Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Yaşlılığa Methiye
Yaşlılığa Methiye

Yaşlılığa Methiye

Belma Aksun

“Kırk yıllık arkadaşıydı. Neyi okuyup, neyi okuyamaya­cağını çok iyi bilirdi. Kaşları çatıldı. Biri bırakmış olmalıy­dı kitabı. Evet evet, muhakkak böyle olmalıydı. Hiç şüphe­si yoktu….

“Kırk yıllık arkadaşıydı. Neyi okuyup, neyi okuyamaya­cağını çok iyi bilirdi. Kaşları çatıldı. Biri bırakmış olmalıy­dı kitabı. Evet evet, muhakkak böyle olmalıydı. Hiç şüphe­si yoktu. Ama… Sayfaları açık duran kitap ters çevrilmiş, yüzükoyun yatırılmıştı. Arkadaşının adetiydi bu; ya sayfa­nın ucunu kıvırıp kapatırdı kitabı veya böyle açık olarak yüz üstü yatırırdı, okuduğu yer belli olsun diye. İlkokuldan beri tanırdı onu. On sekizinde bile aşk ro­manlarına pabuç bırakmamıştı da şimdi, altmışları geride bıraktığında mı okuyacaktı? Hadi canım sen de! Evirdi çevirdi kitabı. Barbara Cartland’ın bir romanıydı. Fransız­ca bilmiyordu; ama yazarı, ne menem bir kitap olduğunu anlamaya yeter de artardı bile.”

İçindekiler
Yaşlılığa Methiye/ 9

Nankör / 20

Çikolatalı Gofret Gibi / 26

Tasmalı Statü Sembolleri / 33

Çiçeği Burnunda Emekli / 40

Ceza Avukatı / 55

Nasıl Bunca Irak Düştük Birbirimizden? / 61

Külkedisi Sendromu / 73

Filozof Yapraklar / 80

Yalnız Adam / 86

“Kesem, Elimi Soksam Yesem” / 93

Kahve Tiryakisi / 100

İhanet / 108

İlâhi Yıldız Çiçeği, Sen Çok Yaşa E mi? / 113

Üşürsün Teyzeciğim… / 120

Bu Evin Oğlu Ol Bari… / 123

Tozlu Vitrin / 133

70’lik Bir Çocuk / 137

Karlı Bir Kış Gecesi / 145

Ayşe Nine’nin Oyu / 151

Gelincik Tohumları / 155

Pişmanlık / 160

“Bir Garip Ölmüş Diyeler…” / 164

İnsan Mutluluktan da Ağlar / 169

Neden Atayım? / 176

İstanbullu Gelin / 181

Aynadaki Büyülü Dünya / 186

Ne Farkeder Sanki? / 190

Pahalı Bir Hayat Tecrübesi / 195

Papatyalı Kız / 205

Çalınmış Saatler / 209

Baharın Müjdecisi / 213

Bilezik / 218

Büyüklere Masallar / 226

Yaşlılığa Methiye

Yaşaan yaşlanacak elbet. Kullandığımız ev aletleri, arabalar vb. bile yaşlanıyor, eskiyor zamanla. Arabanız söz gelimi; ikide bir tamir çıkarıyor. Yok balataları aşınıyor, yok amortisörleri eskiyor. Bakıyorsunuz, vites kolu eskisi gibi kolayca geçmiyor; zaman zaman takılıp inatlaşıyor sizinle. Ama siz huyunu biliyorsunuz, şöyle bir usulünce çekip geçiriyorsunuz. Hani “tatın dilinden anası anlarmış” hesabı… Ya da olmadı, ustasına tamire, bakıma götürüyorsunuz. Baktırıp çektiriyor, kimi parçalarını değiştiriyor, kimisini tamir ettirip gene de kullanmaya devam ediyorsunuz. Vücudumuz da en gelişmiş türünden, kusursuz, dört dörtlük bir makine sayılabilir. O da zamanla eskiyor, orası burası aşınıyor, onu da ustasına yani uzman doktoruna tedavi ettiriyorsunuz. Ve de şikâyetlerine kulak verip gidermeye, üstüne üstüne gitmemeye çalışıyorsunuz. Mesela midenizi ağrıtan yiyeceklerden, çok sevdiğiniz halde acı biberden, sirkeden, kızartmalardan uzak duruyor, yani midenizin “suyuna gidiyor”, inatlaşmadan gül gibi geçinip gidiyorsunuz. Çay kahve uykunuzu kaçırıyorsa, kopkoyusunu ve de geç saatte içmeyeceksiniz elbette. Çilek alerji yapıyor, balık kurdeşene sebep oluyorsa yemekten vazgeçeceksiniz. Bugüne kadar yediklerinize sayıverin a canım! Diyabetiniz varsa tatlılardan, yüksek tansiyonunuz varsa tuzlulardan uzak duracaksınız. Bel fıtığıyla, kireçlenmeyle başınız dertteyse, uzun yürüyüşlerden, ters, ani hareketlerden, ağır kaldırmaktan kaçınacaksınız. Yani sözün kısası, artık bu saatten sonra onlarla ve ufak tefek ağrılarla, sızılarla birlikte yaşamayı öğrenmeniz gerek, çare yok… Ama unutmayın, yaşlanmanın da bir keyfi, bir zevkli, güzel yanı var. Allah’ın bizlere verdiği bir şans o. Tabii kıymetini bilir, yitirdiğiniz gençliğinize ağıt yakmaktan vazgeçerseniz ve de elinizdekileri hakkıyla değerlendirirseniz… Yaşlılığın adeta bir ikinci özgürlük, başına buyrukluk dönemi olduğunu keşfettim ben. Tıpkı o dertsiz, tasasız çocukluk günlerim gibi… Bu yüzden yaşasın yaşlılık diyorum! Yaşasın yaşlılık! Elveda, gençlik bunalımlarım, ham ervahlığım, pireyi deve yaptığım, incir çekirdeğini doldurmaz şeyler yüzünden kendime hayatı zehir ettiğim ilk gençlik yıllarım! Elveda, saçlarım düz değil de kıvırcık, gözlerim yeşil değil de sıradan kahverengi, boyum uzun değil de kısa, belim ince değil de kalın vb. olduğu için karalar bağladığım günler!.. Elveda, seçkin bir okula girebilmek, sonra da yüz akıyla mezun olabilmek için gecemi gündüzüme katarak çalıştığım, ter döktüğüm sınav dönemleri! Elveda, iyi bir işe girebilmek, mülâkatta olumlu etki bırakabilmek için yaşadığım heyecanlar, kalp çarpıntıları, iş hayatında karşılaştığım ayak oyunları, ikiyüzlülükler, kıskançlıklar, hasetler, bitip tükenmeyen, insanı insanlıktan çıkaran acımasız rekabetler!

Elveda, ilk aşklar, sevgiler, “Ya beni beğenmez, sevmez, ya terk ederse?” diye kendini yiyip bitirmeler, “Onsuz yaşayamam!” diye korkudan ölüp ölüp dirilmeler! Elveda, sevdiklerimin, yakınlarımın başlarına kötü bir şey gelecek, hastalanacaklar diye tir tir titrediğim, evhamlar içinde diken üstünde, yüreğim ağzımda yaşadığım yıllar, koca bir hayat! Merhaba yaşlılık! Merhaba özgürlük! Selam sana! Merhaba yeniden kavuştuğum o eski mutlu, serazat günlerim; ergenliğe adım atıncaya kadar yaşadığım o başına buyruk, pervasız, kimseye metelik vermeyen, dünyayı umursamayan özgür çocukluğum! Merhabalar size! Allah’a binlerce şükür, bunca yıl sonra hiç beklemediğim, umut bile etmediğim bir anda yeniden kavuştum çocukluğumdaki o pervasız “ben”e… O ergenlik denen, insanın bedeniyle birlikte bütün bir ruh dünyasının, tümüyle benliğinin, kimliğinin, kişiliğinin değiştiği, hormonlar yüzünden özgürlüğünü, içinden geldiği gibi davrandığı, dünyaya metelik vermeyen pervasızlığını yitirdiği o netameli günler geride kaldı artık. Kimi psikologların ipek böceğinin kozasının içindeki krizalit (kurtçuk) halinden çıkıp göz alıcı renkte, güzellikte bir kelebeğe dönüşmesine benzettikleri o soluk kesici ilk gençlik dönemi; acemilikleri, şaşkınlıkları, garip yepyeni duyguların başlarını çıkardıkları, insanın nasıl baş edeceğini bilemediği, olabildiğince güzel, göz alıcı olduğu kadar da salaklaşıp aptallaştığı günler… Hepsi hepsi geride, dünde kaldı artık… O “Dışı sizi, içi beni yakar” hesabı dış görünüşünde, fiziğindeki değişim… O terütaze güzellik ve gençlikle birlikte gelen varlığından farkındalık duygusu… Bedeninin, ruhunun değişmekte olduğunu hissetmenin şaşkınlığı, çevreye, insanlara bambaşka gözlerle bakmak ve bakılmak durumunda kalmanın ürkekliği… Üstüne üstlük geride

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Hikaye
  • Kitap AdıYaşlılığa Methiye
  • Sayfa Sayısı231
  • YazarBelma Aksun
  • ISBN9786051552033
  • Boyutlar, Kapak13,5 x 21 cm, Karton Kapak
  • YayıneviÖtüken Neşriyat / 2014

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Yalnızlığa Methiye ~ Belma AksunYalnızlığa Methiye

    Yalnızlığa Methiye

    Belma Aksun

    “Yalnız hissetmek? Öylesine yabancı, öylesine uzaktı ki bu duygu kendisinden… Hatta o, bu yalnızlık duygusunu hiç hissetmemişti. Evet doğruydu, tek başına yaşıyordu ama o...

  2. Keşke ~ Belma AksunKeşke

    Keşke

    Belma Aksun

    Kimi düşündürücü, kimi ibret alıcı, birçoğu gerçek hayattan, yaşanmış olaylardan alınmış, elbette yazarın hayal gücüyle süslenip, kimi zaman abartmış, duygu yüklü hikayeler Kimse kendi...

  3. Bir Millet Mistiği – Ziya Nur Aksun ~ Belma AksunBir Millet Mistiği – Ziya Nur Aksun

    Bir Millet Mistiği – Ziya Nur Aksun

    Belma Aksun

    Osmanlı ruhunu hakkıyla kavramaya ve o ruhtan hareketle milletimizi yeniden şaha kaldırmaya ömrünü adamış gerçek bir millet mistiğiydi Ziya Nur Aksun. Yayınevimizden çıkan onun...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

  1. Yağmur Kesiği ~ Uğur YücelYağmur Kesiği

    Yağmur Kesiği

    Uğur Yücel

    Lefteri üç gün toprak altında kalmıştı… Sırtında kırbaç izleri. Sırtı paramparça. Karnını deşip kemiğe saplanmış lakerda bıçağı. Köpekler burunlarını toprağa vermiş, en pes seslerden...

  2. Umut Mevsimi ~ Darien GeeUmut Mevsimi

    Umut Mevsimi

    Darien Gee

    En büyük acılar bile umudun gölgesinde erimeye mahkûmdur. Yepyeni başlangıçları ya da güzel bir gülümsemeyi bir ömür saklayabilir minicik bir fotoğraf karesi. Bir kutu...

  3. İmkansız Öyküler ~ Rasim Özdenörenİmkansız Öyküler

    İmkansız Öyküler

    Rasim Özdenören

    Çağdaş Türk hikâyeciliğine yepyeni bir çehre ve yerli bir boyut getiren Rasim Özdenören, hikâyelerinde bireyin bilinçaltı derinliğine inerek ruhsal çözümlemelerde bulunurken, susturulmuş ve bastırılmış...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur