Tek şövalye bırakıp kendinden üstün
Yazıldı yalnızlığın yuvarlak masasına
Mızrağını geçirdi içinden bir flütün
1965 tarihli kitabı Göçebe’de Cemal Süreya eski uygarlıklardan Ortaçağ’a ve modern çağlara uzanıyor, günlük hayatla şiirin zamansız âlemi arasında dolaşıyor.
İçindekiler
Bir Park Konuşkanı Üstüne ……………………………………… 11
Ülke ………………………………………………………………………. 13
Öğle Üstü ………………………………………………………………. 17
Kars ………………………………………………………………………. 19
Terazi Türküsü ……………………………………………………….. 21
Tabanca …………………………………………………………………. 22
Rokoko …………………………………………………………………..24
Kaçak …………………………………………………………………….26
Cellât Havası ………………………………………………………….. 27
Resim …………………………………………………………………….30
Tristram …………………………………………………………………. 32
Yağmurun Yağması İyidir ………………………………………… 35
Az Yaşadıksa da ……………………………………………………… 37
Göçebe …………………………………………………………………..39
Mola ………………………………………………………………………46
Arka Güneş …………………………………………………………….48
İşte Tam Bu Saatlerde ……………………………………………… 52
Bir Park Konuşkanı
Üstüne
Güvercin kuşkusu cırlak güneş
En dar sokağı İstanbulun
Ve limanı fenikeleştiren
Balkona astığı çamaşır
Örümcek öpüşlü kardeş
Ufak sineması sevginin
Yer ve gök imececisi
Arttıran dışa döndüren
Bir kelebek konsa ağzına
Ürküsü taşıran damla
Şeyin taşıranı her şeyin
Olunç duvarı odada
Mutu yaşayan mutsuzluğaysa
En yakıştıran kadın kendini
Beter bir park konuşkanı
Soruları çubuk gibi
Ülke
Saat Çini vurdu birden: p i r i n ç ç ç
Ben gittim bembeyaz uykusuzluktan
Kasketimi eğip üstüne acılarımın
Sen yüzüne sürgün olduğum kadın
Karanlık her sokaktaydın gizli her köşedeydin
Bir çocuk boyuna bir suyu söylerdi. Mavi.
Bir takım genç anneleri uzatırdı bir keman
Sen tutar kendini incecik sevdirirdin
Bir umuttun bir misillemeydin yalnızlığa
Yalnız aşkı vardır aşkı olanın
Ve kaybetmek daha güç bulamamaktan
Sen yüzüne sürgün olduğum kadın
Kardeşim olan gözlerini unutmadım
Çocuğum olan alnını sevgilim olan ağzını
Dostum olan ellerini unutmadım
Karım olan karnını ve önlerini
Orospum olan yanlarını ve arkalarını
İşte bütün bunlarını bunlarını bunlarını
Nasıl unuturum hiç unutmadım
Kibrit çak masmavi yanardı sesin
Ormanlara ormanlara yüzünün sesi
En gizli kelimeleri akıtırdı ağzıma
Şu karangu şu acayip şu asyalı aşkın
Soluğu kesen ağulayan ormanlarında
Yaşadım o kısa ve korkunç hükümdarlığı
Ve çarpıntılı yüreğim saçlarının akıntısında
Karadenize karışırdı ordan Akdenize
Ordan da daha büyük sulara
Geceyse ay hemen tazeler minareleri
Kur’an sayfaları satılan sokaklardan
Ölüm bir çeşit sevgiyle uçar
Ölüm uçar çocuk yüzlere
Ben o sokaklardan ne kadar geçtim
Damağımda dilinin yosunlu tadı
Önce buğulu sonra cam gibi parlak sonra buğulu yine
Bir takım tavşanları andıran bir takım su hayvanlarını
Pazar pazartesi günlerini ve haftanın öbür günlerini
Yani salı çarşamba perşembe cuma cumartesi
Bir başak ufak ufak bildirir Konyayı
O başakta o Konyada seni ararım
Ben şimdilerde her şeyi sana bağlıyorum iyi mi
Altın ölçü çift ölçü ve altın karşılıksız
Para basma yetkisini Fıratın suyunu Palandökeni
Erzincanın düzünü asma bahçelerini Babilin
Antalyanın denizini o denizin dibini
Beş türlü yengeç yaşayan sularında
Çağanoz adi pavurya çingene pavuryası ayı pavuryası
bir de çalpara
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Şiir
- Kitap AdıGöçebe
- Sayfa Sayısı56
- YazarCemal Süreya
- ISBN9789750745799
- Boyutlar, Kapak12,5x19,5 cm, Karton Kapak
- YayıneviCan Yayınları / 2024
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Bir Yusuf Masalı ~ İsmet Özel
Bir Yusuf Masalı
İsmet Özel
Kimseden bir işaret gelmeyecek bir melek kimsenin alnını sıvazlamasa söylemez kimse size dünyadaki ömrü boyunca hiç bir insana yan bakışı olmayan kimdi kimdi yan...
- Hazlar ve Günler ~ Marcel Proust
Hazlar ve Günler
Marcel Proust
Marcel Proust’un 20’li yaşlarında kaleme aldığı, kısa anlatılardan ve şiirlerden oluşan bu eser, bir bakıma Kayıp Zamanın İzinde’nin habercisidir. Honoré’nin yakışıklı sofra arkadaşı gençliğin...
- Timsah Sokak Şiirleri ~ Murathan Mungan
Timsah Sokak Şiirleri
Murathan Mungan
Sevgilim Sevgilim, yetimim benim, aylar nasıl geçiyor zaman hiç geçmezken kapılar kapalı, dünya buzlu cam uyuşmuş gözlerimin önünde hayat akıp gidiyor hiç kımıldamadan ikimizin...