Pek çoğumuz, Epikür’ü aslında yanlış tanımış olabilir miyiz?
Epikür’e göre yaşamın anlamı körü körüne bir mutluluk ve haz peşinde koşmak değil; yanlış amaçlar peşinde, büyük çabalar harcamadan bizi mutlu eden şeyleri, arzularımızı ve hazzın doğasını doğru bir şekilde anlamaktan ibarettir.
Peki felsefe, kaygının ve depresif ruh hallerinin üstesinden gelmek konusunda bize nasıl yardım edebilir?
Elinizdeki bu kitap, size Epikürcü bir batarya veriyor ve daha mutlu ve sade bir yaşamın özellikle de böylesine karmaşık ve zorluklarla dolu bir dünyada mümkün olup olamayacağını tartışıyor.
“Bu kitap, felsefi sağlık pratiğine ya da kendinizin en iyi versiyonunu, Aristoteles’in eudaimonia dediği erdemli ve anlamlı bir yaşama dayanan coşkulu bir sevinçle nasıl birleştireceğinize dair övgüye değer bir giriş niteliğinde. Andreas Matthias, pedagojik açıklık bakımından bir usta.”
– Luis de Miranda,
Felsefi Sağlık hareketinin kurucusu
*
“Hayatın sınırlarını anlayan biri, arzunun acısını ortadan kaldıracak kadarını edinip, yaşamın tümünü eksiksiz ve kusursuz kılmanın ne kadar kolay olduğunu bilir. Bu nedenle, çalışma ve çatışma haricindekilerle kazanılmayacak şeylere artık hiç ihtiyacı yoktur.”
Epikür, Principal Doctrines (Temel Doktrinler)
İÇİNDEKİLER
Önsöz……………………………………………………………………………….. 9
Uyumlu Davranmak İsterseniz . . . ………………………………….11
1. Epikür: Yanlış Anlaşılmış Münzevi ………………………… 13
2. Duyularımızı Tatmin Etmek O Kadar Zor Mu?………. 19
3. Mutlu Bir Aptal Olmanın Nesi Yanlış?……………………. 29
4. Bazı Arzular Diğerlerinden Daha Mı İyidir?…………… 35
5. Ludizm ve Modern Teknolojinin Sorunları…………….. 43
6. Teknoloji Olmasaydı Daha Mutlu Olur Muyduk? ….. 59
7. Mutluluk Sadece Acının Yokluğu Mudur?……………… 67
8. Epikür’ün Dostluk Üzerine Görüşü……………………….. 73
9. Değişimi Kabullenmek…………………………………………… 81
10. Epikür’ün Yaşlılık ve Ölüm Hakkındaki Görüşleri … 89
11. Mutluluk ve Sade Bir Yaşam…………………………………. 101
12. Kaç Paraya İhtiyacımız Var? …………………………………..111
13. 21. Yüzyıl Epikürcüsü Nedir?…………………………………119
14. Her Şeyi Geride Bırakmaya Dair Uzun Süreli
Gelenek ………………………………………………………………………. 127
15. Bir Münzevinin Kulübesinde Yüz Gün…………………. 135
16. Suwarrow Münzevisi……………………………………………. 145
17. Tao Te Ching: Yol’un Taocu Kitabı………………………….. 155
18. Taoizm ve Münzevi Yaşamı ………………………………….. 165
19. Tao’nun Bilgeliği…………………………………………………… 179
20. Kişinin Kendi Yolunu İzlemesi: Üç Modern
Münzevi……………………………………………………………….. 195
21. Kendi Başınalık ve Hoşnutluk………………………………. 207
SON SÖZ……………………………………………………………………… 213
Önsöz
Antik Yunan filozofu Epikür olsaydı, yaşamlarımız fazlasıyla karmaşık derdi. İnsanlar doğanın bir parçasıdırlar ve doğal bir ortamda mutlu olacak şekilde yaratılmışlardır, doğanın ritimleriyle uyumlu basit bir hayatın sağlayabileceği hazların keyfini yaşarlar. Oysa biz bunu kaybettik: Ofis kulelerinde, yüksek konut binalarında hapsolan, son teslim tarihleriyle ve geride kalma veya işten çıkarılma korkusuyla boğuşan bizler, hayatımızı birbiri ardına hayali hedefler peşinde koşarak geçiriyor, dinlenebileceğimiz, rahatlayabileceğimiz, halimizden memnun olabileceğimiz ve nihayetinde hayatımızdan keyif alabileceğimiz bir duruma asla tam olarak ulaşamıyoruz. Epikür için olduğu gibi başka birçok düşünür için de günümüz sorunlarının çözümü, yaşamlarımızı köklü bir şekilde sadeleştirmektir. Bu elbette, yaygın bir klişe. Kaliforniyalı Zen ustalarından Marie Kondo’ya kadar herkes, bugünlerde sadeleştirmekten söz ediyor. Oysaki, bu düşüncenin kaynağı Epikür’dür. O, antik çağlardan beri, başka pek çok düşünüre esin kaynağı olmuş bir filozoftur. İlk Hristiyanlar, o zamanda daha iyi bilinen Epikürcülerle sık sık karıştırılırlardı. Epikür, 19. yüzyıl Britanya’sında gelişen ve hâlâ ahlak felsefesinin ana dallarından birini oluşturan ve öteden beri süregelen hedonizm (hazcılık) ve faydacılık geleneklerine ilham vermiştir.
Epikür’ün basit zevklere, özgürlüğe ve doğal hayata duyduğu sevgi, 1960’ların hippilerinden günümüzün van-life (karavanda yaşam) ve tiny-living (tiny-house, minimalist yaşam) hareketlerine kadar pek çok toplumsal hareketin temeli olmuştur. Bu kitapta, keşişleri ve münzevileri de konu edeceğiz. Onlar, Epikürcü olmamalarına ve zevk arayışından ziyade çoğu kez dini duygular tarafından yönlendirilmelerine rağmen yine de aralarında birçok benzerlik vardır. Özellikle seküler münzeviler, Epikürcülerinkine çok benzeyen düşüncelerle harekete geçerler: daha sade bir hayat arzusu, toplumun tuzaklarından ve karmaşıklıklarından uzak, kendi özgürlüklerini yaşama isteği; doğal bir yaşam sevgisi ve bunun sunması gereken huzur ile tatmin. Bu kitabın ikinci kısmında hem Hristiyan hem de seküler münzevileri gözden geçireceğiz ve Taoizm’den de –tanrısı olmayan bir din ya da özel bir tür felsefe denebilir– bahsedeceğiz. Taoizm, bin yıldır Çin kültürünü tanımlayan münzevi hayranlığı ve töresel bilgisine ilişkin bir hareketi doğurmuştur. Eğer modern toplumlarımızdaki yaşamlarımızın, muhtemelen fazla karmaşık ve yüzeysel olduğunu, maddiyat peşine düşmeye çok fazla yönelmiş olduğunu hissettiyseniz, güneşin, dalgaların, doğal gıdaların verdiği basit zevklerin insanı oldukça mutlu etmeye yeteceği Akdeniz veya Pasifik kıyısında bir yerde daha basit bir hayatın özlemini çektiyseniz . . . O zaman okumaya devam edin. Bu kitap tam size göre.
Uyumlu Davranmak İsterseniz . . .
Kitabı okurken her bölümde verilen alıştırmaları yapmayı ihmal etmeyin lütfen. Bunlar size her bir felsefeyi kendi yaşamınıza nasıl uygulayacağınıza dair tavsiye verip, yol gösterecektir. Bu alıştırmalardan bazıları, “önümüzdeki hafta sonu” veya “önümüzdeki birkaç gün” diyebilir fakat siz onları size uygun olan herhangi bir zamanda yapmaktan çekinmeyin. Her iki günde bir mi yoksa haftada sadece bir kez mi okuduğunuzun gerçekten bir önemi yoktur. Ancak kitabın tamamını bir oturuşta okumamak ve alıştırmaları es geçmemek en iyisidir. Etkinliklerin, kitabın en iyi, en gerçekçi ve en yararlı kısmı olduğunu düşünüyorum. Bölümler arasında fazla uzun ara vermemek de en iyisidir. Bir önceki bölümün ne hakkında olduğunu unutursanız, sonrakiyle meşgul olmak daha zor gelecektir. Her hafta bir ila üç bölüm okumanın iyi bir hız olduğunu düşünüyorum. Bir günlük tutmak, neyi denediğinizi ve ne kadar işe yaradığını hatırlamanıza yardımcı olabilir. Belki de zaten günlük tutmaktasınızdır. Bu durumda, bu kitaba ilişkin deneylerinizi oraya kaydedin. Hâlihazırda günlük tutmuyorsanız bu kitabı okurken bunu deneyin. Altı ay veya bir sene içinde geriye dönüp bu birkaç haftaya bakmanın, Epikür ve diğerleriyle ilişkilendirmekte olduğunuz anlayışları ve onların daha iyi bir toplum üzerine teorilerini kendi yaşamınızda denemenizi hatırlamanın ne kadar iyi geldiğine şaşırabilirsiniz. Antik çağlardan günümüze kadar okurlara ilham kaynağı olan Epikür felsefesinin hoşunuza gideceğini umarım. Okumaya devam edin, ilginizi çekeni deneyin ve en önemlisi, eğlenin!
1.
Epikür: Yanlış Anlaşılmış Münzevi
Epikür (MÖ 341-270), çoğu kez iyi yemekler ve diğer hazlar açısından zengin, lüks bir hayatın savunucusu olarak görülür. Bu yanlıştır. Aksine Epikür, hazların ve iyi yemeklerin mutluluğumuza olumsuz etkisi olduğunu ve hayatın daha basit zevklerinden keyif almak için kendimizi eğitmemiz gerektiğini düşünen biriydi; bir münzeviydi.
Epikür (MÖ 341-270)
Günümüzde Epikür’ün bahsi geçtiğinde bu genellikle iyi yemek veya hoşa giden diğer zevkler bağlamındadır. The American Heritage Dictionary (Amerikan Mirası Sözlüğü), Epikürcü’yü şöyle tanımlar:
Özellikle iyi yemek ve konfor peşinde koşan duyumsal zevk düşkünü. Duyumsal ve lüks yaşam tutkunu; bedensel zevk düşkünü. Oysa bu, ileride göreceğiniz gibi, tamamen bir yanlış anlaşılmadan ibaret.
Epikür, Platon’un ölümünden yedi sene sonra, MÖ 341 sıralarında doğmuştur. Atina’nın, Akdeniz’de günümüz Türkiye’sinin kıyısına yakın bir ada olan Samos kolonisinde büyümüştür. Aristoteles ve başka birçok ünlü Yunan filozofu gibi, gerçek bir Atinalı değildir, Atina vatandaşlığına sahip olmakla birlikte kolonilere mensup biridir, öz Atina kavimlerine mensup değildir. Fakat aynı zamanda Aristoteles ve başka birçokları gibi, o da Atina’nın efsanesinin, demokrasisinin, pazaryerlerinin ve dünyaca bilinen en iyi olanından zamanın en çılgın hatibine kadar her çeşit düşünürün konuşma yaptıkları ve öğrencilerine ders verdikleri görkemli kamu binalarının çekimine kapılmıştır. Eğer MÖ 5. ya da 4. yüzyıl sıralarında genç bir düşünür olsaydınız, bulunmanıza değer yegâne yer Atina olurdu. Aristoteles öldüğünde Epikür on dokuz yaşındaydı, Platon ve Demokritos’un takipçilerinin etkisi altında felsefe okudu. Demokritos, atomlar –maddenin ufak, görünmez parçacıkları– teorisini geliştirmişti, Epikür de bunda, tanrılara, ruhlara ve kadere dair batıl bir inancın dışında bir yan gördü: Eğer her şey gerçekten atomlardan oluşuyorsa, o zaman dünya tamamen maddesel bir yerdir. O zaman insan aklı bile bu atomlardan oluşmuş ve düşüncelerimizi belirleyen yasalar da, prensipte, bir at arabasının veya bir yokuştan aşağı yuvarlanan topun hareketini belirleyen yasalar kadar mantıklı ve anlaşılabilir olmalıdır. Atomlara olan bu inancın, Epikür’ün, o zamanın insanları için kaygı ve korkunun; tanrıların gazabına ilişkin korkunun ana sebeplerinden birini ortadan kaldırmasına nasıl olanak sağladığını daha sonra göreceğiz. Eğer dünya sadece etrafta uçuşan atomlar idiyse, o zaman tanrılar dünyanın kaderi üzerinde söz sahibi değillerdi, dolayısıyla korkacak bir şey de yoktu.
Aristoteles gibi, Epikür de Atina’ya yerleşmeden önce Yunan âleminde, her zaman isteyerek olmasa da, biraz gezmişti. Epikür genç yaştayken Atinalı halk, doğum yeri olan Samos’tan sürülmüş ve ailesi Asya kıyısında pek uzak olmayan Kolofon’a1 taşınmak zorunda bırakılmıştı. Kendisi, sonradan ders vermek için Mytilene’ye2 taşınmış fakat dünyanın, tanrıların alanı olmak yerine sadece atomlar olduğuna dair öğretileri çok fazla sorun yaratmış ve kaçmak zorunda kalmıştı. Böylece MÖ 306 sıralarında, aykırı inançlarına daha çok hoşgörü bulacağı umuduyla Atina’ya gelmişti.
Bahçe
Problem, Epikür’ün gerçek bir Atinalı olmaması, Atinalıların da, yerel dinlerini tartışmak ve tanrılarına hakaret etmek üzere dünyanın her tarafından şehirlerine gelen meteliksiz filozoflardan hayli usanmış olmalarıydı. Platon’un diyaloglarında, uzun zaman önce hocası Sokrates’i haksız yere nasıl öldürdüklerini hatırlatmayı sürdürmesi ve vilayetlerden gelen bir diğer filozof olan Aristoteles’in düşmanları Makedonya kralı Philip’in oğlu Büyük İskender’in öğretmeni oluvermesi de yardımcı olmamıştı. Bu yüzden Atina vatandaşları artık gına geldiğine karar verdiler. Atina’da sadece gerçek Atina vatandaşlarının felsefe öğretmesine izin veren bir yasa çıkardılar. Eğer Epikür gibi bir yabancıysanız, dürüst iş yapmakta özgürdünüz; ama halka açık yerlerde çenenizi kapalı tutsanız iyi olurdu.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Düşünce-Genel Felsefe
- Kitap AdıSade Yaşamın Gücü - Epikür ve Tao'nun İzinde
- Sayfa Sayısı216
- YazarAndreas Matthias
- ISBN9786050211399
- Boyutlar, Kapak13,5x21 cm, Karton Kapak
- YayıneviSay Yayınları / 2024