“Ben geçmiş satın alan bir kişiyim. Öykü tüccarı. Başkaları çay, kişniş, çek senet, altın saat, toprak ticareti yapar. Ben geziyorum ve toptan geçmiş satın alıyorum. Bana ne derseniz deyin, ne isim verirseniz verin. Elinde toprak olanlara ‘toprak sahibi’ derler, ben zaman sahibiyim, başkalarına ait zamanın sahibiyim, başkalarına ait öykülerin ve geçmişin sahibiyim. Dürüst bir alıcıyım, fiyatı asla düşürmeye çalışmam.” Bulgar yazar Georgi Gospodinov’un dönemden döneme, hikâyeden hikâyeye atlayarak ince ince kurduğu bir labirent-roman Hüznün Fiziği. Romanın anlatıcısı, başkalarının zihinlerine nüfuz edip onların yaşadıklarını yaşayabilen, hayat denen labirentte kaybolmuş, kendini kaybedip başkalarında bulmuş bir adam. Onun hikâyesinin iç içe geçmiş koridorlarında dolaşırken biz de kaybolup kendimizi onda buluyoruz – zira anlattıkları öylesine samimi, öylesine duygulu, hüzünlü, komik, derin, dokunaklı…
İÇİNDEKİLER
Giriş
I. Hüznün Ekmeği
II. Bir Terk Edilişe Karşı: “M.” davası
III. Sarı Ev
IV. Zaman Ayarlı Bomba
(Dünyanın Sonundan Sonra Açılacak)
V. Yeşil Kutu
VI. Öykü Satın Alan Adam
VII. Global Güz
VIII. Hüznün Fiziğine Giriş
IX. Sonlar
Epilog
Teşekkür
Giriş, s. 13-14
Ağustosun sonunda, 1913’te, erkek cinsiyetinden bir insan olarak dünyaya gelmişim. Tam tarihi bilmiyorum. Hayatta kalıp kalmayacağımı görmek için beni birkaç gün bekletip kaydımı öyle yaptırmışlar. Herkesin başına gelen bir şeymiş bu. Yazlık işler bitmek üzereymiş, öteberinin tarlalardan toplanması gerekiyormuş, inek doğurmuş, herkes onun etrafında dört dönüyormuş. Büyük Savaş başlamış. Suçiçeği, kızamık gibi çocuk hastalıklarıyla birlikte onu da atlatmışım.
Gündoğumuna iki saat kala şarap sineği olarak doğmuşum. Bu akşam günbatımından sonra öleceğim.
1 Ocak 1968’de erkek cinsiyetinden bir insan olarak dünyaya gelmişim. 1968’i baştan sona kadar bütün ayrıntılarıyla hatırlıyorum. İçinde bulunduğumuz yıl hakkında hiçbir şey hatırlamıyorum. Rakamını bile bilmiyorum.
Ben her zaman dünyada vardım. Buz çağının başlangıcını ve Soğuk Savaş’ın sonunu hâlâ hatırlıyorum. Ölen dinozorların görüntüsü (her iki çağda da) gördüğüm en dayanılmaz şeylerden biridir.
Henüz dünyaya gelmedim. Yoldayım. Eksi yedi aylığım. Rahim içindeki bu eksi zamanın nasıl ölçüldüğünü bilmiyorum. Bir zeytin büyüklüğünde, bir buçuk gram ağırlığındayım. Cinsiyetim hâlâ belli değil. Kuyruğum gittikçe kısalıyor. İçimdeki hayvan, kaybolan kuyruğunu bana sallayarak yok oluyor. İnsan olarak belirlendim galiba. Burası karanlık ve rahat, hareket eden bir şeye bağlıyım.
6 Eylül 1944’te erkek cinsiyetinden bir insan olarak dünyaya gelmişim. Savaş zamanı. Birkaç hafta sonra babam cepheye gitmiş. Annemin sütü kesilmiş. Çocuğu olmayan bir teyze beni alıp büyütmek, evlatlık edinmek istemiş ama vermemişler. Gece boyunca açlıktan ağlıyormuşum. Emzik niyetine bana şaraba batırılmış ekmek veriyorlarmış.
Kuşburnu çalısı, keklik, mabet ağacı, sümüklüböcek, haziran bulutu (bu hatıram kısa), Halensee civarında mor bir sonbahar çiğdemi, geç nisan karı altında donan erkenci bir kiraz ağacı, yanılan bir kiraz ağacını donduran kar olarak dünyaya geldiğimi hatırlıyorum.
Ben varız.
….
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Roman (Yabancı)
- Kitap AdıHüznün Fiziği
- Sayfa Sayısı272
- YazarGeorgi Gospodinov
- ISBN9786053160724
- Boyutlar, Kapak, Karton Kapak
- YayıneviMetis Yayınları / 2017
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Almanca Dersi ~ Siegfried Lenz
Almanca Dersi
Siegfried Lenz
“Toplumlar aykırı olanların karşısında kendilerini her zaman meydan okunmuş, tehdit altında ya da korunmasız hissettiklerinden, tüm ilgilerini ve şüphelerini onlara yönlendirip sonunda düşmanca takibe...
- Döşeğimde Ölürken ~ William Faulkner
Döşeğimde Ölürken
William Faulkner
20. yüzyılın büyük modernist romancılarından William Faulkner’ın yazım tekniğinde radikal bir yeniliği temsil eden, benzersiz bir yapıt. Ölüm döşeğinde olan Addie, kırk mil uzaklıktaki...
- Vahşetin Çağrısı ~ Jack London
Vahşetin Çağrısı
Jack London
Jack London, Vahşetin Çağrısı’nda, çetin doğa koşullarıyla ve sahiplerinin acımasızlıklarıyla mücadele eden bir köpeğin üzerinden insanlığın dizginlenemeyen hırsını anlatıyor. Güneşli, yeşil bir vadideki konforlu...