Ah, Anne romanı takıntılı, mazide yaşayan bir anne ile yüzü geleceğe dönük oğlu arasındaki çatışmayı konu edinir. İstanbul’un kalburüstü ailelerinden birine mensup olan Nedim, anne baskısı altında, neredeyse kimseyle görüştürülmeksizin eski usullerle büyütülmektedir. Fakat Nedim’in hayalleri büsbütün başkadır, o Batılı bir eğitim almak ister. Sonunda kazananlar oğullarını kendilerine saklayan, kendi mutluluklarından başka bir şey düşünmeyen anneler mi yoksa yenilik yanlısı sevdalılar mı olacak? Kendi kararlarını verebilen kadınlar mı yoksa evinden çıkmayarak boyun eğenler mi? Yanıtlar yaklaşık yüz yıldır dergi sayfalarında bugünün okuruyla buluşmak için bekleyen romanın satırları arasında gizli.
Sunuş
Çok sayıda telif ve çeviri eseri olan, edebi çalışmalarının yanı sıra gazeteci ve eğitimci kimliğiyle de ön plana çıkan Fazlı Necip, Türk edebiyatında hak ettiği değeri görememiş yazarlardan biridir. Edebiyatımızda “Ara Nesil” yazarlarından kabul edilmekle birlikte uzun yıllar yazmayı sürdürmüş, Cumhuriyet’in ilanından sonra da gazetelerde tefrika eserlerini yayımlamıştır. Kimi eserleri kitaplaşsa da 1925-1926 yıllarında kendisinin çıkardığı Türk Hayatı dergisinin 13 ila 24. sayılarında tefrika edilen, 15 Şubat 1926 yılında tamamlanan Ah, Anne adlı romanı kitap olarak basılmamıştır.
Tanzimat ve Servet-i Fünun dönemlerinde de yazan ve dönemin edebiyat iklimlerinden etkilendiği açıkça görülen Fazlı Necip’in Ah, Anne adlı romanı Cumhuriyet döneminde tefrika edilmiştir. Aşk, anne baskısı konuları çevresinde biçimlenen ve sosyal duyarlılığı tarihi bir zeminde yansıtmaya çalışan bu romanın içeriği yenilikten yanadır. Yazar her sayının başında “Milli Roman” notunu kullanarak dönemin anlayışına uygun eserler kaleme aldığını belirtmek istemiştir. 6 bölümden oluşan roman 13. sayıdan 22. sayıya kadar 8, son iki sayıda da 14 sayfa olarak tefrika edilmiştir.
Türk romanının gelişimini izleyebilmek, roman türünün toplumsal yapı ve değişimle kurduğu bağları ortaya çıkarabilmek açısından Fazlı Necip’in Ah, Anne adlı romanının edebiyat gündemine taşınmasını anlamlı buluyoruz.
*
Berna Moran, sanatın genellemelere varacak seçimlerle tekil olanı göstermesinin işlevselliği üzerinde durur. Moran’a göre sanatçı, hayatı olduğu gibi kopyalamaz ve tek olandan yola çıkarak “durumların kişiliği nasıl etkilediğini, bir durumun nasıl gelişebileceğini gösterir.”1 Edebiyat dünyasında da bu seçme işlemi; özel olandan yola çıkarak geneli yansıtma, tarihi olayları olduğu gibi değil, ancak olaylar ve karakterler aracılığıyla ilgi çekici duruma getirme düşüncesiyle birleşir. Seçilen konular ve temalar da sanatçının yansıtma isteğinin en önemli enstrümanı haline gelir. Dünya ve Türk edebiyatında işlenen “anneler ve oğullar” konusu; Oidipus mitinden, Dostoyevski, Turgenyev gibi klasik yazarlardan Orhan Pamuk gibi pek çok çağdaş yazara çeşitli biçimlerde işlenen “babalar ve oğullar” konusunun gerisinde kalmıştır. Edebiyatımızda anneler ve kızlar arasındaki çatışmayı işleyen Aşk-ı Memnu gibi belirgin örnekler de vardır. Freud’dan Jung’a modern psikolojinin klasik eserlerden yola çıkarak ortaya koyduğu “Oidipus” erkek çocuğunun anneye, “Elektra” kız çocuğunun babaya olan aşkı, bu konuların sanata yansımalarını da gerekçeleri ve örnekleriyle açıklar.
Geleneksel aile içi ilişkilerimizde de yansıma bulan bu kompleksler, oğlunu gelininden kıskanan ve onun yalnızca kendisini sevmesini isteyen anne modelinin gösterildiği Ah, Anne romanında da karşımıza çıkar.
Selanikli Fazlı Necip, edebiyat tarihlerinde adı bile anılmayan yazarlarımızdandır. Az sayıdaki edebiyat araştırmasında ise ondan basılmış romanlarından yola çıkılarak bahsedilir. Oysa Fazlı Necip’in, basılı eserleri kadar gazete ve dergi sütunlarında kalan tefrika romanları da vardır. İbrahim Şahin, Selanikli Fazlı Necib’in Hayatı ve Eserleri çalışmasında onu döneminde farklı konulara değinen, dergi ve gazeteler çıkaran bir yazar olarak konumlandırır.
Beşir Fuat’la mektuplaşmaları yazarın çok yönlülüğünü ve kendini yetiştirme arzusunu ortaya çıkarır. Yaşadığı dönemin tanıklığını yapan yazarlardandır. Özellikle yazın yaşamının son döneminde 26 sayı çıkarabildiği Türk Hayatı dergisinde Osmanlı’nın dağılma; Selanik’in kaybedilme sürecini anlattığı yazılarında bu tanıklığın doğrudan yansımalarını görmek mümkündür. Fazlı Necip, gazete yazıları, öykü ve romanlarında Batı kültürüne yakınlığı ve aldığı eğitimlerle edindiği görgü ve kültür unsurlarına dair birikimlerini, kadının eğitimine, milli meselelere duyduğu ilgiyi ve en önemlisi Cumhuriyet Türkiye’sinin modernleşmesi ve kalkınması için atılması gereken adımları anlatır. Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında Ahmet Mithat Efendi’nin didaktik tutumunun benzerini takınır. Doğup büyüdüğü Selanik’teki yaşamı anlattığı “Rumeli’yi Neden Kaybettik?”; Atatürk, Ziya Gökalp, İsmet İnönü, Fevzi Çakmak gibi önemli kişileri tanıttığı “Türk Tarihinin Büyük Şahsiyetleri” Türk Hayatı’nda yer alan yazı dizileridir. “Türk Hayatı”, “Dedikodu”, “Malumat Hazinesi”, “Kadın Hayatı”, “Aile Eğlenceleri”, “Aile Sofrası”, “Milli Fıkralar”, “Milli ve Tarihi Küçük Hikâyeler” gibi yazılarında da balolarda uyulması gereken kurallardan müzik aletlerinin tanıtımına, eğlenceli fıkralardan ilginç yemek tariflerine modernleşmenin pratiğini ve ayrıntılarını öğretici üslubuyla sunar. Milli bilincin uyanışını, yitirilen toprakları yoksul karakterler etrafında anlatan -kitaplaştırılmamışöyküleri edebiyatın ulusçu çizgiye geçtiğini gösteren örneklerdendir. Dergiye ek olarak verilen Türk Kızı (1925) ve yine bir bölümünün tefrika edildiği ve sonrasında kitap olarak basılan Külhani Edipler (1930) de bu çizgideki romanlarıdır.
Fazlı Necip’in Türk Hayatı mecmuasının sayfaları arasında kalan eserlerinden biri de yaşamından izler barındıran, deneyimlerini dönemle ilişkilendiren (tarihselleştiren) Ah, Anne romanıdır. Romanın eski yazıdan çevrilerek günümüz Türkçesine aktarılması çalışmasının en önemli nedenlerinden biri Fazlı Necip’in sonraki dönemdeki yazın çalışmalarına ışık tutmak, bu “aşk ve kavga” romanını geç de olsa hak ettiği değere kavuşturmaktır. Romanı önemli kılan yanlarından biri de yazar-eser-tecrübe arasındaki ilişkiyi gözler önüne sermesidir. Kurgudaki pek çok ayrıntı, Nedim’in bir roman kahramanı olarak yaşadıkları doğrudan Fazlı Necip’i işaret ettiği için roman yazarını tanımak için de anlamlı bir metindir.
Selanik, İmparatorluk döneminde yabancıların çokça bulunduğu bir merkezdir ve Fransız kültürü etkisi altındadır. Fazlı Necip’in Fransız bir hocadan özel dersler alması gibi, Nedim’e de annesinin tüm baskılarına karşın İngilizce hocası ve Batı kültürünün temsilcisi Mister Donalson’dan dersler aldırılır. Fazlı Necip, Selanik’teki balolara katılır, Fransız tiyatro kumpanyalarının, kafelerin müdavimidir. Nedim de aynı kültürün izleriyle Moda’daki İngilizlerle dostluk kurarak kotra gezintilerine, briç ve av partilerine, çeşitli eğlencelere katılır. Fazlı Necip, mübadele döneminden sonra özellikle dernek çalışmalarında bulunur, öncesindeyse Selanik’ten başlayarak İttihat ve Terakki’nin ileri gelenleriyle ilişki kurar, siyasi gelişmelerin odağında yer alır. Nedim de sürekli çıktığı gezilerinden birinde, Meşrutiyet’in ilanından hemen önce, istibdadın son zamanlarında Selanik’te bulunur. İttihat ve Terakki’nin üye olanlara uyguladığı kabul ayinine katılır. Aktif olarak mücadelenin içinde bulunmak, sahalara inmek istemesine karşın aylık ödemelerin dışında kendisinden bir yardım istenmemesi canını sıkar. Parti çalışmalarına eleştirel bir gözle bakmaya başlar. Fazlı Necip dağılma sürecine, milli mücadeleye ve zaferin kazanılmasına dair gözlemlerini romanında fon olarak kullanır. Yazar, kahramanının gözünden Meşrutiyet yönetimini değerlendirir. Partiyi yönetenlerin her iktidarın neredeyse doğasında var olan düşünce ve pratikleri yansıttığını, iktidarı ve gücü ele geçirmek, yakınlarını kayırmak derdinde olduklarını fark eder. Bir devrin kapanışını ve yaşanan toplumsal değişimi ana karakter Nedim’in yaşam öyküsünde izlemek mümkündür. Tarihsel süreçler ve yaşam öyküsü paralel
çizgide incelenecek olursa istibdat döneminin siyasi baskısı ve aile geleneğinden yansıyan taassup içinde geçen dönem çocukluk; Rumeli ve Balkanlar’da çıkan isyanlar ve üst üste yaşanan savaşların ardından gelen milli uyanış döneminde yaşananlar ilk gençlik; Birinci Dünya Savaşı yılları ve mütareke döneminde geçen dönem otuzlu yaşlar olarak bir sınıflandırma yapılabilir.
Edebiyat çalışmalarının dışında fen, coğrafya, ziraat, tarih gibi pek çok alanda yazılar yazan Fazlı Necip, özellikle Asır gazetesini çıkardığı zamanda döneminin koşullarının gerektirdiği üzere tütüncülük gibi zirai konular üzerine de yazar. Ah, Anne’de Nedim, modernleşmenin odağı olan Kadıköy’de en yenilikçi yollarla inşa edilmiş, Batılı modellerin örnek alındığı bir çiftlik kurar. Nedim, bir “hatip” tavrı geliştirerek çiftlikte çalışan herkesi eğitmeyi amaç edinir, çocuklar için çiftlik içinde okul kurar. Yakup Kadri’nin Ankara romanındakine benzer bir şekilde ütopik, sevgi ve uygarlık ışıltılarıyla dolu bir dünya inşa edilir.
Fazlı Necip’in rahatsızlığı nedeniyle uzun bir Avrupa yolculuğuna çıkması ve oradaki gözlemleri, roman kahramanı Nedim’in yolculuklarıyla örtüşür. Nedim’in rahatsızlığı ondan farklı olarak duygusaldır. Annesinin zoru ve baskısıyla mutsuz bir evliliğe sürüklenen genç adam evinden uzaklaşabilmek için yalnızca Avrupa’yı değil, tüm dünyayı dolaşır. Dünya Savaşı’nda Hindistan Kalküta’da dört yıl süreyle tutuklu kalır.
Yazar, kadın eğitimi konusuna ayrıca önem verir. Nedim’in büyük aşkı Rezzan’ın da erkek karakter gibi Avrupa yolculuğuna çıkması, modernleşme çabaları, dil öğrenme, farklı konular üzerinde düşünebilme gibi yetenekleri bu durumun örneğidir. Klasik olanın tersine burada kadın karakter erkek karakterin dönüşümünün mimarıdır. Rezzan ve abisi Süreyya rol modeli olurlar. Bu örnekler yazarın yaşamının eserine yansıması olarak değerlendirilebilir. Söz edilen bu otobiyografik etkilerin dışında roman bir tez çerçevesinde yazılmıştır.
Ah, Anne yazarın yaşadığı dönemin koşullarına göre ürettiği tezleri ve tarihi bir dönemi kurgusal bir çerçevede aktarır. Yazarın yetiştiği dönemin etkili yazın akımları olan romantizm ve realizmin öngördüğü betimlemeler, duygusal yorumlar da dikkat çeker.
Bir dönem bilimi şiirin üzerinde tutan yazarın edebiyat aracılığıyla topluma sunmak istediği “görev nedir” sorusunun yanıtını bulmak zor değildir. Tanzimat’ın birinci döneminden günümüze farklı yönleriyle ve karakter çeşitlilikleriyle ele alınan Doğu-Batı meselesinin yarattığı karmaşaları belirlemek ilk yanıt olabilir. İlk kuşakta yer alan Ahmet Mithat Efendi, Recaizade Mahmut Ekrem gibi yazarlarca işlenen alafranga, züppe, mirasyedi tipler, Hüseyin Rahmi Gürpınar’la çıkarını koruyan ve ahlaksızlıktan çekinmeyen kişilere evrilirler.
Fazlı Necip’in mirasyedisi ise bunlardan farklı olarak bilinçli, yardımsever, ahlaklı, ciddi, yenilikçi ve vatanseverdir. Onun bu özelliklerini vurgulamak için karşısına kendi çıkarından başka bir şey düşünmeyen, Hüseyin Rahmi’nin züppelerini andıran Şemsi Bey çıkarılır. Romanın başlangıcı Hüseyin Rahmi’nin roman başlangıçlarını andıran biçimde kaleme alınmıştır; Kadıköy’e giden şirket vapurundaki yerel halkın konuşmaları ve çeşitli tabakalardan kişiler hakkında gözlemler, ana karakterlerin devreye girmesiyle farklı sonlandırılır. İlerleyen bölümlerde bu şekilde dış gözlemlere yer verilmez.
Roman ilerledikçe dış gözlemlerden çok oğluna takıntılı bir annenin öyküsü, aşk acısı, evlilik gibi konular başat duruma gelir. Psikolojik dinamiklerin devreye girdiği bir inceleme yapılacak olursa, kocasını erken yaşta yitiren ve sofu olan Nazime Hanım, tüm sevgisini oğluna yönlendirir. Yani kocasının, babasının, ailesinin yerine Nedim’i koyar. Onu neredeyse “esaret” altında yetiştirir: Oğlunu bir saat bile yanından ayıramaz, teyze oğluyla oynamasına ahlakının bozulacağı korkusuyla izin vermez, dış dünyayla ilişkisini tümüyle kesip evde eğitim aldırır, din adamı olması
….
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Roman (Yerli) Türk Klasikleri
- Kitap AdıAh, Anne
- Sayfa Sayısı206
- YazarFazlı Necip
- ISBN9786254054471
- Boyutlar, Kapak12,5 x 20,5 cm, Karton Kapak
- Yayıneviİş Bankası Kültür Yayınları / 2021
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Üç Anadolu Efsanesi – Köroğlu, Karacaoğlan, Alageyik ~ Yaşar Kemal
Üç Anadolu Efsanesi – Köroğlu, Karacaoğlan, Alageyik
Yaşar Kemal
Halk söylencelerine, efsanelere duyduğu hayranlıkla Köroğlu, Karacaoğlan ve Alageyik efsanelerini kendine has tarzıyla kaleme alan Yaşar Kemal, anlatım gücünü besleyen bereketli topraklara olan vefa...
- İki Cami Arasında Aşk “Mihrimah ile Sinan” ~ Mürvet Sarıyıldız
İki Cami Arasında Aşk “Mihrimah ile Sinan”
Mürvet Sarıyıldız
18 Yaşında kendi arzusu ile devşirilip payitahta getirilen Sinan, Karaboğdan Seferi sırasında gördüğü Mihrimah Sultan’a aşık olur. Bu aşk, Sinan’a önce Prut Nehrini on...
- Sevgili Hiç Tanımadığım Çocuk-1 ~ Hanzade Servi
Sevgili Hiç Tanımadığım Çocuk-1
Hanzade Servi
Uçan hamamböceklerinden, hipermetrop armutlardan, tütü giyen paspaslardan ve dört yüz elli beş yaşındaki bir çınar ağacının gölgesinde hayal kurmaktan hoşlanan “ödülsavar” yazar Hanzade Servi, yepyeni...