Belki de kuş, şu “biliyor musun, duyuyor musun,” diye tutturduğu kuş söylüyordu Gülay’a, her şeyi. “Üsküdar’a gidelim kuşu” adını takmıştı Yavuz ona; dalga geçmek için… Gülay kuşun mors alfabesine benzeyen sesini, Yavuz’a defalarca dinletmişti. Hiçbir şey anlayamamıştı bu sesten. Ama, Gülay’ın kara gözlerine bakınca, kendisinden çok daha fazla şeyin farkında olduğunu hissedebiliyordu.
Belki de bütün bu olan bitenler, yalnızca sezgiyle anlaşılabilecek şeylerdi; bugüne kadar kitaplarda yazmayan, henüz insan dilinde söylenmeyen şeyler. Otuz-kırk sene sonra sosyologlar bu döneme bakıp yorumlar yapacak, isimler koyacaklardı. “Ölenler,” diyeceklerdi, “hepsi genç insanlardı. Çok genç insanlardı. Öyle gençlerdi ki, o kadar gençlerdi ki…”
s. 127-128
Belki de kuş, şu “biliyor musun, duyuyor musun,” diye tutturduğu kuş söylüyordu Gülay’a, her şeyi. “Üsküdar’a gidelim kuşu” adını takmıştı Yavuz ona; dalga geçmek için… Gülay, kuşun mors alfabesine benzeyen sesini, Yavuz’a defalarca dinletmişti. Hiçbir şey anlayamamıştı bu sesten. Ama, Gülay’ın kara gözlerine bakınca, kendisinden çok daha fazla şeyin farkında olduğunu hissedebiliyordu. Belki de bütün bu olan bitenler, yalnızca sezgiyle anlaşılabilecek şeylerdi; bugüne kadar kitaplarda yazmayan, henüz insan dilinde söylenmeyen şeyler.
Otuz-kırk sene sonra sosyologlar bu döneme bakıp yorumlar yapacak, isimler koyacaklardı. “Ölenler,” diyeceklerdi “hepsi genç insanlardı. Çok genç insanlardı. Öyle gençlerdi ki, o kadar gençlerdi ki,” diyeceklerdi. Belki bakıp, akıl sır erdiremeyeceklerdi. “Bu çocuklar kendilerini sudan fırlatan balıklar gibi neden ölümü seçtiler? Bunlar durup dururken ortaya çıkmadı ya canım!” Derneklere, sendikalara, üniversitelere, fabrikalara bakacaklardı; köylere kentlere, taşa, toprağa, göğe, denize. Ve şu sonuca varacaklardı: “Bu gençler, o zamanlar yalnız değilmiş. Peki sonra çevrelerini saran onca kalabalık, nereye gitmiş? Neden yalnızca bu gençler ölmüş?”
O zaman bu ülkede yaşayan insanlar, halk, toplum adı her neyse, ortaya çıkıp, “Biz de oradaydık,” diyecekler miydi? “Biz de caddelere çıkmış, dalgalanan bayrakların ardına geçmiştik. Tahta masaların üstünde dirseklerimiz birbirimize değerken hiç bilinmeyen dünyaların haritasına baktık, tehlikeli kâğıtları elden ele geçirdik ve kitapların içinde bize söylenmeyeni aradık… Elimizin altında madde, nasıl da yeniden şekil verilebilir görünmüştü bize… O an inandık ki, bütün sözler yeni baştan söylenebilir, bütün hikâyeler yeniden yazılabilirdi.”
Bütün bunları söyleyecekler miydi?
Gerçi o zaman çok geç olacaktı. Kendisi, İbrahim, diğer arkadaşları… Hiçbiri hayatta olmayacaktı. Ama yine de demeleri gerekiyordu. Birilerinin çıkıp, bunu demesi gerekiyordu…
….
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Roman (Yerli)
- Kitap AdıKuş Diline Öykünen
- Sayfa Sayısı224
- YazarAyşegül Devecioğlu
- ISBN9789753424561
- Boyutlar, Kapak, Karton Kapak
- YayıneviMetis Yayınları / 2013
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Kapiland’ın Külleri ~ Miyase Sertbarut
Kapiland’ın Külleri
Miyase Sertbarut
Kapiland küllerinden doğuyor… Miyase Sertbarut’un yüzbinleri etkisi altına alan “Kapiland” serisinin dördüncü halkası Kapiland’ın Külleri, insan eliyle mahvedilen bir dünyada, küllerinden doğup filizlenmeye çalışan yeni bir...
- Sınır ~ Suat Derviş
Sınır
Suat Derviş
“Sana erişmek istiyorum, erişemiyorum. Sanki gözle görünmeyen kuvvetler tarafından şiddetle korunan bir sınırın birimiz bir, diğerimiz öteki tarafındayız. Sana erişmeye imkân bulamıyorum. Bana o...
- Kozalak ~ Sema Aslan
Kozalak
Sema Aslan
Dolunay, Bedir, Mıstık ve L.… Sema Aslan, Dolunay’ın ışığında onların ve diğerlerinin zorlu yaşam deneyimlerinde iz sürüyor. Her biri dallarından düşmüş kozalaklar misali uzakta ve yalnızken bile...