Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Sorularla Büyüyoruz
Sorularla Büyüyoruz

Sorularla Büyüyoruz

Özgür Bolat, Pelin Küçükoğlu

Çocuğumuzun özgüvenli ve mutlu olması için ne yapmalıyız? Onlarla güçlü bağ kurmalıyız. Peki bu bağı nasıl kuracağız? Öğütlerimizle mi? Onları şekillendirerek mi? Onlarla konuşarak…

Çocuğumuzun özgüvenli ve mutlu olması için ne yapmalıyız? Onlarla güçlü bağ kurmalıyız. Peki bu bağı nasıl kuracağız? Öğütlerimizle mi? Onları şekillendirerek mi? Onlarla konuşarak mı? Hayır! Onları merak ederek, dinleyerek ve anlayarak. Peki bunu nasıl yapacağız? Sorular sorarak. Ama nasıl sorular? Kontrol eden mi, keşfeden mi? Uzaklaştıran mı, yakınlaştıran mı? Zayıflatan mı, güçlendiren mi?

Bu kitapta çocuklarımıza doğru soru sormayı öğreneceğiz. Yani keşfeden, derinleştiren, yakınlık kuran güçlü sorular. Unutmayalım her güzel sohbet iyi bir soruyla başlar. Her derin sohbet de çocuğumuzu bize daha da yakınlaştırır.
Gelin güçlü soruları birlikte keşfedelim.

Bu kitapta keşfe çıkacağımız bazı sorular:

• Çocuklarımıza nasıl sorular sormalıyız?

• Sorularımız, çocuğumuzun mutluluğunu nasıl etkiler?

• Hangi sorular bizi birleştirir, hangi sorular ayrıştırır?

• Çocuğumuza sorduğumuz sorular onun kişiliğini ve geleceğini nasıl etkiler?

• Meraklı olmak neden önemlidir? Meraklı olmayı öğrenebilir miyiz?

• Kimi daha çok severiz? Daha çok konuşanı mı, daha çok dinleyeni mi?

• Neden bazı insanlar soru sormaktan ve sohbet etmekten kaçınır?

• Dinlemek neden önemlidir? Karşımızdakini nasıl dinlemeliyiz?

• Şekillendiren ve keşfeden aile arasında nasıl farklar vardır?

DR. ÖZGÜR BOLAT
Eğitim Bilimci

• Sorularla Büyüyoruz kitabındaki bilgileri kolayca uygulamanızı sağlayacak Sohbet Kartları’nda 365 soru var. Bu kartlar sayesinde çocuklarınızla keyifli ve nitelikli sohbet edip ilişkinizi daha da güçlendirebilirsiniz.

İçindekiler
Başlarken …………………………………………………………………….. 13
1. Bölüm / Bi̇zi̇ bi̇rleşti̇ren sorular………………………………………………… 15
Bölüm özeti ……………………………………………………………… 24
Bölüm soruları ………………………………………………………….. 25
2. Bölüm / Her soru merakla başlar …………………………………………….. 27
Bölüm özeti ……………………………………………………………… 35
Bölüm soruları ………………………………………………………….. 37
3. Bölüm / Meraklı olmayı öğrenmek …………………………………………… 39
Bölüm özeti ……………………………………………………………… 49
Bölüm soruları ………………………………………………………….. 51
4. Bölüm / Çocuğun merakı nasıl korunur ve beslenir?…………………. 53
Bölüm özeti ……………………………………………………………… 60
Bölüm soruları ………………………………………………………….. 61
5. Bölüm / Sorularla mutlu olmak ……………………………………………….. 63
Bölüm özeti ……………………………………………………………… 69
Bölüm soruları ………………………………………………………….. 70
6. Bölüm / Güçlü sorular sormak…………………………………………………. 71
Bölüm özeti ……………………………………………………………… 81
Bölüm soruları ………………………………………………………….. 82
7. Bölüm / Soru sormak neden keyiflidir? ……………………………………. 83
Bölüm özeti ……………………………………………………………… 90
Bölüm soruları ………………………………………………………….. 91
8. Bölüm / Aktif dinleme …………………………………………………………….. 93
Bölüm özeti ……………………………………………………………. 101
Bölüm soruları ………………………………………………………… 102
Sonsöz………………………………………………………………………. 103
Notlar ………………………………………………………………………… 107

Başlarken

Temelde aileleri ikiye ayırabiliriz: şekillendiren aile ve keşfeden aile. Şekillendiren ailelerin zihninde çocuğu için bir gelecek vardır ve çocuğunu bu geleceğe hazırlamak için onu “yetiştirmeye” çalışır. Yani, çocuğunu kafasındaki varış noktası olan geleceğe “yetiştiriyordur”. Bir postacının mektubu bir adrese “yetiştirmeye” çalıştığı gibi. Bu tür ebeveynler çocuğuna bolca şekillendiren öğüt, nasihat, ders, uyarı veya talimat verirler. Akış, aileden çocuğadır ve çoğu zaman çocuk olduğu gibi kabul edilmediğini düşünür. Keşfeden aile tam tersidir. Kafasındaki geleceğe çocuk “yetiştirmeye” çalışmaz, çocuğuna göre bir gelecek tasarlar. Çıkış noktası gelecek değil, çocuğudur. Onun için çocuğunu keşfeder, onu tanımaya ve anlamaya çalışır. Akış aileden çocuğa değil, çocuktan aileyedir. Bir noktadan sonra da akış karşılıklı olur. Çocuk olduğu gibi kabul edildiğini hisseder ve mutlu olur. Peki, keşfeden aile nasıl olacağız? İşte bu kitap tam olarak bunu anlatıyor. Keşfeden ailenin üç temel özelliği vardır: merak eder, soru sorar ve aktif bir şekilde dinler. Her üç özelliği de kitapta tek tek ele alacağız. Özellikle sorular üzerinde duracağız. Aileler ne tür sorular sormalı? Bir soruyu iyi yapan özellikler nelerdir? Hangi sorular keşfeder ve yakınlaştırır? Şekillendiren ailelerin ve keşfeden ailelerin soruları nasıl farklılaşır? Keşfeden sorular sormayı nasıl öğrenebiliriz? Kitapta temel amacımız, soru sormanın öneminden bahsetmek ve keşfeden soruların temel özelliklerini anlatmak.

Kitabı okuduktan sonra; doğru, keşfeden ve yakınlaştıran sorular sormayı öğrenip çocuğunuzla güçlü bağlar kurabileceksiniz. Ayrıca bu kitaba ek olarak, kitapta anlatılan bilgileri doğrudan hayata geçirebilmeniz amacıyla, 365 adet sorunun olduğu bir kutu hazırladık. Kutu ve elinizde bulunan kitap birbirlerini destekleyici niteliktedir. Soru kartlarını ayrıca temin edebilirsiniz. Her gün kutudan bir veya birden fazla soru çekip bu sorular aracılığıyla çocuklarınızla sohbet ederek birbirinizi keşfederken ilişkinizi de güçlendirebilirsiniz. Haydi başlayalım!

1. Bölüm

Bi̇zi̇ bi̇rleşti̇ren sorular

Sorular insanları birleştirir. İnsanları ayıran yanıtlardır.

Nobel Barış Ödüllü yazar Elie Wiesel

Gazeteciyazar Malcolm Gladwell, ünlü Outliers (Çizginin Dışındakiler) kitabına, Amerika’da kurulmuş olan küçük İtalyan kasabası Roseto’nun hikâyesini anlatarak başlar.1 Kitapta anlatıldığı gibi bu İtalyan kasabasının özelliği, burada yaşayan insanların çok sağlıklı ve uzun ömürlü olmasıdır. Dahası, bu kasabada intihar, alkol veya madde bağımlılığı vakalarına pek de rastlanmaz. Bu durumu ilk fark eden, psikosomatik tıp alanında yaptığı çalışmalarla tanınan Dr. Stewart Wolf olur. Wolf, ekibiyle birlikte bu küçük kasabanın sağlık sırrı üzerine bir araştırma yapmaya karar verir ve ilk önce kasaba sakinlerinin beslenme alışkanlıklarını araştırır.2,3 Tahmin ettiğinin aksine, yemeklerinin yüzde 41’i hayvansal yağlardan oluşmaktadır. Yani beslenmeleri çok da sağlıklı değildir. Üstelik kasabada obezite sorunu vardır. İnsanların egzersiz yapma alışkanlıklarının olduğu da söylenemez. “Acaba sağlıklı olmalarının sebebi genetik etkenler mi?” diye düşünür. Bu soruyu yanıtlamak için, Roseto halkının başka şehirlerde yaşayan akrabalarını inceler. Gerekçenin genetik olmadığını da görür, çünkü farklı bölgelerde yaşayan akrabalarının sağlık sorunları bulunmaktadır. Kısacası, Rosetoluların sağlıklı ve uzun ömürlü olmalarında genetik, beslenme veya egzersizin etkisi tahmin edilenden daha azdır. Acaba bir insanı sağlıklı yapan en temel unsur nedir? Dr. Wolf, araştırmasında hangi bilinmeyen gerçeği ortaya koymuştur?

Şimdi düşünün ki sizi bir odaya alıyorlar. Karşınızda çok da tanımadığınız bir kişi oturuyor. Sizden istenen şey, o kişiyle 45 dakika sohbet etmeniz. Sohbetinizi kolaylaştırmak için de size bazı sorular veriyorlar. Birbirinize bu soruları sorarak sohbet edeceksiniz. Sohbet bittikten sonra dışarı çıkıyorsunuz ve başka bir odaya geçiyorsunuz. Orada da tanımadığınız başka biri var. Onunla da 45 dakika sohbet ediyorsunuz. Orada da size bazı sorular veriyorlar. Ama bu defa sorular, ilk odadaki sorulardan tamamen farklı. Aynı şekilde o sorular üzerinden sohbet ediyorsunuz. Sonra çıkışta soruyorlar: “Hangi odadaki kişiyi daha çok sevdiniz?” Hiç düşünmeden, “İkinci odadaki kişi” diyorsunuz. Acaba neden ikinci odadaki kişiyi daha çok sevdiniz? Bunun size verilen sorularla ilgisi olabilir mi? İlgisi varsa, bunlar acaba nasıl sorular?

Cambridge Üniversitesi’nde tıp okuduktan sonra psikanalize merak saran John Bowlby Londra’da Child Guidance Clinic’te göreve başlıyor. John Bowlby, ilk olarak hırsızlık yapan çocuklarla çalışıyor. Bu çocuklarla çalıştıkça onların ortak bir özelliğini gözlemliyor: Çocukların neredeyse yüzde 40’ı 05 yaş arasında ailesinden uzun süre ayrı kalmış. Hırsızlık yapmayan çocuklara baktığında ise bu oranın sadece yüzde 4 olduğunu görüyor.4 Çocukların bu kadar uzun süre ailelerinden uzak kalmaları, yani aileye bağlanamamaları, onları suç işlemeye itmiş. Her zaman söylediğim gibi hayatından bir şey çalınan çocuk da başkasından bir şey çalar.

Bowlby bir şey daha gözlemliyor: Duygularını ifade edemeyen 14 çocuğu derinlemesine araştırıyor; bunlardan 12’si (yüzde 86) yine ailesinden uzak kalmış. Bowlby sorunların temelinde yatan asıl nedeni buluyor: aileden uzak kalmak. O sırada İkinci Dünya Savaşı başlıyor ve çocuklar ailelerinden alınıp Londra dışına yerleştiriliyor. Bowlby de ayrılıkların sonuçlarını bildiği için bu uygulamaya karşı çıkıyor. “Çocukları ailelerinden ayırırsanız, çocuklar sevgisiz büyür ve bu da onlarda travmalara yol açar” diyor. Savaş sonrasında ailelerinden ayrılmak zorunda bırakılan çocukları incelediğinde, ayrılığa bağlı birçok (gelişimsel) travma gözlemliyor. Yani, Bowlby haklı çıkıyor.

Fiziksel beslenme mi duygusal beslenme mi?

Bowlby’nin fikirleri o zamanlar çok da kabul görmüyor. Düşünsenize, davranışsal psikolojinin en güçlü olduğu dönemde, Bowlby, çocuklardaki sorunların temelinde yatan şeyin “sevgi” olduğunu söylüyor. Bunun üzerine Bowlby gözlemlerini daha bilimsel bir kurama oturtmak için etolojiye (hayvan davranışları bilimi) başvuruyor. Bu araştırmalar sırasında Harry Harlow’un ünlü maymun deneyiyle karşılaşıyor. Stanford Üniversitesi’nde doktorasını tamamlayan Harry Harlow, 1930’da Wisconsin Üniversitesi’nde maymunlar (rhesus macaques) üzerinde araştırmalara başlıyor. Harlow ve ekibi annesinden ayrı büyüyen maymunların, annesiyle büyüyenlerden psikolojik olarak çok daha farklı olduğunu gözlemliyor. Annesiyle bağ kuramayan bu maymunlar tuhaf davranışlar sergiliyor. İzole yaşıyor ve sosyal becerileri de gelişmemiş oluyor. Yine o dönemde davranışsal ekol, bebek ile anne arasında bağı kuran eylemin emzirme olduğunu savunuyor. “Bebek anneye emzirme aracılığıyla bağlanıyor çünkü bebek sütle ödüllendiriliyor” diyor. Ama Harlow, bu tezin doğru olmadığını öne sürüyor, yeni bir tez ortaya atıyor. Tezini ispatlamak için de bir deney yapıyor.

Harlow, yavru maymunları bir kafese koyuyor ve onlar için kafesin içine, telden yapılmış iki tane yapay anne maymun maketi bırakıyor. (Şekil 1)

….

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Beni Övgüyle Utandırma ~ Özgür BolatBeni Övgüyle Utandırma

    Beni Övgüyle Utandırma

    Özgür Bolat

    Övgü Hakkında Doğru Bildiğimiz Yanlışlar Acaba övgüyle ilgili tüm bildiklerimiz yanlış mı? Eğitim bilimci ve Parentwiser uygulamasının kurucusu Doç. Dr. Özgür Bolat, övgü hakkında...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur