Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Karanlık Sokaklar – Öyküler
Karanlık Sokaklar – Öyküler

Karanlık Sokaklar – Öyküler

İvan Bunin

Nobel Edebiyat Ödülü sahibi ilk Rus yazar olan İvan Bunin, Karanlık Sokaklar’da insan ruhunun karmaşık labirentine büyük bir ustalıkla iniyor. Aşk, kayıp, mutluluğun kaygan…

Nobel Edebiyat Ödülü sahibi ilk Rus yazar olan İvan Bunin, Karanlık Sokaklar’da insan ruhunun karmaşık labirentine büyük bir ustalıkla iniyor.

Aşk, kayıp, mutluluğun kaygan zemini gibi temaları ele aldığı öykülerinin her birinde İvan Bunin, insan varoluşunun nüanslarını, karmaşık dokusunu lirik bir üslup ve keskin bir gözlem gücüyle aydınlatarak okuru zengin bir içsel yolculuğa çıkarıyor. Şiirsel dili ve dikkatiyle sıradan görünen anları unutulmaz kılan Bunin öyküleri insan ruhunun gizli kuytularına açılan birer kapı sunuyor. Karanlık Sokaklar, varoluşun kırılganlığı, neşe ve kederin gelip geçiciliği, umut ve hayalkırıklığı arasındaki ince çizgiye dair unutulmaz bir keşif.

“Bunin edebiyatının detaylara dikkati ve keskin mizahı hayranlık vericidir.”
VLADİMİR NABOKOV

“İvan Bunin’le birlikte Rus öykücülüğüne şiir duygusu girmiştir.”
ANTON ÇEHOV

Varol Tümer çevirisi ve önsözü,
Yazar ve dönem kronolojisi,
Kitaba dair görsellerle.

***

İÇİNDEKİLER
ÖYKÜLERE DAİR GÖRSELLER……………………………………………………………………………….7
KRONOLOJİ……………………………………………………………………………………………………………………….11
ÖNSÖZ
ÇEVİRMENDEN / VAROL TÜMER……………………………………………………………………….25
Karanlık Sokaklar
Gotami……………………………………………………………………………………………………………………………..37
Timurlenk…………………………………………………………………………………………………………………….41
Kitap……………………………………………………………………………………………………………………………………47
Korkunç Vaka…………………………………………………………………………………………………………51
Lanetli Ev……………………………………………………………………………………………………………………..55
Kafkasya………………………………………………………………………………………………………………………..57
Styopa………………………………………………………………………………………………………………………………..63
Geç Vakit………………………………………………………………………………………………………………………71
Karanlık Sokaklar…………………………………………………………………………………………….79
Rusya………………………………………………………………………………………………………………………………….87
Güzellik……………………………………………………………………………………………………………………….101
Aptal Kız…………………………………………………………………………………………………………………….103
Antigone………………………………………………………………………………………………………………………107
Kurtlar…………………………………………………………………………………………………………………………..119
Paris’te…………………………………………………………………………………………………………………………..123
Heinrich……………………………………………………………………………………………………………………….137
Natali………………………………………………………………………………………………………………………………153
Zümrüt…………………………………………………………………………………………………………………………..189
Kuma……………………………………………………………………………………………………………………………….191
Madrid…………………………………………………………………………………………………………………………..197
İkinci Cezve……………………………………………………………………………………………………………205
Kutsal Pazartesi……………………………………………………………………………………………….209
Saratov Kruvazörü………………………………………………………………………………………..229
Camargue………………………………………………………………………………………………………………….237
Yüz Rupi……………………………………………………………………………………………………………………..239
Tanıdık Bir Sokakta……………………………………………………………………………………241
Şapel…………………………………………………………………………………………………………………………………245
Bernard…………………………………………………………………………………………………………………………247

Karanlık Sokaklar

Gotami
(Готами)

Bilmeden İlahi bir gücün gölgesinde korunan Gotami’nin öyküsü, kısa ve sade oluşuyla da üç kat güzelleşiyor. Söylentilere bakıldığında Gotami’nin, yüce Himalaya sıradağlarının eteklerinde yer alan mutlu bir beldenin, kalabalık köylerinden birinde, fakir ama saygın bir ailede dünyaya geldiğini öğreniyoruz. Uzun boylu, zayıf, fazla şey beklemeden, ruh huzuruyla yaşayan bir kızdı. Çevresi onu kaba bir adla: Sıska Gotami diye çağırırdı, ama o buna gücenmezdi. Her emre itaat eder, verilen her işe: “Peki efendim, öyle yaparım. Olur hanımefendiciğim, öyle yaparım,” yanıtı verirdi. Affınızı dileyerek ekleyelim: Gotami pek öyle zeki bir kız da değildi. Ancak, –belki de sabahtan akşama kadar ev işleriyle uğraşarak, çok konuşmaya fırsat bulamadığından– öyle aptalca sözler de çıkmazdı ağzından. Üzerine hep aynı, sıradan, ucuz kıyafetleri giyer, ama her zaman üstü başı temiz ve derli toplu olurdu. Günün birinde genç bir adam, o yörenin hükümdarının çok zengin ve yakışıklı oğlu, nehrin kenarında kardeşlerinin çamaşırlarını yıkarken onu görüp, pek zeki olmayan, anne-babası dahil kimsenin önem vermediği itaatkâr bir kız olduğunu fark etmiş ve: “Ebeveynleri, ne yapalım, Gotami zeki değildir,” diyecekler, “güzel de değil, kızımıza değil, daha çok hizmetçiye benziyor; kim alır bunu? Er geç biri çıkıp talip olduğunda, hemen peki deyip kabul edecektir; kimseye yok demez o. Ah, umarız o adam merhametli biri olur da, onun doğuracağı çocuğu bir mürebbiye verip yetiştirir!” diyeceklerdir, diye geçirmiş içinden genç Prens. Gotami çamaşırları yıkayıp duruladıktan sonra güneşten pırıl pırıl parlayan suyun önünde çömelip koltukaltlarından dizlerine kadar vücudunu örten giysiyi çıkardı, uzun siyah saçlarının bağını çözdü, küçük bir fırçayı ıslatarak beyaz dişlerini fırçaladı, esmer bacaklarını yıkadı… bütün bunları yaparken Prens’in bambu çalılığın arkasından onu izlemekte olduğundan haberi yoktu. Ortaya çıkıp ona yaklaşarak, müstehzi bir tebessümle, ama yumuşak bir sesle: “Çok sevimlisin Gotami, hem öyle dedikleri kadar kara kuru da değilsin. Sade elbiseler giyen uzun boylu kızları hep yanlış değerlendirirler zaten. Senin her şeye peki diyen bir kız olduğunu da söylüyorlar Gotami. O halde şu sıcakta bizi kimsenin görmeyeceği bu ıssız sahilde birlikte olmamızı da reddetme.” Gotami de, makul bir istekte bulunduğuna inanan bu genç adama itaat ederek, fısıltıyla yanıt verdi: “Tabii ki efendim, nasıl isterseniz öyle olsun.” Kızın sandığından daha güzel, anlamsız bakışları ötelere odaklanan koyu kahverengi gözlerinin ise büyülü bir çekiciliğe sahip olduğunu onunla sevişirken anladı Prens… O günden sonra sık sık nehrin kıyısındaki bambu ağaçlarının arasında buluşmaya başladılar; Prens’in her çağırışında Gotami tereddüt etmeden geliyor, hoşgörü ve çekiciliğinden kaybetmeden –çok az konuşarak– kendini ona teslim ediyordu. Bir süre sonra hamile olduğunu anladı. Prens onu alıp, içine bir işçi kızın sahip olabileceği acınası servetini koyduğu bohçasıyla görkemli sarayına götürdü. Gebelik süresini orada geçirecekti. Doğum yaklaştığında saray hizmetçilerinden bir kadın gelip ona: “Gotami! Töreye göre anne olan bir eş doğum yapmak için babasının evine gider. Sen ise eş değil, metressin. O yüzden ebeveynlerinin evine gitme, ama gelenekleri de bozma.” Gotami onun sözünü de dinleyerek, kalktı ve sarayı çevreleyen toprak duvarın kapısından çıktı. Az sonra yolda suyu bulanık bir kanalın üstündeki tahta köprüyü geçerken, çok yaşlı ve kör bir dilenciyle karşılaştı. Elinde fincanla bir ağacın altında oturmaktaydı. Bir paçavrayla sadece bel kısmı örtülüydü, açık kalan kolları, bacakları, göğsü, kurumuş parlak yakıcı sıcağa ve sineklere maruz kalıyordu. Adım seslerinden onu hisseden dilenci, yaşının verdiği bilgelikten gelen merhamet ifadesine bürünmüş görmeyen yüzünü kaldırıp, acı bir tebessümle: “Gotami!” dedi kıza. “Seni göremiyorum ama varlığını hissedebiliyorum. Yolun açık olsun!”1 Acıları dinip, kendini topladıktan sonra yavrusunu kucaklayarak mutluluktan sevinç gözyaşları dökerek Prens’in sarayına döndü. Ve kendinden bir parça olan, günden güne büyüyen, akıllanıp bilinçlenen, her gün bitmek bilmeyen haz ve şefkat duygusunun verdiği tatlı heyecanla, koklayıp, dokunup, bağrına bastığı bu varlığa adadı kendini. Saraya çalgılar eşliğinde, çiçeklerle, kurdelelerle süslenmiş öküzlerin çektiği arabada siyah saçları güzelce taranmış, yanakları al al, gözleri sürmeli halde düğüne gider gibi götürmüş olmasına ve birlikte oldukları her zaman kız ona sevgiyle yaklaşmış olmasına rağmen genç Prens, Gotami’ye: “Ruhum seni hiç unutmadı!” gibi okşayıcı sözler söylemedi. Çocuğu doğurduktan sonra genç Prens’in ondan soğumasını da hoş gören Gotami, utanç duymasın, suçluluk hissetmesin diye onunla karşılaşmaktan kaçındı. Saray sınırlarında kalıp yaşamını sürdürdü; göletlerin kıyısındaki basit bir kulübeye yerleşip, bu göletlerde otlar ve çiçekler arasında yüzen kuğuları besleme görevini üstlendi. Hayatından memnundu ve farkında olmadan nice çileli süreçlerden geçerek bu mutluluğa erişmiş, Sarı Yelekli kardeşlerinin arasına2 katılmaya hak kazanmıştı. Ne mutlu kibir zincirini kırmış iyi yürekli insanlara. Biz, yüce mutluluklarla dolu bir yer olan bu dünyada, kanatlı kuş gibi hiçbir şeyi sevmeden yaşıyoruz.

Odessa, 1919

….

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Öykü
  • Kitap AdıKaranlık Sokaklar - Öyküler
  • Sayfa Sayısı250
  • Yazarİvan Bunin
  • ISBN9789750537752
  • Boyutlar, Kapak13x19,5 cm, Karton Kapak
  • Yayıneviİletişim Yayınları / 2024

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Arsenyev’in Yaşamı ~ İvan BuninArsenyev’in Yaşamı

    Arsenyev’in Yaşamı

    İvan Bunin

    Kimi ve neyi seversek sevelim bu aşkın içinde sevdiğini sonsuza kadar yitirme korkusunun verdiği bir acı vardır. Rus bozkırlarında kaygısız geçen çocukluk yılları, Arsenyev’in...

  2. Suhodol Köyü ~ İvan BuninSuhodol Köyü

    Suhodol Köyü

    İvan Bunin

    Köy durağanlığın, zamanın acımasız akışına direnmenin simgesi ise Suhodol Köyü bu değişmezlik içinde değişimi izleyebilen ender yapıtlardandır. İvan Bunin’in 1912 yılında yayımladığı Suhodol Köyü...

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. Palto ~ Nikolay Vasilyeviç GogolPalto

    Palto

    Nikolay Vasilyeviç Gogol

    Rus gerçekçiliğinin öncüsü Gogol, monarşinin hüküm sürdüğü çarlık döneminde kaleme aldığı öykü derlemesi Petersburg Öyküleri içinde yer alan “Palto”yla edebiyata “küçük adam”ı dahil etti....

  2. Yaz Çırakları ~ Hamdullah KöseoğluYaz Çırakları

    Yaz Çırakları

    Hamdullah Köseoğlu

    Usta kalem Hamdullah Köseoğlu, çocukluğunu yaşayamayan çocukların sesi, yüreği oluyor. Yoksulluğun, işsizliğin, kan davasının… Kentlerin varoşlarına savurduğu, tatil kavramını çıraklıkla özdeşleştiren çocukların hikâyesi. Düşleri,...

  3. Hayatımızın Bir Günü ~ Mihail BulgakovHayatımızın Bir Günü

    Hayatımızın Bir Günü

    Mihail Bulgakov

    Devrimin etkilerinin sıcağı sıcağına hissedildiği Rusya’da gazetelerde ve dergilerde yayımladığı anlatılarda Bulgakov, bazen anekdotlardan, bazen güncel haberlerden, bazense kendi hayal gücünden yola çıkarak değişmekte...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur