda sürünen bu yanıtlarımdan anlaşılacağı gibi hâlâ uyanamamıştım, “Bak canım,” dedi Ertem Teyze çabuk çabuk. “Sana saat dokuz buçukta Hilton’da bir randevu ayarladım. Hemen toparlan. Gidip personel müdürünü göreceksin.”
İşte şimdi uyanmıştım!!!
Neler söylüyordu bu kadın?
“Ertem Teyze, şu anda saal sekizi on geçiyor…”
“Tamam, oyalanma öyleyse,”
İyi valla…
“Hemen duşunu al.”
Emredersiniz!
“Şöyle güzel giyin ha… Sonucu da bana bildir. Haydi iyi Ve telefon çat diye kapandı.
Dehşete düşmüştüm, dehşete…
Bu kadar büyük bir kuruluşta, bu kadar önemli bir randevu ve… benim doğru dürüst hazırlanabilmem için hiç vakit yok.
Hayatımın en hızlı duşunu aldıktan sonra saçımı fönlerken gözüm saatte, dakikaları sayıyordum. Neyse ki, ne giyeceğim diye zaman kaybetmedim, çünkü bu tür görüşmeler için giyebileceğim tek bir kıyafetim var.
Ne demişler, hayatını sadeleştir… sadeleştir… sadeleştir…
İşte böyle tek takımın olursa, kafanı yormaya gerek kalmaz, diye düşünerek beyaz kelen pantolon takımımı ve içine minik siyah tişörtümü giydim. Aslını istersen sevgili defter, anneannem bu takımı bana geçen yıl armağan elliğinde, belli etmemiştim ama. ne kadar da kokoş, diye düşünmekten kendimi alamamışımı. Oysa bak bu yıl tüm bu görüşmeler için cuk oturuyor. Sanırım giderek biz de kokozlanıyoruz anlamına geliyor bu. Hazin ki hazin bir durum… Şaka değil tam yirmi yakındayım artık. Aman Tanrım! İnanabiliyor musun. Şimdi Burak ulsa, “N’aber moruk” derdi.
Bu arada… İnsan çılgınlar gibi koşuştururken bile neler düşünebiliyor. Neyse… Evden fırladım, paraya kıyıp bir taksiye atladım ve görüşmeye olabildiğince az bir gecikmeyle yetişebileyim diye bildiğim tüm duaları sıralamaya başladım. Neyse ki yollar. nasıl olduysa, açıktı da. on beş dakikalık bir gecikmeyle Hillon’a vardım.
Danışmaya, personel müdürüyle randevum olduğunu söyleyince bana gitmem gereken yeri tarif ettiler. Koşa koşa Personel Müdürü yazan tabelayı buldum.
Nefes nefeseydim!
Geç kalmıştım, geç!
Bu hiç de iyi bir “ilk izlenim” olmayacaktı.
Kalbim güm güm atarak kapıyı tıkIattim.
Tekrar tıklattım!
Yine ses yok. Bu kez yavaşça kapıyı açıp içeri baktım ki… Kimsecikler yok.
Eyvah! Eyvah ki eyvah!
Bekledi, bekledi ve bu kız daha bir iş görüşmesine bile vaktinde gelemiyor dedi ve çekip gitti.
Allah kahretsin!
Diye düşünürken, koridorun ucunda bir adam belirdi. Beni görünce, “Geliyorum, geliyorum,” diye seslendi ve ekledi. Ertem Hanım’ın sözünü ettiği öğrencisiniz, değil mi?”
Ohhh! Dünya yeniden dönmeye başlamıştı, Güneş parlıyor, ruhumun çiçekleri açıyordu.
“Evet.”
“Özür dilerim, sizi çok bekletmedim umarım,” diyerek hızlı adımlarla yanıma ulaştı.
“Hiç önemi yok,” diye cıvıldadım, beklemiş ama bunu sorun yapmaz pozlarda.
Çok tatlı bir adamdı. Genç! Güler yüzlü! Ceket meket yok. Çizgili, açık mavi bir gömlek ve üstüne kırmızı örgü bir kravat.
Sabah sabah insana enerji veren renkler…
Neyse, o önde ben arkada içeri daldık. “Buyurun oturun,” dedikten sonra bir yandan masasının üstünü düzenlemeye başladı, bir yandan da eline ahizeyi alıp bana sordu. “Ne içersiniz?”
Öyle heyecanlıydım ki. bir yudum suyu bile yutacak hâlim “Teşekkür ederim, hiçbir şey istemem.”
“Nasıl isterseniz ama ben günlük kafeinimi almazsam asla ve asla çalışamam,” dedikten sonra. “Bana şöyle koyu bir kahve…” diyerek siparişini verdi ve… sonunda dikkatini bana yöneltti.
“Evet… Adınız neydi?”
“Serra… Serra Noyarı.”
“Tamam, şimdi anımsadım. Bana biraz kendinizden söz eder misiniz?”
“İşte Hayat/ Bir Genç Kızın Gizli Defteri 5” için 52 yanıt
Bir yanıt yazın
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Gençlik Kitapları
- Kitap Adıİşte Hayat/ Bir Genç Kızın Gizli Defteri 5
- Sayfa Sayısı448
- Yazarİpek Ongun
- ISBN9786054560882
- Boyutlar, Kapak13,5x19,5 cm, Karton Kapak
- YayıneviArtemis Yayınları / 2020
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Uçabilen Kız ~ Victoria Forester
Uçabilen Kız
Victoria Forester
“Okurken sürekli gülümsüyordum (ağladığım bölüm dışında). Okuması için anneme vermiştim ve şimdi çocuklarıma okuyorum. Kesinlikle her yaştan okurun yüreğini ısıtacak bir kitap.” – Stephenie...
- Ölümsüz ve İadesiz ~ Mary Janice Davidson
Ölümsüz ve İadesiz
Mary Janice Davidson
Betsy, bir yandan yarine kavuşma derdi içinde, bir yandan bodrum kattakilerle çarpışıyor, bir yandan da ayakkabı çantasından geri kalmamanın peşinde! Sanki alışveriş yapmak için...
- Paradokya – Sırlar Geçidi ~ Cem Gülbent
Paradokya – Sırlar Geçidi
Cem Gülbent
Kitabı eline aldığın an gizemli yolculuğun başladı. Kim bilir nereye gideceksin? Tanımadığın insanlar belirecek yanı başında Her birinize farklı görevler verilecek. Birbirine bağlanan şifreler,...
sizin kitaplarınızı çok beğeniyorum ve sizi gönülden tebrik ediyorum yazarlık hayatınızda başarılıklar diliyorum
size ve kitaplarınıza gerçekten hayran olduğumu söyleyebilirim büyük bir zevkle okudum sizi tebrik ediyorum
öncelikle kitaplarınızın serilerini okudum şimdi bu 5. seriyi almayı düşünüyorum gerçektende beğenerek ve kitabın içindeymişcesine okuyorum başarılarınızın devamı daim olsun bu arada ARKADAŞLAR TANRIÇA ADLI BİR KİTAP VAR ODA HARİKA BİR KİTAP ŞU AN BEN O KİTABINDA 2. SERİSİNE BAŞLAMAK ÜZEREYİM TAVSİYE EDERİM
genc kizin günlünün serisini okudum ve bayıldım süper
Özgürle evleniyor orayı okudum ama nası bilmyrm ilk özgürle evlendiini okumuştum
Serra kiminle evleniyor ve kimden cocugu oluyor .??
serra o çok sevdiği özgür abisiyle evleniyor ve de 2 çocuğu oluyor
hayır 1 tane oluyor sadece kızı adıda selin
Doğru
özgür kim yaa
ben de senin gibi merak ettim ama serra malesef özgürle evleniyor.bence oktayla evlenecekti
Ay çok heyecanlı ama daha okumadım yakında alıcam.Neler oluyo bana anlatırmısın en önemli yerlerini.Bu arada İpek Onguna çoook teşekkür ederim çok güzel bi kitap.Bana neler olacağını söylermisiniz???????
Devamını da yazarmısınızzz
Sevgili Hesna,
Kitabın yayınlama hakkı tamamen yayıncı kuruluşa aittir. Tamamını yayınlamak yasal bir suç teşkil etmektedir.
Korsana ve emek hırsızlığı konusunda hassasiyetimizi bilmenizi isteriz.
Saygılarımızla.
Bir Genç Kızın Gizli Defteri-6 serisinin kısada olsa özetini paylaşırmsınız?
Serra 5.kitanın sonunda oktayla nişanlanıyor 6.kitapta Oktay’dan evlilik teklifi bekleyen Serra sonunda Oktay’ın ailesinin Oktay’a baskısıyla istediği evlilik teklfini alır alırdaOktay değişmiştir sorumsuz birine dönmüştür ev bakmaya Yüzük bakmaya vb şeylere gelmemektedir en son Serra bu sorumsuzluktan sıkılıp Oktay’dan ayrılmıştır ve bir süre sonra çok sevdiği Özgür abisiyle evlenir ve Selin adında 8.kitapta bir kızı olur Serra onuncu kitapta günlük işni kızına devreder
Özgür kim ? (Okulda mı tanıtılar)
kitap süper yaaaaaaaaaaa .:) :) :) :)
şu anda 4.serisini okuyorum ve süper
sizin neredeyse tüm kitaplarınız bende var . bu serinin 5 cisi ni en yakın zamanda alacagım kitaplar süper ötesi
çooooooooooooooooooooooooook güzel
ya çook güzel zevkle okuyorum lütfen devamını getirin
çok seviyorum şuanda toplamda 6. kitabınızı okuycam çok beğeniyorum sizi
ya hayatımda bu kadar güzel kitap görmedim ben aldığım hiç bir kitabı sonuna kadar okumadım ama bu kitabın bütün serisini kudüm TEŞEKKÜRLER İPEK ABLA
Serra ve Oktay neden Ayrılıyor?
Oktay evlenmeye hazır değil herkes evleniyor bi serra kalıyor o da Oktay’ın bu tutumu yüzünden ondan ayrılıyor :)
süperrrr bu yazarın kitaplarına bayılıyorum
serra oktaylamı evleniyor
hayır
Hayır ozgurle evlenicek
özgür kim ve serra evlenmeyecekse oktayla neden nişanlanıyor ve dedesi ölüyormu
serra noyan gerçekmi
Bende tüm serisi var ve gerçekten harika bu arada sizi tebrik ediyorum emeğinize sağlık
Yasa bu kitap bi harika 4. bitti 5. yi okuycam devam ini cokkkkk merak ediyorummm:)))
Devamında neler oluyor?? Devamini da yazamaz misiniz????
OKTAYLA EVLENECEK DİYE BİLİYORDUM AMA özgürle evlendi 5.serisinde özgürle tanışıyor
ipek ongun harika bir kadın bu kitapları muhteşem ötesi ben bu kitapları kendi param ile 2.ellerini alıp okuyorum inanınki şimdi ben 8. sınıfım ve 5.sınıfa kadar kitap kurdu olarak okulun birincisiydim ama ne yazık ki 6-7. sınıflarda TEOG sınavına çalışacam diye hiç kitap elime almadın bir öğretmenim bir genç kızın gizli defteri adlı kitabı hediye etti ve okuduktan sonra bunca zamanımı öyle boş geçirmişim ki diye düşünürken kitabı 1.serisi bitti anında 2.serisini aldım ve bitirdim şimdi ise 5.serisindeyim yaaa işte böyle bir kitap OLAĞUNSTÜ SÜPERR
11.kitabında özetini yazabilir misiniz bunun gibi
gerçekten çok güzel bir kitap 1 haftada 4. ye kadar gelebildim off oktayla ayrıldıklarına hala aklım ermiyo………. bi yandanda özgürü tanımıyorum offfff çok heyecanlı
ben işte hayat kitabını okuyorrum nüthişşşşş süperrrr :)
süperrrr
Serra ile oktay ayriliyor mu lutfen soyleyin su anda 4. Kitaptayim meraktan oluyorum lutfen soyleyin
maaalesef
Bu kitaplar çok güzel keşke bu bir film olsa
Ben ipek ongun serisine bayildim ya simdi besinci kitabi alcam bu seriyi bitirmekte kararliyim size de kitaplariniza da ilgim buyuk ipek ongun…
Kitaplar gençlere yatırımdır.Bu yola Serra Noyan ve çevresi ile çıktık ahenk ile ilerledik,hep beraber hikayeyi bitirdik ve hedefimize ulaştık.Tıpkı her yazar ve okur gibi bizimde hedefimiz gençlere kitap okumayı sevdirmek sene 2020 hala kitaplar okunuyorsa ne mutlu!Okumaya devam.
İpek bla kesinlikle sana bayılıyorum ayrıca kitaplarınada ama bu bir genç kızın gizli defterinin yaş sınırını merak ettimde
Ayrıca arkadaşlar ÖZGÜR KİMMM
ÖZGÜR KİM YAW. Oktay bence tam adamın dibiydi. Ama sorumsuzlaşıyor demiş ya biri, benim okurken gözümde canlanan Oktay öyle bir şey yapmaz. Aynı şekilde Cüneyt de hiç aldatacak tip değildi. ama sonra nasıl da tıpış tıpış geri döndü ama. Bu seriye bayılıyorum, daha 3. kitabı okuyacağım ama çok heyecanlandığım için baştan sondan okudum. neredeyse kitap bitti:) WDPĞŞWPDĞL
özgürü merak edenlere açıklıyım özgür babanesinin istediği bir münasip babanesi evde kalıcan baskısı yapmış sonra bir arakadaşının torunu olan özgürle tanıştırmak istemiş özgürde kendi babanesine düşkünmüş serrayı aramış ve bir buluşup tanışalım demiş ama oktay vardı ya arkadaşlık için tanışmışlar özgür avukat ama serra dan yaşça büyük ben olanak vermedim ama oktaydan ayrılmış ve özgür ile evlenmiş hayretlerim şaştı
diğer bölüme nasıl geçicez ben geçemiyorum
Ben daha 4. kitabı bitiremedim.
Ben çok severek okuyorum.Bence yüzyılın en güzel kitabı!!!