Zekâ gelişimi çoğu ebeveyn ve eğitimci için birinci önceliktir. Ama çocuğun duyguları yönetmekte ustalaşması da en az zekâ kadar önemlidir. Duygusal Zekâsı Yüksek Çocuklar Yetiştirmek, çocukların duygular âlemini anlamasını ve duyguyu dengeleyip düzenlemesini sağlamaya yönelik bir rehberdir. Duygusal zekâsını geliştiren çocuk daha yüksek özgüvenle hareket etmekte, daha sağlıklı olmakta, okulda (sonrasında da iş dünyasında) daha yüksek performans göstermekte, daha derin ahlaki muhakemelerde bulunmakta ve daha sağlam sosyal ilişkiler kurmaktadır.
Kitapta anlatılan “duygu koçluğu” adımları sayesinde ebeveynler:
• Çocuk duygularını daha iyi anlayacak,
• Bu duyguları yakınlık kurma ve öğretme fırsatı olarak görecek,
• Empati kurarak dinleyecek,
• Duyguyu çocuğun anlayabileceği biçimde tanımlayıp adlandıracak,
• Çocuğa sorun çözmekte veya duyguları altüst eden durumları gidermekte etkili yardımlarda bulunacaktır.
Duygusal Zekâsı Yüksek Çocuklar Yetiştirmek, yalnızca annelere değil, babalara da seslenmekte, babanın çocuk yaşamındaki rolünü ve önemini ortaya koymaktadır. Dahası, eşler arası çatışmanın, ayrılmanın ve boşanmanın etkilerine karşı çocukları nasıl koruyacağımıza dair yalın bir kavrayış ve pratik yöntemler sunmaktadır.
Her yaştan çocuğun ebeveynlerine hitap eden bu kitap, ebeveyn-çocuk bağını güçlendirmekle kalmayacak, duygusal açıdan sağlıklı bireylerden oluşan toplulukların kurulmasına da imkân tanıyacaktır.
*
1| DUYGU KOÇLUĞU: Duygusal Zekâsı
Yüksek Çocuklar Yetiştirmenin Anahtarı
Diane, işe geç kalmış olmasına rağmen, hâlâ kapının önünde durmuş, yuvaya bırakacağı üç yaşındaki oğlu Joshua’ya ceketini giydirmeye uğraşıyor. Gereğinden hızlı bir kahvaltı faslı ve hangi ayakkabının giyileceğiyle ilgili tartışmadan ötürü Joshua zaten gerilmiş halde; annesinin bir saat sonra önemli bir toplantıya girecek olması onu hiç ilgilendirmiyor. Evde kalıp oyun oynamak istediğini anlatıyor annesine. Diane bunun olanaksız olduğunu söylediğinde ise kendini yere bırakıyor ve tüm öfkesi ve üzüntüsüyle ağlamaya koyuluyor.
Yedi yaşındaki Emily, çocuk bakıcısının gelmesine beş dakika kala ağlamaya başlıyor ve ebeveynlerine, “Beni tanımadığım birine bırakmanız haksızlık,” diye sitem ediyor. Babası, “Ama gelen bakıcı annenin iyi bir arkadaşı, hem bu konsere gideceğimiz de haftalar öncesinden belliydi,” diye açıklama yapıyor. Emily ise “Olsun, gitmenizi istemiyorum,” diyor.
On dört yaşındaki Matt annesine gidip o gün okul bandosundan atıldığını, çünkü öğretmenin okul servisinde birisinden esrar kokusu aldığını söylüyor. “Yemin ederim ben içmemiştim,” diye kendini savunuyor. Ama okul notları zaten düşmekte ve son zamanlarda da başka çocuklarla geziyor. Annesi, “Sana inanmıyorum,” diyor. “Notları yükseltene dek dışarı çıkmak yok.” Matt bu konuşmadan ötürü inciniyor ve öfkeye kapılıyor, tek söz etmeden kapıyı açıyor ve çıkıp gidiyor.
Üç aile. Üç çatışma. Farklı gelişim aşamalarındaki üç çocuk. Yine de ebeveynlerin karşılaştığı sorun birebir aynı: Duygular şahlandığında çocuklara nasıl davranacaklarını bilemiyorlar. Aslında çoğu ebeveyn gibi onlar da çocuklarına adaletle, saygıyla ve sabırla muamele etmek istiyorlar. Dünyanın çocukların karşısına pek çok zorluk çıkardığının bilincindeler ve onlara destek vermek, kapsamlı bir anlayış ve kavrayış kazandırmak niyetindeler. Sorunların nasıl etkili biçimde çözüleceğini ve sağlıklı, güçlü ilişkilerin nasıl kurulacağını çocuklara öğretmeyi amaçlıyorlar. Ama bunları yapmayı istemek ile başaracak donanıma sahip olmak apayrı konulardır.
Çünkü iyi ebeveynlik, yüksek zekâdan daha fazlasını gerektirir ve geçen otuz yıl içinde ebeveynlere verilen tavsiyelerin çoğunda göz ardı edilmiş bir kişilik boyutuna dokunur. Kısacası, iyi ebeveynlik, duygudan yararlanır.
Bilim, duyguların yaşamda oynadığı role dair pek çok şey keşfetti. Araştırmacıların saptadığına göre, aile ilişkileri de dâhil yaşamın tüm alanlarında başarılı ve mutlu olmamız, IQ’dan daha ziyade, duygusal farkındalığımıza, ayrıca duyguları kontrol altına alıp yönetme becerimize bağlıdır. Yaygın olarak “duygusal zekâ” diye adlandırılan bu nitelik, ebeveynler söz konusu olduğunda, çocuk duygularının farkına varmak, çocukla empati kurmak, onu dinginleştirip avutmak ve yönlendirmek anlamına geliyor. Çocuklar söz konusu olduğunda ise dürtüleri kontrol altına almayı, gerektiğinde doyumu ertelemeyi, kendini motive etmeyi, sosyal ilişkilerde diğer kişilerin hal ve hareketlerinden ipuçları yakalamayı, en önemlisi de yaşamın iniş çıkışları ile baş edebilmeyi kapsıyor.
Psikolog Daniel Goleman, bu kavrama dair bilgilere ulaşmamızı sağlayan araştırmaları ayrıntılı biçimde anlattığı Duygusal Zekâ (Emotional Intelligence) kitabında, “Aile yaşamı, duygusal öğrenimdeki ilk okulumuzdur,” der. “Bireylerin son derece yakın ilişkiler yürüttüğü bu ortam içinde, kendimize dair ne hisler besleyeceğimizi ve başkalarının bu hislere nasıl yanıt vereceğini; bu hisleri nasıl irdeleyeceğimizi ve ne şekillerde tepki verebileceğimizi; umut ve korkuları nasıl okuyacağımızı ve ifade edeceğimizi öğreniriz. Bu duygusal öğretim, ebeveynlerin çocuğa söylediği veya yaptığı şeylerle verilmez yalnızca, onların kendi duygularını yönetmeye çalışırken gösterdiği örnekler ve birbirine karşı takındığı tutumlar üzerinden de gerçekleşir. Dolayısıyla bazı ebeveynler çok yetenekli duygu öğretmenleridir, bazıları ise tam bir felakettir.”
Peki, bu farkı yaratan acaba hangi ebeveyn davranışlarıdır? Ebeveyn-çocuk ilişkilerini inceleyen bir araştırmacı psikolog olarak son yirmi yılın büyük kısmını bu sorunun yanıtını arayarak geçirdim. Illinois ve Washington Üniversitelerinden araştırma gruplarıyla yürüttüğümüz çalışmalarda, 119 aile üzerinde iki tane derinlemesine inceleme gerçekleştirdik ve ebeveynler ile çocukların, duyguların hareketlendiği durumlarda birbirlerine nasıl tepkiler verdiğini gözlemledik.2 (Bu çocukları dört yaşından ergenlik çağına dek de izledik.) Hâlihazırda yürütmekte olduğumuz bir araştırmada ise bebek sahibi olmuş yeni evli 130 çifti izliyoruz. Böylesi araştırmalarda her ebeveynle, evliliğini, çocuğun duygusal deneyimlerine nasıl yanıt verdiğini ve duyguların yaşamda oynadığı rolün ne kadar farkında olduğunu konuştuğumuz uzun görüşmeler gerçekleştiririz. Çocukları, gergin ebeveyn-çocuk etkileşimlerindeki fizyolojik tepkilerini de takip ederiz. Çocukların öfkesine veya üzüntüsüne verilen ebeveyn tepkilerini dikkatlice gözlemledik, aradan belli bir süre geçtikten sonra ebeveynlerle yeniden görüştük ve çocukların sağlık, akademik başarı, duygusal gelişim ve sosyal ilişkiler konusunda ne tip bir ilerleme gösterdiğini saptadık.
Sonuçlar gayet yalın ama ilginç bir gerçeği ortaya koydu. Keşfettiğimize göre ebeveynler iki gruba ayrılıyordu: Duygu âlemine dair rehberlikte bulunanlar ve bulunmayanlar.
Çocukların duygularına önem veren ve ilgi gösteren ebeveynleri “Duygu Koçu” olarak nitelendirdim. Bu ebeveynler, tıpkı sporcuların antrenörleri ve koçları gibi, çocuklara yaşamın iniş çıkışlarıyla baş etme stratejilerini öğretirler. Çocukların öfke, üzüntü veya korku ifadelerine itiraz etmezler. Onları görmezden gelmeyi de seçmezler. Daha ziyade, olumsuz duyguları yaşamın bir gerçeği olarak kabullenirler ve duyguların ön plana çıktığı anları da önemli yaşam dersleri verme ve daha yakın ilişkiler kurma fırsatı olarak kullanırlar.
Bir araştırmamıza katılan ve beş yaşında bir kız annesi olan Maria şunları söylemişti: “Jennifer’ın üzgün olduğu zamanlar,
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Anne-Baba Çocuk Eğitimi Eğitim Rehber Kitaplar
- Kitap AdıDuygusal Zekası Yüksek Çocuklar Yetiştirmek
- Sayfa Sayısı256
- YazarJohn Gottman , Joan DeClaire
- ISBN9786056430169
- Boyutlar, Kapak13.5x21 cm, Karton Kapak
- YayıneviGörünmez Adam Yayıncılık / 2017