Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Başka Aşklar
Başka Aşklar

Başka Aşklar

Ayşegül Devecioğlu

Daha önce Kış Uykusu’ndaki öykülerini okumuştuk Ayşegül Devecioğlu’nun. Son kitabı Başka Aşklar’da bu kez altı öykü ile okur karşısında: Koltuk, Tek Çaresi Ölümmüş, En…

Daha önce Kış Uykusu’ndaki öykülerini okumuştuk Ayşegül Devecioğlu’nun. Son kitabı Başka Aşklar’da bu kez altı öykü ile okur karşısında: Koltuk, Tek Çaresi Ölümmüş, En Çok Karşılaştığım Adam, Kötü, Kurşun Memed ve Xet. Birbirinden farklı coğrafyalarda geçen benzemez hayatları anlatsalar da hikâyelerin ortak bir harcı var: O buruk tadıyla “aşk”.

İÇİNDEKİLER
Koltuk
Tek Çaresi Ölümmüş
En Çok Karşılaştığım Adam
Kötü
Kurşun Memed
Xet

Koltuk s. 11-13.

Sabah uyandığında, zihninde beliren ilk şey Koltuk’tu. Uykuyla uyanıklık arasındaki alacakaranlıkta, hep aynı sorunun izini sürerken, karşısına O çıkıyor… Kaçıyor; kim olduğunu, niye uyandığını, niye yaşadığını anımsamaya çalışarak, uçsuz bucaksız boşlukta gizlenebileceği bir çukur arıyor…

Gözlerini açmıyor; odadaki gölgelerin kaybolmasını bekliyor. Gün yavaş yavaş ağarana, caddenin artan uğultusu ölülerin fısıltılarını silene dek bekliyor…

Koltuk salonda, salon diye adlandırmanın, hatta küçük salon diye adlandırmanın –ablası böyle diyordu– düpedüz saçmalık olduğu büyükçe odada duruyordu; başka hiçbir şey yokmuş, camdan görünen o perişan manzara bile yokmuş gibi; tek başına…

Sanki yalnızca bu ev değil kendi varlığı da henüz embriyon halindeyken, bir bulutun içinden belli belirsiz ortaya çıkarken, o zaman bile, bütün bu karanlık anlara eşlik etmek için oradaydı.

Rüzgârdan karışan saçlarını düzeltmeye çalışıyordu adam; pardösüsünün etekleri bacaklarına dolanıyordu.

Acele etmesi gerekmiyordu. Daha uzun süre yatakta kalabilirdi. Yine de kalkıyordu. Eninde sonunda kalkmak gerekiyordu. Yatağın yanındaki sandalyeye koyduğu sabahlığını alışkanlıkla sırtına geçiriyor, birkaç adım atıp kapalı balkonun kirden buğulanmış pencerelerinden dışarıya bakıyordu.

Kararmış pervazların çevrelediği iç karartıcı tablo değişmiyordu. Tablonun merkezinde karşıdaki apartmanlar ve ardında onu gözetleyen şehir vardı.

Deri kasketini eliyle tutarak ona doğru yürüyordu.

Binanın çatısında iki kişi görünüyordu. Ne zamandır orada olduklarını bilmiyordu, çatı tamirinin iki-üç gün önce başladığını düşünüyor, ama emin olamıyordu. Belki de adamlar çok daha uzun bir zamandır karşıda, çatıdaydı… Tek tek kiremitleri kaldırıyor, çatıda hiç korkmadan oradan orada sekiyorlardı. Birisi daha çocuk sayılırdı, adamın oğlu olabilirdi. Düşmeleri an meselesiydi. Küçük bir dikkatsizlik, belki bir anlık dalgınlık… Ayaklarının kayması ya da birinin itivermesi yeterliydi…

Denizin kenarından uzanan yol boyunca, konuşmadan yürüyorlardı. Lokantaların çay bahçelerinin önünden geçiyorlardı. Gün yağmurla bitiyordu…

Odasının kapısını usulca açıp dışarı çıkıyordu. Kapının gıcırdamasını engellemek için menteşeleri haftada bir yağlardı. Yine de, sabahları, odasından çıktığını fark ediyordu. Ona doğru iştahla –bunu yalnızca kendisi fark edebiliyordu– dönüyordu. Kimi zaman, solup birbirine karışmış desenlerin bulandırdığı kumaşın içine gizlenmiş yüzü de seçebiliyordu; tam sırtını yasladığı yere gizlenmiş, kötücül, sırıtkan bir yüz… Gözlerini dikiyor, gece boyunca salonda yalnızken onu düşündüğünü anlamasını bekliyordu…

Yosun bağlamış kocaman kayaları, durmadan dalıp çıkan deniz kuşlarını görüyorlardı.

Koltuk, “eskiden deniz gören” camın önünde duruyordu. Ablası gelen gidene –gelen giden de pek olmazdı– önlerine o kocaman apartmanlar dikilmeden, pencereden denizin göründüğünü söylerdi. Kendi apartmanlarının da arkadaki evlerin önünü kapadığını unutuyordu. Her şey, herkes diğerlerinin nefes almasına engel olmuyormuş gibi, içine tıkıldıkları bu deliğin perişanlığını mazur gösterebilecek bir şeyler arıyor, kafasının içinde amaçsızca dönüp duran zavallı kelimeler yığınından utanç ve telaş içinde bu sözcükleri bulup çıkarıyordu:

“Eskiden deniz görünürdü, camdan!”
(…)

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Öykü
  • Kitap AdıBaşka Aşklar
  • Sayfa Sayısı104
  • YazarAyşegül Devecioğlu
  • ISBN9789753428200
  • Boyutlar, Kapak, Karton Kapak
  • YayıneviMetis Yayınları / 2011

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Kuş Diline Öykünen ~ Ayşegül DevecioğluKuş Diline Öykünen

    Kuş Diline Öykünen

    Ayşegül Devecioğlu

    Belki de kuş, şu “biliyor musun, duyuyor musun,” diye tutturduğu kuş söylüyordu Gülay’a, her şeyi. “Üsküdar’a gidelim kuşu” adını takmıştı Yavuz ona; dalga geçmek...

  2. Kış Uykusu ~ Ayşegül DevecioğluKış Uykusu

    Kış Uykusu

    Ayşegül Devecioğlu

    “Kimse bilemez ki, neler saklar bir kirazın belleği; hele mahlepten dönmeyse.” “Salıverildikten birkaç yıl sonra, gözaltına alınan bir yakınlarını soruşturmak için Şube’ye gittiğinde, çevredeki...

  3. Güzel Ölümün Öyküsü ~ Ayşegül DevecioğluGüzel Ölümün Öyküsü

    Güzel Ölümün Öyküsü

    Ayşegül Devecioğlu

    “Yürümeye devam ediyor. Hava eskisi kadar soğuk değil, yakında bahar gelecek, ardından yaz, dünya dönmeye devam edecek. Peki dünya ne zaman duracak? Yaşamın hep...

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. Cennet Çayırı ~ John SteinbeckCennet Çayırı

    Cennet Çayırı

    John Steinbeck

    Bir doğa harikası olan Cennet Çayırı keşfedildikten sonra kimisi kafasında ütopyacı fikirlerle, kimisi başka hayatlardan kaçmak için buraya gelmiş, görünüşte sıradan yaşamlar süren sakinler...

  2. Bilinmeyen Sular ~ Mevsim YeniceBilinmeyen Sular

    Bilinmeyen Sular

    Mevsim Yenice

    Hiçbir yere gidemeyecek, biliyorum. Kendimden. Yıllardır bu ıssız saatte, coşkusu sönmüş parkta oturup aynı şeyleri konuşmamızdan. Ve hâlâ işte burada, salıncakta bir ileri bir...

  3. Kuş Uykusu ~ Sadık YalsızuçanlarKuş Uykusu

    Kuş Uykusu

    Sadık Yalsızuçanlar

    “Evimizde yalnızlığa düşemediğim bir mazgal var. Teknoloji tütüyor. Halıdaki geleneği koklayamıyorum. Konuşunca musiki gibi söyleyip, yazınca hat gibi çizemiyorum ruhumun açık uçlarını. Sokaktan evime...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur