Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Suskun İnci Tanesi
Suskun İnci Tanesi

Suskun İnci Tanesi

İlknur Eyüboğlu

İnsan biraz çocuk olmalı, bir pamuk şeker gördüğünde ben de istiyorum diye tutturabilmeli umursamadan.. İnsan heyecan duymalı her gün doğdukça, ışığa bakıp dua etmeli…

İnsan biraz çocuk olmalı, bir pamuk şeker gördüğünde ben de istiyorum diye tutturabilmeli umursamadan..

İnsan heyecan duymalı her gün doğdukça, ışığa bakıp dua etmeli yılmadan..

İnsan aşık olmaktan korkmamalı ; yüreğine acı bir sızı düşeceğini bilse bile zaman zaman..

İnsan yolda yürürken biraz etrafına bakınmalı, bakıp ta görebilmeli..Farklı diyarlarda farklı serüvenler yaşanıyor her gün, her saat, her dakika, her an..

Bıkmadan, usanmadan…

Ne dersiniz? Denemeye değer, değil mi?

Kibarca gülümse ve geç…Kazanan sen olursun..Huzur bulursun..

Sana zarar vermek isteyeni görme, işitme, amacına ulaşmasına izin verme..

Bırak senden uzak olsun..(İnci Tanesi)

Birini sevmeye koyulmak başlı başına bir iş, bir girişimdir.Güç ister, yürek ister,körlük ister..Hatta başlangıçta öyle bir an vardır ki uçurumun üstünden sıçramak ister ; düşünmeye kalkarsan aşamazsın onu..(Sartre)

Ya siz? Aşmaya var mısınız?

Haydi o zaman..

Başlasın heyecan…

KEŞKE……

13 Aralık Pazartesi….

Kısa bir süreliğine de olsa okyanusları aşıp bilinmeyen diyarlara  gitmek zorunda olduğunun haberini almıştım geçen yıl dün gece..

Yağmur yağıyordu..Sabaha kadar konuşmuştuk, herşey çok güzel olacak diye..

Karanlık, dar sokaklarda yürümüştüm tek başıma saatlerce..

Sonra evinin önüne gelmiştim..akşam sefalarının açtığı o güzelim bahçeye..

Kızkardeşin,birkaç arkadaşın daha vardı..

Sersem gibiydin, gözlüklerin gözünde..

Yüzünde endişe..

Hafif zoraki bir tebessüm gözlerinde..

Boş boş bakınıyordun etrafına..

Elimi de sımsıkı tutmayı ihmal etmiyordun bu arada..

Konuşmamayı tercih ediyorduk yanyana, öylece..

Beraberce..

Huzurlu ama endişe dolu gözlerimizle..

Sağlam ama daha şimdiden özlem dolu olan yüreğimizle..

O gece..

Yurtdışındaki arkadaşın Kerem ile konuşup ayarladınız herşeyi alelacele..

Hayır, anlamadığım bu kadar apar topar ne gerek vardı bu kadar önemli bir kararı vermeye?

Oysa teklifi düşünmen için vermişlerdi süre..

Neyse..

Yalnız kaldık sonunda..

Sarıldık sımsıkı  birbirimize..

Aşkımızı, sevgimizi ispatlamamıza  gerek bile yoktu ne sözlerle ne de hareketlerle..

Gözlerimiz konuşuyordu kar tanem o gece..

“Hadi git artık!Yoksa daha kötü olucak..”diye fısıldadın kulağıma sessizce..

Son kez sarıldık birbirimize..Alnıma upuzun bir buse eşliğinde..

Arkamı dönüp koşar adımlarla uzaklaştım yanından..

Arkamı yaslayıp huzura erdiğim kollarından..

Birkaç damla SEN … dolu yaş gözlerimde..

Akıverdi birdenbire..

Donmuş kalmış bir SEN … vardı geride..

Adım adım yaklaşıp sonuna gelmişti artık ..

Zaman gelmişti yol almaya, bilinmeyene..

Aşk dolu gizem dolu  bu hikayede..

Araya mesafe girmişti kısa bir süreliğine..

Hedeflerle süslenmiş hırs gözbebeklerinde..

En azından dağlar, denizler, aşılmayacak yollar yoktu onların önünde..

Yoktu bu sevgide..

VE…

Bugün 13 aralık  2010 Salı…

Dudaklarımda sadece birkaç hece..

“Ah be kar tanem..N’aptın sen böyle bize?

Dönemezmiydik o eski güzel sadece BİZ … dolu günlerimize…

Gülemezmiydik birlikte?

Nefret ettiğim bir kelimeyle son bulacak bu yazı,ben  hiç istemesem de..

KEŞKE……..

Şimdi tam zamanı işte ! …

Bu keşkelerın sonunu getırebilecegım cumlelerden upuzun bir roman bıle yazabılırdım..Ve  gün geldi, bu masalı, şiirlerimle harmanlayıp kavuşamayan cıftlere ; sevdiğinin, sevginin kıymetini bilenlere, aşk dolu hayatı yaşamayı sevenlere, SİZLERE ithafen yazmaya karara verdım…

Keşkesiz ve …

Aşkla kalabilmeniz dileğiyle..

2011

Bugün 31 Aralık …

Yorganımın altında sancıyla kıvranıyorum…

Acıya hala alışamadık..

2010..

Neler beklendi senden?

Ya sen?

Neler götürdün o bekleyenlerden?

2011..

Gel de bari umutları sen söndürme artık!

DENİZ KENARINDA BİR YÜREK..

Dun gece  iki kız arkadasımla ve kuzenimle  boğazda yemekteydık…eşsiz manzarası ve büyüleyici göz kırpışlarıyla içime işliyordu yine o gece İstanbul…Aradan çok geçmedi..Kuzenimin

gözbebekleri büyüdü ve  bir anda  ona benzeyen esmer bır çocuk ile arkadasının geldıgını söylediler bana..İlerde durup bıze bakıyorlarmış.. kafasını sureklı bır saga bır sola cevırıp benı gormeye calısıyormus..benım de arkam dönük..Hemen farkedemedim, sonradan gördüm ki, evet bu O’ydu..yanındakı da arkadaşı Burak..

Yalnız  basına bıze dogru yaklastı ama yanaşamadı hemencecik…Bıraz bekledı.Bizim kahraman ise, cesaretsız çocuklar  gıbı dolanıyordu şuursuzca ortalıkta…Adım adım..Bir sağa , bir sola..Burak dakıkalar sonra nıhayet ‘İnci tanesi.. ‘dıye seslenebıldı ..Hafif bir gülümsemeyle sanki onu ılk o anda goruyormus gıbı.. ‘Merhaba nasılsın?..’dedim..Konusmaya basladık..Sonra bizim cesaretsiz zat-ı muhterem tesadufen ordan gecıyormus gıbı yaparak yanıbaşımdan gectı ama yuzume bakamadan..Koluma, omzuma çarparak, rüzgar gibi geçti …Hayatımın sadece bir mevsiminde esip geçtiği gibi..

Burak kolundan tutup ‘hey,bak inci tanesi’ dedı yuksek sesle..Bızımkı de durdu hemen sankı ılk o anda benı farkedıyormuscasına..Şaşkınca gulumsedı.. Elımı uzatıp sadece tokalastım hafıf  bir tebessüm yüzümde..Sonra hemen Burak’a  dönüp sohbete devam ettım.O orada oylece kalakaldı tabı..Oyalanmaya calıstı..Bır o yana gıttı, bır otekı yana … Sonra gecıp ordan benı rahatlıkla gorebılecegi bir koltuğa oturup ızlemeye basladı. Burak ile muhabbetı bitirip bizimkilerin yanına geri döndüm.Onlar oylece iki kısı duruyolardı..Etrafa boş boş bakan gozlerle bakınıyorlardı..Cok hareketlı degıldı, eğlenmiyordu sanki o..Mutsuz gorunuyordu..Donuk..Derinlerde bir  yerlerde…

Saat epeyce ilerlemişti..Kalkmaya karar verdık.Koridorun ortasından gecerken sol tarafta duruyorlardı..Uzaktan elımı kaldırdım bız gıdıyoruz dercesine el salladım ,o da karşılık verdi..Ötekı ıse kalakaldı oylece..Kendı uzerını duzeltmeye calıstı ani hareketlerle..

O kadar erken kalkacağımızı tahmın edemediler belkide..Öyle bır  yurudum kı onlerınden gecerken..Başım dik..Omuzlarım yukarda..

‘’Sen nelerı kaybettın ? Bızı sen yok ettın … ‘’dercesine uzaklastım oradan hızlı adımlarla..

Yuregım mı?

Yıne orada bıraktım..

Denız kenarında..Onun yanıbaşında…

Bir gün yüreğimi ve gerçek diğer yarımı da yanıma alıp yoluma devam edeceğimi biliyor olmanın paha biçilemez mutluluğuyla..

BİR YEMİN ETTİM Kİ DÖNERİM…

Günlerı sayıyorum…

Gecen yıl bu zamanlarda yasıyorum resmen..

Sen kokuyor sanki burası..

Geleceğimiz uğruna BİR YEMİN ETTİM Kİ DÖNEMEM, SABRET İNCİ TANEM..

Sabretti mi inci tanesi diye soruyorum kendi kendime..

Birden şimşekler çakmaya başlıyor beynimde..

Hatırlıyorum..

Bakışlar, sözler, sahıplenıcı el tutuşmalar..gözlerin yaşlarla doldugu anlar..sımsıkı sarılmalar..

Huzun, ozlem, heyecan, aşk , sevgi hepsı bır aradaydı duyguların…

Dopdolu gecen kısacık saatler..

Sabah olmasın, gün geçmesin, gece bitmesin diye içten içe haykırışlar…

Sessiz çığlıklar…

Derin..depderin bakışların ardında…gizlenemeyecek kadar gerçek…

Saf, tertemiz duygular..

İnci tanesi’nin doğumgünü…

Sevdiğinin yanında ..

Bir yanı hüzün , bir yanı coşku dolu küçük saf kız çocuğunun doğumgünü..

Beraber olmanın tadına vararak yalnızca ikisi kutladı o günü..

Huzur dolu aşkları eşlik etti onlara..

Ya sonra??

Dalgaların köpükleri çoğalıp kıyıdan uzaklaştıkça yürekte hissedilen derin bir hüzün..

Onsuz geçecek günleri şimdiden düşünmeye ve onu ozlemeye başlayış…

Ne olur burda kalsan? , ya da ben de seninle gelebilsem? diye içten içe haykırış…

Sayılı gün çabuk geçer derlerdi, diyenler haklıymış…

Sabretmese de olurmuş inci tanesi..Edilen yemin zaten yalanmış..

Geriye kalan tek gerçek var ki o da … küçük kız çocuğu yine aldanmış…

Yarım kalan sevdasının ardından günlerce gecelerce yüreği yanmış…

Acısını gömerek kalbine, devam etmiş yoluna..Durmamış…

En kıymetlisini de yanına almış..

Eski günlerdeki gibi huzur dolu aşkını tek başına içinde yaşatmış…

Ve bugün …

İnci tanesi..

Bulutların ardından aniden göz kırpan güneşiyle birlikte kutluyor doğumgününü..

Uçsuz bucaksız diyarlara  uğurladı onunla seyahat eden hüznü..

Sevdiğinin, engebeli hayat yolunda değerini sonsuza dek bileceğine inandığı,

Sevmeyi bilenin yanında şimdi..

Huzurlu mu huzurlu, aşık mı aşık, yürekli mi yürekli..

Suskun İnci Tanesi..

ÜŞÜMÜYORUZ ARTIK..

Hissettiklerimi sana açıklayabilmem inan mümkün değil..
Eminim seninde öyle..

Sen yurtdışındayken zor bir süreçten geçeceğiz demiştin evet haklısın ..

Ama geçti bitti gözüyle bakıyorum ben artık…

Güven bana..bitti..

Birdaha geri gelmemek üzere..

Bu ayrılığın acısını sen gelınce cıkaracağız  kar tanem ..

Bunlar sadece bırer anı olarak kalıcak belleklerde..

Ve yuzunde tebessüme dönüşücek gün geldiğinde…

Hayal ediyorum..

Yanıma geldiğin günü…

Elimi tutup beni kucaklayıp öpüyorsun..

Bende ellerimi boynuna kenetliyorum..
Kucağındayım ve döndürüyorsun benı havada..(hatta öyle kilo almışım ki
hemencecik yere ındırıverıyorsun benı..)
Sonra gözlerimiz buluşuyo ellerle birlikte..derinlere dalıyoruz…

Derin bir huzur..heyecan..aşk…sevgi…mutluluk..coşku…
Hepsinin karışımından bir toz bulutu…

Ellerimin arasına alıyorum yüzünü ve
Seviyorum..seviyorum..seviyorummm…

Ardından kadeh kaldırıyoruz bize..

Aldığın terfiye,kısa sürede başardığın işlere, gelecek güzel ışıklı günlere..

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Roman (Yerli)
  • Kitap AdıSuskun İnci Tanesi
  • Sayfa Sayısı228
  • Yazarİlknur Eyüboğlu
  • ISBN978-9944-205-46-7
  • Boyutlar, Kapak14x21 cm, Karton Kapak
  • YayıneviSokak Kitapları / 2011

Yazarın Diğer Kitapları

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

  1. Her Dağın Gölgesi Deniz’e Düşer ~ Evrim AlataşHer Dağın Gölgesi Deniz’e Düşer

    Her Dağın Gölgesi Deniz’e Düşer

    Evrim Alataş

    “Büyüyordum… Nenem Xacê’nin eteğinin altında, jandarma baskınları arasında, radyonun dibinde, duydukları haberlerle asılan yüzleri izleyerek, asılanların isimlerini duyarak, toprak yiyip, köpek kovalayarak, telden arabalarla...

  2. Esircibaşı ~ Reşad Ekrem KoçuEsircibaşı

    Esircibaşı

    Reşad Ekrem Koçu

    “Uzun yıllar öncesine dönüyorum ve Murat Reis’in Oğlu’nu okumaya başlıyorum. Büyük bir hayranlıkla okuduğum bu roman uçsuz bucaksız denizlerden geçip giderek bana Osmanlı tarihini...

  3. Bir Cinayet Romanı ~ Pınar KürBir Cinayet Romanı

    Bir Cinayet Romanı

    Pınar Kür

    “Hayatta gerçekleştirilen bütün hayati eylemlerin sebepleri sonradan bulunur. Sevmek gibi bir şey öldürmek… Başlangıçta sebepsiz… Olup bittikten sonra anlaşılması olanaksız, açıklanması yapay… Gerçekliği belirleyen...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur