Gerçekten de özgürleştirici akıl kendi iddialarını meşrulaştırmak için sağduyunun ötesine geçmeli ve sağduyunun kendi doğruluğundan emin olmasını sağlayan gündelik varoluşu –mantıkdışı bir şekilde değil– soğukkanlılıkla sorgulamalıdır. Özgürleştirici akıl sağduyusal deneyimin insanlara hâlihazırda sunduğu bilgiyi sadece yeniden dile getirmeye çalışan –tutsaklığın bilimi ya da onun eleştirisi gibi– diğer teorilerle basitçe rekabet etmez. Özgürleştirici akıl sağduyusal deneyimin sunduğu bu bilginin geçerliliğini hiç tereddüt etmeden reddeder; bu bilgiyi inandırıcı olmayan, kısmî, tarihsel açıdan sınırlı bir bilgi olarak, kötürümleştirilmiş, sakatlanmış, köreltilmiş bir varoluşun yansıması olarak tasvir eder. O sağduyu ile değil, aksine sağduyunun temelini oluşturan –sosyal gerçeklik olarak adlandırılan– pratik [deneyim] ile mücadele eder….
Sağduyu insanlardan özgürleştirici aklın kabul etmekte zorlandığı [toplumun] ‘doğa yasaları’na inanmalarını istediğinde, bunun karşısında özgürleştirici akıl kendini sağduyusal olgu ve kanıt toplama yöntemini ve sağduyusal akıl yürütme mantığını yeniden gözden geçirmekle sınırlamaz. Özgürleştirici akıl, kaçınılmaz olarak, bu türden olguları ve kanıtları sağlayan ve sağduyusal akıl yürütmeyi teşvik eden ‘deneyimi’ hedef alır. O sözde ‘[toplumsal] doğa’nın ‘doğallığını’ sorgular…
Özetlemek gerekirse, özgürleştirici akıl sağduyu ile üç önemli cephede çatışır: (i) sağduyunun insanın doğası –ya da toplumsal doğa– olduğunu iddia ettiği şeyin ‘doğal olmadığını’ göstermeye çalışır; (ii) sağduyunun alternatif gerçeklikleri reddettiğini ortaya koyar ve onu mahkûm eder ve (iii) sağduyunun –insanın tarihsel çıkmazını sürdürerek– salt araçsal terimlerle ifade edilebilecek türde çok sayıda mini probleme dönüştürüp bölük pörçük hâle getirdiği varoluşsal meselelerin meşruiyetini yeniden tesis etmeye çalışır. Özgürleştirici akıl, bu üç konudaki görüş ayrılığından dolayı, Durksonscu sosyolojide yapılanın aksine, sağduyuyu –doğru veya yanlış bir şekilde– düzeltmekle ve sağduyuyla ilgili teorik olarak daha sofistike bir analiz geliştirmeye çalışmakla yetinemez…
İçindekiler
1. Bölüm: Tutsaklığın Bilimi …………………………………………………. 7
‘İkinci Doğa’nın Tanımlanması ……………………………………………… 7
‘İkinci Doğa’nın Tanrılaştırılması …………………………………………. 31
‘İkinci Doğa’ ve Sağduyu ……………………………………………………. 57
2. Bölüm: Sosyolojinin Eleştirisi ………………………………………….. 87
Husserlci Devrim ………………………………………………………………. 87
Varoluşçu Restorasyon ……………………………………………………. 105
‘İkinci Doğa’nın Savunulması ……………………………………………. 126
3. Bölüm: Tutsaklığın Eleştirisi ………………………………………….. 139
Teknik Akıl ve Özgürleştirici Akıl ……………………………………….. 139
‘İkinci Doğa’ya Tarihsel Olarak Bakmak ……………………………… 158
Eleştirel Sosyoloji Bir Bilim Olabilir mi? ……………………………… 175
Doğruluk ve Sahih Kılma ………………………………………………….. 199
….
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) İnceleme-Araştırma Sosyoloji
- Kitap AdıEleştirel Bir Sosyolojiye Doğru - Sağduyu ve Özgürleşme Üzerine Bir Deneme
- Sayfa Sayısı216
- YazarZygmunt Bauman
- ISBN9786057789587
- Boyutlar, Kapak13,5x21 cm, Karton Kapak
- YayıneviPhoenix Yayınevi / 2024