Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Mizahın Kültürel Tarihi – Antik Çağdan Günümüze
Mizahın Kültürel Tarihi – Antik Çağdan Günümüze

Mizahın Kültürel Tarihi – Antik Çağdan Günümüze

Herman Roodenburg, Jan Bremmer

Mizah, insanlığın en kadim ve güçlü anlatım biçimlerinden biridir; sınırları aşan, toplumları birleştiren ve dönemin ruhuna ayna tutan bir unsur; zekâyı terleten bir düşünme…

Mizah, insanlığın en kadim ve güçlü anlatım biçimlerinden biridir; sınırları aşan, toplumları birleştiren ve dönemin ruhuna ayna tutan bir unsur; zekâyı terleten bir düşünme pratiği. Peki, geçmişin gülüşleri bize ne anlatıyor? Bu eser, komedinin sadece bir eğlence aracı olmadığını, aynı zamanda sosyal yapıları, iktidar ilişkilerini ve kültürel dönüşümleri nasıl şekillendirdiğini gözler önüne seriyor.

Antik Yunan’daki sofistike esprilerden, Roma’daki sahne gösterilerine, Rönesans İtalyası’nın şaka kültüründen, Hollanda’nın Altın Çağı’ndaki mizahi resimlerine kadar geniş bir yelpazede mizahın izini süren bu kitap, tarih boyunca gülmenin şekillendiği toplumsal bağlamları inceliyor. Bakhtin’in kahkaha kavramından antropologların şaka ve toplum ilişkilerine kadar uzanan yenilikçi bir anlatım sunuyor.

Bu kitap, mizahın hem bireysel hem de kolektif hafızamızdaki yerini yeniden düşünmemizi sağlarken, toplumsal normların, çatışmaların ve dayanışmanın inceliklerini de keşfetmeye davet ediyor.

İçindekiler
Giriş
Mizah ve Tarih 11
jan bremmer ve herman roodenburg
1
Antik Yunan Kültüründe Şakalar, Şakacılar ve Şaka
Kitapları
25
jan bremmer
2
Cıcero, Plautus ve Romalının Kahkahası 49
frıtz graf
3
Ortaçağda Gülmece 64
jacques le goff
4
Bakhtın ve Karnaval Teorisi 84
aaron gurevıch
5
Yeniçağın Başlarında İtalya’da Mizahın Sınırları,
Yaklaşık 1350-1750
94
peter burke
6
İspanya Hollandası’nda Çizgi Roman ve
Karşıt Reform
115
johan verberckmoes
7
İngiltere’de 16. Yüzyıldan 18. Yüzyıla Kadar
Yayımlanan Başlıca Nesir Şakalar
133
derek brewer
8
Karşılıklı Hoşbeş Etmek: 17. Yüzyıl Hollandası’nda
Nezaket ve Mizah
166
herman roodenburg
9
Jan Steen Ne Kadar Komikti?
19. Yüzyılda Komik Resmin Stratejileri ve İşlevleri
195
marıet westermann
10
Fransız Anayasal Meclisi’nde Parlamenter Şamata
(1789-91)
245
antıne de baecque
11
19. Yüzyıl Almanyası’nda Mizah ve Kamusal Alan 275
mary lee townsend
12
Mizah, Kahkaha ve Alan: Antropolojik Düşünceler 304
henk drıessen
Kaynakça 331
Görsel Listesi 345
Dizin 347

Giriş
Mizah ve Tarih
Jan Bremmer ve Herman Roodenburg

Mizah nedir? Biz bu kitabın başlığında mizah kavramını, özdeyişlerden kaşıkçı sözlerine, eşek şakalarından kelime oyunlarına, kaba güldürüden maskaralığa kadar çok çeşitli davranışları içerebilecek en geniş kapsamlı ve en tarafsız kavram olarak kullanıyoruz. Başka bir deyişle mizahı, bir gülümseyiş veya bir kahkaha yaratmayı amaçlayan –eylem, konuşma, yazı, görüntü veya müzik yoluyla iletilen– herhangi bir mesaj olarak anlıyoruz. Bu tanım, araştırmalarımızı yalnızca Antikçağa, Ortaçağa ve erken modern dönemin başlangıcına kadar genişletmemize değil, aynı zamanda kültür tarihçilerinin ilgisini çekecek sorular sormamıza da olanak tanıyor: Kim, kime, nerede ve ne zaman, hangi mizahı ne şekilde aktarıyor?

Açıkça söylemek gerekirse, “mizah” nispeten yeni bir kavramdır.1 Modern anlamıyla mizaha ilk kez 1682’de İngiltere’de tanıklık edilmiştir; oysa bu tarihten önce zihinsel yatkınlık veya mizaç anlamına gelirdi. Lord Shaftesbury’nin ünlü Sensus Communis: An Essay on the Freedom of Wit and Humour (1709) [Sağduyu: Nüktedanlık ve Mizah Özgürlüğü Üzerine Bir Deneme] adlı eseri, mizahı “şakacılık, komiklik” olarak niteleyen ve onu “nüktedanlıktan daha az entelektüel ama daha sempatik” olarak gören Concise Oxford Dictionary tarafından tanımlandığı şekliyle modernlerin aşina olduğu anlamda kullanan ilk yazılardan biridir. Buna karşın Voltaire, kavrama uygun Fransızca bir kaynak önermiştir. “Plaisanterie naturelle” (doğal şaka) anlamına gelen yeni İngilizce anlamıyla humour’un, Corneille’in ilk komedilerinde kullandığı Fransızca humeur sözcüğünden türetildiğini iddia etmiştir.2 İngilizlerin vücudun dört ana sıvısından (kan, balgam, safra ve kara safra) biri anlamına gelen humour’u aslında Fransızlardan aldıkları doğrudur ama kavramın çağdaş İngilizce anlamının da Fransa’dan alınıp alınmadığı bir hayli şüphelidir. Aslında 1725’ten itibaren Fransızlar mizahı değiştirmeden İngilizceden ödünç alınmış bir kavram diye nitelendirmişlerdir –Voltaire’in de dolaylı olarak tanıklık ettiği bir kullanımdır bu.3 1862’de Victor Hugo hâlâ “mizah dedikleri şu İngiliz zımbırtısı”ndan bahsediyordu ve kimi Fransızlar ancak 1870’lerin başında bu terimi Fransız usulü telaffuz etmeye başlamışlardı.

Benzer bir gelişimin izlerine başka ülkelerde de rastlanabilir. Hollanda Cumhuriyeti’nde, 1765’te, İngiliz mizahı hâlâ “İngilizlerin aslında sadece kendi adalarında keşfettikleri” bir şey olarak görülüyordu.5 Lessing’in açıkça belirttiği gibi, Almanya’da da mizah kelimesi bir İngiliz “ithaliydi”. Aslında Lessing, her ne kadar sonradan kendi hatasını düzeltse de,  “humour”u ilk olarak “Laune” diye çevirmiş ve onu eski anlamıyla ithal etmiştir.6 Yine 1810’da Joseph Haydn’ın erken dönem Alman biyografi yazarlarından biri, “bir tür masum afacanlığın ya da İngilizlerin mizah adını verdikleri şeyin” bestecinin karakterinin temel özelliklerinden biri olduğunu belirtmiştir.

Gerçi yepyeni bir terimin ilk kez telaffuz edilmesi, Almancadaki Witz ya da Felemenkçedeki mop kavramlarının da gösterdiği gibi, her zaman yeni bir olgunun ortaya çıktığı anlamına gelmez. Nispeten geç tarihli bu iki sözcük, kendilerinden çok daha eski bir olguyu, yani can alıcı noktasına doğru hızla ilerleyen kısa fıkrayı (short joke) tanımlamaktadır. Bu tür anlatılar 17. yüzyılda zaten mevcuttu ama Witz ilk kez 18. yüzyılın ve onun muadili olan mop da 19. yüzyılın sonunda ortaya çıkmıştı. Keza bu örnekler şaka, espri ya da palavra gibi özgül kavramların tamamının kendilerine ait bir tarihleri olduğunu ve genellikle fark edilene kıyasla birbirlerinden daha fazla farklılık gösterebileceklerini ortaya koymaktadır.

Hem mizah kavramının hem de antik çağlardan miras kalan ya da daha sonraki çağlarda icat edilen diğer bütün mizahi kavramların serüvenini takip etmek büyüleyici olacaktır. “Ulusal üsluplar” meselesi bu tarz bir girişimin parçası olarak ele alınabilir.8 Örneğin, Robert’in standart Fransızca sözlüğü mizahı “Forme d’esprit qui consiste a presenter ou a deformer la realite de maniere a en degager les aspects plaisants et insolites” (gerçekliği, onun olağanüstü ve hoşa giden yönlerini ortaya çıkaracak şekilde sunup çarpıtmaktan ibaret bir zihin biçimi) olarak tanımlarken, Almanca muadili Duden sözlüğünün “Gabe eines Menschen, der Unzulanglichkeit der Welt und der Menschen, den Schwierigkeiten und Missgeschicken des Alltags mit heiterer Gelassenheit zu begegnen” (insanoğlunun, dünyanın ve insanların yetersizlikleriyle, gündelik yaşamın zorluklarıyla ve talihsizlikleriyle neşe dolu bir sakinlikle yüzleşmenin armağanı) olarak tanımlaması ne anlama gelmektedir? Andre Maurois’nın romanlarından birindeki bir karakterin, Almanların Büyük Savaşı başlatmasının tek nedeninin mizah duygusundan yoksun olmaları olduğunu iddia etmesinde söz konusu olduğu gibi, başkalarının mizah duygusunu inkâr etme eğilimi de bu ulusal üslubun bir parçasıdır.

Her ne kadar mizahın kahkaha attırması gerekse de, bütün kahkahalar mizahın bir meyvesi değildir. Kahkaha tehdit edici olabilir ve gerçekten de etnologlar kahkahanın saldırgan bir diş gösterisinden kaynaklandığını öne sürmüşlerdir. Öte yandan, mizah ve ona denk düşen kahkaha son derece özgürleştirici de olabilir. Bir mizah parıltısının gergin bir atmosferi birdenbire nasıl da dağıtabileceğini hepimiz biliriz. Daha geniş bir bağlamda, karnaval ve benzeri şenlikler hepimizin baş eğmek zorunda olduğu katı toplumsal kuralları geçici olarak ortadan kaldırabilir fakat bu genellikle yüksek mizahtan ziyade düşük mizah sayesinde gerçekleşir. Bu çeşitlilik göz önünde bulundurulduğunda, Jacques Le Goff’un bu kitaba yaptığı katkıda, şimdiye kadar kahkahayı konu edinen muhtelif kelimeler, kavramlar ve pratikler arasında bir tutarlılık tesis etmenin imkânsız olduğunu gözlemlemesi şaşırtıcı değildir.

Araştırmacılar kesinlikle böyle bir tutarlılık bulmaya çalışmışlardır. Freud ve Bergson’dan Mary Douglas’a kadar uzanan bir psikologlar, filozoflar, sosyologlar ve antropologlar grubu, her şeyi kapsayan bir mizah ve kahkaha teorisi keşfetmeye çalışmışlardır.10 Tüm bu girişimlerde ortak olan hatalardan biri, “mizah ontolojisi” gibi bir şeyin var olduğu, mizah ve kahkahanın kültüre aşkın ve tarihdışı olduğu yönündeki zımni önkabuldür. Bununla birlikte, kahkaha da en az mizah kadar kültürel olarak belirlenmiş bir olgudur. Henk Driessen’in bu kitabın son bölümünde belirttiği gibi, alan araştırması pratiği, komik ifadenin gezegen çapındaki zenginliğini belgelemektedir: Bazı kabileler kolayca gülerken, diğerlerinin hüzünlü ve kasvetli olduğu söylenmiştir. Avrupa tarihinden de benzer varyasyonlar kaydedilebilir: Eski Anglosaksonlar gülmekten yerlere yatmayı normal karşılarken, modern insan mizahı takdir ettiğini genellikle medeni bir gülüşle ifade eder.

Mizaha yönelik akademik ilgi bugüne kadar genellikle edebiyat eserleri ya da halk anlatıları üzerinde yoğunlaşmıştır. Shakespeare’deki mizah çalışmaları ya da erken modern döneme ait şaka kitapları bunun tipik örnekleridir. Bu tür çalışmalardan en ilginç olanları, mizahi metinlerin içeriklerini belirli edebî geleneklerle ya da etnologlar veya edebiyat tarihçileri tarafından derlenen tematik kataloglarda sınıflandırıldığı gibi, belirli bir türle veya temayla ilişkilendirmeye çalışır. Ne yazık ki bu çalışmaların, bu türden metinleri, tedavüle sokulmuş olmaları gereken grup ya da kültür bünyesinde açık bir biçimde konumlandırdıkları nadiren görülür. Bu kitabın yazarları daha geniş bir pratiği (application) hedeflemektedir. Yazarlar farklı şekillerde (Rönesans İtalyası ve 19. yüzyıl Almanyası gibi) kendine özgü kültürlerin, (Reformasyon öncesi veya sonrası Hıristiyanlık gibi) dinlerin ve (Antoine de Baecque tarafından incelenen politikacıların kahkahaları gibi) meslek gruplarını anlamanın bir anahtarı olarak mizahla ilgilenmektedirler. Bu çeşitlilik, normalde dikkate alınandan çok daha geniş kapsamlı bir malzeme kaynağından yararlandıkları anlamına geliyor. Bu kitaba katkıda bulunanlar, filozoflardan hatiplere, Kilise Babalarından nezaket kılavuzlarına, şakalardan fıkra kitaplarına, parlamento kayıtlarından günlüklere, tablolardan fıkra derlemelerine kadar az bulunan ya da nadiren yararlanılan kaynakları kullanarak kültür tarihinde yeni ufuklar açıyorlar. Mümkün olan her türlü kaynak da tüketilmiş değil: Beethoven’ın Diabelli Varyasyonları’nı, Ives’ın şarkılarını ya da Ligeti’nin Aventures ve Nouvelles Aventures’ını sevenler, müzikte iş başında olan mizaha herhangi bir atıfta bulunulmadığını derhâl fark edeceklerdir. Dublin’de bulunan Power Court’taki biberlik şeklindeki süslü binaya hayranlık duyan biri, mimarinin kaybolup gittiğini düşünecektir ki Mary Lee Townsend tarafından çıkarılan türden hiciv dergilerinin incelenmesi, buzdağının sadece görünen kısmını ortaya çıkarmıştır. Sadece Punch, Private Eye ya da National Lampoon’dan bahsetmek bile, matbaanın bu konuda muhtemelen çoğu tarihçinin isteyeceğinden çok daha fazla araştırma alanı ortaya çıkardığını ziyadesiyle göstermektedir.

Mizah sistematik olarak ilk kez Antikçağda incelenmişti. Ne yazık ki Aristoteles’in Poetika’sının komedi üzerine yoğunlaşan ikinci kitabı –Umberto Eco’nun Gülün Adı romanında zekice işlenen bir tema– ve öğrencisi Theophrastus’un Komedi Üzerine ve Gülünç Üzerine (709-10 arası fragmanlar) gibi çalışmalar geri dönüşsüz bir şekilde kaybolduğundan, antik mizah teorilerinin izini doyurucu bir biçimde takip etmek mümkün değildir. Aristoteles ve onun okulu olan Peripatetiklerin bu ve başka eserlerindeki alıntılar ve fragmanlar, Cicero’nun De oratore’deki (2.216-90) mizah tartışmasında, tam anlamıyla dolaylı yollardan ve Romalı fikirler tarafından dönüştürülmüş olsa da, bu geleneği kullandığını göstermektedir. Onunki günümüze ulaşan ilk sistematik analizdir ve bir yüzyıl sonra Quintilian’ın yaptığı ikinci ayrıntılı değerlendirme ona çok şey borçludur.

Cicero, Roma’nın mizahi söz dağarcığı açısından da önemli bir kaynaktır. Romalılar çeşitli terimleri çok da tutarlılık göstermeden kullanmış olsalar da, yapılabilecek bazı ayrımlar vardır. Örneğin “nükte” ya da “şaka” anlamındaki facetiae genellikle “ciddiyet, saygınlık” anlamındaki gravitas ile karşılaştırılırken, Quintilian’ın serium ile karşıtlık kurduğu o kadar da zarif olmayan iocus sözcüğü ise “şaka” ama aynı zamanda “dalga geçmek” (banter) anlamına da gelir. Cicero anekdotlar ya da eğlendirici hikâyeler anlatan “içeriğe dayalı nükte” ile mizahi sözler ve kelime oyunları yapan “biçime dayalı nükte” arasında da bir ayrım yapmıştır. İyi mizah kendi sınırlarını bilir ve her ne pahasına olursa olsun taklitten ve pandomimciler ile şarlatanların bedensel tutumlarından kaçınır. Fritz Graf’ın da gösterdiği gibi Cicero, kendi saygınlığını yitirmeden halkı eğlendirmesi gereken üst sınıftan bir okur kitlesi için adına mizahı konu edinmiştir.

….

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Araştırma/İnceleme Tarih
  • Kitap AdıMizahın Kültürel Tarihi - Antik Çağdan Günümüze
  • Sayfa Sayısı352
  • YazarHerman Roodenburg, Jan Bremmer
  • ISBN9786256584563
  • Boyutlar, Kapak13.5 x 21 cm, Karton Kapak
  • YayıneviFol Kitap / 2024

Yazarın Diğer Kitapları

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur