Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

İttihatçıların Kara Kutusu
İttihatçıların Kara Kutusu

İttihatçıların Kara Kutusu

Talha Burak Ünlü

İttihat ve Terakki Yapbozunun En Önemli Parçası “Hürriyet Kahramanı” Ohrili Eyüp Sabri’nin Mücadeleyle Geçen Hayat Hikâyesi “Ben Resne’de iken Bulgar komitelerinin devâm-ı nüfuzuna, te’sir-i…

İttihat ve Terakki Yapbozunun En Önemli Parçası “Hürriyet Kahramanı” Ohrili Eyüp Sabri’nin Mücadeleyle Geçen Hayat Hikâyesi

“Ben Resne’de iken Bulgar komitelerinin devâm-ı nüfuzuna, te’sir-i hükmüne imkân olamaz idi. Resne ve Presbe Kumandanlığında iken hükûmet-i müstebidenin kuvveti olmaktan ziyade cemiye­tin eli olmuştum. Bir taraftan aynı suretle Ohri’ye getirilen ve aynı emeli takip eden Ohri Redif Taburu Kolağası Eyüp Efendi kardeşim, feleğin aynı müsaadelerine mazhar olduğu için, Ohri cemiyetin en mutemed bir merkezi hükmünde idi.”

Resneli Ahmed Niyazi Bey

“Bu sırada, yani üç yüz yirmi üç senesi Eylül’üne doğru Ohri Redif Taburu Kumandanlığına tayin olunan Kolağası Eyüp Sabri Efendi’nin vüsûlü cemiyetin tevessüüne fevkalâde yardım etti. Zaten Ohrili bu zât derhâl idare hey’eti arasına idhâl edilerek ce­miyetin tevessüüne çalıştı. Zekâveti ve gayreti sayesinde hakikaten muvaffak oluyordu.”

Enver Paşa

“Eyüp Sabri benim kardeşimdir.”

Talât Paşa

“Bazı isimler vardır, sahiplerinin hal, tavır ve ahlakına uygun düş­müştür. Eyüp Sabri hakikaten sabrın ve tahammülün bir timsali idi. Kızmazdı, kendisine ta İttihat ve Terakki günlerinden beri edilen müracaatları daima güler yüz ve tatlı sözle karşılardı. Dün onun cenazesinde, son saatlerinde yanında bulunan bir dostu anlatıyor­du: ölüm döşeğinde yatarken yine kendisine müracaat edenlerin arzusunu isafa [yerine getirmeye] çalışmıştır. Hele amansız hasta­lığından, ağrısından, sızısından asla şikâyet etmeyişi Eyüp ismine ne kadar layık olduğunu gösteriyordu. Onun 1908 İhtilâli’nden evvelki hizmetleri kitaplara geçmiştir. Tabii yalnız eski devirde ve eski harflerle yazılmış kitaplara geçmiş olduğu için, belki yeni nesiller Eyüp Sabri’nin o vaktin tabiriyle bir kahraman-ı hürriyet olduğunu bilmezler. Fakat o, öyle bir kahramandı ki ne caddelere sığmayacak kadar kollarını kabartarak halk arasına girmiş, ne de arkadaşları arasında baş sedire oturmaya kalkışmıştır.”

Adnan Adıvar

Talha Burak Ünlü bu defa İttihat ve Terakki zincirinin eksik halkalarından Ohrili Eyüp Sabri Akgöl’ün hayatını yazdı. Resneli Niyazi Bey’i durdurması için II. Abdülhamid tarafından görevlendirilen Şemsi Paşa’nın halefi Müşir Tatar Osman Paşa’yı alıkoyarak II. Meşrutiyet’in ilanına yaptığı büyük katkıların ve “Hürriyet Kahramanı” olmasının yanı sıra Osmanlı Devleti’nin son dönemini ve erken Cumhuriyet dönemini ilgilendiren birçok olayın bir numaralı tanığı Eyüp Sabri Bey’in…

 

EYÜP SABRİ BEY’İN HİKÂYESİ NASIL BAŞLADI?

Doğum Yeri ve Doğum Tarihi Eyüp Sabri Akgöl’ün hikâyesi günümüzde Kuzey Makedonya Cumhuriyeti sınırları içinde yer alan, Arnavutluk sınırına oldukça yakın Ohri kentinde başlar. Ohri, o zamanlar Selanik, Kosova ve Manastır üçgeninden mürekkep Osmanlı Makedonyası’nda, Manastır Vilayetinin bir kasabası olarak yer almaktadır. Kaderin cilvesidir ki, Eyüp Sabri Bey, otuz iki sene sonra Kanun-ı Esasi’nin ilanı ve Meclis-i Mebusan’ın yeniden açılması talebiyle, idaresine karşı isyan edeceği ve aksi takdirde “Pek yakın bir zamanda gözleri kamaştıracak hallerin zuhur edeceğini” bildirdiği Sultan Abdülhamid’in tahta çıktığı sene olan 1876’da (R. 1292) dünyaya gelecektir.

Ailesi

Eyüp Sabri Bey, Arnavut bir ailenin oğludur; annesinin adı Hayriye, babasının adı ise “Hacı” Sadık’dır. Eyüp Sabri Bey, Emine Nadide Hanım’la bir evlilik gerçekleştirecek ve bu evlilikten anne ve babasının adlarını taşıyan Hayriye Jale adında bir kız ve Sadık Salih adında da bir erkek çocukları dünyaya gelecektir.2 MERNİS’ten çıkarılan Eyüp Sabri Akgöl’e ait vukuatlı nüfus kayıt örneğinde, Eyüp Sabri Bey’in soyadı kanunundan sonra “Akyol” soyadını aldığı tespit edilmiştir; soyadı konusunda muhtemelen nüfus memurunun hatasından kaynaklanan bir yanlış yazım söz konusudur. Zira Eyüp Sabri Bey’in eşi ve çocukları “Akgöl” soyadını taşımaktadırlar.3 Eyüp Sabri Bey’in Akgöl soyadını almasının sebebi ise doğduğu Ohri kasabasıyla bütünleşen Ohri gölüdür. Ohri Gölünün suyu tatlı ve içilebilirdir; bu göl halk arasında “Ak göl” yani temiz göl olarak anılmaktadır. Eyüp Sabri Bey de Ohri Gölü’ne atıfla Akgöl soyadını alacaktır.4 Eyüp Sabri Akgöl’ün oğlu Sadık Salih Akgöl, 1917 senesinde İstanbul’da dünyaya gelecektir. Salih Akgöl, 1950’li yılların başlarında İstanbul Radyosu söz yayınları şefliği ve radyo Müdürlüğü yapar.5 Gazeteler onu “çalışkan, bilgili ve mütevazı bir insan” olarak tanımlar.6 1950’lerin sonunda ise Basın Yayın ve Turizm Genel Müdür Muavini olarak çalışır.7 Bu işinden 1957 Şubat’ında istifa eden Salih Akgöl, 1958 Şubat’ında İstanbul Radyosu’nun Müdürlüğüne atanacaktır. Burada uzun süre çalışan Akgöl,8 devlet adına radyo ve televizyon yayınlarını gerçekleştirmek amacıyla 1 Mayıs 1964 tarihinde kurulan TRT’nin9 İstanbul Radyosu’nda Müdür olarak çalışmaya başlar. Akgöl, böylece radyonun ilk müdürü olarak tarihe not edilecektir.

Eyüp Sabri Bey’e, ayrıntılarını kitabın ilerleyen bölümlerinde göreceğimiz Eskişehir mebusluğu günlerinde, Birinci Büyük Millet Meclisi milletvekillerine takdim edilen, kundağında: “Eskişehir Mebusu Eyüp Sabri Beyefendiye yadigâr-ı zafer” yazılı bir plaka bulunan Yunan menşeili, 1914 yapımı Steyr marka bir mavzer tüfeği hediye edilecektir. Bu tüfek sonrasında fişeksiz bir şekilde oğlu Salih Akgöl’e miras kalır. Eyüp Sabri Bey’in oğluna miras olarak kalan bir diğer silah ise kendisine “Kûtulamâre’de esir edilen İngiliz Generalinin hatıra olarak verdiği” iddia edilen Winchester marka bir tüfektir. Bu tüfeğin de fişekleri yoktur. Eyüp Sabri Bey’den oğluna kalan son silah ise Kepler markalı 9 mm. toplu bir tabancadır. Tüfekler bakımlı ve normal durumda olsa da toplu tabanca paslıdır, bu silahın da mermileri mevcut değildir. 1980 askeri darbesi öncesinde yapılan ruhsatlı silahların toplatılmasıyla ilgili düzenlemeyle vatandaşlar silahlarını çeşitli komutanlıklara teslim ederler. O sıralarda İstanbul-Beşiktaş’taki Hüsrev Gerede Caddesi’nde 67 numaralı apartmanın 9. dairesinde ikamet eden Sadık Salih Akgöl de babasından kalan bu silahları 13 Ekim 1980 tarihinde İstanbul-Hasdal’daki 3. Kolordu Oerlikon Uçaksavar Batarya Komutanlığı’na teslim edecektir.11 Eyüp Sabri Bey’in kızı Hayriye Jale Hanım ise 13 Aralık 1924 tarihinde İstanbul’da dünyaya gelir. Hayriye Jale Hanım, 24 Şubat 1947 tarihinde Galip Nuri Sağıroğlu ile bir evlilik gerçekleştirecektir.12 Bu evlilikten 1958 senesinde Feyhan adında bir kız çocuğu dünyaya gelecektir.13 Galip Sağıroğlu, 1917 senesinde İstanbul’da dünyaya gelmiştir. İlk ve ortaokulu St. Joseph’te bitirir ardından Galatasaray Lisesi’nden mezun olur. Sağıroğlu, 1937 senesinde Jeologluk tahsili için Avrupa’ya gönderilecek talebelerin belirlenmesi için yapılan sınavda dokuzuncu olarak Avrupa’ya gitmeye hak kazanacaktır. 1940 yılında Geneve (Cenevre) Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra 1946’da aynı üniversiteden doktor unvanını almaya hak kazanacaktır. 1945-1954 yılları arasında MTA Enstitüsünde görev yapan Sağıroğlu, 1954 yılında İTÜ Maden Fakültesi’ne doçent olarak atanacak ve 1959’da profesör

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Şahsiyetler Tarih
  • Kitap Adıİttihatçıların Kara Kutusu
  • Sayfa Sayısı592
  • YazarTalha Burak Ünlü
  • ISBN9786256767393
  • Boyutlar, Kapak13,5x21, Karton Kapak
  • YayıneviTimaş Tarih / 2025

Yazarın Diğer Kitapları

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur