Harezmşah Devleti daha çok Muhammed Harezmşah, Otrar Faciası ve bunu takiben gerçekleşen Cengiz Han’ın seferiyle bilinse de Türk tarihi içerisinde önemli bir mevkide bulunmaktadır. Bu devlet, Büyük Selçuklu Sultanlığı’nın parçalanması sürecinin bir parçasıydı. Ancak Harezmşahlar, devlet teşkilatında Selçuklu modelini takip ederek ve Selçukluların merkezî topraklarını ele geçirerek onların bir vârisi hâline geldiler.
Ataları Harezm’e gönderilmiş Kutbüddin Muhammed’e dayanan Harezmşah hükümdarları, Kutbüddin Muhammed’in oğlu Atsız’ın Selçuklulara başkaldırılarından bağımsız bir devletin hükümdarı olmasına ve halefleri zamanındaki atılımlarına varıncaya dek tehlikelerle dolu bir tarihin içerisinde yol aldılar. Bu sırada Harezmşahlar, hem Selçuklu Sultanlığı’nın yok olmasına yol açan ve hâlâ etkileri görünür hâlde olan şartlara göğüs gerdiler, hem de Selçukluların tarih sahnesinden çekilmeleri sonrasında yaşanan güç boşluğunun yarattığı tehlikeleri etkisizleştirebildiler. Dahası, Harezmşah hükümdarları sınırlarını tüm cihetlerde artırmanın yollarını aradılar ve fırsatları gözettiler. Doğu sınırında Karahıtaylarla mücadeleleri, güneyde Gurlularla çarpışmaları, batı sınırında İran’a egemen olmak üzere Irak Selçuklularıyla savaşmaları ve bunu takiben Abbasi Halifeliği’ne kafa tutmaları, Harezm merkezli olarak kurulan bir gücün, sınırlarını aşan bir güce dönüşümünde dikkati çeken hadiselerdendir. Bu yıllarda, Harezmşah egemenliği altındaki topraklarda hemen herkes Selçuklu Sultanlığı’nın yok olduğu noktada şimdi yeni bir gücün yükselişine tanıklık ediyordu. Harezmşah Devleti’nin son hükümdarı Alâaddin Muhammed’in, kendisine “İkinci İskender” manasına gelen İskender-i Sânî gibi bir unvan takınması veya Çin’e bir sefer düzenlemeyi düşleyebilmesi de bu yükselişin bir yansımasıydı. Ancak hayalperestliğe varan idealleri, Cengiz Han gibi zamanın en büyük gücünün düşmanlığını tetikleyen hatalar yapmasına neden oldu.
Elinizde bulundurduğunuz bu eser, Harezmşah Devleti üzerine kaleme alınmış en yetkin incelemelerden birisidir. İbrahim Kafesoğlu’nun kaynak metinlere hâkimiyeti ve analizlerinin kuvvetinin, üslübunun netliğiyle birleşmesi bu eseri bir başyapıt hâline getiriyor.
Altay Tayfun Özcan
İÇİNDEKİLER
Ön Söz………………………………………………………………………………………………………………………….9
I.
Kaynaklar
A) Münşeat Mecmuaları………………………………………………………………………………………………..11
B) Vakayinâmeler …………………………………………………………………………………………………………13
C) Edebî Kaynaklar ………………………………………………………………………………………………………19
D) Seyahatnâmeler ve Hatıralar……………………………………………………………………………………..20
II.
Sultan Sancar’ın Ölümüne Kadar Harezmşahlar (485-552/1092-1157)
A) İran, Irak ve Orta Asya Ahvaline Umûmi Bir Bakış ………………………………………………………25
B) Harezm’in Ehemmiyeti ve Harezmşahlara Kadar Olan Durumu …………………………………….31
C) Harezmşahların Soyu Meselesi ………………………………………………………………………………….37
D) Harezmşahlar-Büyük Selçuklu İmparatorluğu Mücadelesi Harezmşah Atsız……………………41
E) Atsız ve Oğuzlar ………………………………………………………………………………………………………57
III.
Harezmşahlar Devleti’nin Teşekkülü:
İl Arslan ve Sultan Alâü’d-din Tekiş
(552-589/1157-1193)
A) İl Arslan ve Batı Siyaseti……………………………………………………………………………………………63
B) İl Arslan’ın Doğu Siyaseti………………………………………………………………………………………….68
C) Harezmşahlar Devleti’nde Kardeş Kavgası; Alâü’d-din Tekiş-Sultanşah Mücadelesi………….71
D) Karahıtaylar ve Kıpçaklar………………………………………………………………………………………….77
E) Horasan’ın İlhakı ve Mâzenderân’ın Tâbiiyeti ………………………………………………………………85
F) Irak’ta Vaziyet………………………………………………………………………………………………………….90
G) Alâü’d-din Tekiş-Sultanşah Mücadelesinin Sonu………………………………………………………….93
IV.
Harezmşahlar İmparatorluğu
(589-614/1193-1217)
A) Irak Selçuklu Devleti’nin, Yıkılışı, İran’ın İlhakı, Halife-Harezmşahlar Mücadelesinin
Başlaması …………………………………………………………………………………………………………….101
B) Sultan Tekiş’in Ölümü, Sultan Muhammed Harezmşah ………………………………………………117
C) Gurlularla Mücadele, Horasan Savaşları ……………………………………………………………………119
D) Gürgânc Muharebesi ve Horasan’ın İstirdadı …………………………………………………………….125
E) Gur’un ve Mâzenderân’ın Tâbiiyete Alınması …………………………………………………………….129
F) İmparatorluğun Geçirdiği Büyük Sarsıntı…………………………………………………………………..133
G) Mâzenderân’ın İlhakı ……………………………………………………………………………………………..144
H) Maveraünnehirin İlhakı…………………………………………………………………………………………..146
İ) Karahanlıların ve Karahıtayların Sonu………………………………………………………………………..149
J) Gurlu Devleti’nin Sonu…………………………………………………………………………………………….154
K) Kirmân, Sicistân ve Ummân Denizi’ne Kadar Olan Bölgenin İmparatorluğa Bağlanması…157
L) Irak-ı Acem’in Fethi; Fars’ın ve Azerbaycan’ın Tâbiiyete Alınması ………………………………..158
M) Harezmşahlar İmparatorluğu’nun İç Durumu……………………………………………………………163
N) Halife-Harezmşah İhtilâfının Had Devresi, Esedâbâd Dönüşü……………………………………..170
V
Harezmşahlar İmparatorluğu’nun Yıkılışı Moğol İstilası
(614-618/1217-1221)
A) Harezmşah-Güçlük Mücadelesi………………………………………………………………………………..177
B) Harezmşahlar-Moğol Münasebetlerinin Başlangıcı……………………………………………………..181
C) Harezmşah’ın Cengiz ile Bozuşması Sebepleri …………………………………………………………..186
D) Moğollara Karşı Müdafaa Tedbirleri………………………………………………………………………….194
E) Moğol İstilası, Maveraünnehir’in Zabtı……………………………………………………………………..199
F) Gürgânc’ın Sukutu………………………………………………………………………………………………….211
G) Sultan Muhammed Harezmşah’ın Kaçışı ve Ölümü ……………………………………………………216
Netice ……………………………………………………………………………………………………………………….225
Bibliyografya………………………………………………………………………………………………………………231
Dizin…………………………………………………………………………………………………………………………235
ÖN SÖZ
Anuştiginoğulları tarafından kurulan son Harezmşahlar Devleti’nin, Orta Çağ Türk-İslâm devletleri ile mukayese edilirse müstesna bir mevkisi olduğu görülür. Hemen söyleyelim ki bu istisna onun XIII. asır başında çok parlak bir devir yaşamasından ileri gelmiyor. Yalnız on beş yıl gibi kısa bir zaman için değil, daha uzun müddet devam eden şaşaalı imparatorluklar kurmak birçok hanedanlara nasip olmuş bir keyfiyettir. Harezmşahlar için, diğer İslâm-Türk devletlerine nazaran, ayrılık teşkil eden bazı hususlar vardır ki bunlar arasında onun bir İslâm sınır devleti oluşu, gelişmesi esnasında geçirdiği istihâleler ve ordusunun teşekkül tarzı birinci plânda yer alır. Anuştigin bir köle idi. Fakat o, metbûsu Selçuklulara tam sadakat ve hizmet yoluyla valisi bulunduğu, iktisadi ve dinî bakımlardan pek mühim mevkide kâin- Harezm’i kendi ailesinde muhafaza etmesini bilen bir evlada (Kutbü’d-din Muhammed), bu da aynı itaat çığırında yürümekle beraber istiklâl ve müdahalesiz hükümranlık fikrini şiar edinen ve hudut vilayetinden bir devlet çıkarmak gayesine ulaşmak için imkânsız denebilecek şartlar altında son nefesine kadar çalışan bir oğula (Atsız) sahip olmuştur. İl Arslan zamanında Devlet -tâbir caizse- rüşde eriş çağını yaşamıştır. Bu intikal devresini takip eden Alâü’d-din Tekiş, sülalenin en mümtaz siması olarak temayüz ediyor. Yirmi yıla yakın taht iddiacısı olup rakip komşu hükûmetler tarafından desteklenen kardeşi Sultanşah ile uğraşmak zorunda kalmasına rağmen Sultan Tekiş; başta muvazeneli politikası olmak üzere zekâsı, cesareti ve muntazam idari teşkilatıyla devletini imparatorluk hâline ifrağ etmiş ve İslâm dinini yayma gayretlerinde gayrimüslim Türk boylarını kazanmak gibi mesut neticelere ulaşarak bu atılgan ve zinde kuvvetlerden çok kudretli bir ordu vücuda getirmiştir.
Sultan Alâü’d-din Tekiş zamanının; sivil idaresiyle, iyi teşkilatlanmış ordusu ile ve bunlarla muvazi olarak inkişaf ettiği muhakkak bulunan ilm ü irfan hayatıyla Harezmşahlar Devleti’nin en olgun çağı olduğunda şüphe yoktur. Bir yandan, İslâmiyet doğuda uzun zamandan beri durakladığı malûm sınırlarını aşıp, Hazar-Aral şimâllerine ve Yedisu şarkına doğru gelişirken, diğer tarafta eski Selçuklu İmparatorluğu topraklarında yer yer kendini gösteren ve her zaman tefrika unsuru olan “tavâif-i mülûk”, mevkilerini tek ele bırakıyor; İran ve Maveraünnehir halkı tek bir Müslüman hükümdar emrinde toplanmaya başlamış bulunuyordu. Horasan zapt olunarak İmparatorluğun ana unsuru hâline sokulmuş, Mâzenderân ilhak edilmiş, Irak Selçuklu Devleti yıkılmıştı. Teşkilat aksaksız, ordu mükemmel, Harezm ise Yakın Doğu ile şimâl ve Uzak Şark arasında birinci sınıf ticaret merkezi idi. Öyle bir devlet teşekkül etmişti ki siyasi, askerî ve iktisadi yönlerden her imkâna malikti. Fakat Sultan Tekiş’in siyasi görüş ve idare kabiliyetinden mahrum oğlu Muhammed Harezmşah bu avantajlardan layıkı ile istifade edemedi. Babası tarafından kurulan ve annesi Terken Hatun’un tedbirleri ve ihtimamı sayesinde mevcudiyetini idame eden ordu ile üst üste parlak zaferler kazanmak, ülkeler zapt etmekle beraber süratle genişleyen İmparatorluğun idaresini tanzimden ve onu değişen şartlara uydurmaktan âciz kaldı. Asker doğrudan doğruya asıl hâmisi Terken Hatun’un otoritesi altına girdi. Aynı zamanda Emîrü’l-mü’minîn olan Halife en-Nâsır li-Dinillâh ile münasebetlerini düzenlemek şöyle dursun, bilakis son derecede girift duruma getiren mağrur Sultan Muhammed; bu hâliyle Suriye ve Mısır’ı zapt ve Çin’i fethederek cihan fatihliği peşinde idi. O sırada Asya’da Moğol İmparatorluğu kuruldu ve Harezmşah’ın yersiz ve hesapsız politikası neticesinde Cengiz Han İslâm dünyasına saldırdı. XII. asır boyunca tedricen gelişip XIII. asır başında tarihin en sağlam İslâm teşekküllerinden biri olmaya namzet Harezmşahlar Devleti daha başlangıçta bir darbede yıkılıp gitti. Sultan Muhammed basiretsizliği ile kendi hanedanını tarihten sildi ve Müslümanlığın Asya içlerine doğru kuvvetle inkişâf eden belirtilerini yok etti. Hem bir Türk imparatorluğu ortadan kalktı hem İslâm’ın şarktaki yıldızı söndü. Mamafih bu neticenin tahassülünde Sultan Muhammed tek âmil değildir. Bunda onun muhteris validesi ile dünyevi hükümdarlık emelleri besleyen Halife en-Nâsır’ın rolü büyük olmuştur. Harezmşahlar tarihinde bir içtimai heyetin doğuşu ve devlet organizasyonu hâlinde serpilişi sebepleriyle şahsî ihtiraslarının oyuncağı olan zimamdârların mensup bulundukları cemiyetin gaye ve hakiki menfaatlerini hiçe sayarak keyfî ve mahdut hareketleri yüzünden uğradıkları acı âkıbeti, realiteden habersiz ve itidalden uzak bir devlet reisinin serencâmını okumak kābildir. Hakikaten bu devlet; teşekkülü, yükselişi, çöküşü ve bu esnada geçirdiği safhalarla dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir heyet-i içtimaiyenin terakki, teâli ve inkıraz sebeplerini en açık şekilde gösteren delillerle dolu muazzam bir ibret levhası mahiyetindedir. Bu tetkikimizde idari teşkilat ve Harezmşah Muhammed’in ölümünü takip eden Sultan Celâlü’d-din’in on yıllık maceralı devri hariç bırakılmıştır. Esasen Harezmşahlar
Devleti’nin iç teşkilatı -ufak tefek farklarla- Büyük Selçuklu İmparatorluğu’ndakinin aynı olduğu gibi Celâlü’d-din zamanı da İmparatorluğun mukadderatında tesirli hiçbir unsuru ihtiva etmez. Uzun mesaiye mütevakkıf olan kültür hareketlerinin incelenmesi ise siyasi hâdisatın iyice belirmesini takiben gerçekleşecek bir tetkik mevzusudur ki ileride onu da ele almak ve işlemeyi kendimiz için şerefli bir vazife biliriz. Bu eseri meydana getirirken büyük yardımlarını gördüğüm muhterem hocam Prof. Mükrimin Halil Yinanç ile aziz arkadaşım Prof. Dr. Osman Turan’a, kitabın hazırlanışında bana yardımlarını esirgememiş olan muhterem Prof. Ahmet Ateş’e, eserin bastırılması hususunda naçiz şahsıma karşı hüsnüteveccühlerini müşahede ettiğim Türk Tarih Kurumunun muhterem başkanı Ord. Prof. Şemseddin Günaltay ile Kurumun muhterem Başsekreteri Uluğ İğdemir’e derin teşekkürlerimi sunarım.
….
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Araştırma/İnceleme Tarih
- Kitap AdıHarezmşahlar Devleti Tarihi (485-618 / 1092-1221)
- Sayfa Sayısı256
- Yazarİbrahim Kafesoğlu
- ISBN9786254085260
- Boyutlar, Kapak13,5 cm x 21 cm, Karton Kapak
- YayıneviÖtüken Neşriyat / 2023