“Lem kolay kolay anlaşılmayan ama görülen, hissedilen ve övgüyü hak eden bir olası gelecek tasviri yapmayı başarıyor.”
–Ursula K. Le Guin
Altı kişilik mürettebat, başka bir güneşin dördüncü gezegenine zorunlu iniş yaptığında farklı bir dünyayla karşılaşacağını biliyordu. Ama Aden gezegeni kadar farklı bir dünyayı kimse tahmin edemezdi. Dünya’yı andıran bu garip gezegenin bildiğimiz Dünya ile tek ortak noktasının solunuma uygun atmosferi olduğunu ekip ürpertici deneyimler sonucunda öğrenecekti. Tuhaf ormanları, havada uçuşan erimiş metalleri, devasa bitkileri ve ilgisiz canlıları keşfederken gittikleri her yerde ölümün izleriyle karşılaşıyorlardı.
Korku ile merak arasında sıkışıp kalan ekibin kararı merakın peşinden gidip canlılarla iletişim kurmak olacaktı.
Çarpıcı bir bilimkurgu romanı olan Aden insanlığa dair temel bir soruyu dillendiriyor: Toplum aslında nedir?
****
Gemi aniden bir takla attı; adeta dev bir kütükle üzerine vurulmuştu. Adamları saran naylon ağ bir müzik aletinin teli gibi tıngırdadı. Bir an için her şey havada tepetaklak asılı kaldı, ardından motor gürüldemeye başladı.
Son darbeyi beklerken gerilen kaslar rahatlamıştı. Gemi egzoz alevinin dikey kolonu üzerinde yavaşça alçaldı. Yardımcı güç devresi yeniden umut verici bir şekilde titreşmeye başladı. Bu, birkaç dakika sürdü. Ardından duvarlar sarsıldı. Titreşim giderek artıyordu; türbin yataklarında boşluk meydana gelmiş olmalıydı. Adamlar birbirlerine baktılar. Hepsi farkındaydı; artık her şey kontrol kanatlannin tutup tutmamasına bağlıydı.
Kontrol odası aniden çalkalandı; sanki çelik bir çekiç öfkeyle dışarıdan vuruyordu. Son ekran giderek bir halkalar kümesiyle kaplandı; konveks fosfonşıl koruma karardı. Tehlike lambalarının parlak işığında. eğik duvarlara adamların dev gölgeleri vuruyordu. Motor şimdi vinhıyordu. Altlarında bir gıcırtı, bir parçalanma duydular, ardından tiz bir sesle bir şey koptu. Geminin gövdesi sürekli sarsıldığından dolayı, kör ve cansız bir şeye dönüşmüş gibiydi. Karanlıkta nefeslerini tuttular. Birden vũcutlan naylon bağlan zorlayarak savruldu, ama ağların yırtılmasına neden olabilecek parçalanmış yüzeylere çarpmadı. Adamlar sarkaç gibi sallandılar…
Gemi çığ etkisinde kalmış gibiydi. Uzakta cansız yankılanmalar vardı. Fırlayan toprak parçalanı dış çanak boyunca zayıf bir sesle kayıyordu.
Bütün hareket durdu. Altlanında bir şeyler damlıyordu. Damlama arttı, hızlandı; su sızıntısına ben-
ziyordu ve sanki kızgın metalin üstüne damlalar birer birer düşüyormuş gibi sürekli devam eden delip geçici bir tıslama sesi vardı.
“Hayattayız” dedi Kimyager. Karanlıkta hiçbir şey göremiyordu. Dört yanından kayışlarla bağlı, naylon çantada sallanıyordu. Gemi, yatakla aynı doğrultuda duruyor olmalıydı: tersi söz konusu olsaydı yatak yatay olurdu. Bir şey çıkırdadı, Doktor’un eski çakmağının soluk ışığı göründü.
“Yoklama” dedi Kaptan. Bu arada çantasının bir kayışı koptu ve bu, yavaşça, çaresizce havada döndürdü onu. Naylon korumanın içinden uzandı ve duvarda bir tutamak yakalamaya çalıştı.
“Burada” dedi Mühendis. “Burada” dedi Fizikçi.
“Burada” dedi Kimyager.
“Buradayım” dedi Sibernetikçi başını tutarak. “Benimle birlikte altı” dedi Doktor.
“Herkes burada. Tebrikler.” Kaptan’ın sesi sakindi. “Ya robotlar?” Yanıt yoktu. “Robotlar!!”
Sessizlik. Doktor’un parmakları yandı; çakmağı söndürdü. “Her zaman söylemişimdir hamurumuz sağlam diye.”
“Bıçağı olan var mı?”
“Bende var. Kayışları keseyim mi?”
“Birileri kayışları kesmeden çıkabilirse daha iyi olur. Ben yapamıyorum.”
“Ben deneyeceğim.”
Güçlükle nefes alarak harcanan çabalardan sonra bir darbe duyuldu ve camlar ezildi.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Roman (Yabancı)
- Kitap AdıAden (SL1)
- Sayfa Sayısı312
- YazarStanislaw Lem
- ISBN9786050381252
- Boyutlar, Kapak13,5x21 cm, Karton Kapak
- YayıneviAlfa Yayınları / 2024
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Doğu Yolculuğu ~ Hermann Hesse
Doğu Yolculuğu
Hermann Hesse
‘Doğu’ya yolculuk ediyorduk, ama Ortaçağ’a, ya da Altın Çağ’a da yolculuk ediyorduk. İtalya’dan, ya da İsviçre’den geçiyorduk, ama bazen de geceyi onuncu yüzyılda...
- Başa Gelen ~ Bodo Kirchhoff
Başa Gelen
Bodo Kirchhoff
Büyük bir şehirde küçük bir yayınevi işleten Reither işini tasfiye etmiş, Alpler’in eteğinde pastoral bir vadiye yerleşmiştir. Bir akşam kapısı çalınır; beklenmedik bir konuk...
- 6 Saniye ~ Rick Mofina
6 Saniye
Rick Mofina
Üç yabancı, bir komploda karşı karşıya gelir. Bu komplo dünyayı değiştirecektir, yalnizca 6 saniye içinde. Dünyayı değiştirecek komplo geri sayımda… Cennette kendisine vadedilen yere...